Ori
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 18 Ocak 2010
- Mesajlar
- 3,252
- Tepkime puanı
- 3,150
Ege Denizi içinde kalan ve Milattan Önce 3300-2000 yılları arasında günümüzde Ege Adaları olarak bilinen adalarda yaşayan Kiklad Uygarlığı, Erken -ilk- Tunç Çağı'nda yaşamış medeniyettir. Kiklad Adaları'nda kurdukları medeniyetle günümüze kadar gelen heykelleri, 1900'lerin sanatçılarını çoğunlukla etkilemiştir.
Kiklad İnsanları ya da Kiklad Heykelleri diye bilinen yapıtların belirli bir çağa geldikten sonra ortaya çıktığı bilinmektedir. Kikladlar'ın nereden ve nasıl geldiği hakkında net bilgi bulunmazken, tarihçiler Truva ile ilişkili olabileceklerini söylemişlerdir. Ege sanatı olarak geçen Kiklad Sanatı, figürlerden oluşurken putlarla ilişkili olabileceği ileri sürülmüş, fakat eski dönem tarihçileri dini bir sembolü olmadığını söylemiştir (kadın heykelleri dolayısıyla çok tanrılı dinleri olduğu söylenmiştir). Ege'de bulunan ve 20. yüzyıldan sonra yağmalanarak elde edilen heykeller, 20. yüzyılın sanatını doğrudan etkilemiştir ki form olarak insan vücudunu birebir yansıtmaktadır. Kikladlar tarafından yaşadığı adanın beyaz mermeriyle yapılan bu heykelciklerin bazıları erken dönemin müzisyenleri olarak kabul edilmiştir. Uzun zaman toprak altında kalıp denetimsizlik sebebiyle bir kısmı yurtdışına kaçırılan heykellerin ritüellerde kullanıldığı ve doğadaki büyük tanrıçanın temsili olduğu söylenmiştir. Görünüş itibariyle modern sanatı etkileyen heykeller, Jean Arp veya Constantin Brancusi'nin eserlerinde karşımıza çıkmaktadır. Mezarlıklarda bulunup cenaze törenlerinde kullanıldığı düşünülürken, aynı zamanda ölen kimselerin sevdiği eşya olarak beraberinde gömüldüğü de başka bir iddia olmuştur. Görünüş olarak insan formlarına uyan Kiklad Heykelleri hakkında kesinleşmiş bir düşünce yokken, üç çağ olarak incelenmiştir. Figürlerin dışında kızartma tavası, çömlek, vazo, tabak figürleri bulunmuş ama araştırmalar pişirme için olmadığını kanıtlamıştır. Takı, ayna, hayvan ve gemi figürleri de bulunmuş ve özellikle kadın tasvirlerin doğurganlık simgesi olduğu görülmüştür.
Ekli dosyayı görüntüle 8275
Ekli dosyayı görüntüle 8276
Ekli dosyayı görüntüle 8277
Ekli dosyayı görüntüle 8278
Alıntı
Kiklad İnsanları ya da Kiklad Heykelleri diye bilinen yapıtların belirli bir çağa geldikten sonra ortaya çıktığı bilinmektedir. Kikladlar'ın nereden ve nasıl geldiği hakkında net bilgi bulunmazken, tarihçiler Truva ile ilişkili olabileceklerini söylemişlerdir. Ege sanatı olarak geçen Kiklad Sanatı, figürlerden oluşurken putlarla ilişkili olabileceği ileri sürülmüş, fakat eski dönem tarihçileri dini bir sembolü olmadığını söylemiştir (kadın heykelleri dolayısıyla çok tanrılı dinleri olduğu söylenmiştir). Ege'de bulunan ve 20. yüzyıldan sonra yağmalanarak elde edilen heykeller, 20. yüzyılın sanatını doğrudan etkilemiştir ki form olarak insan vücudunu birebir yansıtmaktadır. Kikladlar tarafından yaşadığı adanın beyaz mermeriyle yapılan bu heykelciklerin bazıları erken dönemin müzisyenleri olarak kabul edilmiştir. Uzun zaman toprak altında kalıp denetimsizlik sebebiyle bir kısmı yurtdışına kaçırılan heykellerin ritüellerde kullanıldığı ve doğadaki büyük tanrıçanın temsili olduğu söylenmiştir. Görünüş itibariyle modern sanatı etkileyen heykeller, Jean Arp veya Constantin Brancusi'nin eserlerinde karşımıza çıkmaktadır. Mezarlıklarda bulunup cenaze törenlerinde kullanıldığı düşünülürken, aynı zamanda ölen kimselerin sevdiği eşya olarak beraberinde gömüldüğü de başka bir iddia olmuştur. Görünüş olarak insan formlarına uyan Kiklad Heykelleri hakkında kesinleşmiş bir düşünce yokken, üç çağ olarak incelenmiştir. Figürlerin dışında kızartma tavası, çömlek, vazo, tabak figürleri bulunmuş ama araştırmalar pişirme için olmadığını kanıtlamıştır. Takı, ayna, hayvan ve gemi figürleri de bulunmuş ve özellikle kadın tasvirlerin doğurganlık simgesi olduğu görülmüştür.
Ekli dosyayı görüntüle 8275
Ekli dosyayı görüntüle 8276
Ekli dosyayı görüntüle 8277
Ekli dosyayı görüntüle 8278
Alıntı
