Gnostik Reddediş ve Simon Magus

Oracle of Delhi

Banlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2016
Mesajlar
19
Tepkime puanı
5
Hristiyan yönetiminin en erken zamanlannda, hepsi de bilgiyi inancın üstünde tutan, birçok mezhepten filozoflar ortaya çıktı. Çoğu, inanç ve hayır işlemekten çok, kurtuluşa bilgiyle ulaşılacağı ögretisini savunuyordu. Onlara gnostikler, ögretilerine de gnostisizm denildi.Gnostikler, bilginin inançtan üstün olduğunu savunarak bilgiyi ya da gnosis'i, inanç ya da pistis'ten ayırdılar. Genel olarak, maddenin kötü olduğuna inanırlardı ve dünyanı tümüyle Tanrı tarafından değil, alt değerde bir tanrı,demiurge, hatta kötü bir varlık tarafından yaratlıdğına inanırlar. İsa, genel olarak, bir biçimde gerçek Tanrıyı simgeler, ancak isa'yı tümüyle tanrısal olmayan bir kurtarıcı olarak görürler. Öğrettikleri yaratılış aeon'lar denilen türlü kişileştirilmiş mitolojik figürlerle bir dizi basamaklar olarak ortaya çıkıştan etkilenmiştir. İsa, genel olarak bunlardan biri sayılırdı. Aeonlann toplamı tamamlandığında pleroma olarak adlandırılırdı. Bunun dışında gnostisizmin öğretileri oldukça çeşitlilik gösterir.

Birbiriyle çok az ortak yöntü olan gnostisizmin sayısız biçimleri, Hristiyanlık çağının ilk iki yüzyılında ortaya çıktı. Daha sonra, çeşitli düşünce akımları birkaç yüzyıl boyunca değiştirilmeksizin geliştirildi. Ortaçag' da ve hatta çağdaş zamanda, bir bölümü değiştirilmiş olarak yeniden ilgi görmek üzere, yavaş yavaş unutuldu.

Simon Magus (Majisyen Simon) gnostisizmin babası olarak görülür, ancak bu yalnızca gnostik hareketin tanınmış bir lideri anlamındadır. Herkesçe önemli biri olarak değerlendirilen, majik uygulamalarıyla insanları büyüleyen Samariye' nin sihirbazı olarak İncil'de adından söz edilir. Vaftiz edilmiş , ancak havarileri başkalarını vaftiz ederken gördükten sonra, para önererek onlardan aynı şeyi yapma gücünün kendisine verilmesini istemiştir.Bunun üzerine, vaftiz etme gücünü satın almaya çalıştığı için Peter tarafından azarlandı ve bundan böyle rahiplik güçlerini elde etmek amacıyla para önerilmesine "simony" (mukaddesat ticareti) denildi.

İncil'de Simon Magus'un Peter'e af dileyerek yanıt verdiği ve Peter' dan kendisi adına dua etmesini istediği anlatılır. Ancak, efsanelerde, mutlak güç sahibi olduğunu söyleyerek kendini öven Neron önünde Roma'daki havarilere meydan okuduğu anlatılr. Söz edilen bu son olay Hristiyanlığı kurucularından birkaç kişi tarafından aktarılmıştır. İsaya ve isa'nın göğe yükselişini taklit edercesine havaya yükseldi, ancak havariler bunu başarmasını önledi ve yere düşerek ayağını ciddi biçimde yaraladı. Daha sonra, diri diri gömülerek bir yoga mucizesi gerçekleştirecegi bildirildi. Onu izleyenlere, üçüncü gün mezardan çıkacağını söyledi ki bu, sözcüğün tam anlamıyla, yine isa'yı taklit etme çabası gibi görünüyor. Yandaşları onu dikkatle gömdü ancak öyküyü anlatan Aziz Hippolytus, hala yeniden dirilmesini beklediklerini söylemiştir. Bu nedenle, ölüm nedenine ilişkin söylentiler iki türlüdür.

Pseudo-Clementines olarak bilinen Romalı Aziz Clement'le ilişkilendirilen iki eserden, Simon Magus'a ilişkin çok şey öğreniyoruz. Bu eserlerde Vaftizci Yahya'yla bağlantısı kurulmuştur.İsa güneşi simgeler ve burçlar kuşağının on iki simgesiyle ilişkilendirilen on iki havarisi vardır.Vaftizci Yahya, Ay'ı simgeler ve Ayın gökteki devrini tamamladığı süre olan otuz günle özdeştirilen otuz havarisi vardır. Bu havariler türlü aeon'larla özdeşleştirildi. Ay'ın görünümlerinin otuz tam gün olmadığı gerekçesine bağlı olarak bu havarilerden biri kadındı.Bu eserlerden birinde ona Helen, digerinde ise, Ay'ın başka bir adı olan Luna denir.Hatırlanacaktır ki Vaftizci Yahya'yı zamansız bir ölüm yakaladı.Öldüğünde yerine Dositheus geçti, ancak Simon majik yöntemlerle Dositheus'un yerini aldı ve sonra Luna'ya aşık oldu. Origen otuz izdeşiyle birlikte Dositheus ve Simon' dan söz eder.

İlk din yazarları, genel olarak Helen'in, Simon'un majik sisteminde büyük rol oynadığına inanır. Simon Tanrı'nın gücünü simgelerken, Helen de Doğruluk ruhu 'nu simgeliyordu ve Tanrısallığın bir tür yansıması olduğu sanılırdı. Aziz Justin Martyr, bize Helen'in aslında Yunanlı bir fahişe olduğunu söyler. Aziz Epiphanius, Simon'ı majik sanatında meni ve regl kanı kullanmakla suçlar. Vaftiz ederken suyun üzerinde ateş görülmesini sağlaması, izdeşlerinin Ortodokslarınkinden üstün bir vaftiz biçmi olduğuna inanmalarına neden olduğu söylenir. Aziz Hippolytus, Simon Magus'la ilgili daha çok şey anlatır. İblislerin yardımıyla bazı etkilere neden olduğunu söyler. Evrenin yaratılışını da kendine gore açıklar. Simon' a göre, ateş her şeyin özüdür, bundan ötürü Tanrı, Musa'nın anlattığı gibi, yanan ateşe benzer. Bunda Zerdüşt etkisi olabilir. Bu Ateşten altı çift aeon, kök ya da güç yayılır. Her çift bir erkek ve bir kadın içerir, erkek eşini korur ve ona bakar. ilk çift, bir anlamda gök ve yeryüzü olan Akıl ve Zeka 'dır. ikincisi güneş ve Ay'la özdeştirilen Ses ve Ad'dır. Üçüncüsü hava ve su olan Mantık ve Düşünce'dir. Bu altı kök, Evrenin altı sınırsız gücünü içerir, ancak potansiyel olarak var olurlar, etkin değillerdir. Hippolytus, aynı zamanda, Simon Magus'un, sihir ve aşk iksirleri kullandığını, insanların rüya görmelerini ve aralarında Simon ve Helen'in de bulunduğu resimleri kutsal saymaları için iblisleri kandırdığını söyler.

cadılığın, Büyünün ve Okültizmin Tarihi-Crow​
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
Yahu o zamana gore bakacak olursak bakıs acıları oldukca genısmıs hosuma gıttı.
 

Oracle of Delhi

Banlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2016
Mesajlar
19
Tepkime puanı
5
Yahu o zamana gore bakacak olursak bakıs acıları oldukca genısmıs hosuma gıttı.

gnosis denilen akımda zaten inanılmaz bir bilgi birikimi var.eski pers mysteria'larından mısır ezoterizmine kadar pek çok kaynaktan beslenmiş. o yüzden benim de çok ilgimi çeken bir konu.
 

Rapİ

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2015
Mesajlar
192
Tepkime puanı
51
Hristiyanlığın ilk iki yüzyılında bilgi inançtan üstün anlayışı varken, 2. ve 15. Yüzyıllar arasında ise inanç üstünlüğü Orta Çağ dogmatizminin özelliği oldu. Akıl ancak inanca hizmet için vardı. Buna göre ilk dönemler bilgiye değer bakımından üstündü.
 

Similar Threads

Üst