Meşgul edilince zaman neden çabuk geçer?

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,252
Tepkime puanı
3,150
Arkadaşlar beyini meşgul edince zaman neden çabuk geçiyor? Bu durumu lehimize çevirmenin yolu var mıdır? Yani zamanın kendimize göre hızlı veya yavaş akmasını sağlamak, isteğimize göre mümkün müdür?
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Kişinin tüm dikkati bir alana yöneldiği zaman, örneğin tüm dikkati zamana yöneldiğinde zaman kişiye yavaş geçiyormuş gibi gelir. Çünkü saniye saniye zamanın ilerleyişine odaklanılmıştır, zihin zamanın akışını hesaplamaya çalışır. Ama zihin meşgul ediliği zaman, dikkat dağıtıldığı zaman zihin zamanın akışını hesaplayamadığı için hızlı geçiyormuş hissi oluşur o kişide.

Bir de şöyle bir durum mevcut kişi zihnini dikkat çekici, önemsediği konularla meşgul etmelidir. Sıkıcı konular, alanlar kişinin zihninin meşgul olmasını engeller ve zihin yine zamanın akışına odaklanmaya başlar.

Bu durumu göz önünde bulundurursak önem verdiğimiz, dikkat çekici konular ile zihnimizi meşgul edersek, zamanın hızlı geçiyormuş hissini tadabiliriz. :)
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,252
Tepkime puanı
3,150
Kişinin tüm dikkati alana yöneldiği zaman, örneğim tüm dikkati zaman yöneldiğinde zaman kişiye yavaş geçiyormuş gibi gelir. Çünkü saniye saniye zamanın ilerleyişine odaklanılmıştır. Ama zihin meşgul ediliği zaman, dikkat dağıldığı zaman zihin zamanın akışını hesaplayamadığı için hızlı geçiyormuş hissi oluşur o kişide.

Bir de şöyle bir durum kişi zihnini dikkat çekici, önemsediği konularla meşgul etmelidir. Sıkıcı konular, alanlar kişinin zihninin meşgul olmasını engeller ve zihin yine zamanın akışına odaklanmaya başlar.

Bu durumu göz önünde bulundurursak önem verdiği, dikkat çekici konular ile zihnimizi meşgul edersek, zamanın hızlı geçiyormuş hissini tadabiliriz. :)

Bunu mutasyona uğratmak mümkün olabirlir mi sence Tai :) Bir nevi level atlatmak gibi.. İstediğimiz anda beynimize zamanın hızlı geçmesini sağlayacak bir yöntem? Fakat bu hipnoz yöntemiyle olmadan?
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Zaman canlıdır. Bir kapsama ve etki alanı vardır. Bu alana ya isteyerek dahil olunur yada bu alana tabii koşullu var oluş vardır. İstek ve koşullu varoluş zamana enerji verir ve canlı kılar.
Koşullu var oluşa örnek bedenli insandır ve aynı zamanda istek kısmında ruh devreye girer. Ruh isteyerek tabidir, beden koşullu yaratılmıştır. Zira ruh zamandan bağımsız yapıdadır ve etki alanına girmez.
Bedenli halde iken, bu canlının etki alanından çıkamayız ama etkiyi azaltabiliriz. Bu etkiye müdahale edebilme potansiyeli ise, enerjinin ne kadarını bu canlıdan sakınabildiğimiz ve yönlendirebildiğimizle alakalıdır. Bu büyük ve önemli sırlardan biridir. Bu sırrı her gün açığa çıkarabiliriz ama önemli olan ne kadar bilincinde olduğumuzdur. Beyin organını her saniye kullanıp, henüz sırlarına vakıf olamamak gibi bir şey bu.
Uykuda, meditasyonda, ibadette vs. zaman-mekan boyutu belli ölçüde kırılabiliyor. Bu da %99.9 bedensiz formumuzla gerçekleşiyor, bedene (beyine) yansımaları düşüp deneyim halini alıyor. Zira ruhun deneyime de ihtiyacı yoktur o aşkındır, deneyim dediğimiz şey, ruhun sınırsızlığından beynimize düşen kırıntıların yansımalarını bilme halidir.

Tabii ki bunlar kendi düşüncelerimdir.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,252
Tepkime puanı
3,150
Şuan bu yazıyı yazmaya 00.40 ta başlıyorum şuan bununla meşgulüm beni oyalıyor eğer yazmasaydım bu süre çok aheste geçecekti düşünürken vakit çabuk geçiyor. Birşeylerle meşgul olmayıp zamanın geçmesini bekleyince on dakika üç saatmiş gibi uzun geliyor. Zaman kavramı insana özgü beyin meşgulken zamanı düşünemiyor ve vakit akıp gidiyor.

Aslında bu bile geliştirilmesi gereken bir durum olabilir mi? Bu durumu geliştirerek beynimize farklı bir olgu yaratabilir miyiz? Beyinin zamanı hızlı veya yavaş olarak algılamasının yöntemini değiştirerek, kendi lehimize olacak şekilde herhangi bir dış enerjiye maruz kalmadan bir sistem kurabilir miyiz? Bu sistemi ise bizim kontrol etmemiz sonucu kendi ufak isteklerimize çabuk ulaştığımızı hissettirecek bir yöntem mesela?
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Zaman canlıdır. Bir kapsama ve etki alanı vardır. Bu alana ya isteyerek dahil olunur yada bu alana tabii koşullu var oluş vardır. İstek ve koşullu varoluş zamana enerji verir ve canlı kılar.
Koşullu var oluşa örnek bedenli insandır ve aynı zamanda istek kısmında ruh devreye girer. Ruh isteyerek tabidir, beden koşullu yaratılmıştır. Zira ruh zamandan bağımsız yapıdadır ve etki alanına girmez.
Bedenli halde iken, bu canlının etki alanından çıkamayız ama etkiyi azaltabiliriz. Bu etkiye müdahale edebilme potansiyeli ise, enerjinin ne kadarını bu canlıdan sakınabildiğimiz ve yönlendirebildiğimizle alakalıdır. Bu büyük ve önemli sırlardan biridir. Bu sırrı her gün açığa çıkarabiliriz ama önemli olan ne kadar bilincinde olduğumuzdur. Beyin organını her saniye kullanıp, henüz sırlarına vakıf olamamak gibi bir şey bu.
Uykuda, meditasyonda, ibadette vs. zaman-mekan boyutu belli ölçüde kırılabiliyor. Bu da %99.9 bedensiz formumuzla gerçekleşiyor, bedene (beyine) yansımaları düşüp deneyim halini alıyor. Zira ruhun deneyime de ihtiyacı yoktur o aşkındır, deneyim dediğimiz şey, ruhun sınırsızlığından beynimize düşen kırıntıların yansımalarını bilme halidir.

Tabii ki bunlar kendi düşüncelerimdir.

Yani enerjimizi zaman denilen canlıdan sakınmanın bir yolu mu var ? Peki bu bağlamda 'zamanda kaybolmak' ne anlama geliyor ? Olumlu-olumsuz veya kişinin bütün enerjisini zamana kaptırması gibi mi ? Şöyle bir şey çıkarabilir miyiz, meditasyon veya ibadet etmeyen biri sadece uyuyarak bile kendini zamandan koruyor ?
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Aslında bu bile geliştirilmesi gereken bir durum olabilir mi? Bu durumu geliştirerek beynimize farklı bir olgu yaratabilir miyiz? Beyinin zamanı hızlı veya yavaş olarak algılamasının yöntemini değiştirerek, kendi lehimize olacak şekilde herhangi bir dış enerjiye maruz kalmadan bir sistem kurabilir miyiz? Bu sistemi ise bizim kontrol etmemiz sonucu kendi ufak isteklerimize çabuk ulaştığımızı hissettirecek bir yöntem mesela?

Bir kitapta okumuştum beyin hızlıca düşünceleri artarda sıralarken sırdaki düşünce ne dediğimizde biranda düşünceler duruyor 10 saniye kadar sessiz kalıyor. Bunu zamana uyarlayabiliriz belkide yani hoyratça harcamaktansa bir dakikanın içindeki saniyeleri düşünebiliriz belki yavaşlatabiliriz bile. Tam olarak bir teknik bilmesem bile mümkün olduğunu düşünüyorum.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Yani enerjimizi zaman denilen canlıdan sakınmanın bir yolu mu var ? Peki bu bağlamda 'zamanda kaybolmak' ne anlama geliyor ? Olumlu-olumsuz veya kişinin bütün enerjisini zamana kaptırması gibi mi ? Şöyle bir şey çıkarabilir miyiz, meditasyon veya ibadet etmeyen biri sadece uyuyarak bile kendini zamandan koruyor ?
Evet var. Zamanda kaybolmak tanımını ne için kullandın bilmiyorum ancak böyle bir şey de var ve bu zaten en tehlikeli potansiyeli içeriyor. Zamana kaptırılan bir şey yok, zaman her şeyden eşit ölçüde alır-verir ve illa kaptırmak terimini kullanacaksak, zaten kaptırmak için bedenliyiz. Zamandan korunmak diye bir şey söz konusu değil zaten. Zaman seni korur yerine göre. Zaman olmasaydı, ruhun aşkın halinin bir önemi kalır mıydı yaratılanlar için? Karanlık olmadan aydınlığın bir tanımı veya amacı olmaması gibi. Zaten zaman ruh için bir illüzyondur. Beden için gerçekliğin ta kendisidir. Nereden bakıldığına bağlı yani zamanın canlı oluşu veya var olmayışı da.. Yaratanın dışında her şey bir varmış bir yokmuş..
 

Sheriff

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Haz 2015
Mesajlar
201
Tepkime puanı
7
Konum
Wonderland
İş
President of Big PimP AÅž
Zamanı kontrol etmek, bir kinezi türünde vardı ama hatıralayamıyorum şu anda. Mabette bulacağınıza eminim ama.

Zamanı çözmeye hiç çalışmayın çünkü zaman eşsiz bir şeydir, zamanın örneği olan bir şey olasaydı şu ana kadar zamanda yolculuk çözülebilirdi belkide. Aklıma pek bir çözüm gelmiyor ama dediğim gibi zamanın nasıl bir şey olduğunu anlamak şimdilik zaman kaybı olur çoğu kişiye ve ayrıca zaman canlıdır Chill'in dediği gibi. Zaman sabit değildir, tıpkı bizim gibi yavaş ve hızlı davranabilir. Pembekuvars'ın ilk yazısını okurken 00.58'di mesela :?
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,252
Tepkime puanı
3,150
Zaman canlıdır. Bir kapsama ve etki alanı vardır. Bu alana ya isteyerek dahil olunur yada bu alana tabii koşullu var oluş vardır. İstek ve koşullu varoluş zamana enerji verir ve canlı kılar.
Koşullu var oluşa örnek bedenli insandır ve aynı zamanda istek kısmında ruh devreye girer. Ruh isteyerek tabidir, beden koşullu yaratılmıştır. Zira ruh zamandan bağımsız yapıdadır ve etki alanına girmez.
Bedenli halde iken, bu canlının etki alanından çıkamayız ama etkiyi azaltabiliriz. Bu etkiye müdahale edebilme potansiyeli ise, enerjinin ne kadarını bu canlıdan sakınabildiğimiz ve yönlendirebildiğimizle alakalıdır. Bu büyük ve önemli sırlardan biridir. Bu sırrı her gün açığa çıkarabiliriz ama önemli olan ne kadar bilincinde olduğumuzdur. Beyin organını her saniye kullanıp, henüz sırlarına vakıf olamamak gibi bir şey bu.
Uykuda, meditasyonda, ibadette vs. zaman-mekan boyutu belli ölçüde kırılabiliyor. Bu da %99.9 bedensiz formumuzla gerçekleşiyor, bedene (beyine) yansımaları düşüp deneyim halini alıyor. Zira ruhun deneyime de ihtiyacı yoktur o aşkındır, deneyim dediğimiz şey, ruhun sınırsızlığından beynimize düşen kırıntıların yansımalarını bilme halidir.

Tabii ki bunlar kendi düşüncelerimdir.

Güzel bir bakış açısı, dediklerin mantıklı geldi Chillout. Beden zamanın tutsağıdır ama ruh değildir. Zamanı canlı kılan insan değilde başka bir olguysa? Ya zamanı biz değilde evren yaşatıyorsa? İnsan bu durum karşısında ne gibi bir faktör oluşturmalıdır ki zamana karşı bir farklılık yaratabilsin? Zamandan kaçmak imkansız olduğu için bu durumu varsayıyorum. Tabi ki bu evrenin sırrı niteliğinde ama fikrini almak isterim. Bu arada bu zamanın kapsama alanı dediğin durum insanların olmadığı yerde geçerli olamaz öyle ise.. Bu dünya dışı yaşamda zaman faktörünü değiştiren bir etken midir senin gözünde?
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Güzel bir bakış açısı, dediklerin mantıklı geldi Chillout. Beden zamanın tutsağıdır ama ruh değildir. Zamanı canlı kılan insan değilde başka bir olguysa? Ya zamanı biz değilde evren yaşatıyorsa? İnsan bu durum karşısında ne gibi bir faktör oluşturmalıdır ki zamana karşı bir farklılık yaratabilsin? Zamandan kaçmak imkansız olduğu için bu durumu varsayıyorum. Tabi ki bu evrenin sırrı niteliğinde ama fikrini almak isterim. Bu arada bu zamanın kapsama alanı dediğin durum insanların olmadığı yerde geçerli olamaz öyle ise.. Bu dünya dışı yaşamda zaman faktörünü değiştiren bir etken midir senin gözünde?
Zaten insan bedeni derken aslında maddeyi yani evreni anlatmak istedim. Koşullu var oluş bütün madde alemi kapsıyor. İster big bang, ister ilk emir ''ol'' kim hangi açıdan açıklarsa açıklasın, maddenin oluştuğu an zamanın ilk kalp atışının 'TAK' dediği an, yani anın başladığı andır. :)
Zaman zaten madde dışında yoktur, madde ile canlanır. Zamanın kapsama alanı dışında biz insanların bildiği iki hal var, biri atom altı (bilimsel), biri de ruh halidir yani çoklu boyut halidir. Dünya dışı yaşam bedenli ise o da zamana tabiidir. Bedensiz olup da tabii olanlar da vardır. Burada da foton, ışık hızı dediğimiz mesele devreye girer anlamak için. Yani aslında bedensizler de kendi aralarında ayrılırlar.
Işık hızı aşılamaz, aşılsa dahi ışık kendini tekrarlar (teoride). Ancak ışık yavaşlayabilir (zaman yavaşlayabilir). Kütle arttıkça zamanın değişmesi gibi ışık da değişir. Derin uzay teleskoplarıyla yaptığımız şey budur, yani gezegenlerin (büyük kütle) etrafında bükülen ışığı toplayarak görüş sıçraması yapar ve çok derinleri/uzakları görürüz.
Dünya dışı yaşam dediğimizde çok uzağa gitmeye gerek yok, Dünya'nın kütlesinden uzaklaştıkça bile zamandaki değişikliği görürüz. Dünya'dan 100 km uzaklaştığımızda zaman daha hızlı akar ama daha ağır kütleli bir gezegene yaklaşırsak da daha yavaş akar. Bu Dünya dışıların nerede ne kadar kaldıklarına göre değişken olur kısacası.
 

azdaka

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Tem 2011
Mesajlar
169
Tepkime puanı
12
Zihin başka konular için algısını yoğun bir biçimde açmışsa zamanı algılamayı bırakır. Fakat çok mutlu olduğumuzda zamanın kısa gelmesi acı çektiğindeyse uzun gelmesi biraz daha farklı yaklaşım sağlıyor bende. Çünkü mutluykende algılarımız açık acı çekerken de. Birinde zihnimiz mutlu olduğu konuyla sarhoş olurken acı çektiğimizde ise o acı verici olayla son derece uyanık durup düşünür ve bedenimize iğneler sokuluyormuş gibi hissettirir. Her iki durumda da zihin meşgul ise o zaman acı çekerken zaman hızlı geçmiyor? Sizin sorunuzda bana bu soruyu getirdi :)
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,252
Tepkime puanı
3,150
Zaten insan bedeni derken aslında maddeyi yani evreni anlatmak istedim. Koşullu var oluş bütün madde alemi kapsıyor. İster big bang, ister ilk emir ''ol'' kim hangi açıdan açıklarsa açıklasın, maddenin oluştuğu an zamanın ilk kalp atışının 'TAK' dediği an, yani anın başladığı andır. :)
Zaman zaten madde dışında yoktur, madde ile canlanır. Zamanın kapsama alanı dışında biz insanların bildiği iki hal var, biri atom altı (bilimsel), biri de ruh halidir yani çoklu boyut halidir. Dünya dışı yaşam bedenli ise o da zamana tabiidir. Bedensiz olup da tabii olanlar da vardır. Burada da foton, ışık hızı dediğimiz mesele devreye girer anlamak için. Yani aslında bedensizler de kendi aralarında ayrılırlar.
Işık hızı aşılamaz, aşılsa dahi ışık kendini tekrarlar (teoride). Ancak ışık yavaşlayabilir (zaman yavaşlayabilir). Kütle arttıkça zamanın değişmesi gibi ışık da değişir. Derin uzay teleskoplarıyla yaptığımız şey budur, yani gezegenlerin (büyük kütle) etrafında bükülen ışığı toplayarak görüş sıçraması yapar ve çok derinleri/uzakları görürüz.
Dünya dışı yaşam dediğimizde çok uzağa gitmeye gerek yok, Dünya'nın kütlesinden uzaklaştıkça bile zamandaki değişikliği görürüz. Dünya'dan 100 km uzaklaştığımızda zaman daha hızlı akar ama daha ağır kütleli bir gezegene yaklaşırsak da daha yavaş akar. Bu Dünya dışıların nerede ne kadar kaldıklarına göre değişken olur kısacası.

Burada ışıkla zaman kavramını biraz daha açar mısın rica etsem Chillout? Işığın kendini tekrarlaması demek o zamanın kendini tekrarlaması mıdır? Eğer dediğin buysa insanoğlu zamanı aşmanın bir yolunu buldu diyelim bunun sonucunda bu teoriye göre zaman kendini mi tekrarlayacak?
 

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
Meşgul edilince zamandan kopar an'ı yaşarız.
Mesela örnek vermek gerekirse ben sigara içmeden pek duramam ama sanat çalışmalarımı yaptığım zaman 2 saat geçer ve ben 2 saat geçtiğini mola verdiğimde anlarım.Meşguliyetin bu aşaması çok güzeldir benim için :)
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,252
Tepkime puanı
3,150
Zihin başka konular için algısını yoğun bir biçimde açmışsa zamanı algılamayı bırakır. Fakat çok mutlu olduğumuzda zamanın kısa gelmesi acı çektiğindeyse uzun gelmesi biraz daha farklı yaklaşım sağlıyor bende. Çünkü mutluykende algılarımız açık acı çekerken de. Birinde zihnimiz mutlu olduğu konuyla sarhoş olurken acı çektiğimizde ise o acı verici olayla son derece uyanık durup düşünür ve bedenimize iğneler sokuluyormuş gibi hissettirir. Her iki durumda da zihin meşgul ise o zaman acı çekerken zaman hızlı geçmiyor? Sizin sorunuzda bana bu soruyu getirdi :)

Mutluluktan sarhoş bir zihinin algılarının açık olmasını beklemem ben şahsen :) Duygu kavramı ruhla bağlantılı olabilir. Chilliot'un söyledikleri sorunuzu cevaplıyor.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Burada ışıkla zaman kavramını biraz daha açar mısın rica etsem Chillout? Işığın kendini tekrarlaması demek o zamanın kendini tekrarlaması mıdır? Eğer dediğin buysa insanoğlu zamanı aşmanın bir yolunu buldu diyelim bunun sonucunda bu teoriye göre zaman kendini mi tekrarlayacak?
Bilimsel teoride ışıktan hızlı hiçbir şey olamaz denir. Yani zamanın hızı ışık hızını aşamaz, bu canlının nabzı saniyede yaklaşık 300 milyon metre hızda titreşir. Kabaca insan kalbi 1,5 metre diyelim. Yani tam böyle değil de örnekleme yapıyorum.
Işığın kendini tekrarlaması olayı ise, teorik olarak ışık hızının aşıldığı bir deneyde ışığın kendini tekrar edeceğinin saptanmasıdır. Kısaca net değil. Işık hızı teoride aşıldı yani. Aşıldı da yine aynı yere dönüldü. :)
Bu da teoride zamanı bedensel olarak aşmak mümkün değildir sonucuna getirir ki, zaten ilk yazıda bahsettiğim de buna benzer bir durumdu. Zaman kendini madde oldukça tekrarlıyor yani deviniyor zaten. Bu bir canlı demiştik. Bu canlının birinci özelliği doğması-yaşaması-ölecek olması. Yaşam kısmı ise, maddenin bölgesel olarak kütle arttırması ve azalması ile oluşan devinimsel farklılık biçimiyle sürmesi. Yani hücre (yumurta), tırtıl, koza, kelebek çok basit bir başkalaşım örneği.
Zaman var, yaşıyor. Kendi içinde ise kütlenin yoğunlaştığı yerlerde yavaşlıyor, diğer halde hızlanıyor.
Şimdi bu aynı zihin ve beyin gibi. Yukarıda Azdaka'nın yorumuna da açıklık getirir böylece.
Zihin bizimle doğdu, yaşıyor bizimle ölecek (ruhun yansımalarından biridir zihin de). Yaşamı ise, yer yer farklı duygulara göre yavaşlayıp hızlanması, öğrendikçe(kütle arttıkça) yavaşlaması ve kontrollü hale gelmesi veya yaşlandıkça ölen nöronlarla (kütle azalması) hızlanması başı boş ve kontrolsüz olması gibi bir şey.
Duyguların beyin içinde oluşturduğu elektrik akımı, fotonik iletişim ağı, ortaya çıkarılan hormon salgıları vs. ile kütlesel değişimi söz konusu ve biliyoruz ki zaman kütleye göre eğilip bükülür. :) Bu kütlesel değişim mili gram veya nano gram ölçülerinde bile olsa, zaman gibi aşırı seyreltilmiş, daha doğrusu seyrekliği bile saptanamamış aşırı hassas bir mekanizmada etkiler yaratması elbette mümkündür..
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
674
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Neden her mesajı üç kere okuduktan sonra anlıyorum...
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Neden her mesajı üç kere okuduktan sonra anlıyorum...
Şuan beyninin ek oksijene ihtiyacı olabilir. Uyku, nefes egzersizleri, fiziksel düzenli aktivite ile beyninin daha fazla oksijen almasını sağlayabilirsin. Gün içinde uykuyu almış, beynin oksijen düzenlemesi yapılmış bir bünye ile, gece yorulmuş bir bünyenin, beyin mekanizmasındaki sağlıklı işleyişe etkileri direk orantılı.
Burada zaman algısında da değişkenler olur. Yukarıda yazdığım seyreltilmiş mekanizmaya beyindeki kütle değişikliğinin etkisi bu şekilde de ortaya çıkmış olur.
Kaldı ki, bu kanıtlandı dolaylı olarak. Bu kanıt sitede daha önce bir konuda konuşulmuştu, kaderin bilimsel ispatı diye. İsteklerin aslında istek oluşmadan 6 saniye önce hücresel bazda karar verildiğiyle alakalı bir konuydu. Ben de diyorum ki bu kader değil de (belki de değiştirilebilir kader dediğimiz olgunun açıklamasını bulmuş da olabiliriz), beyindeki mili veya nano gramlık kütle değişikliği ve ışık hızının aşılması ile oluşan, zamanın tekrarı ile sonuçlanan 6 saniyelik bir gecikme fenomeni. :)
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,252
Tepkime puanı
3,150
Bilimsel teoride ışıktan hızlı hiçbir şey olamaz denir. Yani zamanın hızı ışık hızını aşamaz, bu canlının nabzı saniyede yaklaşık 300 milyon metre hızda titreşir. Kabaca insan kalbi 1,5 metre diyelim. Yani tam böyle değil de örnekleme yapıyorum.
Işığın kendini tekrarlaması olayı ise, teorik olarak ışık hızının aşıldığı bir deneyde ışığın kendini tekrar edeceğinin saptanmasıdır. Kısaca net değil. Işık hızı teoride aşıldı yani. Aşıldı da yine aynı yere dönüldü. :)
Bu da teoride zamanı bedensel olarak aşmak mümkün değildir sonucuna getirir ki, zaten ilk yazıda bahsettiğim de buna benzer bir durumdu. Zaman kendini madde oldukça tekrarlıyor yani deviniyor zaten. Bu bir canlı demiştik. Bu canlının birinci özelliği doğması-yaşaması-ölecek olması. Yaşam kısmı ise, maddenin bölgesel olarak kütle arttırması ve azalması ile oluşan devinimsel farklılık biçimiyle sürmesi. Yani hücre (yumurta), tırtıl, koza, kelebek çok basit bir başkalaşım örneği.
Zaman var, yaşıyor. Kendi içinde ise kütlenin yoğunlaştığı yerlerde yavaşlıyor, diğer halde hızlanıyor.
Şimdi bu aynı zihin ve beyin gibi. Yukarıda Azdaka'nın yorumuna da açıklık getirir böylece.
Zihin bizimle doğdu, yaşıyor bizimle ölecek (ruhun yansımalarından biridir zihin de). Yaşamı ise, yer yer farklı duygulara göre yavaşlayıp hızlanması, öğrendikçe(kütle arttıkça) yavaşlaması ve kontrollü hale gelmesi veya yaşlandıkça ölen nöronlarla (kütle azalması) hızlanması başı boş ve kontrolsüz olması gibi bir şey.
Duyguların beyin içinde oluşturduğu elektrik akımı, fotonik iletişim ağı, ortaya çıkarılan hormon salgıları vs. ile kütlesel değişimi söz konusu ve biliyoruz ki zaman kütleye göre eğilip bükülür. :) Bu kütlesel değişim mili gram veya nano gram ölçülerinde bile olsa, zaman gibi aşırı seyreltilmiş, daha doğrusu seyrekliği bile saptanamamış aşırı hassas bir mekanizmada etkiler yaratması elbette mümkündür..

Işık hızı nasıl olur da devir daim yapar? Siz bu teoriye ne gözle yaklaşıyorsunuz peki? Zaman maddeyle kendini tekrarlıyorsa biz zamandan kopma parçacıklar olabilir miyiz? Burada zaman kavramı için aslında biz onu değilde onun bizi oluşturan bir kavram olduğunu düşünebilir miyiz? Bir soru daha soracak olursam; mesela bir çocuk ile bir yetişkin arasında zamanın ne gibi bir değişkenliği var? Veya bir çocuğun kütlesiyle bir yetişkinin kütlesi aynı değil bu sebepten dolayı kendinden büyük bir madde yanında yaşayan bu çocukta zaman kavramı değişiklik yaratır mı?
 

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
Beyni meşgul edince değilde bana kalırsa kişi sevdiği şeyi yapınca zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor.Ben spordan keyif alıyorsam ona ayırdığim sürenin akıp geçtiğini hissederim.Başka biri için bu işkencedir,saniyeler geçmez.Okul sıralarındaki hallerimize dönelim.Sevmediğimiz derslerde dakikaları hangimiz saymadık ki?Beynimiz oyalanmasına rağmen zaman geçmez çünkü o ders sıkıcıdır ya da zordur gibi sebeplerden zamanın gecmedigini hissederiz.Bu yüzden bana göre kişinin sadece güzel,hoşlanarak,severek yaptığı şeylerde zaman çabuk geçiyor.Meşgul olduğu şeylerde değil..Zamanın hızı ile ilgili forumda güzel bir konu da mevcuttu.
 
Üst