Ocak Aile Olmak

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

bluecat

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Mar 2012
Mesajlar
142
Tepkime puanı
16
Konum
İstanbul
yani anadolu paganizmi gibi algiladim ben, ilginç gelen şey ise binlerce yıl aileden birilerine aktarılması, yanlisim varsa düzeltiniz, Anadolu pagan iken de Hristiyan iken de müslüman iken de dinler değişse de günümüze kadar aktarılıyor, bu insanların soyu neye dayanır, nedir bu gücün kaynağı? ilki?
 

origanum

Yönetici
Katılım
15 Eki 2008
Mesajlar
3,090
Tepkime puanı
377
Zaten Anadolu paganizmi. Sosyokültürel olarak coğrafyada dinler ve yönetim değişirken gelenekler de adaptasyondan geçiyor. Eski yeniye uyarlanıyor, göze batmadan ve kamufle olarak, içine yeninin öğeleri karıştırılarak dönüşüyor. Ve bu dönüşüm sırasında uygulamaların aksamadan çalışması sağlanıyor. Oldukça ince detay.
İlki dünyanın en eski inancı. Farklı genler, fazla bozulmamasına dikkat edilen soylar.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
yani anadolu paganizmi gibi algiladim ben, ilginç gelen şey ise binlerce yıl aileden birilerine aktarılması, yanlisim varsa düzeltiniz, Anadolu pagan iken de Hristiyan iken de müslüman iken de dinler değişse de günümüze kadar aktarılıyor, bu insanların soyu neye dayanır, nedir bu gücün kaynağı? ilki?
Yok illa paganizm olarak algılamayın. Monoteist inanç köklerinin çok eskiye dayandığına dair bilimsel kanıtlar da mevcut, ki zaten monoteist inançlar da ''ilk insandan bugüne kadar hepinize bunun böyle olduğu bildirildi'' der. Yani paganizm en eski ve en etkin dindir gibi bir önerme hatalı olur. Dönemsel olarak paganizm baskınlığı vardır demek daha doğru olur. Hangisi ilkti sorusuna bilimsel bir yanıt bulamayabiliriz, sadece teoriler vardır. Dini anlamda yaklaşır isek de zaten din dogmadır ve ilk insan da biliyordu dediğinde o dine mensupsanız tek doğru da odur.
Soru ile açıklamayı birleştirirsek, varlıkların da çeşitli inançları olabilir ya da inanç üstünden değil, genel bilgilerden yola çıkabilirler. Bazıları görevlidir, bazıları zorla bağlanmıştır, bazıları gönüllü ittifak kurmuşlardır, bazıları ilahidir. Bu konu biraz keskin bir konu.
 

PaRaNoiA

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Tem 2013
Mesajlar
394
Tepkime puanı
25
Daha önceki sayfalarda yazıldımı bilemiyorum fakat varlığın miras kalması için kişi hayattayken bunu devretmesi gerektiğini biliyorum eğer ki devretmeden ölürse varlık direk olarak geçiyor. Bu şekilde gelen Anadoluda bir çok gelenek var. Ayrıca gizlilik esasınin devam etmesi için bazı evlilik kuralları da olabiliyor. Zaten Anadolu çok kadim bir uygarlık aynı ortamdan yakın sürelerde böyle geleneklerin çoğalması da çok normal.
 

Hiperaktifejderha

Banlı Kullanıcı
Katılım
26 Tem 2015
Mesajlar
190
Tepkime puanı
7
Konum
Lily Dale
Peki bu ölürken miras bırakılan bir eşya aracılığıyla da gerçekleşebilir mi? Ya da büyükler gözüne kestirdiği birini mi seçiyor bunun için? İşler tam olarak nasıl yürüyor?
 

origanum

Yönetici
Katılım
15 Eki 2008
Mesajlar
3,090
Tepkime puanı
377
İşlerin tam olarak nasıl yürüdüğü sadece ocaklılara açıklanıyor, halka değil. Yani o iki kişi arasında özel bir durum. Ama halkın ağzı torba değil, bir sürü hikayesi var bu konuda. Hayal güçlerini kullanarak anlatmayı seven bir toplumumuz var.
Miras bırakılan eşya ile bağ yok. Gözüne kestirdiği kişi ifadesi garip ama bir nevi de öyle denebilir, o kişinin göze kestirilecek biri olduğu doğumundan itibaren anlaşılıyor.
 

Devres

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Mar 2011
Mesajlar
36
Tepkime puanı
9
Size üç tane Anadolu/Türkmen Ocağı söyliyim: Baba Mansur Ocağı, Kureyşan Ocağı, Derviş Beyaz Ocağı.. Çok değerli Ocakladır ve öğretim sinsilersi şöyledir; Baba Mansur: Mürşit, Kureyşan Baba: Pir, Derviş Beyaz: Rehber'dir..

Saygı ve Sevgilerimle
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Peki bu ölürken miras bırakılan bir eşya aracılığıyla da gerçekleşebilir mi? Ya da büyükler gözüne kestirdiği birini mi seçiyor bunun için? İşler tam olarak nasıl yürüyor?
Objelerle bağ konusunu bu konudan ayrı tutmak gerekir. Şuan üstüne konuştuğumuz konu için obje kullanılmaz, kullanılan obje varsa da başka amaç taşır. Zira burada mevzu bahis miras meselesi obje ile sınırlanabilecek bir şey değil.
Enerji yoğunluğu olan objenin devredilmesi de çoğu zaman etkisizdir. Evet bir enerji yoğunluğu hala aktif olabilir ama obje sahibi X kişisi ile, miras kalan Y kişisinde bu objenin aynı etkiyi meydana getirilmesi beklenemez. Elbette ki kuşaksal bir çalışma değilse. (Örn: sülaleler arası varlık anlaşmaları da bazen objeye indirgenebilmekte)
Obje sahibi enerji anlamında, objeyi miras bırakacağı kişiyi %99,9 kalibre etmişse, ki bu çok ama çok nadirdir, objenin aktifliği de sürüyorsa, miras kalan kişi objeyi aynı şekilde ölene kadar kullanabilir ve devredebilir. Ancak dediğim gibi bu zordur. Bu tür kuşaktan kuşağa aktarılan değerli objeler çoğu zaman kişisel değil, daha çok dini ve tüm insanlıkla alakalı objelerdir ki bunlarda illa kan bağı aranmaz devredilirken, çok daha farklı şartlar aranır. (örn: Ahit Sandığı)

Objenin ayrıca vekaleti de söz konusu olabilmektedir. Örnek vermek gerekirse yaşayan bir kişi, öğrencisine ve/veya enerji kalibrasyonu yapılmış kişiye asasını verip, lazım olan bir yerde asayı yere vurarak su çıkartmasını, asayı vekalet vererek (geçici) sağlayabilmektedir. Bu öyle aklıma gelen bir örnekti sadece.

Göze kestirmek öylesine değil, zaten belli şartları taşıyan bireyde olur. Kaldı ki mirası bırakacak olanın kendisi de keyfine göre seçim yapamaz. Bu iş sadece insanı ilgilendirmez ve haliyle sadece insanın bu konuda söz hakkı yoktur. Kaldı ki söz hakkı olsa bile, seçilecek kişinin zaten seçilmiş olduğu doğuştan bellidir. Aynı anda birden fazla seçilmiş olabilir. Bu güvenlik meselesidir. Ancak ve ancak sadece en uygun olan yani ilk seçilmiş olana devredilir. Onun başına bir iş gelirse diye diğerleri sigortadır ve bazen ölene kadar asla hiçbir aktivasyon göremezler, gizli kalır bu seçim.

Gelelim bunun güzel bir şey olup olmadığına.. Bana göre güzel bir şey değildir, ciddi sorumluluk bilinci ve çelik gibi irade gerektirir. İçinde taşıdığı ateşten bir kılıç ise, savaşacağı şeyi kendi içinde büyüttüğü anda o kılıç onu içten dışa yakar. Hata yapma lüksü yoktur, içinde karanlığın virüsünü geliştiremez zira o virüsün ilacı da içindedir. İkisi bir araya gelirse kabını parçalar. Bu yüzdendir ki, çok sıkı bir bilgi ağı, yardımcı olunması gereken bir ortam, tam gizlilik ve disiplin şarttır.
Eskiden toplumlar daha kapalıydı, doğa ile daha iç içe idi insanlar bu sebeple bu mirasın yanında yukarıda saydığım yardımcı unsurlar da miras kalırdı. Günümüzde ise tam bir yalnızlık var. İşte burada da insan olmayanlar devreye girer. Bu konuda buradan öteye gitmez. Gerisi sırlardır, sistemin kendisidir, kilitlerdir, taşıyıcı olmayana, görevli olmayana da gereksiz bilgilerdir.
Genel kültür olsun diye anlattım bunları. Bir de bir şekilde diğer yalnızlar görürse yalnız olmadıklarını bilsinler diye.

Not: Bu bilgiler Dünya genelinde geçerlidir. Geçerli olmayan durumlar, ekoller ve kişiler de vardır bunu unutmayın.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst