Köleleştirilmiş İnsan

Mefetseger

Moderator
Katılım
17 Ağu 2010
Mesajlar
856
Tepkime puanı
291
Konum
Ankara
İş
Uzman Biyolog
NANO BOYUTTA KÖLELEŞTİRİLEN İNSANIN, PSİKOTRONİK ÇAĞ TEKNOLOJİSİ İLE OLUŞTURULAN YABAN HALİ – GELECEK SİZDEN ÇOK UZAK !
(EK BİLGİ: Psikotronik; yeni nesil zihinsel savaşı anlamı içerisine alır. Genel anlamıyla ise; Zihnin enerji ve madde ile etkileşimlerini elektronik aygıtlarla inceleyerek, paranormal fenomenlerin yasalarını saptamayı ve bundan uygulamalı olarak yararlanmayı amaçlayan psikotronik, kısaca, Batı’daki adıyla parapsikolojik araştırmalar alanını kapsayan bilim dalının Doğu Avrupa ülkelerindeki (Çekoslovakya ve Sovyetler Birliği) adıdır. Terim Grekçedeki “ruh” (psikhe) ve “elektron” sözcüklerinden türetilmiştir. Psikotronik, bilimsel kimliğini 1960’larda, özellikle Çekoslovakya’da sürdürülen psişik araştırmalardan elde edilen sonuçlarla kazanmıştır. Canlıları, bilinmeyen bir kozmik etkiyi ve enerjiyi toplayan ve dönüştüren birer araç olarak ele alan psikotronikte, canlıların dönüştürdüğü bu güce biyoenerji, bu enerjinin birimlerine ise “psikotron” (psi ve elektron sözcüklerinden oluşur) adı verilir. Psikotronik araştırmacılarına göre insanın çekip bir transformatör gibi dönüştürüp bedeninden yaydığı bu güç yine insan aracılığıyla bir aygıta aktarılabilir, aygıtta biriktirilebilir, aygıt aracılığıyla çeşitli amaçlarla kullanılabilir. Yani bilinmeyen bir kozmik etkiyi ya da enerjiyi çekip biyoenerjiye veya diğer adıyla psikotronik enerjiye dönüştürerek bunu bedeninden yayan bir canlı aracılığıyla söz konusu enerji bir aygıtta depolanarak kullanılabilir. Bu aygıta “psikotronik jeneratör” adı verilir. İlk psikotornik jeneratörü, 1960’larda Çek Robert Pavlita icat etmiştir. Yapılan deneyler sonucunda görülmüştür ki, insan elinin temasıyla dönme, ışıma, kıvılcım çıkarma, salınma gibi belirtiler gösteren bu jeneratörlerle bitkilerin gelişimi hızlandırılabilmekte, böcekler öldürülebilmekte, kirli sular mikroplardan arındırılabilmekte, suyun moleküler yapısı değiştirilebilmekte, nesneler uzaktan hareket ettirilebilmekte ve birçok PK ve DDA yetenekleri uyarılarak açığa çıkarılabilmektedir. ABD’de ilk psikotronik jeneratör, “psiyonik jeneratör” adıyla, Houstan’da Woodrow W. Ward tarafından 1970’te yapılmıştır. Gözlerden çıkan enerji dalgalarıyla harekete geçebildiği belirtilen bu jeneratörün, gezegenler ve Ay’ın belirli konumlara gelmesi ve çocukların bakması söz konusu olduğunda daha çabuk etkilendiği bildirilmektedir. Daha ayrıntılı bilgi isteyenler internete ilgili kelimeyi yazarlarsa geniş kaynaklara ulaşabilirler.)



Uzaylılardan alınan sinyalin çözümlenmesi; dünya dışı yaşamlarla işbirliği yapıldığına dair 7 aralık 2012 de Medvedev’ in açıklaması; 2005 ve 2014 yıllarında Kanada eski Savunma Bakanı Paull Hellyer’ in dünya dışı yaşamlarla teknolojinin geliştirilmesi için işbirliği yapıldığı, aramızda yaşadıkları gibi açıklamaları; özellikle kuantum ve DNA alanında arka arkaya görülen hızlı gelişmeler…Bunların tesadüf olmadığını ve bir şeylerin apaçık gözümüzün önüne koyulduğunu gösteriyor.

Peki bizler bu büyük devletler tarafından, bu söylemlerle neye hazırlanıyoruz?! Önümüzdeki yakın gelecekte bizleri neler bekliyor ve yapılan bunca çalışma gösterildiği kadar dost canlısı mı acaba?!

Özellikle bilinç aktarımı, bilinçaltı okuma, zihin kontrolü çalışmaları ( haarp ve chemtrails ), DNA kodları çözümlemesi, yapay zeka, mutant canlılar, cyborg teknolojisi ile yaşayan insanlar, arkeolojik çalışmalarda keşfedilen yeni yazıtlar ve araçlar ve bunlar üzerinde yürütülen yoğun çalışmalar…Hepsinin birbirini bütünleyen büyük bir şeyin çalışması olduğu apaçık ortada. Peki bunlarla bizlere neler yapacaklar ve hatta yapıyorlar?!

Ruhsuzlaşmış müzikler, ruhsuz sohbetler, cinselliğin ve şiddetin sıradanlaştırılarak insanlara kazındığı gösterimler, teknoloji bağımlısı yeni nesil yaratma, kötülüğün iyilikten daha çok kazandırdığını anlatan sublimal mesajlar…daha da arttırılabilecek, ölüme götüren yaşam tarzlarında yok olan insanlığımıza el sallayan bizler…

Peki tabloya böyle uzaktan genişçe bakıldığında nasıl bir gelecek yaratılıyor bizlere ve bizler bunun ne kadarını fark edip ne kadarına karşı koymaya çalışıyoruz acaba?!

Plüton’ u incelemek üzere gönderilen New Horizons uzay aracını yönlendirmek ve kontrol etmek için, üzerine program yüklenen ve her komutu yerine getiren çipler araca yerleştirildi. Günümüz teknolojisi ile bir toplu iğnenin başına 100 bin silikon devre yerleştirilebiliyor. Bu muazzam bir durumdur. Bir uzay aracını bu şekilde programlayıp işlevselleştirebiliyorsak böyle nano ölçeklerde devreleri insan vücuduna da yerleştirip kontrol etmek hiç de zor değilmiş gibi görünüyor?!

Çip yerleştirme işlemleri hayvanların kaybolmasını engellemek adına yıllardır kullanılıyor aslında. Arjantin, Brezilya gibi ülkelerde zengin kişilerin kaçırılma olaylarına önlem olarak da kullanılıyor. Geçen yıl Amerika’daki teknoloji şirketi Applied Digital Solutions, insanlara enjekte edilecek çipler için Florida Eyaletinde hükümete başvurarak izin istedi. Bu yıl ise İsveç’ te Tictail adındaki bir şirkette çalışanların fotokopi makinelerini kullanabilmesi, şifreli kapılardan geçebilmesi, çiplerine tanımlı hesapla alışveriş yapabilmesi ise deri altına çip yerleştirme işlemini uygulamaya başladı. Pirinç tanesindeki bu çipin dışında çok daha küçük ( 5 mikro milimetre ki bir saç telinin çapı 50 mikro milimetre ), enseye ve gözdeki görme sinirlerinin içine yerleştirilebilen bazı çipler de var ki, askerlerin uzaktan kontrolü için hali hazırda kullanılıyor. Bu çipler yardımıyla insanları uzaktan izleme, kontrol etme işlemleri gerçekleştirilebiliyor hatta elektromanyetik dalga iletimleriyle insanlara değişik eylemler yaptırılabiliyor.

Çipin herhangi bir enerji kaynağına ihtiyacı yok, bunun yerine deri üzerinde bir tarama aracı çalıştırıldığında aktif hale gelen 1 mm uzunluğunda manyetik bobin kullanılıyor. Çipin üzerindeki minyatür bir transistör de sürekli olarak verileri iletiyor. Tarayıcı olmadan çip okunamıyor. Dokunmatik kredi kartlarında da kullanılan radyo-frekans tanımlama (RFID) sistemi ile çalışıyor. Normalde bir doktor kontrolünde deri altına yerleştirilen çip, 1-2 hafta enfeksiyon riskine karşı doktor tarafından gözetim altında tutuluyor. Ekstrem bir durum olmadığında insana zarar vermiyor.

Amerika’ da 1946 yılında yeni doğan birçok bebeğe ailelerinin izni olmadan çip takıldı. 1950’ lerden sonra hayvanlar ve insanlar üzerinde bu çipler denenerek davranışları, beyin ve vücut fonksiyonlarını kontrol etme üzerine birçok araştırma yapıldı. 1970’ lere kadar röntgen ile fark edilen çipler silikon yerine galyum arsenit kullanılarak çok daha küçük boyutlara indirgendi. İsveç’ in öldürülen başbakanı Olof Palme 1973 senesinde bu çiplerin mahkumlara takılmasına karar verdi ve bu izin o dönemin devlet raporlarında da bulunuyor.

Bizlere hazırlanan yakın gelecekte bir sabah uyandığınızda gömleğinize bulaşmış küçük bir kan lekesi görürseniz şaşırmayın. Uzaktan bedensel ve psikolojik olarak rahatlıkla kontrol edilebileceğimiz bu çiplerle nelerle karşılaşacağımızdan pek de emin değiliz.

Sizi bir anda hasta edebilirler, bir anda kaosa sebep olmanızı sağlayabilirler, sizin hiç haberiniz dahi olmadan hakkınızda ölüm emri verip oracıkta infazınız gerçekleştirebilirler, hiç tahmin etmediğiniz görevlerde sizi kullanabilirler, başka insanları kullanmanız için sizi lider yapabilirler, düşüncelerinizi okuyup kontrol edebilirler, hastalıklar oluşturabilir, psikolojiniz üzerinde kontrol sağlayabilirler gibi gibi.

Bunlardan çok çok daha önemlisi DNA’ larımızda bulunan kodları, bize yerleştirdikleri gözle bile görülemeyecek kadar küçük olan çiplere, uzaktan yükledikleri yeni programlarla yeni yazılımlar yükleyebilirler. Kendi istedikleri şekilde yeni bir ırk yeni bir kültür yaratabilirler. Ve bunu öyle bir şekilde yaparlar ki değişimin gerçekleştiğini dahi fark etmeyebiliriz. Günümüzde kültürler ve yaşam tarzları zaten çok hızlı değişmekte. Bunları birçok yolla gerçekleştiriyorlar. Ve belki de şu an bahsetmiş olduğum çipler de bizlerde mevcut. 5 mikro milimetre boyutundaki bir çip hava ile solunarak dahi vücuda alınabilir, ilaçlarla vücuda enjekte edilebilir, sulara, besinlere, diş macununa, şampuanlara dahi yerleştirilerek vücuda aktarılabilir. Ve size bu yolla hiç hatırlamayacağınız şeyler yaptırılabilir.

Genler, tüm özellikleri belirleyen bilgileri kodlayan zincirlerdir. DNA’ mızın %10’ luk kısmı proteinleri kodlayarak özelliklerimiz belirler, geriye kalan % 90’ lık kısım ise kodlamayan DNA’ dır. 2000’ li yılların başında Junk bunlara ‘hurda DNA’ ismini verdi.

Hurda DNA üzerinde çalışan Chang, kriptolog Dr. Adnan Mussaelian’ den yardım istedi ve hurda DNA’ nın şifresini çözmeye çalıştılar. Dr. Adnan, bilim adamlarının ALU (artithmetic logic unit) diye adlandırdığı en genel gene bilgisayar kodu muamelesi yaparak 0-1 kodları yerine 0-1-2-3 (genetik kodun dört bazı) kodlarını kullandı. Eylemsizliğe neden olan koddaki en genel sembolü uyuyan bir kod yığınının takip ettiğini gördü. Adnan bir kaynak kod yakaladı ve deşifre etmek için sembollerle kullanılan bir program kullandı. Bulduğu semboller arasında en yaygın olan ( / ) sembolü yani yorum sembolüydü. İki taksim işareti arasındaki kodun asla uygulanmadığını gördü. Yani aslında taksim işaretleri arasındaki şey kod değil kodun yorumu idi ve bir komutla önündeki kodu uyandırmaya hazır bekliyordu. Bu muhteşem bir keşifti. Aslında şu anda anlamış olduğumuz şey, hurda DNA’ nın istediğimiz yorumu yapmasını sağlayarak ve bunları aktive ederek, tam kapasite ile çalışan mükemmel insanı yaratabiliriz.

Şimdi çipler ile DNA’ mızda bulunan kodlarda nasıl işlev yapacaklarını daha iyi görebiliriz. Eğer çiplere, uyayan kod yığınını aktive edecek şekilde yazılım yüklenerek istenilen yorum oluşturulursa, istenilen şekilde kontrol edilen bir ırk oluşturulabilir.

Yani elektromanyetik silahların kullanıldığı ve beyin kontrolünün gerçekleştirildiği psikotronik çağdayız.

Sonuç olarak bu çipler, kendi kontrolümüzü elimizden almakla kalmayacak ne kadar yaşayacağımızı dahi belirleyecektir. Kimin, nerede, ne kadar, nasıl yaşamasının kişinin kendisinden başkaları tarafından belirlenmesi, özgür irade ile yaşamın sonu değildir de nedir?!…Ve bizler böyle bir geleceğe, uyuyarak, uyarak, kendi ellerimizle izin verdiğimizin ne kadar farkındayız?!…Gerçekten, kendimiz için, var oluşumuz için, geleceğimiz için ciddi adımlar atmamızın vakti gelip geçmiyor mu acaba, ne dersiniz…


Meral COŞKUN

-Belki bazı kısımları şu an mümkün olarak göremediğimizden saçma geliyor olabilir, bilimden bahsediliyorsa kanıt baş şahit olsa da bizlerin yapılan şeylere birinci elden tanık olmamamız anlatılanların yapılmıyor olduğunu göstermediğini söylemekte fayda görüyorum.-

Mefetseger
 

meaningofpain

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Mar 2015
Mesajlar
29
Tepkime puanı
2
https://www.youtube.com/watch?v=90IUtjsUdWc bu videoda bazı başka videolar derlenmiş ama ingilizce anlatıyor yabancı dili olanlar için iyi olur durumun ciddiyetinin kavranması için.

Gerçekten aşırı derecede önemli ve tehlikeli bir durum. bu çipin herhangi bir türevini vücudunuza taktırmayı kabul ettiğinizde yapacağınız son seçim olacağını söyleyen araştırmacılar var, çipler kapalı konumda da insanların vücudunda bulunabiliyor yani farkında olmuyorsunuz bu çiplerin bir sürü türevleri mevcut ve gittiğiniz doktorlar, diş doktorları sizin haberiniz olmadan çipi vücudunuza yerleştiriyor (internette aradım çipin çıkartılması kapatılması kişi tarafından yapılması mümkün olmayan bir şeymiş gibi görünüyor tabi ki bir yolu vardır ama ben bilmiyorum henüz) yardım istediğiniz zaman o doktorlar da sizin psikolojik rahatsızlığınız oduğu yönünde muamele yapıyorlar ve anlamsızca bakıyorlar. vücudunda çip olduğunun belirtilerini ağır ölçüde yaşayanlar mahkemeye gittiklerinde anlatılanlara çoğu hakim-jüri gülüyor (yapmaları gereken şeyin bu olduğu söylendiği için veya onlarda da çip olduğu ama istenileni yaptıkları sürece çipin kapalı kalması olabilir veya çip kararlarını yönlendiriyordur).

Bazı durumlarda da insanların mutlu görünmesine rağmen sadece kafalarının içinden çığlık atabilip bu konuda yardım isteyebildiklerine dair de ihtimal var.

bazıları sessiz tecavüz olarak nitelendiriyor.

çipleri çalışmaz hale getirmenin veya çıkarmanın bir yolu bulunmalı.

amerikanın 3 te birinde bu çipin olduğu varsayılıyor. insanlar farkında veya değil.

çoğu araştırmada tespit edilmiş. çipin tespit edilmesi mümkün ama nasıl etkisiz hale geleceğini bulamadım henüz.

2017 de amerika da bir şey satın almak veya satmak için bunlara ihtiyacınız olacakmış.

Bu çip ile en büyük hedefleri bu çipi kabul etmeyenlerin dışlanması hatta çipsiz bir insan kalmaması. çipliler içinden de istediklerine işkence edebilirler istediklerini öldürebilirler. şu an yapamasalar bile yapabilecek seviyeye gelmek için insanlara çip takıyorlar haberli veya habersiz.

Bir şey yapmazsak bir zaman gelecek çipi kabul et, ya da kaç iyiliğin için ormana saklan çipli insanlar sana canavar olarak baksın durumuna düşülecek. incilde de bahsedilmiş, değiştirilmiş olsa da incilin doğru yerleri de var. number of the beast adı altında işlenmiş. bu çipi kabul edenlerin sonsuza kadar lanetlenecekleri yani islama göre cehennemde yanmak denirdi heralde. deccal olayı gibi.
 

Madmen

Kayıtlı Üye
Katılım
14 May 2015
Mesajlar
69
Tepkime puanı
25
Kendi ruhlarını kötü bir evreye hazırlıyor ve kendi nefslerine zulmediyorlar asıl onlar bunun farkında değil . Yardımcılarımızında gelişi çok yakın , Bu dünyada meşru olmayan sistemlerin eline bırakılacak değiliz . Spatyom ve diğer aşamadaki ruhsal alemlerin ızdırapları hiçbir dünyevi ızdıraba ve mahkumiyete benzemez . Yazık arkadaşlara ..
 

meaningofpain

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Mar 2015
Mesajlar
29
Tepkime puanı
2
Kendi ruhlarını kötü bir evreye hazırlıyor ve kendi nefslerine zulmediyorlar asıl onlar bunun farkında değil . Yardımcılarımızında gelişi çok yakın , Bu dünyada meşru olmayan sistemlerin eline bırakılacak değiliz . Spatyom ve diğer aşamadaki ruhsal alemlerin ızdırapları hiçbir dünyevi ızdıraba ve mahkumiyete benzemez . Yazık arkadaşlara ..

Kendilerine de kötülük yaptıkları doğru olsa bile bizim üzerimizde çok kötü amaçları olduğu kesin. yardımcı beklemek yeterli değil diye düşünüyorum.

elimizden geleni yapıp çözüm oluşturmaya çalışmamız lazım. bilgilenme işini iyi yapıyoruz. Sanal ortamdan bir sürü bilgi toplayabiliyoruz. Ama çözüm de üretmemiz lazım.

Örneğin alanında uzman birileri çiplerin nasıl etkisiz hale getirilebildiğini düşündüğünü paylaşabilir. Birisi teorik çözüm fikrini açıklayabilir vs. haberimiz olmadan dişçimiz tarafından çiplendiğimizde bu konuda çözüm üretemeyeceğiz.

Ha ne zaman çipleniriz yapabileceğimiz hiç bir şey kalmaz o zaman rahat rahat dua edebiliriz.
 

asterix

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Mar 2013
Mesajlar
743
Tepkime puanı
105
Bu çipleri taktıran aynı cerrahi yolla çıkartabilir (dünyadışıların taktığı çipler hariç) ama bu durumda nufüs cüzdanını ,kredi kartını, ehliyetini ,sağlık kayıtlarını vs kaybetmiş gibi olursun tüm bilgiler orada olacakmış esas sorun bu , şeytani işler bunlar.
 
Üst