31 Temmuz 2015, KOVA BURCU’nda DOLUNAY – İçte Barış, Dışta Barışı Getirir :)

berylliuum

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ağu 2014
Mesajlar
106
Tepkime puanı
3
Temmuz ayında 2.dolunay :) Nam-ı diğer blue moon :)

31 Temmuz 2015 günü, İstanbul’a göre 13:42’de, DOLUNAY adını verdiğimiz Ay – Güneş karşıtlığını yaşayacağız. Bu DOLUNAY’ın dersleri 1 hafta öncesinden hissedilmeye başlayabilir ve sürecin Ağustos’un ilk 2 gününde de devam etmesi mümkün.

DOLUNAY haritasını değerlendirirken aşağıdaki göstergeleri dikkate alıyorum;

– Ay 8 derece Kova Burcunda ve 3’üncü evde. Güneş 8 derece Aslan Burcu’nda ve 9’uncu evde.

– Güneş 10’uncu, Ay ise 9’uncu evin yöneticileri.

– Ay, Güneş, Yükselen ve Şans noktaları arasında Büyük kare var.

– Haritanın yükseleni 8 derece Akrep Burcu. Yükselenin klasik yöneticisi Mars, 9’uncu evde ve Yengeç Burcu’nda.

– Kova’nın klasik yöneticisi Satürn, 1’inci evde, retro konumda, Lilith’e 60 derece, Venüs & Jüpiter ikilisine de kare açı yapıyor. Modern yönetici Uranüs ise, Mars’a kare yapıyor.

Gökte nasılsa, yerde de öyledir diyerek MEALİ;

İnsan, hem bağımsız bir varlık, hem de içinde yaşadığı insan topluluklarının bir parçasıdır. Kendini gerçekleştirmek için hem bağımsız bir anlayış ve duruş sahibi olabilmesi, hem de diğerleriyle bütünlük içinde hareket edebilmesi gerekir.

Bütünlük çoğu kez BENZERLİK olarak algılanır… Oysa BÜTÜNLÜK, TOPLUMUN YARARINA DÜŞÜNMEK VE ÇALIŞMAKTIR!

Kova Burcu, farklı niteliklerinin getirdiği ayrıcalıklı bakış açısını, insanlığın yararı için kullanmak üzere tasarlanmış kişilikler üretir.

Kollektif bilinci temsil eden AY’ın DOLUNAY haritasında, 9’uncu ev yöneticisi olup 3’üncü evde yerleşmesi, bu DOLUNAY sürecinde, kişi olarak farklılıklarımızın arkasında durma, bunları ifade etme ve hayata geçirme arzumuz ile, ototite figürleri tarafından bize dayatılan yargılar arasında kalabileceğimizi gösterir.

Aynı şekilde biz de, otorite rolünü üstlenip, kendi bakış açımızın mutlak doğruluğunda ısrar edebilir, başka insanların bakış açılarına ve seçimlerine saygı göstermeyi ihmal edebilir, görüş ayrılıklarını ya da bize uygun gelmeyen seçimleri, yargılama hakkına sahip olduğumuzu düşünüp küçümseyici tavırlar takınabiliriz.

Her iki konumu da farklı ilişki platformlarında yaşıyor olmamız mümkündür.

Hatta mağdur ve anlaşılmayan pozisyonundayken, bizi yargılayanı yargılayıp iteleyerek, yersiz güç mücadelelerine girebilir ve görünürde haklı bir duruşu savunuyorken, vicdanen geri düşüyor olabiliriz.

Böyle kapışmalar, geçmişten beri gizil gizil beslenen ve alttan alta yükselen gerilimlerin aniden patlamasıyla, ya da kendini pasif bir kılıf altına gizlese de agresif yani saldırgan niyetler taşıtan birinin – ki bu biz de olabiliriz diğerleri de -, manipülatif – yani tartışmayı tetikleyici – bir hareketiyle ortalığın birden karışmasıyla, başlayabilir.

Tartışma içinde yer alan taraflar, gecikmelerin ve belirsizliğin abartılı hale getirdiği kaygılarla, odak noktalarını kaybedebilir ve kendi mevzilerini savunmak adına amaçlarını unutarak davranabilirler.

Gelişme arzularımızın baskı altına alınması, fırsatların önüne set çekilmesi, kendimizi gerçekleştirmek için tam istediğimiz gibi bir ortam bulamamak ya da hak ettiğimizi düşündüğümüz ilgi, özen ve takdiri görmemek / görmediğimizi düşünmek gibi nedenlerle, biz de mutsuzlaşabilir ve iyice düşünmeden ataklara kalkabiliriz.

Ancak yersiz çıkışların, zamanı ve süreci iyi ayarlanmamış girişimlerin, geri tepeceği, ya da geleceğe dönük olarak istenmedik sonuçlara yol açabileceğini mutlaka hatırlamamız gereken bir dönemdeyiz.

DOLUNAY haritası, kaygı, kızgınlık, bastırılmış tepkiler veya katı yaklaşımlar nedeniyle yapılacak yersiz müdahalelerin, kaderi beklenmedik yönde değiştireceğini göstermekte ve bizi duruş belirlerken bencil, ödünsüz, özensiz, küstah olmamak konusunda uyarmaktadır.

Ilımlı ve anlayışlı olmak, diğerlerinin hak ve tercihlerini dikkate alarak davranmak, uzlaşma yolu bulmak, ille de ezilmek anlamına gelmez. Başkalarını bizimle birlikte düşünmeye davet etmek, bizim bakış açımızı değerlendirmeleri için onlara açılmak da, ezici ve aşağılayıcı bir üslup ile mümkün olmaz.

Eğer sorunların ortaya dökülme şekli durumu yıkıma götürecekse, mutlaka durup bir daha düşünmekte ve AMACIMIZ İÇİN BÖYLESİ gerekli ise, geri adım atmakta fayda olabilir.

Bu DOLUNAY’da kendimize girdiğimiz her diyalogda şu soruları sormamızda fayda vardır;

– BEN BU İNSANLA HANGİ AMAÇLA YAN YANA DURUYORUM?

– BENİM BU İLİŞKİDEN BEKLENTİM VE BU İLİŞKİYE KATACAĞIM DEĞER NEDİR?

Çatışmayı çözüme götürmek için insan ÖNCE İÇBARIŞ’ını sağlamak zorundadır!

Karşımızdakiler ile beklentilerimizde ve iletişime / ilişkiye yüklediğimiz anlamda uyumsuzluk var ise, yargılayıcı, suçlayıcı, kavgacı ya da zemin kaybetme korkusu yüzünden aşırı teslimiyetçi olmak yerine, geri çekilmeyi, ilişkiye ve görüş ayrılığı oluşan konuya MESAFE almayı hatırlamakta BÜYÜK FAYDA OLACAKTIR!

İnsan tansiyon aşırı yükseldiğinde, duygularını soğutmadan atacağı her adımda hataya yönelebilir, ya da eleştirdiği kişinin konumuna kolaylıkla düşebilir.

Duygulara olaylara mesafe almak bize durumu bir daha değerlendirmek ve yeni manevra alanlarını saptamak ya da kararımızı sakince ifade edip, bize yakışan şekilde konuyu kapatmak için fırsat verecektir.

Unutmayın; KOVA’nın mesajı farklı olmaktan ve bunu ifade etmekten korkmamak ama farklılıklardan bütüne giden yolu bulmaktır!

Kayıp korkularına, kendimizi koruma kaygılarına, kendimizi ispat ve kabul ettirme çabalarına uzak, gönlümüze, öz-saygımıza, RUH’umuzdan gelen yol göstericiliğe yakın duralım bu DOLUNAY’da… Duralım ki, IŞIK BİZİMLE OLSUN ve BİZDEN YAYILSIN TÜM EVRENE :)

Sevgi ve barış bütün evrensel inançların ortak mesajıdır ama biz nedense hep kendi inancımızı savunurken önce bu kanunu çiğneriz…

-alıntı
 
Üst