Ruhsal göbek bağları,enerji kancaları,enerjiden beslenme..

  • Konbuyu başlatan 43887
  • Başlangıç tarihi
4

43887

İnsanlarla ilişki kurmaya başlayınca oluşan, kadın ve erkek arasında ise cinsel ilişki yoluyla ayrıca atılan- ve kesilmediği sürece bizleri bir ömür boyu etkileyen enerji kancaları:
İnsanlarla ilişki kurmaya başladığımız anda birbirimizle enerji bağları oluştururuz. Bu görünmez bağlara, ben 'Ruhsal göbek bağı ya da kanca 'adını veriyorum. Ve kancalar yoluyla birbirimizden beslenmeye başlarız.
Bizler sadece fiziksel bedenlerimizden ibaret değiliz. Vücudumuzun etrafında bir de enerji alanı vardır. Burası tıpkı ikinci bir beden gibi, etrafımızı sarar ve bize yaşam sevinci verir. Enerji alanını, fiziksel bedenimizi saran bir balona da benzetebiliriz. Bu alanda bulunan enerji, kişiye özgüdür.
Herkesinki farklıdır, çünkü kişinin duygu ve düşünceleri, korkuları, endişeleri, önyargıları, ya da yaşam şekli ile biçimlenmeye başlar.
İki insanın ilişki kurmaya başlamasından itibaren enerji alanları arasında gözle görünmeyen bir bağ oluşur. Örneğin, bir aşk ilişkisi yaşamaya başlayan kadın ve erkek arasındaki enerji balonları,görünmeyen kancalarla birbirine bağlanır. İşte o dakikadan itibaren, artık iki kişinin duyguları, düşünceleri, korkuları birbirine akmaya başlar.
Kancalar, en kolay seks ilişkisinde oluşur.
İki kişi bedenlerini birbirine açtığı andan itibaren, duygusal yapıları birbirlerine akmaya başlar.
Çünkü o enerji alanları; korkular, endişeler, hatta yaşam dersleri ve bilinçaltı kalıplarının verdiği huzursuzluklardan oluşmaktadır.
Aynı şekilde, olumlu duygular, sevinç ve yaşam enerjisi de birbirine karışmaya başlar.
Çok uzun birliktelik yaşayan çiftlerin, zaman içinde birbirlerine benzerlik göstermeye başlamaları dikkatinizi çekmiştir. İşte sırf bu yüzden, vücudumuzu kime açtığımız konusunda çok dikkatli olmalıyız. İki kişi birbiriyle ilişkiye girdiği andan itibaren, enerji alışverişi başlar. Birbirlerine akıttıkları sevgi de bu kancalar yoluyla iletilir. Birbirine sevgi ve olumlu duygular hissettiren kişiler, karşısındakinin enerji alanını besler ve zenginleştirir. Ona ne kadar değerli olduğunu hissettirir. Böylece kök korkularımızdan biri olan başkaları tarafından onaylanma ihtiyacımız, değersizlik duygumuz yok olur ve dengeli bir insan haline geliriz.
Ama ne yazık ki, insanlar bu dengeyi başkalarından aldıkları enerjiyle değil, kendi başlarına kurabilmek zorundadırlar. Bir çok insan hayal edin. Herkesin birbiriyle ilişkisi olduğu için, arada pek çok kanca oluşacaktır. Bu insanlar birbirlerinden beslenmeye devam ederler. Buna yatay beslenme adı veriyoruz. Bu tarz beslenme, bizi başkalarına bağımlı kılar. Sevgilimize, kocamıza, çocuklarımıza, anne ve babalarımıza, bazı arkadaşlarımıza kendimizi bağımlı hissederiz. Artık onların sürekli bizi desteklemesini bekleriz. Bunu yapmadıkları zaman öfkeleniriz. Kırılırız. Hatta kimi zaman onların bizi beslemeye devam etmelerini sağlayabilmek için farkında olmadan duygusal oyunlar oynarız. Özellikle kontrolcü yapıya sahip kişiliklerde, bu tarz oyunlar daha belirgin olur.

Sevgilime bağımlı oldum.

Örneğin, bir kadın ve erkek birbirlerine aşık olurlar. Aşkın ilk günlerinde erkek kadını sık sık arar.
Kadın bundan beslenmeye başlar. Erkeğin iltifatları, ilişkiyi rayına oturtana kadar onu el üstünde tutması, kadındaki değersizlik duygusunu azalttığı için oluşan kanca görevini yapmaya başlar.
Artık kadın bu yoğun ilgiden beslenmeye başlamıştır ve eğer hayatında değer duygusunu artırabilecek başka alanlar yoksa, bir tür bağımlılık geliştirir. Bu tıpkı uyuşturucu almaya başlamak gibi birşeydir. Daha sonra erkek ilgisini yavaşlatmaya başlar. Bu hem erkeklerin hem de ilişkinin doğasında vardır. Erkek ilgisini normal boyutlara indirirken, kadın sebepsizce acı çekmeye başlar.
Sürekli ilişkinin nereye gittiğini düşünür. Endişelenir. Üzülür.
Olumsuz duygu ve düşünceler başladığı andan itibaren, artık kanca ters yönde işlemeye başlamış,erkek kadının enerjisinden beslenir olmuştur. Kadının enerji alanı yavaş yavaş küçülürken, erkeğinki büyümeye başlar. Aslında bunda kötü bir taraf yoktur. Hem kadın hem de erkek, bunu bilinçsizce yaparlar.
Birbirini besleyebilmek çok güzel bir duygudur. Ama, çoklukla insanlar arasında bunun tersi de yaşanır. Birbirinin yaşam enerjisini çalan insanlar vardır. Üstelik enerji çaldıklarının farkında değillerdir, ama sonuçta kendilerini iyi hissedeceklerini bilirler. Karşısındakinin ruhsal ve duygusal durumunun ne olacağına aldırış etmezler.
Enerji vampirlerinin pek çok yöntemleri vardır.
Bunların en bilineni, karşısındaki kişiyi suçlu hissettirmektir. Bunun için bir insan diğerine bağırabilir, aşağılayabilir, alay edebilir, ya da kendisini acındırabilir. Sonuçta karşısındaki kişi kendisini suçlu hissederse yaşam enerjisi çalınacak, kendisini güçsüz ve yeteneksiz hissedecektir.
Bir başka yöntem, karşımızdaki insana sessiz ve mesafeli durmak, duygularımızı saklamaktır.
Mesafeli durduğumuz zaman, karşımızdaki insan bizim ne hissettiğimizi ve düşündüğümüzü bilemez ve endişeye kapılır.
Endişe ve huzursuzluk, yaşam enerjimizin karşımızdaki kişiye geçmesini sağlar.
Karşımızdaki insana aşırı sevgi vermek ve bunun karşılığını beklemek de bir çeşit enerji vampirliğidir. Kontrolcu kişiliklerin baş vurduğu bu yöntem, anne çocuk ilişkilerinde ya da karı koca ilişkilerinde sıklıkla yaşanır.
Sonuçta, karşımızdaki kişiye olumsuz duygular yaşatıyorsak, onun yaşam enerjisini çalıyoruz demektir.

Peki, yaşam enerjimiz çalındığı zaman ne olur?
Genelde, yaşam enerjimiz küçüldüğünde, yaşamdan zevk alamayız. Günlük işlerimizi yapamaz hale geliriz, çünkü en ufak bir iş bile bize külfet gibi görünür. Sürekli bir can sıkıntısı duyarız. Yüreğimizde, sebebini bilmediğimiz bir ağırlık oluşur. Toleransımız azalır.
Bir gün önce başkalarına dağıtacak sevgimiz varken, bir anda kendimizi dibe vurmuş gibi, sanki derin bir kuyuya inmiş gibi hissederiz. Artık başkalarına sevgi vermek yerine, onlardan beslenmeye çalışırız.
Bütün bu yaşanan olumsuzluklara rağmen, kancalar sağlıklıdır ve insanların birbirine sevgi akıtabilmeleri için oluşurlar.
Dikey Beslenmek
İnsanların başkalarına bağımlılık geliştirmemeleri ve başkalarından enerji çalacak yöntemlere başvurmamaları için, dikey beslenmeyi öğrenmeleri gereklidir.
Her insanın ruhu, çeşitli zenginliklerle doludur. Bu zenginlikleri, yaratıcılık alanlarımızı keşfederek bulabiliriz. Örneğin, bir ressam, resim yaparken kendisinden beslenir. Çünkü o sırada ruhundaki zenginlikleri ifade etme fırsatını bulmuştur.
İnsanların kendilerini hiç korkusuzca, olduğu gibi ifade edebilmeleri, en büyük güç kaynağıdir.
Bu, herkese tarif edilemez bir mutluluk ve doyum verir. Hayatımızda hobilerin yer alması, iste bu yüzden önemlidir.
Dikey beslendiğimiz sürece, ne başkalarına bağımlı yaşarız ne de yaşam enerjimizi çaldırırız.
En önemlisi de, hayatta verdiğimiz önemli kararlar hatalı olmaz.
Doğru karar verebilmek için bağımsız ve mutlu olmalıyız. Özgür bir zihne ve duygusal yapıya sahip olmalıyız. Hiçbir şeyden korkumuz olmamalı. Başkalarını kaybetme korkusu, bağımlılıklarımızın ardındaki kök korkudur. Bilinçaltımızın derinliklerinde kaybetme korkusu olduğu müddetçe
sağlıklı kararlar alıp uygulayabilmemiz hemen hemen imkansız gibidir.
Sevgiyle Kalın
alıntı
 

funnyyda

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Ara 2012
Mesajlar
51
Tepkime puanı
9
Dikey beslenme yöntemi olarak reiki ve benzeri diğer enerjilere kanal olmakta çok faydalı ..
Bahsettiğiniz psişik vampirliklerden korunmak ve geçmişten gelen bağları koparmak için de enerjilerden faydalanılabilir.
 

tNitrotoluen

Banlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2013
Mesajlar
277
Tepkime puanı
4
Biriyle aramızda oluşan kancayı tamamen yok edebilmek mümkün mü? Mümkünse nasıl bir yöntem izlemek gerek?
 

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
Yaşam enerjisi olmazsa hayat sıkıcı zevksiz ve çekilmez bir hal alıyor. İnsanların birbirinden hoşlanması, kanının ısınmasını da son derece etkiliyor.
Zannımca benim sadece ailemle aramda kancalar var. Bu biraz da benden kaynaklanıyor. İnsanlara karşı aramda farketmediğim bir duvar oluşturduğumu düşünüyorum bazen. Çoğu insan da bunu söylüyor.
Günümüzde de çoğu insanın bundan farksız olduğunu düşünüyorum. Ya birbirlerinin enerjilerini emiyorlar ya da tamamen bağları kapatıp, yaşam enerjilerini kaybediyorlar. Peşinden hem inanılmaz bir yalnızlık hem de insanlardan kaçmakla geçen bir hayat..
Evet, bunları kendimden biliyorum.
 

ela.nass

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Tem 2019
Mesajlar
213
Tepkime puanı
465
Konum
Bosphorus ?
İş
İntelligence
İnsanların başkalarına bağımlılık geliştirmemeleri ve başkalarından enerji çalacak yöntemlere başvurmamaları için, dikey beslenmeyi öğrenmeleri gereklidir.
Her insanın ruhu, çeşitli zenginliklerle doludur. Bu zenginlikleri, yaratıcılık alanlarımızı keşfederek bulabiliriz. Örneğin, bir ressam, resim yaparken kendisinden beslenir. Çünkü o sırada ruhundaki zenginlikleri ifade etme fırsatını bulmuştur.
İnsanların kendilerini hiç korkusuzca, olduğu gibi ifade edebilmeleri, en büyük güç kaynağıdir.
Bu, herkese tarif edilemez bir mutluluk ve doyum verir. Hayatımızda hobilerin yer alması, iste bu yüzden önemlidir.

O kadar güzel anlatılmış ki. Herkes bu döngünün farkında olsa keşke.
 

Enneagram

Banlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2019
Mesajlar
587
Tepkime puanı
985
Konum
DAİMON
Faydalı bir yazı. Bir çok konuya değinilmiş. Teşekkür ediyorum.

Enerji vampirlerinin pek çok yöntemleri vardır.
Bunların en bilineni, karşısındaki kişiyi suçlu hissettirmektir. Bunun için bir insan diğerine bağırabilir, aşağılayabilir, alay edebilir, ya da kendisini acındırabilir. Sonuçta karşısındaki kişi kendisini suçlu hissederse yaşam enerjisi çalınacak, kendisini güçsüz ve yeteneksiz hissedecektir.
Bir başka yöntem, karşımızdaki insana sessiz ve mesafeli durmak, duygularımızı saklamaktır.
Mesafeli durduğumuz zaman, karşımızdaki insan bizim ne hissettiğimizi ve düşündüğümüzü bilemez ve endişeye kapılır.
Endişe ve huzursuzluk, yaşam enerjimizin karşımızdaki kişiye geçmesini sağlar.
Karşımızdaki insana aşırı sevgi vermek ve bunun karşılığını beklemek de bir çeşit enerji vampirliğidir. Kontrolcu kişiliklerin baş vurduğu bu yöntem, anne çocuk ilişkilerinde ya da karı koca ilişkilerinde sıklıkla yaşanır.
Sonuçta, karşımızdaki kişiye olumsuz duygular yaşatıyorsak, onun yaşam enerjisini çalıyoruz demektir.
Özellkle bu kısmı beni kalbimden vurdu. Çok güzel açıklamışsınız.

O kadar ama o kadar çok rastlıyorum ki, bazı insanlar enerjimi süngerin suyu emdiği gibi emiyor.

Verici bir insanım. Her anlamda her yönüm itibariyle böyleyim. Ailem beni böyle büyüttü. Biraz genetik ve örfsel yönü de var. Bana annem tarafından her zaman insanlara destek olmak ve onların yaralarına merhem olmak gerektiği öğretildi keza kendi de öyle yapıyordu. Malesef vericiliği bizzat maruz kalarak öğrenenlerdenim.

Peki neden "malesef" diyorum.

Çünkü; güçlü bir karakterim hatta liderlik vasıflarım olmasına ragmen kendimi sırf insanları dinlemeye adamışım. Kendimi psikolojik yönden yıpratmak pahasına da olsa başkalarını önceledigimi farkettim. Ki bunu yapmamam gerektigini hususunda uyarılar da alıyorum.

Fi'l hakikat etkili oluyorum, karakterim dikkat çekici, seviliyorum sayılıyor amenna ama 21.yy dayız ve büyük şehir insanları çok karaktersiz, mesafeli ve de ilişkilerinde çıkar usulü bir kanca ile yaklaşıyorlar. Duygusuz bir iletişim söz konusu hatta hayatımızın detaylarına sevgi bagı kurmadan yaklaşmaya çalışmaları da ayrı bir çirkinlik.
Tek yıpratan malesef bu düşünceler. Yoksa kendimi kolayca toplamam da bir o kadar kolay oluyor.

Mesela şu an gün içinde iki enerji vampirine maruz kaldım ve bu benim bir kaç saatimin verimini yarı yarıya düşürdü bile.

Çözümü de biliyorum fakat böyle insanların artması sizce de büyük bir handikap değil mi?
İnsan ırkının bir kaç yüz yıl sonraki bilinçaltı serüveni hakkında ne düşünüyorsunuz?

İyi forumlar.
 

ela.nass

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Tem 2019
Mesajlar
213
Tepkime puanı
465
Konum
Bosphorus ?
İş
İntelligence
Çözümü de biliyorum fakat böyle insanların artması sizce de büyük bir handikap değil mi?
Üretemiyoruz, bu sebeple de birbirimizden çalıyoruz. 21.yy insanları aşırı derecede bedavacı. Çünkü alıştık, önceden insanlar bir bilgiyi öğrenmek için Çin'den Yemen'e giderdi, şimdi ise internet var, her şey elimizin altında, alışverişe bile çıkmaya üşeniyoruz bir tıkla ayağımıza geliyor her şey. Zoru sevmiyoruz, uğraşmayı, mücadele etmeyi istemiyoruz. Okumuyoruz. Bencilleştik, fedakarlık nedir bilmiyoruz. Haliyle çalıyoruz. Çalarken de zerre umursamıyoruz, duygularmış, vicdanmış...
 

FrontalLob

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ağu 2018
Mesajlar
193
Tepkime puanı
201
Konum
Antalya
İş
Decor Expert
Bir Melek terapisti bilir kişisinin sohbetinde ve uygulamasında tanıklık etmiştim. O bunu eterik kordon bağı ismiyle anlatıyordu. Kişinin olumsuz enerjiden çıkması, o kişiye karşı olan (istemediği) bağları kesmek ile (koparmakla) yaptığını anlatmış ve göstermişti.
Lakin biz insanlar aciz ve basitiz. Ne kadar bağ koparrısak koparalım: kişiyi düşünmeye başladığımız ilk andan itibaren yine bağ kuruyoruz.
 
Üst