Ruhsal Yolda Yaptığımız En Büyük Hata

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
673
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Not:Eğer vaktiniz varsa bir iki kere okumalısınız, açık bir zihinle.

Günümüzde pek çoğumuz kendimiz üstünde muazzam miktarda ruhsal çalışma yapmakla meşgulüz. Meditasyon yapıyoruz, dua ediyoruz, atölye çalışmalarına, seminerlere ve inzivalara katılıyoruz. Buna rağmen, büyük çoğunluğumuz aynı hatayı yapmaktayız. Ruhsal yolun bir parçası olarak, kişisel psikolojik meselelerimizi çözüme kavuşturma ihtiyacına gereğinden çok önem verme eğilimindeyiz.Bunun kendi hatamız olmadığını görmemiz önemlidir. Bu eğilim, temelde hepimize çocukluğumuzda çok yanlışa maruz kaldığımızı ve mutlu ve doyumlu yetişkinler olmak için iyileştirilmesi gereken “içsel yaralar” aldığımızı söyleyen psikoterapik kültürümüzden kaynaklanmaktadır. Ve büyük aydınlanma öğretileri Batı’ya ithal edilirken, bu psikoterapik dünya görüşü giderek ruhsal yola eklenmeye başlanmıştır.Bu şu şekilde ortaya çıkar: Diyelim ki, hevesle bir ruhsal uygulamaya başladım ve bu uygulama sırasında, hayata ve yakınlığa karşı derinden savunma halinde olduğumu keşfettim. Diğer insanların beni görmesine izin vermemekteyim. Bol miktarda güvensizliği saklayan bir sosyal maske takmaktayım hep. Psikolojik açıdan donanımlı modern biri olarak, bunu keşfedince yapacağım ilk şey içe çekilme, geçmişime geri dönme, bu korkunun ve güvensizliğin ve kendimi yaşamdan saklama eğilimimin kişisel nedenlerinin kökünü bulmak için psişemin derinlerine dalmaya başlamak olacaktır.Ama eğer hakiki bir ruhsal yolun uygulamasını yapmaktaysanız, o yol ve o yolun öğretmenleri size, keşfetmiş olduğunuz bu “kişisel sorun”un aslında egonun en temel, sıradan tezahürlerinden biri olduğu olgusunu hatırlatmalıdır. Ve sizi psişenizde sonsuz ve sonuçsuzca bir arkeolojik kazı yapmaya yönlendirmek yerine, sizi görmekte olduğunuz şeyin Hakikati ile doğrudan yüzleşmeye, bu psikolojik eğilimi ve onu bugün güdüleyen motivasyonları net olarak görmeye teşvik etmelidirler. En önemlisi, sizi bu alışıldık tepkinizin tam tersi yönünde çaba harcamaya teşvik etmelidirler. İşte, bu örnekteki gibi, kendinizi iyi göstermeye hazırlandığınızda, bunun yerine sizi daha şeffaf ve incinebilir olmaya doğru korkutucu bir adım atmaya teşvik etmelidirler.Bu satırları okuyan pek çok psikolojik açıdan donanımlı uzman, değişmek bu kadar kolay olsaydı herkes çoktan değişmiş olurdu ve... evet, psikoterapiye hiç ihtiyaç kalmazdı, diyerek itiraz edecektir. Ve bu, tarif ettiğim türden sahici bir ruhsal uygulamaya kalkışmamış birinden gelmesi beklenebilecek bir yanıttır.Ama sorunlarımızı çözümlemek için duyduğumuz bu zorunluluğu bırakıp da bunun yerine, sözünü ettiğim türden sahici bir aktif dönüşüm yoluna doğrudan girdiğimizde egomuzun sınırlamalarından ve meselelerinden, zaten özgür olan benliğimizin bir parçasına erişimimiz olduğunu fark ederiz aniden. Bu, benliğimizin asla yaralanmamış ve travmaya uğramamış olan, şifa bulması gerekmeyen ve zaten tam ve bütün olan ve de sınırsız enerjiye, yaratıcılığa ve pozitifliğe erişimi olan bir parçasıdır ve yaşama tam olarak, cesurca, tutkuyla, hiçbir şeyi esirgemeden kalmaya hazırdır. Ve bu parçamızda biz, Kozmos’un ardındaki ruhsal itkinin yüreğine bağlandığımızı hissederiz derhal.Bu sahici çalışmayı yaparken adeta bir mucize gerçekleşir: İnsanlar benliğin bu derin, daha gerçek parçasından hareketle eyleme geçmeye başladıklarında, çözümlemesi yıllar alabilecek olan tüm o psikolojik meseleler, bloklar, yaralar, kompleksler ve nevrozlar aniden yok olmuş gibidir. Tabi ki, aslında yok olup gitmemişlerdir. Egonun bakış açısına geri dönecek olursak, yemden harekete geçebilirler. Ama bu yeni bulunmuş, daha yüksek potansiyelin ışığında ve onunla birlikte gelen derin amaç ve anlam hissiyle artık kendi “meselelerimizin” tuzağına düşmemek için güçlü bir sebep keşfederiz. Kısacası bunlar bizim için artık ilginç değildir ve böylece, psişemiz üstündeki güçlerini kaybederler. Ve işte, tüm farkı yaratan da budur. Böylece, egodan özgür olmanın gerçek anlamını keşfetmeye başlarız. Ve bu özgürlüğün beklememiz gereken bir şey olmadığını öğreniriz. Kalbimizi ve canımızı ona adamaya gönüllü olduğumuz anda bu özgürlük gerçekleşebilir.

Craig Hamilton

Alıntıdır.
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,096
Tepkime puanı
4,962
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Ve birden dank diye gerçek hayat yüzünüze çarpar ruhsal yolculuğunuzda siz mutlu ve huzurlu bir şekilde ilerlerken egomuzu törpülerken savunmasız kalırsınız. Size zarar veriler, yalan söylerler, aldatırlar, dünyevi olmaya zorlarlar. Başkaları için duyduğunuz empati ve sempati artar ya onu insanlar paramparça eder ya da elinizden bir şey gelmediği için daha çok yorulursunuz. Çocuklara uygulanan tacizi görürsünüz devlet eliyle buna izin verilişini izlersiniz. Aç insanları duyumsarsınız, şiddet gören Kadınları ve bunun karşında abi kalmalarını seyredersiniz, dünya da paradan başka güç olmadığını fark edersiniz, ruhsal yolda ilerlerken paranın kazanılmadığını var olanında sabun gibi eridiğini görür ne kendinize ne de başkalarına yardım edemezsiniz. Bunları bir guruya anlattığınızda işde kötü olana yardım edip taktir ve sevgi alma egosu bu sen daha olmamışsın yorumu ile karşılaşırsınız.

Ve bu birden bire dank diye yüzünüze çarpan o kadar çok şey vardır ki. Yol görmeyi bırakın bir ruhsal yol olduğunu bildiğiniz halde dünyeviliği bırakıp o yola çıkacak hiç bir şeyi bulamazsınız ve birden dank diye yüzünüze çarpar ruhsal yol bile parayla......
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
673
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Ve birden dank diye gerçek hayat yüzünüze çarpar ruhsal yolculuğunuzda siz mutlu ve huzurlu bir şekilde ilerlerken egomuzu törpülerken savunmasız kalırsınız. Size zarar veriler, yalan söylerler, aldatırlar, dünyevi olmaya zorlarlar. Başkaları için duyduğunuz empati ve sempati artar ya onu insanlar paramparça eder ya da elinizden bir şey gelmediği için daha çok yorulursunuz. Çocuklara uygulanan tacizi görürsünüz devlet eliyle buna izin verilişini izlersiniz. Aç insanları duyumsarsınız, şiddet gören Kadınları ve bunun karşında abi kalmalarını seyredersiniz, dünya da paradan başka güç olmadığını fark edersiniz, ruhsal yolda ilerlerken paranın kazanılmadığını var olanında sabun gibi eridiğini görür ne kendinize ne de başkalarına yardım edemezsiniz. Bunları bir guruya anlattığınızda işde kötü olana yardım edip taktir ve sevgi alma egosu bu sen daha olmamışsın yorumu ile karşılaşırsınız.

Ve bu birden bire dank diye yüzünüze çarpan o kadar çok şey vardır ki. Yol görmeyi bırakın bir ruhsal yol olduğunu bildiğiniz halde dünyeviliği bırakıp o yola çıkacak hiç bir şeyi bulamazsınız ve birden dank diye yüzünüze çarpar ruhsal yol bile parayla......

Demek parayla.Peki ya bundan sonrası ne olacak ? Burası pes edilmesi gereken nokta mı ? Dünya tarihi boyunca bu kadar insan bahsettiğiniz şeyi tam olarak nasıl atlattı ? Bir çocuğun tecavüze uğramasına göz yumarak mı ?
Tekamül gerçekten böyle bir duvarın arkasında mı ?
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Her şey bir illüzyondan ibaret. Fazla gerçek bir illüzyon.
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
673
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Konuyu içine barındırdığı ilginç yaklaşımlarından ötürü güncelliyorum.
 

asterix

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Mar 2013
Mesajlar
743
Tepkime puanı
105
Ruhsal yolun kolay olduğunu kim söyledi ? dünyada yapmaya değer en gerçek şey ama kolay değil.
 

ela.nass

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Tem 2019
Mesajlar
213
Tepkime puanı
465
Konum
Bosphorus ?
İş
İntelligence
Bu sıralar tam da aradığım şeylerden biriydi. Teşekkürler...
 

cathrine

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Eki 2012
Mesajlar
1,037
Tepkime puanı
1,448
Yapılan bütün çalışmalar ilk başta güzel gibi gelse de (meditasyon,dua,öğretiler,şifa)anlık olarak bir işe yarıyor ya da kişisel gelişim kitapları da insanın moralini düzeltiyor ama bunu sürekli yapmak zorundaymışım gibi hissetmeye başladığımda bütün her şey önemini bir anda kaybedip umutsuzluğa da düşebiliyorum....Her şeyde olduğu gibi bu konuda da aşırıya kaçıldığında tadı kaçıyor...Öyle kamplar,seminerler ve atölye çalışmaları var ki,onlara katılmazsak sanki çok büyük bir şeyi kaçırıyormuşuz havası verilmesi hep bu spritüel dünyanın bir kandırmacası...Bu yazı banim de içimde saklı olan bazı düşünceleri toparlamış,paylaşım çok iyi oldu,umarım herkes okur...
 
Üst