Firavun Akhenaton’un Güneş Şarkısı

DylanObrien

Banlı Kullanıcı
Katılım
16 Haz 2014
Mesajlar
154
Tepkime puanı
4
Önbilgi:

El Amarna Mezarları’ndaki duvar yazıları ve kaya tabletlerinden çıkan aşağıdaki alıntı, modern tek tanrılı dinler ile güçlü benzerlikler göstermektedir ve Akhenaton dininin (İslam gibi) günümüz tek tanrılı dinlerinin en eski örnek ve temellerinden biri olduğu iddiasını desteklemektedir.

Ekli dosyayı görüntüle 6815

Göğün ufkunda o kadar muhteşem görünüyorsun ki,
Ey hayata can veren canlı güneş!
Doğu ufkunda doğdun
Ve her ülkeyi güzelliğinle doldurdun.
Güzel ve büyüksün ve parlak
Ve tüm ülkelerin çok üzerinde duruyorsun.
Işınların ülkeleri çevreliyor, tâ ki meydana getirdiklerinin sonuna kadar
Sen Ra’sın onların sınırına ulaştığında
Ve onları senin sevgili oğluna mağlup ettiğinde
Sen uzaktasın
Ancak ışınların yeryüzünde;
Sen onların çehrelerindesin,
Fakat yolun bilinmiyor.
Batı ufkunda zevâle uğradığın zaman
Yeryüzü karanlığa gömülür, tıpkı ölüm gibi
Uykucular odadadırlar,
Başları sarılı.
Ve göz gözü görmez
Başlarının altında bulunan tüm eşyaları çalarlar da farkına varmazlar
Her yırtıcı hayvan mağarasından çıkar meydana
Ve tüm yılanlar ısırır.
Karanlık bir mezardır,
Yeryüzü sessizlik içindedir, çünkü onu meydana getiren,
Ufkunda zevâle uğramıştır.
Sabah olduğunda tekrar ufka doğarsın
Ve gündüz güneş olarak ışıldarsın.
Karanlığı def edersin ve ışınlarını bağışlarsın
İki ülke, her gün bayram havasındadır.
İnsanlar uyanırlar ve ayağa kalkar
Onları doğrultan sensin.
Bedenlerini yıkarlar ve giyinirler.
Sen doğarken kollarını dua için kaldırırlar.
Ve bütün memleket çalışmaya başlar.
Bütün hayvanlar otlarından yararlanır.
Ağaçlar ve yeşillikler yeşerirler.
Kuşlar uçarak yuvalarından yükselir,
Kanatları senin yaşam gücünü över.
Tüm yabani hayvanlar ayaklarının üzerinde zıplarlar.
Yukarıya ve aşağıya doğru uçan her şey
Canlanır, sen onlar için doğar doğmaz.
Gemiler nehirden aşağıya ve tekrar yukarıya giderler.
Her yol açıktır sen gördüğün için
Nehirdeki balıklar senin yüzüne karşı zıplarlar
Işınların denizin içinde bile var.
Sen ki, kadınların içindeki tohumu büyütürsün
Suyu insanlara dönüştürürsün,
Oğlu hayatta tutarsın annesinin karnında,
Sakinleştirirsin onu ve gözyaşları diner,
Ey sen, ana karnındaki süt anne!
Sen ki hava veriyorsun,
Tüm yaratıkları canlandırmak için,
Çocuk ana karnından çıktığında ortaya
Doğduğu gün solumak için,
Onun ağzını tam açarsın
Ve beslenmesini sağlarsın.

Yumurtadaki civciv kabuğun altından viyakladığında
Ona hava veriyorsun, onu canlandırmak için.
Ona yumurtayı çatlaması için bir mühlet vermişsin.
Mühleti dolduğunda yumurtadan çıkar ve viyaklar.
Yumurtadan çıkar çıkmaz ayakları üzerinde koşar
Ki bakışa gizlidirler.
Ey sen ki tanrı, ki eşi benzeri yoktur!
Sen dünyayı yarattın gönlüne göre
Tek başına sen
İnsanlarıyla, sığır sürüleriyle ve tüm hayvanlarıyla birlikte
Yeryüzünde bulunan ve ayakları üzerinde dolaşan her şeyle,
Yukarıda bulunan ve kanatlarıyla uçan her şeyle birlikte.
Gözler güzelliğe dönüktür, sen batıncaya kadar.
Tüm işler bırakılır,
Sen batıda yok olduğun zaman.
Doğan biri olarak kral için her şeyi büyütürsün.
Ve acele vardır her ayakta, sen dünyayı kurduğundan beri.
Sen onları senin oğlun için yükseltirsin
Ki senin bedeninden doğmuştur
Yukarı ve aşağı mısır kralı
Gerçeklik sayesinde yaşar
İki ülke efendisi Nefercheprure-Waenre
Gerçeklik sayesinde yaşayan Ra’nın oğlu,
Alın süslerinin efendisi Akhenaton, yaşamında yüce
Ve sevdiği büyük kral karısı, iki ülkenin efendisi.
Nefertiti-canlı ve gençleşmiş ve edebi ve sonsuz olsun.[1]

Kaynaklar:

[1] Bahadır İçel, "Firavunlar", Anonim Yayıncılık, İstanbul 2010, s.176-179
 
Üst