Refref

DylanObrien

Banlı Kullanıcı
Katılım
16 Haz 2014
Mesajlar
154
Tepkime puanı
4
Refref (الرفرف), Miraç gecesinde Hz. Muhammed’i taşıdığı kabul edilen bineğe verilen addır.[1] Yeşil kumaş ve bez, kenar saçağı, ince ve nazik ipek kumaş, ince ve nazik kumaş, döşek, minder, yastık döşeme, perde; perde ve örtü gibi şeylerin saçak yerlerine gelen fazlaları, saçakları; raf, terek, çeper; çadır, gömlek ve zırhın parçası, yanı ve en alt tarafı ve bunların etekleri; dış duvar: Kuşu çok olan çimenlik; salkım Söğüt gibi dalları sarkık olan nazik ve latif ağaç; ağaç ve bitkilerden sarkan güzel dallar; her şeyin kenarlarında fazlası kalıp bükülen ve kıvrılan yerleri ve etekleri; güzel bahçelere benzeyen dokuma kilim ve halılar; pencere; bir çeşit deniz balığı, araba çamurluğu anlamında kullanılan bir sözcüktür.[2]

İsrâ gecesinde Hz. Muhammed’in Burak isminde bir vasıtayla seyahat ettirildiği birçok rivayette dile getirilmiştir. Bununla birlikte bu gece sadece Burak’ın kullanılmadığı, onunla birlikte başka vasıtaların da kullanıldığı zikredilmektedir. Hz. Muhammed’in İsrâ gecesi 5 binitinin bulunduğunu; bunların: Beytü’l-Makdis’e kadar Burak, dünya semasına kadar Miraç, yedinci semâya kadar meleklerin kanatları, Sidretü’l-Münteha’ya kadar Cibrîl’in kanadı ve Kâb-ı Kavseyn’e kadar da Refref olduğunu ifade eden değerlendirmelere rastlamaktayız.[3][4]

Refref, görmeye engel geniş örtü ve perde demektir ve Allah’ın divanı hadimlerinden biridir.[5] Bazı rivayetlere göre ise Miraç gecesinde Hz. Muhammed'in Sidre'den sonra ya da cennet ve cehennemi gördükten sofra oturduğu döşek veya cennet yaygısının ismi de refref'tir. Hz. Muhammed, bu refref isimli döşeğe oturarak çok yükseklere çıkmıştır.[2] Nitekim Mevlid’de Süleyman Çelebi, bu anı şöyle tasvir etmektedir:

"Söyleşürken Cebrâil ile kelâm,
Geldi Refref önüne verdi selâm,
Aldı ol şâh-ı cihanı ol zaman
Sidreden gitti ve götürdü heman." [5]

Sözlükte “kanat çırpmak, konmak için havada çırpınmak; parlamak” anlamlarındaki reff (refîf) kökünden türeyen refref “döşek, yaygı, yastık”, ayrıca “kuşun havada çırpınması ya da konacağı zaman kanatlarını yayarak hareket ettirmesi” demektir.[18] İbrânîcede ve Yahudi kaynaklarında refref, genellikle bu son anlamda kullanılır.[6][1]

Hz. Muhammed, Sidretü’l-Münteha’yı müşahede ettikten sonra yemyeşil bir Refref’in birden ufku kapladığını ifade etmektedir. Refref’in üzerine oturmuş, Cebrâil, Hz. Muhammed’den ayrılmıştır ve Hz. Muhammed, Rabbi’ne yükseltilmiştir.

Bu rivayetlerden Refref’in Hz. Muhammed’in Sidretü’l-Münteha’dan sonra binmiş olduğu vasıtanın adı olduğunu anlamaktayız. Hz. Muhammed, Burak ve Miraç’tan sonra güzel görünüşlü, yeşil örtü (döşeme, yastık, döşek) olan Refref’i de vasıta olarak kullanmıştır.[4]

Kurân-ı Kerîm’de "refref" kelimesi, cennetin tasviri sırasında geçer.[7] “Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel döşemelere yaslanırlar” meâlindeki bu âyette refref kelimesi, müfessirler tarafından “yeşil döşekler, yaygılar ve yastıklar” şeklinde yorumlanmıştır.[8] Râgıb el-İsfahânî, buradaki refrefin bahçelerin yeşilliğini andıran bir tür elbise olduğunu belirtmektedir.[9] Necm sûresinde miraçtan bahsedilirken Hz. Muhammed’in Rabbinin en büyük alâmetlerinden (âyet) bir kısmını gördüğü ifade edilir.[10] Buradaki büyük alâmetten maksat, bazılarına göre ufku kaplayan yeşil refref (belki yaygı) ya da ufku kaplayan cennetten yeşil refreftir.[11][1]

İslâmî gelenekte Hz. Muhammed’in miraçda kullandığı bineğin (burak) bir nevi merdiven (miraç), meleklerin kanatları, Cebrâil’in kanadı ya da refref olduğu [12], Hz. Muhammed’in sidretü’l-müntehâdan sonraki aşamaya kadar olan mesafeyi bir çeşit örtü olan refrefin üzerinde kat ettiğinden bahsedilirse de buna dair âyet ve hadislerde herhangi bir bilgi yer almamaktadır.[12] Buhârî ve Müslim gibi hadis kaynaklarında miraçta Hz. Muhammed’in bineğinin "burak" olduğu zikredilir. Aynı adlandırma, İbn Hişâm’ın "es-Sîretü’n-Nebeviyye"sinde de yer alır. Fakat "refref" adı geçmez. “Parlamak, hızla hareket etmek” anlamında ortak olan iki kelimenin birbirinin yerine kullanılmış olması olasıdır. Esasen Miraç bineğini refref olarak kabul eden açıklamalar daha çok kelimenin sözlük anlamına dayanmaktadır. Miraçta Hz. Muhammed’i sidretü’l-müntehâdan alıp daha ileriye ulaştıran yeşil halı ya da elbise türünden bir araç olan refref [13] Hz. Muhammed’e yaklaştırılmış ve onun üzerine oturtulup Rabbine yükseltilmiştir. Beyhakî’nin Enes’ten naklettiği hadiste, Hz. Muhammed’in Miraç sırasında en yüce nuru müşahede ettiğinde perdenin önünde inci ve yakut refrefini gördüğü kaydedilmektedir.[14][1]

Tirmizi'nin rivayetinde; Abdullah h. Mesud "Onun gördüğünü kalbi yalanlamadı” [15] âyetini tefsir ederken "Resûlullah, Cebrail'i yerle gök arasını doldurmuş olduğu halde refref'den (yeşil kumaştan) bir hulle içinde gördü" der.[16] İbn Mes'ûd'un bu hadisi Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde "Hz. Muhammed cennetin yeşil bir refrefini (örtüsünü, tabakasını) baktığı ufku kaplamış olduğu halde gördü" şeklinde geçer.[17][2]

Tasavvufta Cebrâil aklı, refref Allah’a ulaşmaya yegâne vasıta olan ilâhî aşkı sembolize eder. Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye göre burak Allah sevgisinin, refref ilâhî aşkın, sidretü’l-müntehâ ise imanın simgeleridir. Bu noktaya ulaşılınca perde kalkar ve sırlar keşfolunur. Aklı temsil eden Cebrâil’in sidrede kalıp bir adım ileriye gidemeyişi ve refrefin daha yüksek mertebeye çıkışı buna bağlanır. Bu anlayış doğrultusundaki beyitlerin akıl ve aşk tezadıyla örüldüğü görülmektedir. Divan şairleri methiye türü şiirlerinde refref çevresinde oluşan birikimden yararlanmıştır. Övülen kimsenin yaratılış bakımından iki cihan sırlarını yüklenen refrefe benzetilmesi bu tür ifadelerdendir.[20]

Kaynaklar:

[1] İsmail Taşpınar, "Refref" maddesi, Diyanet İslam Ansiklopedisi, cilt: 34, s. 534.
[2] Muhiddin Bağçeci, "Refref" maddesi, Şamil İslam Ansiklopedisi.
[3] Süleyman Mollaibrahimoğlu, "Mirâc Gerçeği", İstanbul, 1991, s.66.
[4] Fatmatüzzehra Akmaz, "İslam Tarihi Açısından İsra ve Miraç" (yüksek lisans tezi), Selçuk Üniversitesi, İslam Tarihi Bilim Dalı, Konya 2011, s.17.
[5] Lüffi Şentürk, "Örnek Vaazlar", Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.213.
[6] M. Jastrow, "A Dictionnary of the Torgumim, the Talmud Babli and Yurushalmi and the Midrashic Literature", New York 1996, s. 1491.
[7] er-Rahmân 55/76.
[8] Taberî, XXVII, 212-214; Elmalılı, VI, 4694-4697.
[9] el-Müfredât, “rff” md.
[10] Necm, 53/18.
[11] belki cennetin yeşil görünümünün bir uzantısı, Buhârî, “Bedǿü’l-ħalķ”, 7, “Tefsîr”, 53/1; Taberî, XXVII, 76-77; Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, VI, 452-453.
[12] Ahmed Davudoğlu, "Sahîh-i Müslim Tercemesi ve Şerhi", İstanbul 1974, II, 622.
[13] Şehâbeddin el-Hafâcî, "Nesîmü’r-riyâż fî şerĥi Şifâi’l-Ķāđî İyâż", Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-Arabî), II, 310.
[14] Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, "Delâǿilü’n-nübüvve", (nşr. Abdülmu‘tî Kal‘acî), Beyrut 1405/1985, II, 369.
[15] en-Necm, 78/11.
[16] Tirmizi, en-Necm süresi tefsiri.
[17] Müsned, cilt: 5, s. 449.
[18] İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, II, 242-243; Lisânü’l-Arab, “rff” md.
[19] Süleyman Mollaibrahimoğlu, a.g.e., s. 67
[20] Ömer Zülfe, "Refref" maddesi, Diyanet İslam Ansiklopedisi, cilt: 34, s.535.

Ayrıca internette gezinirken bir soru ve cevabı da dikkatimi çekmişti. Onu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Soru:

- Peygamber efendimiz miraç yolculuğuna çıkarken önce Burak denilen mahiyetini bilmediğimiz bir canlı ile sonra da Refref denilen yine mahiyetini bilmediğimiz bir binitle Huzur-u İlahiye çıkıyor. Merak ettiğim şu: Burak ve Refref gibi araçlara ne gerek vardı, doğrudan uçarak Cebrail gibi gitse olmaz mıydı? Allahın bir vasıtaya bindirerek O'nu (sav) huzuruna getirmesindeki hikmet nedir?

Cevabı:

Allah, sonsuz kudretiyle şüphesiz Hz. Peygamberi binitsiz uçurarak huzuruna alabilirdi. Ancak onun hikmeti bir biniti uygun görmüştür. Bu hikmetin bir kaç cihetini şöyle açıklayabiliriz:

a. Hz. Peygamber bir insandır, melek değildir. Miraca çıkarken, insanların bir temsilcisi olarak çıkmıştır. Bu da onun beşeriyetiyle/insanlık vasfıyla huzura çıkmasını gerekli kılar. İnsan ise ancak harika da olsa - sebepler dairesinde- bir araçla böyle iki aylık bir mesafeyi (Mekke’den Kudüs’e) katedebilir. Burak, bir binit olarak Hz. Peygamberin bu insanlık vasfına uygun bir harikalar harikasıdır.

b. Hz. Peygamberin Burak’a ve Refref’e binmesi, onun hem bedenen hem ruhen isra ve miraca yükseldiğinin bir işaretidir. Çünkü ruhun böyle binitlere ihtiyacı yoktur. Nitekim ölenlerin ruhu da bu tür binitlere muhtaç olmadan yukarılara çıkar. Demek ki, Burak ve Refref aynı zamanda, Hz. Muhammed’in miracının hem ruh hem de bedenle birlikte yapıldığının bir işaretidir.

c. Hz. peygamberin mirac hadisesini anlatan Necm suresi, İsra suresinden daha önce indiği halde, Kur’an’da tertip itibariyle İsra suresi daha önce zikredilmiştir. Çünkü insanların zihinleri tanıdık oldukları alanlarda daha iyi çalışır. Bu sebeple, önce Mekke’den Kudüs’e olan seyahat kısmı olan İsra hadisesine yer verilmiştir.

İşte Burak’ın olması da, bu hikmete uygundur. Çünkü insanlar bir kimsenin hiç bir araç olmadan kısa bir zamanda uzun bir mesafeyi katetmesini akıllarına sığıştıramazlar. Bir binitin varlığı -olağanüstü de olsa- yine de insanlara böyle bir yolculuk ihtimalini düşünme fırsatını verir. Çünkü genel olarak o günkü Mekkeliler, Kudüs’e yaya değil, deve veya at gibi binitlerle yolculuk yaparlardı. İşte Burak, Mekke müşriklerine bu düşünme fırsatını sağlamıştır.

d. İsra’da Burak, Miraçta Refref varlığının önemli bir hikmeti de, Hz. Muhammed’e verilen değerle ilgilidir. Onu huzuruna davet ederken, Hz. Cebrail gibi en büyük bir meleği davetçi olarak gönderen Allah, onu bir binite bindirip dizginini Hz. Cebaril’in eline vererek huzuruna alması, hem (Burakla) yeryüzü, hem de (Refrefle) gökyüzü sakinlerine, Elçisinin, kendi katındaki kadr-u kıymetini göstermesi, miracın yalnız ona tahsis edilmesiyle özdeşleşen bir ihsan ve ikramdır.
 
Üst