Tanrı ve Tanrıça nedir? Tanrı ve Tanrıça hakkında bilgiler.

Parpsikolog

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Ağu 2013
Mesajlar
141
Tepkime puanı
13
Konum
Türkiye
Tanrı ve Tanrıça Nedir?

Yaratıcı dediğimiz Öz kendi içinde iki enerjisel kutup yaratmıştır; eril ve dişil prensipler. Bu eril ve dişil enerjiler yani Tanrı ve Tanrıça her şeyin yaratımında vardır. Haliyle ekol ne olursa olsun her tür cadılık ekolünde Tanrı ve Tanrıça’dan bahsedilir. Bu iki enerji ve form birbirini tamamlar. (Yin-Yang felsefesi bunu anlatır) Yaratılışın her zerresinde Tanrı’yı yani eril enerjiyi ve Tanrıça’yı yeni dişil enerjiyi görebiliriz. Haliyle her insanında –cinsiyet gözetmeksizin- eril ve dişil enerjisi vardır. Doğayla uyumlu olmanın ve yükselişe geçmenini sırrı eril ve dişil enerjilerimizin dengeli hale gelmesinde yatar. Her cadı bu yüzden eril ve dişil enerjisini dengeli hale getirmelidir.

İki enerji dünyevi anlamda zıt gibi gözüksedde , ruhsal anlamda birbirlerini tamamlarlar. Haliyle eril ve dişil enerji yani Tanrı ve tanrıça eşit sayılır ve birinin diğerinden üstünlüğü yoktur. Tabi ki iki enerjinin birbirinden farklılıkları vardır, eril enerji yaratıcı ve aktif enerjiyken, dişil enerji sürdürücü, değiştirip dönüştürücü ve pasif enerjidir. Bu yüzden sadece Tanrıça veya sadece Tanrı odaklı çalışmalar tercih etmeyiz. İkisi de oldukça önemlidir ve dengeli çalışma açısından önemlidir. (Lakin başlarda Tanrıça ile çalışılır sonra Tanrı ile çalışmalara devam edilirek dengelenir. Bu bir çok ekolde böyledir) Aynı şekilde cadılıkta ne kadının ne de erkeğin üstünlüğü vardır, her iki cinsiyetinde doğal içgüdülerinde farklılıklar olsa da, bu tamamlanmanın bir unsuru olarak görülür.

Tanrı ve Tanrıça daha sonra tanrıları ve tanrıçaları meydana getirmiştir. Bunların görevleri evrensel düzeni ve dengeyi sağlamaktır.

Öz tanrı/tanrıça ve patron tanrı/tanrıça kavramları nedir? Nasıl bir hiyerarşi vardır?

Hiyerarşi şu şekildedir;

Yaratıcı: Herşeyi var eden öz kaynak, herşeyin özü. Kültürler çeşitli isimler verirler Allah, Yehova, Tao, Atum, Büyük ruh vs....

Öz Tanrı ve Öz Tanrıça: Yaratıcı kendi mükemmelliği içerisinde iki temel bilinç yaratmıştır (enerji) Bİri dişil yani öz tanrıça, biri eril yani öz tanrı. Biz bunlara isim vermeyiz genelde. Kısaca Öz Tanrı veya Öz Tanrıça ya da Tanrı-tanrıça deriz. (Yin-yang; birbirini tamamlayan zıt iki kutup) -Bir dipnot vereyim öz tanrı ve öz tanrıça denmez normalde bizim yolumuzda. Sadece TANRI ve sadece TANRIÇA denir, bu şekilde kullanıldığında onlar algılanır. Ama ben yanlış anlamayı kaldırmak için bu yazımda "öz tanrıça" ve "öz tanrı" deyimlerini kullanıyorum

Deity (İlahlar-Tanrılar); Öz tanrı ve öz tanrıça da kendi enerjisinde bölünme yaşamış böylece tanrılar ve tanrıçalar oluşmuştur. Bütün tanrıların toplamı öz tanrıyı, bütün tanrıçaların toplamı ise öz tanrıçadır... Yani özün farklı görünümleridir bu tanrılar ve tanrıçalar. Kültürlerde isimleri geçenler bunlardır. Mesela, Hekate, İsis, Osiris, Pan, Hades, Zeus, Odin, Gaia, Thor, Maat, Lugh, Morrigu vs....

İşte hiyerarşi bu kadar...

Dion fortune şöyle tanımlar bu hiyerarşiyi;

"Bütün tanrılar tek tanrıdır
Bütün tanrıçalar tek tanrıçadır
Ve tek Başlatıcı vardır!"

Yani öz enerji kaynağından önce iki enerji meydana gelmiştir tanrı ve tanrıça. ardından tanrı ve tanrıça'dan da binlerce tanrılar-tanrıçalar oluşmuştur. Ama bütün tanrılar tanrıyı, bütün tanrıçalar ise tanrıçayı verir. Tanrı ve tanrıçada Başlatıcı'nın birbirini tamamlayan iki zıt görünümüdür...

Patron tanrı- Tanrıça; Bunun tanımı ise biraz daha farklı. Cadılar birçok tanrıyla ve birçok tanrıçayla irtibata geçip, onlarla çalışabilirler. Ama asıl sürekli ve düzenli çalışıp kendilerini adadıklar bir tanrı ve bir tanrıça vardır. Bu asıl tanrı ve asıl tanrıça cadıyı seçer, cadı da onları seçer... İşte bu cadının asıl yoldaşı olan tanrı ve tanrıçaya, patron tanrı-patron tanrıça denir. Bu tanrılar ve tanrıçalar arasından hepsi olabilir... Her kültürden ve pagan dinden seçilebilir. Mesela genelde başlarda cadılar patron tanrıça olarak hekate ile çalışır... gibi.. Bu patron tanrı ve tanrıça spesifiktir... Kişi geleneğini de ona göre oluşturur.

Eğer yeni bir cadıysanız direk patron tanrı-tanrıça kavramına veya diğer tanrılar-tanrıçalara yönelmeyin. Genel anlamda öz tanrı ve öz tanrıçaya seslenin, sonra bu enerjiyi spesifik hale getirin....

Mitoslar ve Tanrılar-Tanrıçalar Arasındaki Bağlantı Nedir?

Tanrı ve tanrıçalar mitolojilerin ötesindedir, mitolojiler sadece onların özelliklerini sembolikleştirirler. Buralardaki mitoslar sadece onların enerjisel kimliklerini anlatmak için halka basitleştirilmiş öykülerdir. Mesela zaman herşeyin ötesindedir tüm tanrı ve tanrıçaların bu yüzden kronos zaman tanrısı tüm çocuklarını yemiştir... Bunlar hep kozmik bir sembolizmin yansıması. Haliyle mitoslarda ki gibi Tanrılar ve insanlar arasında "insani duygular" söz konusu değildir, aşk sevgi cinsellik söz konusu değildir. Arada öğretmen-öğrenci veya yoldaş ilişkisi vardır. Daha çok "rehber" gibi davranırlar ve kesinlikle senin iradene sonsuz saygıları vardır.

Yarı Tanrılar da Var mıdır?

Yarı tanrı mitolojilerde var sadece. Mitlere göre tanrılar insanlarla birlikte olduğunda doğanlara yarı tanrılar deniyor yine bu mitlere göre normal insan gibidirler. Tek farkları daha cesurlar ve kahraman olarak karşımıza çıkmalarıdır. Gerçekte ise -paganizm- böyle birşey söz konusu değil. Çünkü tanrıların veya tanrıçaların insanlarla cinsel ilişki yasaması daha mümkün değil, onlar bilgelik dolu yüksek enerjiye sahip varlıklar ve fiziksel bir temas bu şekilde söz konusu değil. O yüzden gerçek hayatta yarı tanrı diye bir şey yok.

Lakin, hieros gamos'da doğan çocuklara kutsal gözüyle bakılıyordu Druidlerde. Bir tek o tür doğmuş çocukların kutsal oldukları söyleniyor ama yine o insanlarda yarı tanrı değil. Bunun yanı sıra bazı eski kahramanlar veya rahip-rahibelerin, bir tanrının veya tanrıçanın “çocuğu” olarak isimlendirilir, bunun nedeni o tanrı veya tanrıçanın kutsadığına inanılmasıdır. Aynı zamanda bir tnarı ve tanrıçanın rahibi ve rahibeside kendini o tanrı ve tanrıçanın çocuğu olarak tanımlar. Bu tanımlama onun rehberliğinde yürüdüğü anlamına gelir. O yüzden bir kaynakta biri hakkında, şu tanrının veya şu tanrıçanın çocuğu deniyorsa, bu onun o ilahın yolunda yürüdüğü anlamına gelir.

Tanrı ve Tanrıçalar Gerçek midir yoksa insanlar tarafından yaratılmış enerji formları mıdır? Unutulmuşlar mıdır yoksa aktif olarak görevlerine devam ediyorlar mı? Yoksa eski peygamberler veya bilgeler tanrı tanrıça olarak mı isimlendirilmiştir?

Bazı kaynaklar suni enerji olarak açıklar lakin suni enerjiler dediği yöntem tulpa olarak isimlendirilir Tulpa dediğimiz şey özel ritüellerle bir grubun yarattığı akıllı enerji formlardır. Ama kesinlikle hiçbir insan tulpa olarak tanrı ve tanrıça yaratamaz. Yaratılan tulpalar basit seviyeli formlardır ve üreten kişinin ürettiği sınırlar dışına çıkamaz. Tanrı ve Tanrıçalar ise insan bilincinin, zekasının ve bilgisinin çok ötesinde evrensel boyuttadır. Haliyle böyle bir şey söz konusu dahi olamaz.

Tanrılar ve Tanrıçalar evrenin varoluşundan beri görevlerine devam eden evrensel varlıklardır. Bu iddiayı ortaya atanlar (bu tür yazılar artık paganizmin ölmekte olduğu için tanrı ve tanrıçalarının güçlerinin azaldığını iddia ederler, bu tabi ki doğru değildir) cadılıkla ilgili detaylı araştırma yapmadığı ve en önemlisi cadılık geleneğiyle ilgili çalışmadığı için onların güçlerinin işe yaramadığını sanmaktadır. halbu ki hala daha onlarla çalışanlar açısından oldukça aktif ve dinamik olarak varoluşlarını sürdürmektedirler. Ayrıca her daim her dinde ve kültürde tanrı ve tanrıçalar farklı isimler sıfatlar ve maskelerle varolmuşlardır. Yani hiçbir zaman unutulmamışlardır, ki belli bir kesim her daim gerçek formlarını da hatırlamayı sürdürmüştür.

Peygamberler, ermişlere ve bilgelere ise biz "öğretmenler" veya modern tabirle "yükselmiş üstatlar" deriz. Bunlar tanrı-tanrıça değillerdir, sadece tekamüllerini çok kısa zamanda tamamlamış ve Dünya'ya ilahi bilgeliği hatırlatmaya gelen "insan" ruhlarıdır. Onlar hiçbir zaman tanrısallaştırılmamış tam tersine bazı tanrı ve tanrıçalar, peygamber formuna sokularak kültürlere geçmiştir. En basit örneğini voodoo'da görebiliriz. Binlerce yıllık (Hristiyanlıktan çok önceye dayanan) voodoo loaları, hristiyan baskısına maruz kalınca, voodoo rahipleri tarafından bu loalar aziz ve azizelere dönüştürülmüş ve öyle tapınılmaya başlanmıştır. Aynı şekilde kelt tanrı ve tanrıçaları da aziz-azize formuna sokulmuştur ama bunu sokan grup onların tanrı tanrıça olduğunun farkında olarak geleneği sürdürmüştür. Tarihte hiçbir zaman gerçekten gelmiş bir yükselmiş üstat tanrısallaştırılmamıştır, bu söz konusu olamaz.

Yani suni tanrı-tanrıça ve gerçek tanrı-tanrıça tanımı yok. Eski kültürlerde geçen tüm tanrı ve tanrıçalar gerçektir. İnsanlar bu gerçeklikle eskiden irtibat kurarak hakikati öğrenmişlerdir, hala daha irtibatlar devam etmekdir. En basit örnek olarak kendilerine bilgeliği Thoth'un öğrettiğini dile getirir Antik Mısır'da.


Tanrı ve Tanrıçalar ile nasıl iletişim kurabiliriz?

Cadılıkta ve wiccada tanrı ve tanrıça invokasyonları çok önemli bir yere sahiptir. Bu tür invokasyonlar iki türlüdür;

İlk yöntemde, sadece kişi tanrı ve tanrıçaya dua eder yakarır... iki taraflı bir iletişim yoktur daha çok tapınmadır.

ikinci iletişim türü ise cadının tanrı veya tanrıça ile direk kurduğu ikili iletişimdir. Biz buna "patron tanrı" ve "patron tanrıça" deriz. Cadılıkta belli bir seviyeye gelindiğinde kişi artık genel "tanrı" ve genel "tanrıça"ya dua etmek yerine spesifik bir tanrı ve tanrıçanın gözetimi altına girer ve onla irtibata geçer. İşte bu tanrı ve tanrıça patron tanrı- patron tanrıça olarak isimlendirilir (Yani cadıya klavuzluk eden ve cadının yolunda yürüdüğü asıl deity) Tabi ki sadece patron tanrı ve patron tanrıçamızla iletişim kurmayız, aynı zamanda diğer tanrı ve tanrıçalarlada (şayet onlar isterlerse) iletişime geçebiliriz. Lakin daha çok patron tanrımızın-tanrıçamızın öğretisine tabi oluruz.

Ama dediğim gibi bu gerçekten yıllar alan bir deneyimdir bu. Sıradan bir insanın kesinlikle başlangıç seviyesindeyapamayacağı bir şeydir. Hatta cadı değilseniz (terim olarak demiyorum yaşam tarzı olarak) tanrı ve tanrıçaların sizle irtibata geçmesini hiç mi hiç beklemeyin! Cadılık yolunda olsanız dahi, Düzenli meditasyonlar, durugörü-vizyon konusunda belli bir seviye gerekir. Yeterli seviyede olmayan biri zaten sadece tanrı veya tanrıçayı "hisseder" ama direk iletişime geçemez. Düzenli meditasyondan kastım haftada bir değil, her gün en az 20-30 dakikalık meditasyon yapmaktır.

Nedir bu tanrı tanrıça derseniz size çok kısa bir şekilde şu bilgiyi verebilirim;

tanrılar ve tanrıçalar evrenin-dünyanın sürekliliğini sağlayan vazifeli bilge varlıklardır. Kendilerine ait "iradeleri" vardır. Tanrıların ve tanrıçaların genelde iki yüzü vardır, aydınlığın bilgeliğini taşıdıkları bir de karanlığın bilgeliğini taşıdıkları yüzü. (karanlık, kötülük anlamında değil..) Direk Yaratıcı'ya bağlıdırlar ve evrenin ilahi bilgeliğiyle uyum içindedirler.

İletişim ile ilgili ancak bu kadar bilgi verebilirim. Daha fazla bilgiyi vermem uygun düşmez. Bu kadar bilgi bile anlayana "çok fazla" şey anlatır. Çağırımlarla ilgili bir bilgiyi tam ve eksiksiz olarak nette paylaş(a)mam. Hiçbirimiz paylaşmayız. Sadece küçük şeyler paylaşılır ki, deneyimli bir cadı bu küçük şeylerden ritüelin tamamını çok rahat oluşturabilir. Yine de bazı bilgiler ve basit çapta ritüeller paylaşan arkadaşlar var. Ayrıca pan'a ve isis'e edebileceğiniz bir iki dua vermiştim. Ama dediğim gibi bunlar sadece dualardır, tam invokasyon ritüelleri değillerdir

Tanrı & Tanrıça'yı nasıl seçeceğiz?

Benim size tavsiyem kafanıza göre başta bir tanrı veya tanrıça ile çalışmamanız. Önce genel olarak öz tanrıya ve öz tanrıçaya dua edin. İlla seçecekseniz boynuzlu tanrı (saf eril enerji) ve gaia (ormanın bilinci) tanrıça olarak genelde başta seçilir. Bunun yanı sıra hecate'de genelde tanrıça olarak başlarda seçilen ilahtır. spesifik seçeceğiniz tanrı ve tanrıçaya daha sonra yolunuza göre kararlaştıracaksınızdır zaten.. Özel bri tanrı ve tanrıçanın yolunda yürümek sonraları gelen bir konudur...

Tanrılar bizi nasıl seçiyor, onları nasıl hissederiz?

Yola girdiğinizde bunun nasıl işlediğini çok net fark ediyorsunuz. Rüyalar, vizyonlar, sezgiler... Birçok işaret geliyor, kişi ruhunu tanıyıp cadılık yolunda yükseldikce, zaten evrensel düzenle iletişimi güçleniyor... en fazla bu kadar açıklayabilirim çünkü bu deneyimlerin çok fazla kelimelere dökülmesi mümkün değildir. Her yolun kendi işleyişi vardır... Yeterli seviyeye geldiğinizde, doğru olana doğru çekileceksiniz zaten.

Cadılıkta tanrı ve tanrıça seçilirken enerjileri dikkate alınıyor mu, örnek olarak biri pozitifken diğeri negatif olmak zorunda mı, bunları eşitlemeli miyiz?

hayır böyle bir zorunluluk yok. Bunun için genelde cadı patron tanrı ve tanrıçasını kafasına göre seçmez. Kendisini kabul edecek spesifik bir tanrı veya tanrıça isteyerek genel bir ritüel yapar ve onun için en uygun olan tanrı veya tanrıça onu yola davet eder. Ki onun saygısını kazanmak içinde cadı bazı sınamalardan geçer, genelde böyledir. Ama patron tanrı ve tanrıça safhasına geçene kadar genelde cadılar öz tanrı ve tanrıçaya dua eder veya o zamana kadar kendilerine yakın ihssetikleri tanrı tanrıçalara dualar edebilirler.

Bazen patron tanrı ve patron tanrıçanın enerjileri zıt olabilir (mesela biri aydınlık biri karanlık gibi) bu durumlarda biraz dikkatli ve periyodik çalışmakta fayda var çünkü art arda çalışmak kişiyi dengesiz yapabilir. Ama genel anlamda böyle bir eşitlemeden bahsedemeyiz, size gelen patron tanrı veya tanrıça zaten sizin enerjinizle bir şekilde bağlantılı olacaktır. Mesela biri doğa tanrısı biri de atıyorum güneş tanrıçası olabilir. Kesin bir bağlantı veya zıtlık olması gerektiğinden bahsedemeyiz, bu tamamen sizin yolunuza ve ruhsal planınıza bağlıdır ve dediğim gibi patron tanrı ve tanrıçalar bir şekilde siz fark etseniz de etmesiniz de sizin enerjinizle bağlantılıdır.

peki tanrı ve tanrıça dualarına nasıl ulaşırız ve bu duaları türkce okuyabilir miyiz?

Nette “god invocation” ya da “goddess invocation” gibi kelimeleri arattığınız da çok rahat bir şekilde çeşitli dualara ulaşabilirsiniz. Google’dan faydalanın, tabi ki belli bir seviyede İngilizceniz olmalı. Bu duaları İngilizce okumayın, Türkçeye çevirip okumanız daha iyidir. Bu konuda en iyisi çalışacağınız tanrı ve tanrıçayla ilgili duayı kendinizi yazmasıdır ama bunun aşamaları vardır;

-Önce tanrı veya tanrıça ilgili tüm detayları bilgileri, mitleri iyice okuyun. Onun sıfatları ve görevleri neler iyice özümseyin ve onu tanıyın.
-Farklı invokasyon dualarını araştırıp çevirin, onlarda kullanılan gelen kelimelere, sıfatlara dikkat edin.
-Bu bilgiler ışığında uyaklı olmasına özen göstererek duanızı yazın.

Eğer bulabilirseniz eski dillerde (özellikle majikal niteliği yüksek olan) orijinal dualarını bulabilirseniz çok daha etkili olur. Genelde invokasyonlarda önce Türkçe dua sonra da orijinal dua okunarak enerji yükseltilir. Orijinal olmasa dahi eski dilde olması işe yarar. Örnek olarak sitede paylaşılan, pan duası, Latince isis duası ve isis ritüelindeki antik mısır dilindeki duayı inceleyebilirsiniz.

Bunun kesin kuralları olmadığını unutmayın. İçinizden geliyorsa ve sesiniz güzelse şarkı söyleyerek bile (hymn; ilahi denir buna) çağırabilirsiniz.

İnvokasyonun Amacı Nedir?

Cadılık daha önce de söylediğim gibi, tanrı ve tanrıçalar irtibata geçilecek evrensel düzeyde bilge varlıklardır. Bu tanrı ve tanrıçaları invoke edilir yani dualarla ile çağırır ve onlarla enerji alışverişinde bulunulur. Basit düzeyde bir cadı sadece onların enerjisini çağırır (Haliyle başta sadece kutsamalarda onları anar), ileri düzeyde enerjisini hissetmeye başlar (Patron tanrı ve tanrıça). Ve en nihayetinde de direk tanrılar ve tanrıçalar ile iletişime geçebilir. İnvokasyonun ve bu iletişimlerin temel mantığı “üstteki alttakini gözetir” prensibiyle açıklanabilir. Tanrılar ve tanrıçalar kendi yollarında yürüyen cadıları gözetlerken, enerjide ki uyumlar, zamanla cadının daha yüksek enerji seviyesine çıkmasına olanak verir. (Üst bir varlık ile alt bir varlık çalıştığında alt varlık zamanla üst varlığın enerji seviyesine doğru yükselişe geçer. Bu sadece cadılıkta değil her gelenekte vardır, İslamiyette geleneğinde buna rabıta da denir)

İnvokasyon Ritüellerinin Sakıncası Var mıdır?

Her ritüelin sakıncası olduğu gibi tabi ki bu ritüelinde sakıncası vardır. Bu tür invokasyon ritüellerindeki en büyük tehlike, yükselen enerjinin parazit bir varlığın dikkatini çekmesidir. Bunun için çember açmayı bilmeniz en azından ciddi bir korunma sağlamalısınız kendinize. Ama bunun dışında çokta fazla tehlikesi yoktur. Bir diğer tehlike ortamdaki enerjinin fazla gelmesi olabilir. Ayindne sonra eğer bazı vakalar yaşarsanız muhakkak topraklanma yaparak fazla enerjiyi boşaltın. Tuzlu suyla banyo yapmakta topraklanmanıza olanak sağlayacaktır

Tanrı Formuna Bürünme Ritüeli Nedir?

golden dawnda bu çalışma özellikle geçer ki aslında bu çalışmanın asıl kökeni antik mısırdır. Antik mısır paganizmiyle çok iç içe olduğum için bu ritüel tarzının batı majiye uyarlanmadan önceki halinden haberdarım. Bunda amaç tanrı veya tanrıça ile iletişim değildir, hatta bir invokasyon bile değildir... Antik mısır'da tanrılar ve tanrıçalar evrensel gücün farklı yüzleri olarak kabul edilirdi. Haliyle rahiplerin onlarla üç türlü "çalışma" şekli vardı, birincisi yukarıda da bahsettiğim invokasyon. ikincisi bir tür evokasyonda diyebileceğimiz posesyon benzeri bir bütünleşme (yani tanrı ve tanrıça kişinin bedenini ele geçiryor ve kişi üzerinden halkı etkiliyor. voodoo dinin geleneğinin çok benzeri).

Üçüncü tür ise bahsedilen "tanrı formuna bürünme ritüeli". Bu üçüncü türün temel felsefesi ve açıklaması şuydu; benzer benzeri yaratır ve çeker. Haliyle daha yüksek bir ilahı taklit etmek onun güçlerini çekmeye ve kullanmaya yarayabilir... Haliyle o dönemin rahipleri ve rahibeleri invokasyon-evokasyon dışında bir çağırım olmaksızın o tanrı-tanrıçanın "rolüne" bürünürlerdi. Onlar gibi giyinir onlar gibi kendilerini tanıtırlardı. Yoğun bir ritüelistik havada böylece tanrı ve tanrıçanın enerjisiyle benzer bir enerji yaratırlar ve o formu sağlarlardı. Mesela ritüele "Ben osiris, yer altının güçlü ve kudretli hükümdarı, bütün ruhların yargıcı, sessizliğin efendisi" gibi cümlelerle başlarlardı. Bir taraftan da kendilerini o formda "imgelerlerdi". Böylece benzeri taklit ederek benzer enerjiyi yaratırlardı.... Hatta genelde acemi rahipler bu yöntemi uygularlardı. Çünkü bir tanrı ve tanrıça ile ikili iletişim kurmak, imgesel ritüellerden çok daha zordur. Haliyle yeni rahip veya halktan önemli kişilere bu "forma bürünme" çalışması yaptırılırdı. Böylece yeni rahip, asıl adanacağı ilahın enerjisine "uyumlu" halede gelmiş olurdu. Zaten ondan sonra invokasyon yöntemlerine geçilirdi.

haliyle en çok kullanılan iki teknik invokasyon ve tanrı formuna bürünmedir antik mısır'da. Ama dediğim gibi tanrı formuna bürünme ritüeli, tanrılar ve tanrıçalarla iletişimi pek kapsamıyor. Zaten sadece tanrılar ve tanrıçalar içinde uygulanmıyor o yöntem mesela şamanizmde hayvanların formuna bürünme çalışması yapılır daha çok, o hayvanın ruhunun enerjisini yaratmak için. Şaman, hayvanı izler ve sonra uygun transta hayvanın tüm hareketlerini taklit eder, böylece hayvanın enerjisini yaratır. Hatta eski inançlara göre o hayvana dönüşürmüş... Veya çeşitli semavi dinlerde peygamberleri taklit ederek onların erdemlerine ulaşma da bu mantığı içerir.

Tanrıça ve Tanrı’ya Kendini Adama Ne Anlama Gelir?

Cadılığın ilk adımında yapılan adanma ritüelinin anlamı tanrı ve tanrıçanın izinde yürüyeceğini bildirmektir. Burada amaç kendi bilincini daha yüksek bilinç seviyesine bıraktığını ve onlara güvendiğini, onların himayesi ve koruması altına girdiğini anlatmak anlamına gelir.

Adamanın bir bedeli, bir zararı yoktur. Bu sadece sizin onların yolunda yürüyeceğinize dair niyet etmenizdir. Niyetler¸yolların kapılarını açan anahtarlardır. Bu Kendini adama ritüeli her dinde ve öğretide vardır. Kabaladan, hristiyan ekollere, eski pagan öğretilerden sonradan üretilmiş felsefik ekollere kadar mevcuttur, hatta İslamiyet geleneğinde buna üveysilik denir.

Adak olarak neler sunulabilir? Gelecek olan enerjisel bir varlık maddesel birşeyi tüketebilir mi? Adağın amacı nedir?

Bir Tanrı veya Tanrıça’ya adak adamak ona karşı sizin onlara karşı olan saygınızı göstermektir. Aynı zamanda onlar adına adanmış ve kutsanmış bir yiyeceği tüketmek, onların enerjilerini kendi bünyenize almak demektir. Adak sunumu sınırsızdır, alakalı tanrı ve tanrıçanın kutsal meyvelerinden, tütsüye kadar, deniz kabuklarından, ormana ağaç ve tohum ekmeye ve el yapımı bir nesneye kadar değişebilir.. Eğer yiyecek veya içecek adanırsa adanılan yiyecek ve içecek yenir. Yukarıda da bahsettiğim gibi bu adağın yenmesi, onların gücünü içimize almamız anlamına gelir. Maddesel bir şey tabi ki tüketemezler. Genelde yiyecekler , (ormana bırakıldığnda hayvanlar beslenir, ayrıca sizde yiyeceği tükedirsiniz), tütsü karışımları ve ormana ağaç-tohum dikmek tercih edilen adaklar arasındadır.

Tanrıçaların demondan farkı nedir? Demonların da bazıları eski tanrılar diye geçiyor, bunun sebebi nedir?

Demonik varlıkların tanrı ve tanrıçalar hiçbir alakası yoktur. Tanrı ve Tanrıçalar yaratıcı dediğimiz Öz kuvvetin altında evrenin bilgeliği için hizmet eden yüksek enerjili ruhlardır.

Demonik varlıklar ise daha çok meleksel boyutların zıttı olan sufli alemlerle alakalı, evrenin bilgeliğine çalışmayan kaotik varlıklardır. Eski tanrılar falan değillerdir, sadece bazı kaynaklara göre düşmüş meleklerdir. Ne olursa olsun tanrı ve tanrıçalarla alakaları yoktur. Hristiyanlar, ortaçağda paganizmi karalamak için tanrı ve tanrıçaların demonik varlıklar oldukları şeytan oldukları propagandası yapmışlar ve o zamandan beri de bu yanlış algılama ortaya çıkmıştır. Bu teoremi desteklemek ortaçağın köhne kilisesini desteklemek anlamına gelir. Bazı eski dindar hristiyan metinlerde İsis'in aşırı demonik şehvet düşkünü tehlikeli bir şeytan olduğu söylenir mesela... Alakası yoktur. Asıl antik mısır tabletlerini incelediğinizde tamamen huzurun ve bilgeliğin tanrıçasıdır. Bir tanrı ve tanrıçanın asıl kimliği için dindar hristiyan metinlerine ya da onlardan beslenmiş satanik ekollere değil, paganizmin kendisine ve tanrı tanrıçanın isminin geçtiği asıl orijin mitleri incelemelisiniz.

Haliyle elinize bir metin geçtiğinde, özellikle bu tanrı ve tanrıçaları demonlar olarak gösteriyorsa bilin ki bu belge ortaçağdaki kilisenin kayıtlarından yararlanmıştır, buradaki bilgiler yanlış ve gerçeği yansıtmaz. Öz bilgi için dediğim gibi ortaçağın karanlığına değil, hristiyanlık öncesi aydınlık dönemleri incelemelisiniz.

Demon davetinin karşılıksız olmadığı söyleniyor. Tanrıça ile iletişimde de karşılık bekleniyor mu?

Demonik varlıklar kaotik ve nefsani varlıklardır. Yani evrenin bilgeliğinden uzaktırlar. Bu yüzden verecekleri her bilgi, enerji ve istek için sizden karşılık beklerler. Tanrılar ve Tanrıçalar ise evrenin bilgeliğinden düzeninden sorumlu oldukları için böyle bir karşılık beklemezler, direk “üstteki alttakini gözetir” evrensel prensibine uygun davranırlar ama onların saygısını kazanmak için onlara karşı bağlılığınızı ve isteğinizi adak vb. yöntemlerle ispat etmelisiniz. Bazı tanrı ve tanrıçalar adak konusunda çok daha ciddir. Buradaki adaktan kasıt ise, doğaya bir tohum ekme veya tütsü karışımı ya da şarap vb. mayalı içki gibi şeyler adamaktır. Adağın amacı istekli olduğunu ve değer verdğini kanıtlamaktır. Burada yine tanrı ve tanrıça çıkar gözetmez, bu sadece bizim bir "sınavımızı" kapsar. Burada ki sınanma olayı isteğinizi ölçmek içindir.

Tanrılar ile Anlaşma yapmak mümkün müdür? İletişimin tehlikesi var mıdır?

Hayır anlaşma yapılamaz. Onların prensipleri bu şekilde işlemez. Tanrı ve Tanrıçalar sana bilgeliklerini sunalar ve saygını gösterdiğin sürece bu iletişim tehlikeli değildir, sadece bu yolda senden özen, saygı ve emek isterler.


Yazı başka bir forum sitesinde Sirius isimli bir üye tarafından yazılmıştır.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
ÇYazıyı hazırlayan kişinin kafası epey karışmış.

Örnek:
-'' Peygamberler, ermişlere ve bilgelere ise biz "öğretmenler" veya modern tabirle "yükselmiş üstatlar" deriz. ''
Madem bir peygamberin, peygamberliğini doğrulayıp ona ''peygamber'' diyorsun, o halde neden o peygamberlerin öğretilerine uymuyorsun? Peygamber olduğunu kabul ediyorsan, tebliğ ettiği dini de kabul etmiş oluyorsun.

- '' Direk Yaratıcı'ya bağlıdırlar ve evrenin ilahi bilgeliğiyle uyum içindedirler. ''
Semavi dinler zaten direk ''YARATICI'' diye ifade edilene, aracısız bağlanmayı öğütler. Başka bir ilah yoktur ve tek bir yaratıcı vardır der. Madem bu tek yaratıcı kabul ediliyor, o halde neden tek yaratıcının, tekilliğini ifade edilen dinler yerine çok ilahçılık tercih edilir? Cümlede geçen ''yaratıcı'' ve ''evrenin ilahi bilgeliği'' aynı şeydir, zira yaratıcı onu da yaratmış anlamına gelir, çünkü adı yaratıcı. O halde tek yaratıcı ile de ahenk içinde olmalıdır, oysa tek yaratıcı olduğunu kabul eden dinler, başka hiçbir şeye tapınılamayacağını, tek bir yaratıcıya, tek tanrıya inanılması gerektiğini ve her şeyin o yaratıcıdan beklenmesi gerektiğini ifade ederler. Yani ortada ahenk falan yoktur.

Bunları neden yazdım? Son yüz yılda moda olan, hibrid dinler yaratma çabası çok komik ve saçmadır. Bu ve benzer arkadaşlar da bu tarz çabalarla hazırlanan kaynaklardan beslendiği için ortaya böyle absürd şeyler çıkarıyorlar. Kim neye inanıyorsa inanır. Bununla birlikte senin inancının tersini söyleyen ve hatta senin inancına karşı duran bir inanç sisteminden, kendi inancına bir şeyler yapıştırıp ortaya melez çıkarmaya çalışmaya ben saflık diyemiyorum, kötü niyet arıyorum. Bu tarz, mantıksızlığı ortada olan, absürd olan bir çabanın saflığından söz edilemez. Golden Dawn vesaireden de örnekler vermiş yazıyı hazırlayan. Bu bile besdin kaynağının ne kadar bulanık sulardan geldiğini anlatıyor. Golden Dawn nedir ne değildir o ayrı bir tartışma konusu.

Eklemeyi unuttum belki anlaşılmaz diye ekleyeyim. Yazdıklarım, alıntı yapılan yani yazıyı hazırlayan kişiyi kapsamaktadır, alıntıyı paylaşan üyemiz için yazılmamıştır.
 

Keira

Moderator
Katılım
18 Ocak 2009
Mesajlar
1,403
Tepkime puanı
361
Konum
İstanbul
Yazının bazı kısımlarını ben de saçma bulmakla birlikte Sevgili Chillout, sizin değindiğiniz noktalar hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Paganizm dininde bahsi geçen Yaratıcı eril ve dişil enerjinin birleşimidir. Semavi dinlerde Allah ne erkektir ne kadındır denmektedir. Paganizmde de Yaratıcı eril ve dişil enerjinin birleşimi olarak yorumlanır. Yani evrendeki her şeyi Tanrı ve Tanrıça birlikte yaratmıştır ifadesi kullanılmaktadır. Bu yazıda anlamsız şekilde cümleler kurulmuş. Üstat ruhlar hakkında da şunu belirtmek istiyorum Paganizm inananlar yazıda belirtilen kişilerin farkındalık seviyeleri ruhsal tekamülüne normal bir insandan daha çabuk ulaştıkları için onlara bu şekilde hitap eder ve genelde örnek alırlar ancak bununla birlikte peygamber olarak adlandırılan kişilerin mesajlarının sonradan dinleştirildiğine inanırlar.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Yazının bazı kısımlarını ben de saçma bulmakla birlikte Sevgili Chillout, sizin değindiğiniz noktalar hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Paganizm dininde bahsi geçen Yaratıcı eril ve dişil enerjinin birleşimidir. Semavi dinlerde Allah ne erkektir ne kadındır denmektedir. Paganizmde de Yaratıcı eril ve dişil enerjinin birleşimi olarak yorumlanır. Yani evrendeki her şeyi Tanrı ve Tanrıça birlikte yaratmıştır ifadesi kullanılmaktadır. Bu yazıda anlamsız şekilde cümleler kurulmuş. Üstat ruhlar hakkında da şunu belirtmek istiyorum Paganizm inananlar yazıda belirtilen kişilerin farkındalık seviyeleri ruhsal tekamülüne normal bir insandan daha çabuk ulaştıkları için onlara bu şekilde hitap eder ve genelde örnek alırlar ancak bununla birlikte peygamber olarak adlandırılan kişilerin mesajlarının sonradan dinleştirildiğine inanırlar.
Evet Keira, bazı cümleler çok büyük farklılıklar yaratıyor görüldüğü üzre. Burada karşı durduğum ve sertleştiğim konu, büyük farklılıklar yaratacak ifadelerin tek ağızdan çıkmış gibi aynı şekilde yayılması. Bu şekilde olunca, birilerinin oturup özenle büyük farklılıklar yaratan ve bir şeyleri bir birine karıştıran bu cümleleri bilerek seçiyor olması gündeme geliyor. Alıntı yapılan kişi filanca siteden filanca rumuzlu normal biridir belki ama bu filanca rumuzlu üyenin ifadelerinin aynısını bazı cemiyetlerin özellikle yaydığını yabancı kaynaklarda da görüyoruz. Demek ki şahsiyete indirgeyemeyiz konuyu. Yazı küçük, yazıyı hazırlayan herhangi biri ama kaynak küçük değil, amaç küçük değil. Bazı cümlelerin çıkış noktaları, kronolojisi, yayılma deseni dikkatli gözlere çok şey anlatır.
Orijinaller bozulunca sıkıntılar başlar. Belki bu site bütün dünyayı kapsamaz, belki sınırlıdır ancak, internet sınırsız. Bu konuları araştıranlar bu mesajlara da ulaşır. Ulaştıklarında da önlerine burada yaptığımız konuşmalar çıkar. İşte bu güzel ve faydalıdır gelecek için. :)
 

Ogun

Banlı Kullanıcı
Katılım
18 May 2022
Mesajlar
34
Tepkime puanı
19
Tanrı ve Tanrıça Nedir?

Yaratıcı dediğimiz Öz kendi içinde iki enerjisel kutup yaratmıştır; eril ve dişil prensipler. Bu eril ve dişil enerjiler yani Tanrı ve Tanrıça her şeyin yaratımında vardır. Haliyle ekol ne olursa olsun her tür cadılık ekolünde Tanrı ve Tanrıça’dan bahsedilir. Bu iki enerji ve form birbirini tamamlar. (Yin-Yang felsefesi bunu anlatır) Yaratılışın her zerresinde Tanrı’yı yani eril enerjiyi ve Tanrıça’yı yeni dişil enerjiyi görebiliriz. Haliyle her insanında –cinsiyet gözetmeksizin- eril ve dişil enerjisi vardır. Doğayla uyumlu olmanın ve yükselişe geçmenini sırrı eril ve dişil enerjilerimizin dengeli hale gelmesinde yatar. Her cadı bu yüzden eril ve dişil enerjisini dengeli hale getirmelidir.

İki enerji dünyevi anlamda zıt gibi gözüksedde , ruhsal anlamda birbirlerini tamamlarlar. Haliyle eril ve dişil enerji yani Tanrı ve tanrıça eşit sayılır ve birinin diğerinden üstünlüğü yoktur. Tabi ki iki enerjinin birbirinden farklılıkları vardır, eril enerji yaratıcı ve aktif enerjiyken, dişil enerji sürdürücü, değiştirip dönüştürücü ve pasif enerjidir. Bu yüzden sadece Tanrıça veya sadece Tanrı odaklı çalışmalar tercih etmeyiz. İkisi de oldukça önemlidir ve dengeli çalışma açısından önemlidir. (Lakin başlarda Tanrıça ile çalışılır sonra Tanrı ile çalışmalara devam edilirek dengelenir. Bu bir çok ekolde böyledir) Aynı şekilde cadılıkta ne kadının ne de erkeğin üstünlüğü vardır, her iki cinsiyetinde doğal içgüdülerinde farklılıklar olsa da, bu tamamlanmanın bir unsuru olarak görülür.

Tanrı ve Tanrıça daha sonra tanrıları ve tanrıçaları meydana getirmiştir. Bunların görevleri evrensel düzeni ve dengeyi sağlamaktır.

Öz tanrı/tanrıça ve patron tanrı/tanrıça kavramları nedir? Nasıl bir hiyerarşi vardır?

Hiyerarşi şu şekildedir;

Yaratıcı: Herşeyi var eden öz kaynak, herşeyin özü. Kültürler çeşitli isimler verirler Allah, Yehova, Tao, Atum, Büyük ruh vs....

Öz Tanrı ve Öz Tanrıça: Yaratıcı kendi mükemmelliği içerisinde iki temel bilinç yaratmıştır (enerji) Bİri dişil yani öz tanrıça, biri eril yani öz tanrı. Biz bunlara isim vermeyiz genelde. Kısaca Öz Tanrı veya Öz Tanrıça ya da Tanrı-tanrıça deriz. (Yin-yang; birbirini tamamlayan zıt iki kutup) -Bir dipnot vereyim öz tanrı ve öz tanrıça denmez normalde bizim yolumuzda. Sadece TANRI ve sadece TANRIÇA denir, bu şekilde kullanıldığında onlar algılanır. Ama ben yanlış anlamayı kaldırmak için bu yazımda "öz tanrıça" ve "öz tanrı" deyimlerini kullanıyorum

Deity (İlahlar-Tanrılar); Öz tanrı ve öz tanrıça da kendi enerjisinde bölünme yaşamış böylece tanrılar ve tanrıçalar oluşmuştur. Bütün tanrıların toplamı öz tanrıyı, bütün tanrıçaların toplamı ise öz tanrıçadır... Yani özün farklı görünümleridir bu tanrılar ve tanrıçalar. Kültürlerde isimleri geçenler bunlardır. Mesela, Hekate, İsis, Osiris, Pan, Hades, Zeus, Odin, Gaia, Thor, Maat, Lugh, Morrigu vs....

İşte hiyerarşi bu kadar...

Dion fortune şöyle tanımlar bu hiyerarşiyi;

"Bütün tanrılar tek tanrıdır
Bütün tanrıçalar tek tanrıçadır
Ve tek Başlatıcı vardır!"

Yani öz enerji kaynağından önce iki enerji meydana gelmiştir tanrı ve tanrıça. ardından tanrı ve tanrıça'dan da binlerce tanrılar-tanrıçalar oluşmuştur. Ama bütün tanrılar tanrıyı, bütün tanrıçalar ise tanrıçayı verir. Tanrı ve tanrıçada Başlatıcı'nın birbirini tamamlayan iki zıt görünümüdür...

Patron tanrı- Tanrıça; Bunun tanımı ise biraz daha farklı. Cadılar birçok tanrıyla ve birçok tanrıçayla irtibata geçip, onlarla çalışabilirler. Ama asıl sürekli ve düzenli çalışıp kendilerini adadıklar bir tanrı ve bir tanrıça vardır. Bu asıl tanrı ve asıl tanrıça cadıyı seçer, cadı da onları seçer... İşte bu cadının asıl yoldaşı olan tanrı ve tanrıçaya, patron tanrı-patron tanrıça denir. Bu tanrılar ve tanrıçalar arasından hepsi olabilir... Her kültürden ve pagan dinden seçilebilir. Mesela genelde başlarda cadılar patron tanrıça olarak hekate ile çalışır... gibi.. Bu patron tanrı ve tanrıça spesifiktir... Kişi geleneğini de ona göre oluşturur.

Eğer yeni bir cadıysanız direk patron tanrı-tanrıça kavramına veya diğer tanrılar-tanrıçalara yönelmeyin. Genel anlamda öz tanrı ve öz tanrıçaya seslenin, sonra bu enerjiyi spesifik hale getirin....

Mitoslar ve Tanrılar-Tanrıçalar Arasındaki Bağlantı Nedir?

Tanrı ve tanrıçalar mitolojilerin ötesindedir, mitolojiler sadece onların özelliklerini sembolikleştirirler. Buralardaki mitoslar sadece onların enerjisel kimliklerini anlatmak için halka basitleştirilmiş öykülerdir. Mesela zaman herşeyin ötesindedir tüm tanrı ve tanrıçaların bu yüzden kronos zaman tanrısı tüm çocuklarını yemiştir... Bunlar hep kozmik bir sembolizmin yansıması. Haliyle mitoslarda ki gibi Tanrılar ve insanlar arasında "insani duygular" söz konusu değildir, aşk sevgi cinsellik söz konusu değildir. Arada öğretmen-öğrenci veya yoldaş ilişkisi vardır. Daha çok "rehber" gibi davranırlar ve kesinlikle senin iradene sonsuz saygıları vardır.

Yarı Tanrılar da Var mıdır?

Yarı tanrı mitolojilerde var sadece. Mitlere göre tanrılar insanlarla birlikte olduğunda doğanlara yarı tanrılar deniyor yine bu mitlere göre normal insan gibidirler. Tek farkları daha cesurlar ve kahraman olarak karşımıza çıkmalarıdır. Gerçekte ise -paganizm- böyle birşey söz konusu değil. Çünkü tanrıların veya tanrıçaların insanlarla cinsel ilişki yasaması daha mümkün değil, onlar bilgelik dolu yüksek enerjiye sahip varlıklar ve fiziksel bir temas bu şekilde söz konusu değil. O yüzden gerçek hayatta yarı tanrı diye bir şey yok.

Lakin, hieros gamos'da doğan çocuklara kutsal gözüyle bakılıyordu Druidlerde. Bir tek o tür doğmuş çocukların kutsal oldukları söyleniyor ama yine o insanlarda yarı tanrı değil. Bunun yanı sıra bazı eski kahramanlar veya rahip-rahibelerin, bir tanrının veya tanrıçanın “çocuğu” olarak isimlendirilir, bunun nedeni o tanrı veya tanrıçanın kutsadığına inanılmasıdır. Aynı zamanda bir tnarı ve tanrıçanın rahibi ve rahibeside kendini o tanrı ve tanrıçanın çocuğu olarak tanımlar. Bu tanımlama onun rehberliğinde yürüdüğü anlamına gelir. O yüzden bir kaynakta biri hakkında, şu tanrının veya şu tanrıçanın çocuğu deniyorsa, bu onun o ilahın yolunda yürüdüğü anlamına gelir.

Tanrı ve Tanrıçalar Gerçek midir yoksa insanlar tarafından yaratılmış enerji formları mıdır? Unutulmuşlar mıdır yoksa aktif olarak görevlerine devam ediyorlar mı? Yoksa eski peygamberler veya bilgeler tanrı tanrıça olarak mı isimlendirilmiştir?

Bazı kaynaklar suni enerji olarak açıklar lakin suni enerjiler dediği yöntem tulpa olarak isimlendirilir Tulpa dediğimiz şey özel ritüellerle bir grubun yarattığı akıllı enerji formlardır. Ama kesinlikle hiçbir insan tulpa olarak tanrı ve tanrıça yaratamaz. Yaratılan tulpalar basit seviyeli formlardır ve üreten kişinin ürettiği sınırlar dışına çıkamaz. Tanrı ve Tanrıçalar ise insan bilincinin, zekasının ve bilgisinin çok ötesinde evrensel boyuttadır. Haliyle böyle bir şey söz konusu dahi olamaz.

Tanrılar ve Tanrıçalar evrenin varoluşundan beri görevlerine devam eden evrensel varlıklardır. Bu iddiayı ortaya atanlar (bu tür yazılar artık paganizmin ölmekte olduğu için tanrı ve tanrıçalarının güçlerinin azaldığını iddia ederler, bu tabi ki doğru değildir) cadılıkla ilgili detaylı araştırma yapmadığı ve en önemlisi cadılık geleneğiyle ilgili çalışmadığı için onların güçlerinin işe yaramadığını sanmaktadır. halbu ki hala daha onlarla çalışanlar açısından oldukça aktif ve dinamik olarak varoluşlarını sürdürmektedirler. Ayrıca her daim her dinde ve kültürde tanrı ve tanrıçalar farklı isimler sıfatlar ve maskelerle varolmuşlardır. Yani hiçbir zaman unutulmamışlardır, ki belli bir kesim her daim gerçek formlarını da hatırlamayı sürdürmüştür.

Peygamberler, ermişlere ve bilgelere ise biz "öğretmenler" veya modern tabirle "yükselmiş üstatlar" deriz. Bunlar tanrı-tanrıça değillerdir, sadece tekamüllerini çok kısa zamanda tamamlamış ve Dünya'ya ilahi bilgeliği hatırlatmaya gelen "insan" ruhlarıdır. Onlar hiçbir zaman tanrısallaştırılmamış tam tersine bazı tanrı ve tanrıçalar, peygamber formuna sokularak kültürlere geçmiştir. En basit örneğini voodoo'da görebiliriz. Binlerce yıllık (Hristiyanlıktan çok önceye dayanan) voodoo loaları, hristiyan baskısına maruz kalınca, voodoo rahipleri tarafından bu loalar aziz ve azizelere dönüştürülmüş ve öyle tapınılmaya başlanmıştır. Aynı şekilde kelt tanrı ve tanrıçaları da aziz-azize formuna sokulmuştur ama bunu sokan grup onların tanrı tanrıça olduğunun farkında olarak geleneği sürdürmüştür. Tarihte hiçbir zaman gerçekten gelmiş bir yükselmiş üstat tanrısallaştırılmamıştır, bu söz konusu olamaz.

Yani suni tanrı-tanrıça ve gerçek tanrı-tanrıça tanımı yok. Eski kültürlerde geçen tüm tanrı ve tanrıçalar gerçektir. İnsanlar bu gerçeklikle eskiden irtibat kurarak hakikati öğrenmişlerdir, hala daha irtibatlar devam etmekdir. En basit örnek olarak kendilerine bilgeliği Thoth'un öğrettiğini dile getirir Antik Mısır'da.


Tanrı ve Tanrıçalar ile nasıl iletişim kurabiliriz?

Cadılıkta ve wiccada tanrı ve tanrıça invokasyonları çok önemli bir yere sahiptir. Bu tür invokasyonlar iki türlüdür;

İlk yöntemde, sadece kişi tanrı ve tanrıçaya dua eder yakarır... iki taraflı bir iletişim yoktur daha çok tapınmadır.

ikinci iletişim türü ise cadının tanrı veya tanrıça ile direk kurduğu ikili iletişimdir. Biz buna "patron tanrı" ve "patron tanrıça" deriz. Cadılıkta belli bir seviyeye gelindiğinde kişi artık genel "tanrı" ve genel "tanrıça"ya dua etmek yerine spesifik bir tanrı ve tanrıçanın gözetimi altına girer ve onla irtibata geçer. İşte bu tanrı ve tanrıça patron tanrı- patron tanrıça olarak isimlendirilir (Yani cadıya klavuzluk eden ve cadının yolunda yürüdüğü asıl deity) Tabi ki sadece patron tanrı ve patron tanrıçamızla iletişim kurmayız, aynı zamanda diğer tanrı ve tanrıçalarlada (şayet onlar isterlerse) iletişime geçebiliriz. Lakin daha çok patron tanrımızın-tanrıçamızın öğretisine tabi oluruz.

Ama dediğim gibi bu gerçekten yıllar alan bir deneyimdir bu. Sıradan bir insanın kesinlikle başlangıç seviyesindeyapamayacağı bir şeydir. Hatta cadı değilseniz (terim olarak demiyorum yaşam tarzı olarak) tanrı ve tanrıçaların sizle irtibata geçmesini hiç mi hiç beklemeyin! Cadılık yolunda olsanız dahi, Düzenli meditasyonlar, durugörü-vizyon konusunda belli bir seviye gerekir. Yeterli seviyede olmayan biri zaten sadece tanrı veya tanrıçayı "hisseder" ama direk iletişime geçemez. Düzenli meditasyondan kastım haftada bir değil, her gün en az 20-30 dakikalık meditasyon yapmaktır.

Nedir bu tanrı tanrıça derseniz size çok kısa bir şekilde şu bilgiyi verebilirim;

tanrılar ve tanrıçalar evrenin-dünyanın sürekliliğini sağlayan vazifeli bilge varlıklardır. Kendilerine ait "iradeleri" vardır. Tanrıların ve tanrıçaların genelde iki yüzü vardır, aydınlığın bilgeliğini taşıdıkları bir de karanlığın bilgeliğini taşıdıkları yüzü. (karanlık, kötülük anlamında değil..) Direk Yaratıcı'ya bağlıdırlar ve evrenin ilahi bilgeliğiyle uyum içindedirler.

İletişim ile ilgili ancak bu kadar bilgi verebilirim. Daha fazla bilgiyi vermem uygun düşmez. Bu kadar bilgi bile anlayana "çok fazla" şey anlatır. Çağırımlarla ilgili bir bilgiyi tam ve eksiksiz olarak nette paylaş(a)mam. Hiçbirimiz paylaşmayız. Sadece küçük şeyler paylaşılır ki, deneyimli bir cadı bu küçük şeylerden ritüelin tamamını çok rahat oluşturabilir. Yine de bazı bilgiler ve basit çapta ritüeller paylaşan arkadaşlar var. Ayrıca pan'a ve isis'e edebileceğiniz bir iki dua vermiştim. Ama dediğim gibi bunlar sadece dualardır, tam invokasyon ritüelleri değillerdir

Tanrı & Tanrıça'yı nasıl seçeceğiz?

Benim size tavsiyem kafanıza göre başta bir tanrı veya tanrıça ile çalışmamanız. Önce genel olarak öz tanrıya ve öz tanrıçaya dua edin. İlla seçecekseniz boynuzlu tanrı (saf eril enerji) ve gaia (ormanın bilinci) tanrıça olarak genelde başta seçilir. Bunun yanı sıra hecate'de genelde tanrıça olarak başlarda seçilen ilahtır. spesifik seçeceğiniz tanrı ve tanrıçaya daha sonra yolunuza göre kararlaştıracaksınızdır zaten.. Özel bri tanrı ve tanrıçanın yolunda yürümek sonraları gelen bir konudur...

Tanrılar bizi nasıl seçiyor, onları nasıl hissederiz?

Yola girdiğinizde bunun nasıl işlediğini çok net fark ediyorsunuz. Rüyalar, vizyonlar, sezgiler... Birçok işaret geliyor, kişi ruhunu tanıyıp cadılık yolunda yükseldikce, zaten evrensel düzenle iletişimi güçleniyor... en fazla bu kadar açıklayabilirim çünkü bu deneyimlerin çok fazla kelimelere dökülmesi mümkün değildir. Her yolun kendi işleyişi vardır... Yeterli seviyeye geldiğinizde, doğru olana doğru çekileceksiniz zaten.

Cadılıkta tanrı ve tanrıça seçilirken enerjileri dikkate alınıyor mu, örnek olarak biri pozitifken diğeri negatif olmak zorunda mı, bunları eşitlemeli miyiz?

hayır böyle bir zorunluluk yok. Bunun için genelde cadı patron tanrı ve tanrıçasını kafasına göre seçmez. Kendisini kabul edecek spesifik bir tanrı veya tanrıça isteyerek genel bir ritüel yapar ve onun için en uygun olan tanrı veya tanrıça onu yola davet eder. Ki onun saygısını kazanmak içinde cadı bazı sınamalardan geçer, genelde böyledir. Ama patron tanrı ve tanrıça safhasına geçene kadar genelde cadılar öz tanrı ve tanrıçaya dua eder veya o zamana kadar kendilerine yakın ihssetikleri tanrı tanrıçalara dualar edebilirler.

Bazen patron tanrı ve patron tanrıçanın enerjileri zıt olabilir (mesela biri aydınlık biri karanlık gibi) bu durumlarda biraz dikkatli ve periyodik çalışmakta fayda var çünkü art arda çalışmak kişiyi dengesiz yapabilir. Ama genel anlamda böyle bir eşitlemeden bahsedemeyiz, size gelen patron tanrı veya tanrıça zaten sizin enerjinizle bir şekilde bağlantılı olacaktır. Mesela biri doğa tanrısı biri de atıyorum güneş tanrıçası olabilir. Kesin bir bağlantı veya zıtlık olması gerektiğinden bahsedemeyiz, bu tamamen sizin yolunuza ve ruhsal planınıza bağlıdır ve dediğim gibi patron tanrı ve tanrıçalar bir şekilde siz fark etseniz de etmesiniz de sizin enerjinizle bağlantılıdır.

peki tanrı ve tanrıça dualarına nasıl ulaşırız ve bu duaları türkce okuyabilir miyiz?

Nette “god invocation” ya da “goddess invocation” gibi kelimeleri arattığınız da çok rahat bir şekilde çeşitli dualara ulaşabilirsiniz. Google’dan faydalanın, tabi ki belli bir seviyede İngilizceniz olmalı. Bu duaları İngilizce okumayın, Türkçeye çevirip okumanız daha iyidir. Bu konuda en iyisi çalışacağınız tanrı ve tanrıçayla ilgili duayı kendinizi yazmasıdır ama bunun aşamaları vardır;

-Önce tanrı veya tanrıça ilgili tüm detayları bilgileri, mitleri iyice okuyun. Onun sıfatları ve görevleri neler iyice özümseyin ve onu tanıyın.
-Farklı invokasyon dualarını araştırıp çevirin, onlarda kullanılan gelen kelimelere, sıfatlara dikkat edin.
-Bu bilgiler ışığında uyaklı olmasına özen göstererek duanızı yazın.

Eğer bulabilirseniz eski dillerde (özellikle majikal niteliği yüksek olan) orijinal dualarını bulabilirseniz çok daha etkili olur. Genelde invokasyonlarda önce Türkçe dua sonra da orijinal dua okunarak enerji yükseltilir. Orijinal olmasa dahi eski dilde olması işe yarar. Örnek olarak sitede paylaşılan, pan duası, Latince isis duası ve isis ritüelindeki antik mısır dilindeki duayı inceleyebilirsiniz.

Bunun kesin kuralları olmadığını unutmayın. İçinizden geliyorsa ve sesiniz güzelse şarkı söyleyerek bile (hymn; ilahi denir buna) çağırabilirsiniz.

İnvokasyonun Amacı Nedir?

Cadılık daha önce de söylediğim gibi, tanrı ve tanrıçalar irtibata geçilecek evrensel düzeyde bilge varlıklardır. Bu tanrı ve tanrıçaları invoke edilir yani dualarla ile çağırır ve onlarla enerji alışverişinde bulunulur. Basit düzeyde bir cadı sadece onların enerjisini çağırır (Haliyle başta sadece kutsamalarda onları anar), ileri düzeyde enerjisini hissetmeye başlar (Patron tanrı ve tanrıça). Ve en nihayetinde de direk tanrılar ve tanrıçalar ile iletişime geçebilir. İnvokasyonun ve bu iletişimlerin temel mantığı “üstteki alttakini gözetir” prensibiyle açıklanabilir. Tanrılar ve tanrıçalar kendi yollarında yürüyen cadıları gözetlerken, enerjide ki uyumlar, zamanla cadının daha yüksek enerji seviyesine çıkmasına olanak verir. (Üst bir varlık ile alt bir varlık çalıştığında alt varlık zamanla üst varlığın enerji seviyesine doğru yükselişe geçer. Bu sadece cadılıkta değil her gelenekte vardır, İslamiyette geleneğinde buna rabıta da denir)

İnvokasyon Ritüellerinin Sakıncası Var mıdır?

Her ritüelin sakıncası olduğu gibi tabi ki bu ritüelinde sakıncası vardır. Bu tür invokasyon ritüellerindeki en büyük tehlike, yükselen enerjinin parazit bir varlığın dikkatini çekmesidir. Bunun için çember açmayı bilmeniz en azından ciddi bir korunma sağlamalısınız kendinize. Ama bunun dışında çokta fazla tehlikesi yoktur. Bir diğer tehlike ortamdaki enerjinin fazla gelmesi olabilir. Ayindne sonra eğer bazı vakalar yaşarsanız muhakkak topraklanma yaparak fazla enerjiyi boşaltın. Tuzlu suyla banyo yapmakta topraklanmanıza olanak sağlayacaktır

Tanrı Formuna Bürünme Ritüeli Nedir?

golden dawnda bu çalışma özellikle geçer ki aslında bu çalışmanın asıl kökeni antik mısırdır. Antik mısır paganizmiyle çok iç içe olduğum için bu ritüel tarzının batı majiye uyarlanmadan önceki halinden haberdarım. Bunda amaç tanrı veya tanrıça ile iletişim değildir, hatta bir invokasyon bile değildir... Antik mısır'da tanrılar ve tanrıçalar evrensel gücün farklı yüzleri olarak kabul edilirdi. Haliyle rahiplerin onlarla üç türlü "çalışma" şekli vardı, birincisi yukarıda da bahsettiğim invokasyon. ikincisi bir tür evokasyonda diyebileceğimiz posesyon benzeri bir bütünleşme (yani tanrı ve tanrıça kişinin bedenini ele geçiryor ve kişi üzerinden halkı etkiliyor. voodoo dinin geleneğinin çok benzeri).

Üçüncü tür ise bahsedilen "tanrı formuna bürünme ritüeli". Bu üçüncü türün temel felsefesi ve açıklaması şuydu; benzer benzeri yaratır ve çeker. Haliyle daha yüksek bir ilahı taklit etmek onun güçlerini çekmeye ve kullanmaya yarayabilir... Haliyle o dönemin rahipleri ve rahibeleri invokasyon-evokasyon dışında bir çağırım olmaksızın o tanrı-tanrıçanın "rolüne" bürünürlerdi. Onlar gibi giyinir onlar gibi kendilerini tanıtırlardı. Yoğun bir ritüelistik havada böylece tanrı ve tanrıçanın enerjisiyle benzer bir enerji yaratırlar ve o formu sağlarlardı. Mesela ritüele "Ben osiris, yer altının güçlü ve kudretli hükümdarı, bütün ruhların yargıcı, sessizliğin efendisi" gibi cümlelerle başlarlardı. Bir taraftan da kendilerini o formda "imgelerlerdi". Böylece benzeri taklit ederek benzer enerjiyi yaratırlardı.... Hatta genelde acemi rahipler bu yöntemi uygularlardı. Çünkü bir tanrı ve tanrıça ile ikili iletişim kurmak, imgesel ritüellerden çok daha zordur. Haliyle yeni rahip veya halktan önemli kişilere bu "forma bürünme" çalışması yaptırılırdı. Böylece yeni rahip, asıl adanacağı ilahın enerjisine "uyumlu" halede gelmiş olurdu. Zaten ondan sonra invokasyon yöntemlerine geçilirdi.

haliyle en çok kullanılan iki teknik invokasyon ve tanrı formuna bürünmedir antik mısır'da. Ama dediğim gibi tanrı formuna bürünme ritüeli, tanrılar ve tanrıçalarla iletişimi pek kapsamıyor. Zaten sadece tanrılar ve tanrıçalar içinde uygulanmıyor o yöntem mesela şamanizmde hayvanların formuna bürünme çalışması yapılır daha çok, o hayvanın ruhunun enerjisini yaratmak için. Şaman, hayvanı izler ve sonra uygun transta hayvanın tüm hareketlerini taklit eder, böylece hayvanın enerjisini yaratır. Hatta eski inançlara göre o hayvana dönüşürmüş... Veya çeşitli semavi dinlerde peygamberleri taklit ederek onların erdemlerine ulaşma da bu mantığı içerir.

Tanrıça ve Tanrı’ya Kendini Adama Ne Anlama Gelir?

Cadılığın ilk adımında yapılan adanma ritüelinin anlamı tanrı ve tanrıçanın izinde yürüyeceğini bildirmektir. Burada amaç kendi bilincini daha yüksek bilinç seviyesine bıraktığını ve onlara güvendiğini, onların himayesi ve koruması altına girdiğini anlatmak anlamına gelir.

Adamanın bir bedeli, bir zararı yoktur. Bu sadece sizin onların yolunda yürüyeceğinize dair niyet etmenizdir. Niyetler¸yolların kapılarını açan anahtarlardır. Bu Kendini adama ritüeli her dinde ve öğretide vardır. Kabaladan, hristiyan ekollere, eski pagan öğretilerden sonradan üretilmiş felsefik ekollere kadar mevcuttur, hatta İslamiyet geleneğinde buna üveysilik denir.

Adak olarak neler sunulabilir? Gelecek olan enerjisel bir varlık maddesel birşeyi tüketebilir mi? Adağın amacı nedir?

Bir Tanrı veya Tanrıça’ya adak adamak ona karşı sizin onlara karşı olan saygınızı göstermektir. Aynı zamanda onlar adına adanmış ve kutsanmış bir yiyeceği tüketmek, onların enerjilerini kendi bünyenize almak demektir. Adak sunumu sınırsızdır, alakalı tanrı ve tanrıçanın kutsal meyvelerinden, tütsüye kadar, deniz kabuklarından, ormana ağaç ve tohum ekmeye ve el yapımı bir nesneye kadar değişebilir.. Eğer yiyecek veya içecek adanırsa adanılan yiyecek ve içecek yenir. Yukarıda da bahsettiğim gibi bu adağın yenmesi, onların gücünü içimize almamız anlamına gelir. Maddesel bir şey tabi ki tüketemezler. Genelde yiyecekler , (ormana bırakıldığnda hayvanlar beslenir, ayrıca sizde yiyeceği tükedirsiniz), tütsü karışımları ve ormana ağaç-tohum dikmek tercih edilen adaklar arasındadır.

Tanrıçaların demondan farkı nedir? Demonların da bazıları eski tanrılar diye geçiyor, bunun sebebi nedir?

Demonik varlıkların tanrı ve tanrıçalar hiçbir alakası yoktur. Tanrı ve Tanrıçalar yaratıcı dediğimiz Öz kuvvetin altında evrenin bilgeliği için hizmet eden yüksek enerjili ruhlardır.

Demonik varlıklar ise daha çok meleksel boyutların zıttı olan sufli alemlerle alakalı, evrenin bilgeliğine çalışmayan kaotik varlıklardır. Eski tanrılar falan değillerdir, sadece bazı kaynaklara göre düşmüş meleklerdir. Ne olursa olsun tanrı ve tanrıçalarla alakaları yoktur. Hristiyanlar, ortaçağda paganizmi karalamak için tanrı ve tanrıçaların demonik varlıklar oldukları şeytan oldukları propagandası yapmışlar ve o zamandan beri de bu yanlış algılama ortaya çıkmıştır. Bu teoremi desteklemek ortaçağın köhne kilisesini desteklemek anlamına gelir. Bazı eski dindar hristiyan metinlerde İsis'in aşırı demonik şehvet düşkünü tehlikeli bir şeytan olduğu söylenir mesela... Alakası yoktur. Asıl antik mısır tabletlerini incelediğinizde tamamen huzurun ve bilgeliğin tanrıçasıdır. Bir tanrı ve tanrıçanın asıl kimliği için dindar hristiyan metinlerine ya da onlardan beslenmiş satanik ekollere değil, paganizmin kendisine ve tanrı tanrıçanın isminin geçtiği asıl orijin mitleri incelemelisiniz.

Haliyle elinize bir metin geçtiğinde, özellikle bu tanrı ve tanrıçaları demonlar olarak gösteriyorsa bilin ki bu belge ortaçağdaki kilisenin kayıtlarından yararlanmıştır, buradaki bilgiler yanlış ve gerçeği yansıtmaz. Öz bilgi için dediğim gibi ortaçağın karanlığına değil, hristiyanlık öncesi aydınlık dönemleri incelemelisiniz.

Demon davetinin karşılıksız olmadığı söyleniyor. Tanrıça ile iletişimde de karşılık bekleniyor mu?

Demonik varlıklar kaotik ve nefsani varlıklardır. Yani evrenin bilgeliğinden uzaktırlar. Bu yüzden verecekleri her bilgi, enerji ve istek için sizden karşılık beklerler. Tanrılar ve Tanrıçalar ise evrenin bilgeliğinden düzeninden sorumlu oldukları için böyle bir karşılık beklemezler, direk “üstteki alttakini gözetir” evrensel prensibine uygun davranırlar ama onların saygısını kazanmak için onlara karşı bağlılığınızı ve isteğinizi adak vb. yöntemlerle ispat etmelisiniz. Bazı tanrı ve tanrıçalar adak konusunda çok daha ciddir. Buradaki adaktan kasıt ise, doğaya bir tohum ekme veya tütsü karışımı ya da şarap vb. mayalı içki gibi şeyler adamaktır. Adağın amacı istekli olduğunu ve değer verdğini kanıtlamaktır. Burada yine tanrı ve tanrıça çıkar gözetmez, bu sadece bizim bir "sınavımızı" kapsar. Burada ki sınanma olayı isteğinizi ölçmek içindir.

Tanrılar ile Anlaşma yapmak mümkün müdür? İletişimin tehlikesi var mıdır?

Hayır anlaşma yapılamaz. Onların prensipleri bu şekilde işlemez. Tanrı ve Tanrıçalar sana bilgeliklerini sunalar ve saygını gösterdiğin sürece bu iletişim tehlikeli değildir, sadece bu yolda senden özen, saygı ve emek isterler.


Yazı başka bir forum sitesinde Sirius isimli bir üye tarafından yazılmıştır.
Gnossis
 

Ogun

Banlı Kullanıcı
Katılım
18 May 2022
Mesajlar
34
Tepkime puanı
19
ÇYazıyı hazırlayan kişinin kafası epey karışmış.

Örnek:
-'' Peygamberler, ermişlere ve bilgelere ise biz "öğretmenler" veya modern tabirle "yükselmiş üstatlar" deriz. ''
Madem bir peygamberin, peygamberliğini doğrulayıp ona ''peygamber'' diyorsun, o halde neden o peygamberlerin öğretilerine uymuyorsun? Peygamber olduğunu kabul ediyorsan, tebliğ ettiği dini de kabul etmiş oluyorsun.

- '' Direk Yaratıcı'ya bağlıdırlar ve evrenin ilahi bilgeliğiyle uyum içindedirler. ''
Semavi dinler zaten direk ''YARATICI'' diye ifade edilene, aracısız bağlanmayı öğütler. Başka bir ilah yoktur ve tek bir yaratıcı vardır der. Madem bu tek yaratıcı kabul ediliyor, o halde neden tek yaratıcının, tekilliğini ifade edilen dinler yerine çok ilahçılık tercih edilir? Cümlede geçen ''yaratıcı'' ve ''evrenin ilahi bilgeliği'' aynı şeydir, zira yaratıcı onu da yaratmış anlamına gelir, çünkü adı yaratıcı. O halde tek yaratıcı ile de ahenk içinde olmalıdır, oysa tek yaratıcı olduğunu kabul eden dinler, başka hiçbir şeye tapınılamayacağını, tek bir yaratıcıya, tek tanrıya inanılması gerektiğini ve her şeyin o yaratıcıdan beklenmesi gerektiğini ifade ederler. Yani ortada ahenk falan yoktur.

Bunları neden yazdım? Son yüz yılda moda olan, hibrid dinler yaratma çabası çok komik ve saçmadır. Bu ve benzer arkadaşlar da bu tarz çabalarla hazırlanan kaynaklardan beslendiği için ortaya böyle absürd şeyler çıkarıyorlar. Kim neye inanıyorsa inanır. Bununla birlikte senin inancının tersini söyleyen ve hatta senin inancına karşı duran bir inanç sisteminden, kendi inancına bir şeyler yapıştırıp ortaya melez çıkarmaya çalışmaya ben saflık diyemiyorum, kötü niyet arıyorum. Bu tarz, mantıksızlığı ortada olan, absürd olan bir çabanın saflığından söz edilemez. Golden Dawn vesaireden de örnekler vermiş yazıyı hazırlayan. Bu bile besdin kaynağının ne kadar bulanık sulardan geldiğini anlatıyor. Golden Dawn nedir ne değildir o ayrı bir tartışma konusu.

Eklemeyi unuttum belki anlaşılmaz diye ekleyeyim. Yazdıklarım, alıntı yapılan yani yazıyı hazırlayan kişiyi kapsamaktadır, alıntıyı paylaşan üyemiz için yazılmamıştır.
Çok dinlerden değil kasıt, bir hiyerarjiden siz edilmiş...ve bu hiyerarji dahi tek yaratıcıdan çıkıyor. Sonuç da yin-yang, tek ten ayrılış ve çoğalış. Tanri ve tanrıça ve her bir tanrıdan tanrılar- her bir tanrıcadan tanrıçalar. Ve bir hiyerarşi... kadim günlerden günümüze farklı ırklar ve farklı coğrafi kültürler den dolayı farklı inanışlar da çoğaldı. Sonuç da bir öz tanri ve öz tanrıcadan enerji güçleri oluştu. Buna insansal bakamayız. Çalışmalarda aşağıdan yukarı ( merdiven) giderek teke ulaşırız...benim algıladığım bu. Peygamber, üstad vs bunlar pek önemsenecek kavramlar değil. Çünkü kavimler, ırklar çoğaldıkça inanç sistemleri ve tanrı tanrıçalar da çoğaldı, farklı isimler aldı. Emin olamayız. Öz tanrı ve tanrıçaya kadar patron tanri ve tanrıçalar ile ilgilenmeli. Peygamberler ve üstadlar sahsi fikrim, ilgilenmem.
 
Üst