21. yy'da bir ''bozkırkurdu'' nasıl yaşamalı?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

uzumakikamilov

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Nis 2015
Mesajlar
176
Tepkime puanı
13
herman hesse'nin deyimiyle ''bozkırkurdu'' kendini bulunduğu zamana ve mekanlara ait hissetmeyen, ancak yine de bu mekan ve yerlerde tutunmaya çalışan, özlemleri olan kişi.
kendi durumumu da buna benzetiyorum. küçüklüğümden beri soğuğu ve sessizliği abartılı bir şekilde sevmişimdir. kendimi soğukta iyi hissetmiş, insanlardan uzak kalacağım bir dağ eteğindeki kulübede yaşayacağım hayatın hayalini kurmuşumdur. yalnız kalmayı, konuşmamayı yeğlediğim ergenlik zamanlarımdan sonra, bunun sebepleri üzerine düşünmüş ve bazı düşünceler de ilgimi çekmiştir. reenkarnasyonu öğrendikten sonra, belki de önceki hayatımda bir keşiştim diye düşündüm. doğu mistisizmine verdiğim ağırlıktan sonra bu ve buna benzer teoriler uydurdum veya bu durumu teorilere uydurdum.

ancak hayal ettiğim yalnızlığımı düşlerken bile arkamda bırakacağım ailem geliyor aklıma. sevmek katıksız vermek demekse gerçekten, ailemi sevmiyorum belki de. ancak onların üzüldüğünü görmeye dayanamıyorum çoğu zaman. bana düşkün bir aileye sahibim. her biri bana ayrı asil duyguların simgeleriymiş gibi geliyor. fedakarlık, sevgi, özveri... ne var ki onları tatmin edebilmekten çok uzağım. hep ''potansiyeli yüksek'' birisi oldum ancak hiçbir zaman beklentilerini tam olarak karşılayamadım. hırslı olduğum zamanlar çok gerilerde kaldı ve tutunabileceğim herhangi bir hedef bulamıyorum. romanlardaki karakterler gibi veya bir zamanlar özendiğim bilgeler gibi olmak isteyemiyorum. yine de aylarca rahatsız edilmeden meditasyon yapabileceğim doğayla baş başa bir mekanda kalmak veya tibete gidip o kutsal mekanda zaman geçirmek istiyorum ancak sonrasında hep bir ''ee'' diyorum.

durumumu biraz düzensiz ve karışık anlattığımın farkındayım ancak düzen veya uyum konusunda pek başarılı sayılmam. kulağı tersten gösteriyorum ister istemez. demek istediğim şu: evrensel bir doğru olduğunu seziyorum. ancak bunun evrensel bir cevabı olduğunu düşünmüyorum. ve bu evrensel doğruya veya beni sonsuz mutluluğa ulaştıracak şeye nasıl ulaşacağım hakkında hiçbir fikrim yok. dahası bu şeyi nasıl arayacağım hakkında dahi bir fikrim yok. durum böyle olunca yaptığım meditasyonlar, kurduğum hayaller de boş geliyor haliyle. ergenliğimdeki o yalnızlaşma isteği ve sonrasında bu durumla ilgili türettiğim teoriler sonrasında en yakın arkadaşlarımla beraberken dahi 1 saatten fazla zaman geçiremiyor, çok değer verdiğim aile bireylerime dahi sarılamıyorum. zaten oldum olası bu tür tensel yakınlaşmalardan haz etmiyorum. hiçbir şeyden haz almıyorum. ufak tefek oyunlarla birkaç gün zaman geçiriyorum veya yeni yeni kitaplar okuyup kendime yalandan çare arıyorum.

ancak hayat bir taraftan devam ediyor ve aileme karşı sorumluklarım var. ders çalışmam ve bölümümde başarılı olmamı istemeleri en doğal hakları. ancak ne ders çalışacak isteğe ne de enerjiye sahibim. benden güleryüz veya içten bir sarılma bekleyen arkadaşlarıma yalandan gülemememin açıklamasını yapmaya çalışmak da kendime karşı saygısızlık gibi geliyor. belki de üşeniyorum. genel olarak üşeniyorum ve bu durumlar gittikçe duyarsızlaşmama neden oluyor. tepki vermemek, konuşmamak, düşünmemek birer ''olması gereken''e dönüşmeye başladı. en azından benim için alışkanlık oldu.

sonuca bağlamam gerekirse, 2015'te, sosyal bir varlık olan insandan doğma ben, nasıl bulmak istediğim şeyi bir yandan arayıp bir yandan da ailemi mutlu edeceğim? arkadaşlarımla nasıl normal bir şekilde iletişim kuracak ve bir şeye tutunma zorunluluğumu aşacağım?
tüm bunların temel sebebi ne olabilir? üşengeçlik, bencillik... herhangi bir şey olabilir belki ama bunu nasıl bulacağım veya bunu bulma zorunluluğum olduğu düşüncesini aşıp eyleme geçeceğim. böyle giderse sınıfta kalacak, ailemi haliyle 1289373. kez üzecek, ancak sonucunda yine de küllerimden doğamayıp daha da derine batacağım. sanırım biraz büyümem gerekiyor :D
 

kıvep

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
1,516
Tepkime puanı
30
İnsanlara karşı çok samimi olamamak, çok konuşamamak, sarılmamam, az tepkiyle yaşamak, insanın karakteri olabilir. Yanlız kalmak isteyebilirsin, bunda anormal bir şeyde yok.
Bu belli kişilerin özelliği değil. En ermişinden, en cahiline, herkeste olabilen kişisel bir özelliktir.
Bu karaktere sahip kişiler, düşünsel yolculuğa çıkıcak diye bir şeyde yok, bu senin karakterin kendini böyle kabul et bence, çevrendekilerde alışmıştır :)

Ama derslerinin konusu, karakterinle hiç alakası olmayan farklı bir durum, dikkat sorunumu var, yada beyinsel aktivitelerimi sevmiyorsun?
Ders konusunu, karakterine bağlama, bu konu senin emeğinle alakalı, çalışırsan olur, çalışmazsan yapıcak bir şey yok :)
Özellikle lise 1 çok zor gecer, istatistiksel olarak derslerde zorlananlar çoktur, yanlızda değilsin.

Dağ eteğinde yaşamak neden?
Doğada yaşamak hayal olarak iyi güzelde, piknik yapmak değil ki bu. Piknik yada kır gezisi gibi mis geçmez doğa, yazın yanar kışın donarsın. İnsanlar doğada yaşayacak şekilde dizayn edilmedi sonuçta. Kalabalık klanlar halinde, mağara oyuklarına sığınmışız, bu şehirleri kurmak için binlerce yıldır emek veriyoruz ama sen istemem dağa çıkıcam diyorsun :D

Hayata uyum sağlamak tabiki zordur, nehirde yüzen balıkta girintili çıkıntılı kayalarla karşılaşır ama hepsinin yanından akıp geçer, uyum sağlamak böyle bir şey, düz havuzun yoksa nehirde yüzmeye uyum sağlanmalı maalesef

Ailenle konuşsan onlarda bunu söylerdi bence ya, sınıfta kalma konusu çok tehlikeli durumlar, bu dünyada çalışmadan hiç bir şey olmaz, bazen çok çalışsanda olmaz. Ama genede tüm insanlar çalışıyor. O kadar ki, çalışmaktan düşünmeye vakit bile bulamıyorlar, düşünmek lüks bile sayılır aslında. Düşünebiliyorken düşün ama umarım kendinide düşünüp çalışırsın
Baya uzun yazıp anlattım, umarım yardımı olur :)
 

uzumakikamilov

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Nis 2015
Mesajlar
176
Tepkime puanı
13
doğada tek başına bir yaşamın çekici geliyor olmasının temelinde herhalde tek basinaligin çekiciliği yatıyor. mağara da olabilir ama güzel hayal objesi :D öğrenim hayatım başlayalı epey oldu sayılır. üniversite ikinci sınıftayım. ancak sınıfta kalma riski bu sene başladı.
kişiliğime özgü olan-olmayan olarak bakmamıştım hayatımdaki olgulara. önemli bir şeymiş gibi duruyor üzerine meditasyon yapılmali :D teşekkürler bakış açın için.
 

kıvep

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
1,516
Tepkime puanı
30
Tabiki, kendini tanımak iyi meditasyon
Bu arada Ösym de ne dereceler yapanlar, üniversiteye gelip sınıfta kalıyor. Kalınır, geçilir gönlünü ferah tut :)
Yatay geçiş, bölüm değiştirme her imkanın var, zorunluluğun yok, yeterki severek oku :)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst