Ölümden sonra Işığa ulaşamayan ruhlar

cherish

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Nis 2015
Mesajlar
95
Tepkime puanı
7
Beki İkala'nın kitaplarından birini okuyorum ilk kez, konu genelde meleklerle yaşamak olsada anlatılan danışan deneyimlerinde öldükten sonra "ışığa ulaşamayanlar" ifadesiyle, öldükten sonra enerji alanlarımızı paylaşan ruhlarla ilgili deneyimler aktarılmış. Öldükten sonra ruhun dünyada kalmaya devam etmesi anlatılıyor bu tanımla.
Yani hayattayken cin musallatı, değişik bilinç durumları vb. tanımlara alışık olduğum halde bu konu çok yeni, internette de bişey bulamadım..sizin de fikrinizi merak ettim..mümkün müdür irademiz dışında bizim gibi bir ruhun, başka birinin enerjimizi sömürmesi :)
 

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
Beki İkala'nın kitaplarından birini okuyorum ilk kez, konu genelde meleklerle yaşamak olsada anlatılan danışan deneyimlerinde öldükten sonra "ışığa ulaşamayanlar" ifadesiyle, öldükten sonra enerji alanlarımızı paylaşan ruhlarla ilgili deneyimler aktarılmış. Öldükten sonra ruhun dünyada kalmaya devam etmesi anlatılıyor bu tanımla.
Yani hayattayken cin musallatı, değişik bilinç durumları vb. tanımlara alışık olduğum halde bu konu çok yeni, internette de bişey bulamadım..sizin de fikrinizi merak ettim..mümkün müdür irademiz dışında bizim gibi bir ruhun, başka birinin enerjimizi sömürmesi :)
İki hafta önce Beki'nin söyleşisindeydim.Bir bayan ruh durumunda,davranışlarında,yaşadıklarındaki çalkantılı halleri anlattı.Arafta kalmış bir ruhun kendi enerji alanında barındığından şüpheliydi.(Tabi o bayan zaten konuda bilinçli ve ilgili olduğundan bunu düşünüp olasılık olarak varsayabiliyor,bu konudan tamamen uzak birinin aklın gelebilecek bir ihtimal değil).Şüphesi doğru çıktı,Beki "Sizde bu var " diyince yüz ifadesi çöktü kadının resmen.Benimde dikkatimi çeken kadının fiziksel görüntüsüydü.Tabiri caizse mezardan çıkmış denecek kadar soluk ve sağlıksız görünüyordu.
Geçmiş yaşam şifası çalışmalarında bu tip durumlarda tespit edilip,enerji alanına ortak olan ruh kişiden uzaklaştırılıyor.Hatta bazen bu çalışmalarda kürtaj ile hayatı sonlandırılmış bebeklerin enerji alanında kaldıklarıda tespit edilip buda şifalandırılıyor.Hem kişi hem ruh özgür bırakılmış oluyor.
Beki'nin hangi kitabı hatırlamıyorum (sizin için bakarım) birinde bu konunun altı daha çok çizilmişti.Meleklerin Gücü idi sanırım,yanlış hatırlamıyorsam.Tuğçe Işınsu kitaplarında da işlenmiştir bu konu yine,böyle birşey evet var.En azından bu ve bu gibi kişilerce var.Doreen Virtue 'da işlemistir bunu kitaplarında ,büyük ihtimal İlahi Rehberlik'ti oda...
Geçmiş Yaşam Cd'si ile konuyu kendinizde çalışabiliyorsunuz.Blokajınızın olduğu durumu kitaptaki yönteme göre tespit edip,sonrasında o konuyu hayatınızda takip ediyorsunuz.Arafta kalmış bir ruhta varsa bu cd ile şifalanması mümkün.Bir defada da olabilir şifalanma dahafazla sayıda da..
Aslında çok yeni bir konuda değil,sizin gözünüzden kacmış olmalı:).
 

cherish

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Nis 2015
Mesajlar
95
Tepkime puanı
7
İki hafta önce Beki'nin söyleşisindeydim.Bir bayan ruh durumunda,davranışlarında,yaşadıklarındaki çalkantılı halleri anlattı.Arafta kalmış bir ruhun kendi enerji alanında barındığından şüpheliydi.(Tabi o bayan zaten konuda bilinçli ve ilgili olduğundan bunu düşünüp olasılık olarak varsayabiliyor,bu konudan tamamen uzak birinin aklın gelebilecek bir ihtimal değil).Şüphesi doğru çıktı,Beki "Sizde bu var " diyince yüz ifadesi çöktü kadının resmen.Benimde dikkatimi çeken kadının fiziksel görüntüsüydü.Tabiri caizse mezardan çıkmış denecek kadar soluk ve sağlıksız görünüyordu.
Geçmiş yaşam şifası çalışmalarında bu tip durumlarda tespit edilip,enerji alanına ortak olan ruh kişiden uzaklaştırılıyor.Hatta bazen bu çalışmalarda kürtaj ile hayatı sonlandırılmış bebeklerin enerji alanında kaldıklarıda tespit edilip buda şifalandırılıyor.Hem kişi hem ruh özgür bırakılmış oluyor.
Beki'nin hangi kitabı hatırlamıyorum (sizin için bakarım) birinde bu konunun altı daha çok çizilmişti.Meleklerin Gücü idi sanırım,yanlış hatırlamıyorsam.Tuğçe Işınsu kitaplarında da işlenmiştir bu konu yine,böyle birşey evet var.En azından bu ve bu gibi kişilerce var.Doreen Virtue 'da işlemistir bunu kitaplarında ,büyük ihtimal İlahi Rehberlik'ti oda...
Geçmiş Yaşam Cd'si ile konuyu kendinizde çalışabiliyorsunuz.Blokajınızın olduğu durumu kitaptaki yönteme göre tespit edip,sonrasında o konuyu hayatınızda takip ediyorsunuz.Arafta kalmış bir ruhta varsa bu cd ile şifalanması mümkün.Bir defada da olabilir şifalanma dahafazla sayıda da..
Aslında çok yeni bir konuda değil,sizin gözünüzden kacmış olmalı:).

Teşekkür ederim öncelikle. İlk kez bir kitabını okuyorum Beki Hanımın ve Meleklerin gücü - geçmişi şifalandırmak. Açıkçası kitapla teknik öğrenileceğini düşünmediğim için elim gitmedi almaya. Ama bişeyinden etkilendim bir röportajdan sanırım, hikayeleri de yeter deyip aldım birini. Meleklerle birebir çalışmak mümkün olduğu için ve Beki hnm biraz pahalıdır sanıyorum, herhangi birinden insiye vb. almak şart gelmiyor bana. İnsanların karanlık yönleri düşündürüyor bazen, biriyle çalıştıktan sonra enerjisi etkiliyor o kişinin, epeyce takip edilen gözlemleyebildiği biri olmalı...o ayrı bi konu tabi.
Kendi blokajlarımı, tarayarak blokajı sıkıntısı olan kişinin hissetmesini, yakından-uzaktan enerji aktarımını kendi imkanlarımla ve elbette meleklerin yardımlarıyla öğrendim şükürler olsun.
Yalnız bu konu o kadar parmak bastı ki yıllardır dolanıp durduğum alana, başka bir konuda fiziksel bir rahatsızlığn şifası için reiki kullanabilen var mı gibi bir sorum vardı, bikaç hafta oluyor. Kitabı da yeni aldım,2 gündür bitirdim. Bahsi geçen hastalık 3-4 günlük bilinçkaybı yaşanan menenjit benzeri hastalıktan 1-2 yıl sonra ortaya çıktı, kör, sağır, felçli kalabilir veya ölebilirdi, kurtuldu çok şükür. Uzun süre gözetim altında yarı bilinçli, bilinçsiz kalmak zorunda kaldı hastanede. Tabiki kaderi sorgulamak gibi değil siz anlarsınız niyetimi, bu bir gerçeklikse kişinin özgür iradesi dışında rahatsızlığa sebep veren enerjiler bunlar. Bu bilgi o kadar değerli bir bilgi ki hem benim için hem ailem için..çok hoşuma gitti alayım ben bu bilgiyi demek istemiyorum ama gönlümden geçende o :) tıbbın aciz kaldığı nadir yerlerden. Söylediğiniz kitapları ve cdyi de bakayım, yapabileceklerimizi araştırmaya devam edeyim.Şifa Yaradan'dan...
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Bedeni ölen ruh ortalıkta gezinmez. Kişinin 2 gün ölü kalıp tekrar canlanması durumu değil, bildiğimiz ölmekten bahsediyorum. Hani öldü yıkadık gömdük helvasını yedik vs. o ölü bedenden bahsediyorum. Bedenle ilişiği kalmamış ruhların hele musallatı gibi bir şey hiç mümkün değil. Öldüysen gidersin ve birilerine musallat olmaya da ihtiyacın yoktur, hele ek enerji gibi bir şeye hiç ihtiyacın yoktur.
Bu konuda çekineceğiniz şeyler canlı insanlar, cinler, bazı bedenli ve bedensiz varlıklar olsun. İnsan ruhu başka bir şeydir. Hatta ölülerinizle gelen mesajlarda da o ölünüz değil, izni olan yüksek bir varlıktır gelen. Size öyle görünmesi sizin açınızdan uygun olmuştur ve öyle görünmüştür.
Alt varlıklar bunu yapamaz. Yani bütünsel anlamda ayırt etmenin mümkün olmadığı 5 duyuyu ve 6. duyunuzu da inandıran bir taklit sergileyemez. Ancak bir şekilde mefta hayattayken veya sizin beyninizde depolanan kırıntı bilgilerle sizi kandırmaya çalışır bu da başka bir konudur.
İnsanın ruhu beden tamamen öldükten sonra ser seri gibi aylak aylak Dünya'da gezmiyor birilerine de musallat olmuyor.
 

fransula

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2014
Mesajlar
292
Tepkime puanı
25
Yaş
37
İnsan ruhunun zarar vermek ya da enerji çalmak için gezindiğini ben de düşünmüyorum ama küçük yaşta ölenlerin izinle farklı bedenler içerisinde ailesini görmeye geldiğine inanıyorum yaşadığım bir kaç olaydan dolayı...
 

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
Teşekkür ederim öncelikle. İlk kez bir kitabını okuyorum Beki Hanımın ve Meleklerin gücü - geçmişi şifalandırmak. Açıkçası kitapla teknik öğrenileceğini düşünmediğim için elim gitmedi almaya. Ama bişeyinden etkilendim bir röportajdan sanırım, hikayeleri de yeter deyip aldım birini. Meleklerle birebir çalışmak mümkün olduğu için ve Beki hnm biraz pahalıdır sanıyorum, herhangi birinden insiye vb. almak şart gelmiyor bana. İnsanların karanlık yönleri düşündürüyor bazen, biriyle çalıştıktan sonra enerjisi etkiliyor o kişinin, epeyce takip edilen gözlemleyebildiği biri olmalı...o ayrı bi konu tabi.
Kendi blokajlarımı, tarayarak blokajı sıkıntısı olan kişinin hissetmesini, yakından-uzaktan enerji aktarımını kendi imkanlarımla ve elbette meleklerin yardımlarıyla öğrendim şükürler olsun.
Yalnız bu konu o kadar parmak bastı ki yıllardır dolanıp durduğum alana, başka bir konuda fiziksel bir rahatsızlığn şifası için reiki kullanabilen var mı gibi bir sorum vardı, bikaç hafta oluyor. Kitabı da yeni aldım,2 gündür bitirdim. Bahsi geçen hastalık 3-4 günlük bilinçkaybı yaşanan menenjit benzeri hastalıktan 1-2 yıl sonra ortaya çıktı, kör, sağır, felçli kalabilir veya ölebilirdi, kurtuldu çok şükür. Uzun süre gözetim altında yarı bilinçli, bilinçsiz kalmak zorunda kaldı hastanede. Tabiki kaderi sorgulamak gibi değil siz anlarsınız niyetimi, bu bir gerçeklikse kişinin özgür iradesi dışında rahatsızlığa sebep veren enerjiler bunlar. Bu bilgi o kadar değerli bir bilgi ki hem benim için hem ailem için..çok hoşuma gitti alayım ben bu bilgiyi demek istemiyorum ama gönlümden geçende o :) tıbbın aciz kaldığı nadir yerlerden. Söylediğiniz kitapları ve cdyi de bakayım, yapabileceklerimizi araştırmaya devam edeyim.Şifa Yaradan'dan...
Tabiki haklısınız,bunlar vesile şifayı veren Allah'tır.Çok geçmiş olsun ,şifa olsun tüm yapacaklarınız.
Ben sizi gayet iyi anlıyorum.Katılıyorum yorumlarınıza.Ben kitaplarıma tekrar bakiyim,şifa anlamında meleklerle dualı uygulamalar vardı,yazarım bunları size.Bu arada Beki'nin fiyatları tahmin ettiğiniz gibi ,yüksek ücretler diyebiliriz.Hangi çalışma ne kadar tek tek yazardım ama doğru olmayabilir bu anlamda detaya girmiş olmam.Kısaca söylemem gerekirse,evet tahmininiz doğrudur fiyat konusunda.:)
 

cherish

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Nis 2015
Mesajlar
95
Tepkime puanı
7
Tabiki haklısınız,bunlar vesile şifayı veren Allah'tır.Çok geçmiş olsun ,şifa olsun tüm yapacaklarınız.
Ben sizi gayet iyi anlıyorum.Katılıyorum yorumlarınıza.Ben kitaplarıma tekrar bakiyim,şifa anlamında meleklerle dualı uygulamalar vardı,yazarım bunları size.Bu arada Beki'nin fiyatları tahmin ettiğiniz gibi ,yüksek ücretler diyebiliriz.Hangi çalışma ne kadar tek tek yazardım ama doğru olmayabilir bu anlamda detaya girmiş olmam.Kısaca söylemem gerekirse,evet tahmininiz doğrudur fiyat konusunda.:)
Teşekkür ederim gerçekten faydası olur bu konu ilgi alanı olan birinin notları aktarımları

Bedeni ölen ruh ortalıkta gezinmez. Kişinin 2 gün ölü kalıp tekrar canlanması durumu değil, bildiğimiz ölmekten bahsediyorum. Hani öldü yıkadık gömdük helvasını yedik vs. o ölü bedenden bahsediyorum. Bedenle ilişiği kalmamış ruhların hele musallatı gibi bir şey hiç mümkün değil. Öldüysen gidersin ve birilerine musallat olmaya da ihtiyacın yoktur, hele ek enerji gibi bir şeye hiç ihtiyacın yoktur.
Bu konuda çekineceğiniz şeyler canlı insanlar, cinler, bazı bedenli ve bedensiz varlıklar olsun. İnsan ruhu başka bir şeydir. Hatta ölülerinizle gelen mesajlarda da o ölünüz değil, izni olan yüksek bir varlıktır gelen. Size öyle görünmesi sizin açınızdan uygun olmuştur ve öyle görünmüştür.
Alt varlıklar bunu yapamaz. Yani bütünsel anlamda ayırt etmenin mümkün olmadığı 5 duyuyu ve 6. duyunuzu da inandıran bir taklit sergileyemez. Ancak bir şekilde mefta hayattayken veya sizin beyninizde depolanan kırıntı bilgilerle sizi kandırmaya çalışır bu da başka bir konudur.
İnsanın ruhu beden tamamen öldükten sonra ser seri gibi aylak aylak Dünya'da gezmiyor birilerine de musallat olmuyor.

Ruh hala çok gizemli bana göre, rüyalar peki cin musallatı olmayan yüzlerce normal, hiç paranormal olay yaşamamış insan rüyalarında hiç görmedikleri yerlerde, görmedikleri yaşamların içindeler, sinema-dizi vs olarak bile görmedikleri yerlerde, ve imajinasyon bir sahne oluşturmak isteseler hayal bile edemeyecekleri mekanlarda görebiliyorlar kendilerini. Rüyalarımız bilinçaltımızdan, yaşadıklarımız, gördüklerimiz ve hayal ettiklerimizden beslenirse - genel kabul - ve reenkarnasyona inanmıyorsak - ben inanmıyorum- cin musallatı da yaşamıyorsak bu bilinçaltı hangi bilince ait? Kollektif bilincin rüyalarını görüyor olma ihtimalimiz biraz fantastik çünkü kollektif bilinçaltı 5000 yıllık sahnesel bir hafızayı depolayabiliyor ve rüyamıza servis ediyorsa, insanın %1 ini bile yaşayamadan insan olmaya çalışır halde oluruz

Geniş açıklamalara yer verilmemiş teşhisi konusunda kitapta. İnsanın kendini bilinçli gözlemeside mümkün değil ancak meleklerden mesajları cümleler duyabilen insanlar varsa anlaşılabilir...Pek çok şeyin insanın kendisini inandırmasıyla, danışılan kişinin otoritesiyle kabul edilip şifanın sağlanması da söz konusu olabilir. Yalnız bu durumun bilinç kapalı hallerde insanların karşılaştığı bir durum olduğu üstüne basarak söyleniyor. İlk ihtimal bence belki de sürekli devam eden bir durum değil, kordon haline gelmiş bir negatiflik. (Ruhun canlı olduğumuz sürelerde sürekli dünya zamanını kullanmadığını anlıyoruz, eski kayıt sonsuz süreli olarak çalışabiliyor) 2. ihtimal ensenize oturmuşlar gibi değilde burda dolaşırken aurasında bir yırtık bulunan diyelim, abdestsiz-namazsız, inanç boşluğunda, alkol veya uyuşturucu kullanan, ya da narkoz etkisinde olan, yani enerjisi zayıf, düşük ve koruması olmayan insanların yanında bulunabilme imkanı bulduklarında onlarla ilerliyor olabilirler fikri bana makul geliyor. İnsanların ortak özellikleri dünyayla bağlarını sağlıksız şekilde bitirenler, aklı burda kalanlar, bağımlı,alkolik, dünyaya fazla meğilli ya da danışan kişinin ölen sevdiğini bırakamaması var ki zaten psikolojik çöküşün normal yansıması.

Ölümden sonra ruhların ailelerini ziyaretleri konusunda rivayetler var, Hakkın rahmetine ulaşanlar geri gelmiyorlar rüyalarda iyiliklerinden haber veriyorlar. Bu ihtimalde bahsedilen ruhlar bir nedenle rahmete ulaşamamış veya arada kalmış olanlar.

aslında bu pek çok psikolojik rahatsızlığın ve tedavi edilememesinin de açıklaması olabilir teyit edebileceğimiz bir durum olsaydı - ya da karanlık tarafımızdan kaçış için acil çıkış kapısı ;)
"ek enerji gibi bir şeye hiç ihtiyacın yoktur." meselesine gelince insanlar birbirlerinden aldıkları enerjiyi kullanmak için almıyor frekanslarını yükseltmekte kullanıyor. Ruh hala aynı ruh..
"5 duyuyu ve 6. duyunuzu da inandıran bir taklit sergileyemez. " bundan çok emin değilim bana ait olmayan bir sesi susturmak için çok uzun uğraşlar verdiğim delirdiğime inandığım zamanları bende yaşadım..

Çok karmaşık bir konu, hala düşünüyorum..diğer musallat olaylarında özgür iradenin devredışı kalması ve olayın kişinin sınavı haline gelmesiyle başlanırsa anlatıma, boyutlararasında kalanlar ve sebep oldukları gibi bir başlığa dönüşebilir konu..

İnsan ruhunun zarar vermek ya da enerji çalmak için gezindiğini ben de düşünmüyorum ama küçük yaşta ölenlerin izinle farklı bedenler içerisinde ailesini görmeye geldiğine inanıyorum yaşadığım bir kaç olaydan dolayı...
Ne gibi olaylar ve bedenden geldiği kişinin bilincinden mi izin alıyor gelen kişi ya da o mu çağıran?
 

codzombi

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Kas 2011
Mesajlar
1,169
Tepkime puanı
119
Bedeni ölen ruh ortalıkta gezinmez. Kişinin 2 gün ölü kalıp tekrar canlanması durumu değil, bildiğimiz ölmekten bahsediyorum. Hani öldü yıkadık gömdük helvasını yedik vs. o ölü bedenden bahsediyorum. Bedenle ilişiği kalmamış ruhların hele musallatı gibi bir şey hiç mümkün değil. Öldüysen gidersin ve birilerine musallat olmaya da ihtiyacın yoktur, hele ek enerji gibi bir şeye hiç ihtiyacın yoktur.
Bu konuda çekineceğiniz şeyler canlı insanlar, cinler, bazı bedenli ve bedensiz varlıklar olsun. İnsan ruhu başka bir şeydir. Hatta ölülerinizle gelen mesajlarda da o ölünüz değil, izni olan yüksek bir varlıktır gelen. Size öyle görünmesi sizin açınızdan uygun olmuştur ve öyle görünmüştür.
Alt varlıklar bunu yapamaz. Yani bütünsel anlamda ayırt etmenin mümkün olmadığı 5 duyuyu ve 6. duyunuzu da inandıran bir taklit sergileyemez. Ancak bir şekilde mefta hayattayken veya sizin beyninizde depolanan kırıntı bilgilerle sizi kandırmaya çalışır bu da başka bir konudur.
İnsanın ruhu beden tamamen öldükten sonra ser seri gibi aylak aylak Dünya'da gezmiyor birilerine de musallat olmuyor.


bazı evlerde vahşice katledilmiş olanların "hayaletleri" olduğuna dair bir sürü iddialar hatta kanıtlar var , bunlardan birisi de rum yetimhanesinde sesler gelmesi çocuk çığlıkları . yangın çıktığı zamanda bir çocuğun öldüğü söyleniyor. artı istanbulda adını unuttuğum bir mekanda bir abimiz çekimler fotoğraflar paylaştı , mesajlar aldı ,iletişime bir şekilde geçti ve orada tıkılı kalan bir aileden bahsetti. tüm bunlar şaşırtıcı gerçekler . dünyada bir çok örneği var bu hayalet mevzularının , gerçi ölünün huzura kavuşturulması amacıyla ritüellerde mevcut yanlış hatırlamıyorsam benzer şeyler islamda da var , ölünün arkasından mevlut okutulması gibi ? yani demek istediğim ruh bir yerde tıkılı kalamaz mı ? belki de azrail olayı masaldan ibarettir? bazılarının bilinçaltın a göre biri geliyordur ya da başka bir şey geliyordur ya da gelmiyordur , bir yerlere sürüklenip geziyordur başka alemlerde ? bu konuda net bir şey diyebilir miyiz ?


ruh sizce çağırılabilir mi berzah aleminden ya da spatyom veyahut siz ne dersiniz bilmiyorum perde boyutta olabilir . yanlış hatırlamıyorsam ruh çağırılmalarında ruhun musallat olma ihtimali oldugu söz ediliyor , operator sanırım bu yüzden gelen ruhu kızdırmamaya ve düzgün bir şekilde iletişim kurmak amacıla medyum bedeninde konusan ruhla birlikte iletişimde bulunuyormuş .
 

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
bazı evlerde vahşice katledilmiş olanların "hayaletleri" olduğuna dair bir sürü iddialar hatta kanıtlar var , bunlardan birisi de rum yetimhanesinde sesler gelmesi çocuk çığlıkları . yangın çıktığı zamanda bir çocuğun öldüğü söyleniyor. artı istanbulda adını unuttuğum bir mekanda bir abimiz çekimler fotoğraflar paylaştı , mesajlar aldı ,iletişime bir şekilde geçti ve orada tıkılı kalan bir aileden bahsetti. tüm bunlar şaşırtıcı gerçekler . dünyada bir çok örneği var bu hayalet mevzularının , gerçi ölünün huzura kavuşturulması amacıyla ritüellerde mevcut yanlış hatırlamıyorsam benzer şeyler islamda da var , ölünün arkasından mevlut okutulması gibi ? yani demek istediğim ruh bir yerde tıkılı kalamaz mı ? belki de azrail olayı masaldan ibarettir? bazılarının bilinçaltın a göre biri geliyordur ya da başka bir şey geliyordur ya da gelmiyordur , bir yerlere sürüklenip geziyordur başka alemlerde ? bu konuda net bir şey diyebilir miyiz ?


ruh sizce çağırılabilir mi berzah aleminden ya da spatyom veyahut siz ne dersiniz bilmiyorum perde boyutta olabilir . yanlış hatırlamıyorsam ruh çağırılmalarında ruhun musallat olma ihtimali oldugu söz ediliyor , operator sanırım bu yüzden gelen ruhu kızdırmamaya ve düzgün bir şekilde iletişim kurmak amacıla medyum bedeninde konusan ruhla birlikte iletişimde bulunuyormuş .
Rum yetimhanesi derken Büyükada'dakinden mi bahsediyorsunuz?Büyük bir yangında bütün çocukların öldüğü ,sonrasında bahsettiğiniz gibi enteresan olayların yaşandığı yetimhane.Ben o binayı görmeye gittim aynı yerden bahsediyorsak.Büyükadanın en tepe noktası,bizden başkada kimse yoktu zaten,bisikletle çıkana kadar iflahımız kesildi(insanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş;)).Şu kadarını söyleyebilirim ki; o mekânda,o enerjiyi hissettiğimde düşündüğüm "burda açıklanmayan gizemli konuların olmaması mümkün değil",ben inanıyorum bazı ruhların yerlerine ulaşamadıklarına..O yangında zamansız ölen,iç parçalayan yüzlerce zavallı çocukların ruhları gibi...,
 

fransula

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2014
Mesajlar
292
Tepkime puanı
25
Yaş
37
Ne gibi olaylar ve bedenden geldiği kişinin bilincinden mi izin alıyor gelen kişi ya da o mu çağıran?[/QUOTE]

Ne demek istediğini tam olarak anlamadım ama şu kadarını söyleyim küçük yaşta ölen kişi farklı silüetlerde farklı bedenlerde özellikle kuş kedi gibi hayvanların bedenleriyle sevdiği insanları ziyaret ettiğini duydum ve kendimde bir olayına şahit oldum. Tabi ki aslında bu inanmakla bağlantılı. Başkalarına göre sıradan gelebilir ama enerjisini aynı anda evdeki 7-8 kişinin hissetmesi bir kuşun akşam vakti hiçbiryere çarpmadan aile üyelerine tek tek konup çıkarken de arkasını dönüp bakması tesadüfi olamaz. Asıl değinmek istediğim elbette ruh gider dünyaya dönebilmesi yaşayanları rahatsız etmesi gibi bir durum söz konusu değildir ama bazen istisnai durumlar olabilir ,ailesini özleyen günahsız melekler için.
 

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
Rum yetimhanesi derken Büyükada'dakinden mi bahsediyorsunuz?Büyük bir yangında bütün çocukların öldüğü ,sonrasında bahsettiğiniz gibi enteresan olayların yaşandığı yetimhane.Ben o binayı görmeye gittim aynı yerden bahsediyorsak.Büyükadanın en tepe noktası,bizden başkada kimse yoktu zaten,bisikletle çıkana kadar iflahımız kesildi(insanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş;)).Şu kadarını söyleyebilirim ki; o mekânda,o enerjiyi hissettiğimde düşündüğüm "burda açıklanmayan gizemli konuların olmaması mümkün değil",ben inanıyorum bazı ruhların yerlerine ulaşamadıklarına..O yangında zamansız ölen,iç parçalayan yüzlerce zavallı çocukların ruhları gibi...,
Benim gibi meraklılar ve görmeye yeltenecek olanlar için eklemek isterim;yetimhane kapalı.Olağanüstü büyük bahçesi alabildiğine sonsuz zincirlerle kaplı.Arka taraftan bi kısmını görebildik.Ha şu da varki bahçeden bile olsa orası,o atmosfer yinede görülmeye değer.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Cherish: Kolektif bilinçaltını küçümsemeyin.
O kadar çok deney ve çalışma yaptık ki, sonucunda sadece iki şey söyleyeceğim:
1- İnsanoğlunun geleceği ve maddesel varoluşu, kolektif bilinçaltının barındırdığı potansiyellere ve sırlara emanet. :)
2- Bu olguyu anlamanın kıyısında bile değiliz. İnşallah 200 yıla kadar bu konuda bir şeyleri çözeceğiz.

Bir de reenkarnasyon konusu var, ben de standart reenkarnasyon tanımına inanmıyorum. Zamanın bükülebilmesi, boyutlar arası aktarım, DNA kodlarının eşleşmesi ve kısmi görev aktarımları gibi konuları içeren bir duruma inanıyorum. Geçmişte yaşamış birinin bazı parçalarını bugün yaşayan birinin taşıması mümkündür, defalarca gördüm ve bilinmemesi gereken çok özel sırların bilinmesiyle de bu durumun gerçekliğine inandım. Adı reenkarnasyon değilse bile, benzer bir durum var. Yukarıda saydığım maddeler çok havada olduğundan buyrun %100 kanıt diyemem ama bu çalışmalara katılıp, kendiniz deneyimlerseniz, vakaları inceleyip sonuçları karşılaştırırsanız, tesadüften çok uzak bir birini destekleyen ve açıklanması gereken çok fazla nokta olduğunu kendiniz anlıyorsunuz. Bu çok fazla soru işaretleri yeni cevaplarla mümkün oluyor. O cevaplara baktığımızda da bu konu için konuşuyorum, ruh musallat olmuyor. Ruhlar çok ama çok farklı bir durumda. Dünya yaşamı veya başka bir yerde insan ruhunun farklı zamanlarda yaşamış olabileceğine dair konuşabiliriz o başka bir mesele zaten. Ancak ve ancak dediğim gibi ruhun maddeyle bir ilişkisi yoksa, madde dünya (dünyalar) ile de bir ilişkisi olmuyor.

Boyutlar arası sıkışmalar yok mu? Tabii ki var. Evinizin bir odası veya duvarın içi çok farklı sebeplerden bir kapının veya kapı demeyelim bir kesişmenin noktası olabilir. Bu noktada farklı varlıklar evinize davetsiz misafir olabilir. Zarar verebilir de vermeyebilir de. Zarar vermeye başladığında işte bu hayalet hikayeleri çıkıyor. Hayalet olgusu da bize batının cehaletinden gelip yerleşmiş. Batı cahil değildir, unutmuştur, unutturulmuştur, cahil bırakılmıştır dersem daha da doğru olur. Bizim ve bize yakın coğrafyalarda elimizde çok ciddi bir varlık listesi ve çalışmaları var, biz unutmamışız çok şükür. Ya da birileri unutmamamızı sağlamış sağolsun (lar). Bu sebeple tıpkı cadı konusunda olduğu gibi yine bir anlam karmaşası ve bilgi çakışması (hatta dezenformasyon) gibi etkenler yüzünden çorba oluyor. Bunlar, herkesin açık anlaması ve kjavraması için oturup günlerce tane tane, temizlik yapa yapa konuşulması gereken, bütün tarihi notlarla yapılan yeni çalışmaları da karşılaştırarak nihayete erdirilmesi gereken konulardır. Ben sen o, bireysel olarak bir şeyleri bilip söylesek de toplumun bilgi dağarcağı kirlendiğinden ve kirletildiğinden, şahsi olarak bildiklerimizi genele yaymak çok zordur. Batının dimağı nasıl kirletildiyse bizim de dimağımız kirletiliyor.
Çok şükür dezenformasyon çağı bitiyor, sır perdeleri aralanıyor, eski dönem bitiyor. Doğru bilginin artık erişilebileceği, yalanın veya yanılgıların bu şekilde bertaraf edilebileceği bir çağda olduğumuza gönülden inanıyorum.

Codzombi:
İddialar tamam ama kanıt meselesine takıldım. Kanıt olsa sanırım bilim dünyası sarsılır. O sebeple kanıt çok iddialı bir kelime. :)
Kaldı ki, orada paranormal etkileşim olmuş olabilir, hadi bunu da kanıtlamanın yolları olabilir, peki orada huzursuzluk yaratanın bir TC kimlik nosu var mı elimizde? Espiri bir yana yani kesin ve kati doğrulanabilir bir kimliği var mı? Ölenin çarpık görüntüleri ve sesleri taklit edilebilir, hatta faciaların yaşandığı ve canların verildiği bir yerde farklı kapılar bile açılabilir. O kapılardan kimler geldi, amaçları ne asıl bunların kanıtı olabilir mi? Ben kendime kanıtlarım ama size kanıtlayamam. Varlıklarla ve çalışmalarla ne olduğunu orada anlarız peki bunu Dünya'ya nasıl kanıtlarız? Kanıtlayamayız.

Benim bugüne kadar gördüğüm, üstünde çalıştığım, deneylerle ulaştığım hiçbir vakada, ruhların bir yerlere musallat olması, çığlıklar atması vs. durumu görmedim, duymadım. Bunları yapanlar hep başka varlıklardı.

İslamiyette ise ne ölünün arkasından okunacak duanın, ne de başka şeylerin ölen bedenin ruhu için bir artısı olacağı garanti edilmemiştir ve hatta buna bir atıf da yoktur. Kur'an sadece ölüyle alakalı, vasiyet, eşler, çocuklar ve borçlarla alakalı hükümler vardır. Bunu da ölümü hissettiyseniz kendinizin ayarlamanız gerektiği, ani ölüm ise yakınlarınız halletmesi gerektiği belirtilir. Kısaca sadece madde dünya ile alakalı yapılacaklar vardır. Hiçbir şekilde ''ölünün arkasından şunu şunu yapın ki günahları silinsin, ruhu azaptan kurtulsun, cennette mertebe alsın'' tarzı bir yaklaşım yoktur, tam tersi ölümden sonra kişilerin, ''keşke biraz daha vaktim olsaydı da bir şeyleri düzeltebilseydim'' demelerine rağmen artık sınavın bittiği ve yapılan/yapılmayanla sorumlu olacağını, kısaca KİŞİSEL bir mesele olduğunu kimsenin de buna müdahale edemeyeceğine dair belirtmeler vardır. Mevlüt okumak, dua etmek sadece ölünün arkasında kalanların kendilerini rahatlatacakları bir meseledir, bunun da ötesinde bir şey yoktur. Ha tabi peygamberin vefatından 200 yıl sonra ortaya çıkıveren hadislerde, neredeyse yapılacak işlemlerle adama cenneti garanti ettirmişler o da ayrı bir tiyatro konusu.

Ruhun çağrılıp sohbet edilebileceğine inanmıyorum varsa özel izin durumu vs. onu da bilmiyorum ki hiç sanmıyorum, hatta bıraktım başkasının ruhunu, kendi ruhunuzun bedene işletilmeden önce nerede ve nasıl var olduğuna dair çalışma yapsanız dahi çok sert önlemlerle karşılaşırsınız. O musallat olan veya olduğu iddia edilen şeylerin de ne olduğunu Allah bilir. Sadece kendimden ve bu çalışmaları yapan diğer insanlardan bildiğim tek şey, bedene işletilmeden önce bırakın bilgi alabileceğiniz bir yer olmasını, mevcut bedeninizde psikolojinizi bozabilecek hisler ve önlemlerle sarsılıyorsunuz. Ayrıca orada sizi gözleyen ve asla başa çıkamayacağınız, ne olduğunu da hiçbir şekilde anlatamayacağınız (anlatacak bir lisan yok, sırrından değil) bir gözetmenler de var. Hani nerede oradan oraya dolaşmak, nerede gidip musallat olmak, hele bir orayı deneyimleyin de bakalım ne kadar serbestsiniz. :)

Azrail olgusunu da ben İslamiyetten öğrendim, dinime göre de böyle bir melek var, inanıyorum. Yani İslamiyet'in birazını alayım birazını almayayım diyemem denilemez de. Bu bütün dinler için geçerli. Bununla birlikte Azrail nedir, melek nedir, şahıslaştırılır mı, nasıl algılanmalı kısmı elbette tartışılabilir. Kendi adıma tartışamayacağım şey Azrail denen bir varlığın var olması veya var olmamasıdır. Üç semavi dine mensup herhangi bir kimse Azrail yoktur da diyemez. Sadece Yahudilikte biraz fark vardır, o da farklı ölüm meleklerinin olduğu (krala ayrı, hayvana ayrı, çocuğa ayrı vs.) ama nihai bir ölüm meleğinin de olduğuna inanılır. Ki zaten bu nihai ölüm meleğini de Yahudi inancına göre Mesih gelip öldürecektir. Yani bu Azrail meselesi her dinde var.
 

codzombi

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Kas 2011
Mesajlar
1,169
Tepkime puanı
119
Rum yetimhanesi derken Büyükada'dakinden mi bahsediyorsunuz?Büyük bir yangında bütün çocukların öldüğü ,sonrasında bahsettiğiniz gibi enteresan olayların yaşandığı yetimhane.Ben o binayı görmeye gittim aynı yerden bahsediyorsak.Büyükadanın en tepe noktası,bizden başkada kimse yoktu zaten,bisikletle çıkana kadar iflahımız kesildi(insanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş;)).Şu kadarını söyleyebilirim ki; o mekânda,o enerjiyi hissettiğimde düşündüğüm "burda açıklanmayan gizemli konuların olmaması mümkün değil",ben inanıyorum bazı ruhların yerlerine ulaşamadıklarına..O yangında zamansız ölen,iç parçalayan yüzlerce zavallı çocukların ruhları gibi...,


evet oradan bahsediyorum.

Codzombi:
İddialar tamam ama kanıt meselesine takıldım. Kanıt olsa sanırım bilim dünyası sarsılır. O sebeple kanıt çok iddialı bir kelime. :)
Kaldı ki, orada paranormal etkileşim olmuş olabilir, hadi bunu da kanıtlamanın yolları olabilir, peki orada huzursuzluk yaratanın bir TC kimlik nosu var mı elimizde? Espiri bir yana yani kesin ve kati doğrulanabilir bir kimliği var mı? Ölenin çarpık görüntüleri ve sesleri taklit edilebilir, hatta faciaların yaşandığı ve canların verildiği bir yerde farklı kapılar bile açılabilir. O kapılardan kimler geldi, amaçları ne asıl bunların kanıtı olabilir mi? Ben kendime kanıtlarım ama size kanıtlayamam. Varlıklarla ve çalışmalarla ne olduğunu orada anlarız peki bunu Dünya'ya nasıl kanıtlarız? Kanıtlayamayız.

Benim bugüne kadar gördüğüm, üstünde çalıştığım, deneylerle ulaştığım hiçbir vakada, ruhların bir yerlere musallat olması, çığlıklar atması vs. durumu görmedim, duymadım. Bunları yapanlar hep başka varlıklardı.

İslamiyette ise ne ölünün arkasından okunacak duanın, ne de başka şeylerin ölen bedenin ruhu için bir artısı olacağı garanti edilmemiştir ve hatta buna bir atıf da yoktur. Kur'an sadece ölüyle alakalı, vasiyet, eşler, çocuklar ve borçlarla alakalı hükümler vardır. Bunu da ölümü hissettiyseniz kendinizin ayarlamanız gerektiği, ani ölüm ise yakınlarınız halletmesi gerektiği belirtilir. Kısaca sadece madde dünya ile alakalı yapılacaklar vardır. Hiçbir şekilde ''ölünün arkasından şunu şunu yapın ki günahları silinsin, ruhu azaptan kurtulsun, cennette mertebe alsın'' tarzı bir yaklaşım yoktur, tam tersi ölümden sonra kişilerin, ''keşke biraz daha vaktim olsaydı da bir şeyleri düzeltebilseydim'' demelerine rağmen artık sınavın bittiği ve yapılan/yapılmayanla sorumlu olacağını, kısaca KİŞİSEL bir mesele olduğunu kimsenin de buna müdahale edemeyeceğine dair belirtmeler vardır. Mevlüt okumak, dua etmek sadece ölünün arkasında kalanların kendilerini rahatlatacakları bir meseledir, bunun da ötesinde bir şey yoktur. Ha tabi peygamberin vefatından 200 yıl sonra ortaya çıkıveren hadislerde, neredeyse yapılacak işlemlerle adama cenneti garanti ettirmişler o da ayrı bir tiyatro konusu.

Ruhun çağrılıp sohbet edilebileceğine inanmıyorum varsa özel izin durumu vs. onu da bilmiyorum ki hiç sanmıyorum, hatta bıraktım başkasının ruhunu, kendi ruhunuzun bedene işletilmeden önce nerede ve nasıl var olduğuna dair çalışma yapsanız dahi çok sert önlemlerle karşılaşırsınız. O musallat olan veya olduğu iddia edilen şeylerin de ne olduğunu Allah bilir. Sadece kendimden ve bu çalışmaları yapan diğer insanlardan bildiğim tek şey, bedene işletilmeden önce bırakın bilgi alabileceğiniz bir yer olmasını, mevcut bedeninizde psikolojinizi bozabilecek hisler ve önlemlerle sarsılıyorsunuz. Ayrıca orada sizi gözleyen ve asla başa çıkamayacağınız, ne olduğunu da hiçbir şekilde anlatamayacağınız (anlatacak bir lisan yok, sırrından değil) bir gözetmenler de var. Hani nerede oradan oraya dolaşmak, nerede gidip musallat olmak, hele bir orayı deneyimleyin de bakalım ne kadar serbestsiniz. :)

Azrail olgusunu da ben İslamiyetten öğrendim, dinime göre de böyle bir melek var, inanıyorum. Yani İslamiyet'in birazını alayım birazını almayayım diyemem denilemez de. Bu bütün dinler için geçerli. Bununla birlikte Azrail nedir, melek nedir, şahıslaştırılır mı, nasıl algılanmalı kısmı elbette tartışılabilir. Kendi adıma tartışamayacağım şey Azrail denen bir varlığın var olması veya var olmamasıdır. Üç semavi dine mensup herhangi bir kimse Azrail yoktur da diyemez. Sadece Yahudilikte biraz fark vardır, o da farklı ölüm meleklerinin olduğu (krala ayrı, hayvana ayrı, çocuğa ayrı vs.) ama nihai bir ölüm meleğinin de olduğuna inanılır. Ki zaten bu nihai ölüm meleğini de Yahudi inancına göre Mesih gelip öldürecektir. Yani bu Azrail meselesi her dinde var.


kanıt meselesini açayım , kişisel kanıtlar hani sizin de dediğiniz gibi başkasına kanıtlayamam ama kendime kanıtlayabilirim , metafizik kavramlşar subjektif oluyor genelde kanıt konusuda. bahsettiğim abimiz çalışmalar yaptı , konuşmalar görüntüler almış , kendi bizzat paylaştı görüntlerde orada bir aile yaşıyormuş sanırım evde bi katliam olmuş , aile ve bebekleriyle birlikte o evde kalıyorlar kendisinin dediğine göre . sadece onun kanıtlayabildiği diyeyim o zaman.)


bedri ruhselmanın ekolü bu çalışmaları yapıyor , sanırım bir kaç grup kendi başlarına çalışıyor , benim bildiğim olayın özeti şu şekilde mezardan toprak alınıyor cesedin yakınlarından daha sonra , çalışma yapılacak mekana gidiliyor , mezarlık toprağı kullanılıyor medyum sanırım o frekansı yakalamak amacıyla o toprağı kullanıyor ve bi çeşit semboller hatırlayamadığım çiziliyor , çağırlacak ölünün ismi anne ismi gibi doğru hedefe gitmesini sağlayacak konular hallediliyor ve ondan sonra medyum kontağı kurmaya çalışıyormuş nasıl kuruyor nasıl şey yapıyor bilmiyorum , katılmadım çünkü celselerine. celse yapılacak ortamın ruhu çağırma sırasında soğuduğu söylendi bana.benim bildiklerim bu ,bir gün umarım celselerine katılırım en azından yakından görme fırsatım olur.

bu ruhun daha önce nerede olduğu konusunda bir arkadaşın bana ulaşması vasıtasıyla en azından benim inanmakta güçlük çektiğim , bu konularla hiç alakası olmayan bir abimiz bana kendi yaşadığı deneyimlerden bahsetti. kısaca özet geçeyim , ama unuttum bi kısmını çünkü 2 sene önceydi . kendisinin bebekliğini hatırladığını hatta daha öncesini hatırladığını söyledi , geçmiş yaşamlarını hatırlıyormuş yani bana , dünyaya gönderilmeden önce bir konsey gibi yerde bulunduğunu her yerin siyah oldugunu net göremediğini seslerini duyduğunu söyledi. ona seçim verildiğini söylemişler , bunu seçeceksin diye yani dünyaya gönderildiğinde şu hayatı seçeceksin gibi şeyler söylenmiş . önceki yaşamlarında neler yaptığını da asker olarak öldüğünü vs anlattı . daha sonra bebekliğinin çoğu anılarını hatırlıyorum dedi . kendisi muhafazakar bir müslüman bu arada bu tür şeyleri yaşadığına inanamıyor kendisi de ama bi çözüm bir yardım arıyodu ben yardımcı olamadım.benim yapabileceğim bişi yok dedim ben bunları bilmem dedim o yüzden şimdi ne yapıyor ne ediyor bilmiyorum.
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
Bu tip sorular kisinin dinine göre cevap alir .Fakat Araf kuran kaynaklidir ve bu kaynak bunun tam tersini söyler, kisi kesinkez rabbine kavusur / döner. Arada kaldi yolu bulamadi vs diye bir durum yoktur.

Ruh dogan ve ölen bir sey degildir.O rabbinden gelir ve ona döner.
Araf ise öyle algilandigi üzere kötü bir yer degildir, araf ehillerinden bahseder kuran onlar ne cennetlik nede cehennemliktirler. Söyle düsünmek lazim, kötü ise insan cehennemliktir, iyi ise cennetlik.Araf ehli ise bu iki katagoriye girmez.Ve bu kesinlikle olumsuz birsey degildir.

Cennet, ahiret inancina sahib her din icin amactir, fakat buna riza göstertemeyen insanlar var. Zira bu insanlar dünya hayatinda bulmuslar isigin kaynagini ve hiclige ulasmislar .Cennet cennet dedigin nedirki isteyene ver onu bana seni gerek seni !(Yunus)
Bu tipler cennetide geciyor daha asagisini düsünmek olmayacagina göre daha üstünü düsünmek gerekiyor yani illiyun..yüceler.

Ahiret Allah'a aittir, ve onun yaninda hicbirsey yoktur tabiyati ile bir hiclik, hicligi ise bu dünyada tatmis bir kisi cennete kanarmi, hangi agac bahce saray yada huri ??Bu illiyundur yani yokluk siniri (Sidretul munteha)

Allah, seytan karsi geldiginde onun böbürlenmesine karsilik bir sey der :Yoksa sen kendini illiyundan mi sandin ?? Tabiri caiz ise yerini bil o kadar yüce degilsin sen.Fakat Adem'de(insanda) var bu vasif.Insan ruhunu bu dünyada tekamul ettirir tekamul neticesinde cennet cehennem yada araf gibi makamlar olusur.Burada ne kazanirsa orada onu bulur yani.
Ruh basi bos bir olgu degilki yolunu kaybetsin mekansiz ve zamansiz olan ruh hangi zamanda ve mekanda kaybolabilirki ?

Yukarida bahsettiginiz hikayelerde bir cok farkli dinlerden alintilar var, ruhun skismasi kaybolmasi, dönememesi isigi takip etmesi, yada yeniden dogmak da buna girer. Araf cümlesi Kuran dininden baska bir dinde yoktur. Bu cümleyi alip icini farkli manalar ile doldurmanin bir mantigi yok.

Ara böle diye tanimlanan mekan hiristiyanlikta vardir sizin tasvirinize uygun, adi ise LIMBUS'dur , kaybolmus isigiga ulasamamis ruhlarin bekledigi yer.
Azab ve bekleyis icinde bulunan ruhlarin arabölgesi diye tanimlanir. Bu inanis vardir ve kaynagi incil degildir, daha cok ayetleri yorumlayanlarin ortaya koydugu bir kavramdir Limbus.Ve hiristiyanlar cehennemden daha cok bu bölgeye düsmekten korkarlar. Fakat bu kaynagi incil olmayan bir hiristiyan inacidir. Benzerleri islam dinindede mevcut, cehennemde yanarsin temizlenirsin sonra cennete girersin, bu bir yorumdur Kuran'a dayali degil, zira cennet ve cehennemin ebedi oldugunun kaniti ayetler vardir.
 

cherish

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Nis 2015
Mesajlar
95
Tepkime puanı
7
Cherish: Kolektif bilinçaltını küçümsemeyin.
O kadar çok deney ve çalışma yaptık ki, sonucunda sadece iki şey söyleyeceğim:
1- İnsanoğlunun geleceği ve maddesel varoluşu, kolektif bilinçaltının barındırdığı potansiyellere ve sırlara emanet. :)
2- Bu olguyu anlamanın kıyısında bile değiliz. İnşallah 200 yıla kadar bu konuda bir şeyleri çözeceğiz.

Bir de reenkarnasyon konusu var, ben de standart reenkarnasyon tanımına inanmıyorum. Zamanın bükülebilmesi, boyutlar arası aktarım, DNA kodlarının eşleşmesi ve kısmi görev aktarımları gibi konuları içeren bir duruma inanıyorum. Geçmişte yaşamış birinin bazı parçalarını bugün yaşayan birinin taşıması mümkündür, defalarca gördüm ve bilinmemesi gereken çok özel sırların bilinmesiyle de bu durumun gerçekliğine inandım. Adı reenkarnasyon değilse bile, benzer bir durum var. Yukarıda saydığım maddeler çok havada olduğundan buyrun %100 kanıt diyemem ama bu çalışmalara katılıp, kendiniz deneyimlerseniz, vakaları inceleyip sonuçları karşılaştırırsanız, tesadüften çok uzak bir birini destekleyen ve açıklanması gereken çok fazla nokta olduğunu kendiniz anlıyorsunuz. Bu çok fazla soru işaretleri yeni cevaplarla mümkün oluyor. O cevaplara baktığımızda da bu konu için konuşuyorum, ruh musallat olmuyor. Ruhlar çok ama çok farklı bir durumda. Dünya yaşamı veya başka bir yerde insan ruhunun farklı zamanlarda yaşamış olabileceğine dair konuşabiliriz o başka bir mesele zaten. Ancak ve ancak dediğim gibi ruhun maddeyle bir ilişkisi yoksa, madde dünya (dünyalar) ile de bir ilişkisi olmuyor.

Boyutlar arası sıkışmalar yok mu? Tabii ki var. Evinizin bir odası veya duvarın içi çok farklı sebeplerden bir kapının veya kapı demeyelim bir kesişmenin noktası olabilir. Bu noktada farklı varlıklar evinize davetsiz misafir olabilir. Zarar verebilir de vermeyebilir de. Zarar vermeye başladığında işte bu hayalet hikayeleri çıkıyor. Hayalet olgusu da bize batının cehaletinden gelip yerleşmiş. Batı cahil değildir, unutmuştur, unutturulmuştur, cahil bırakılmıştır dersem daha da doğru olur. Bizim ve bize yakın coğrafyalarda elimizde çok ciddi bir varlık listesi ve çalışmaları var, biz unutmamışız çok şükür. Ya da birileri unutmamamızı sağlamış sağolsun (lar). Bu sebeple tıpkı cadı konusunda olduğu gibi yine bir anlam karmaşası ve bilgi çakışması (hatta dezenformasyon) gibi etkenler yüzünden çorba oluyor. Bunlar, herkesin açık anlaması ve kjavraması için oturup günlerce tane tane, temizlik yapa yapa konuşulması gereken, bütün tarihi notlarla yapılan yeni çalışmaları da karşılaştırarak nihayete erdirilmesi gereken konulardır. Ben sen o, bireysel olarak bir şeyleri bilip söylesek de toplumun bilgi dağarcağı kirlendiğinden ve kirletildiğinden, şahsi olarak bildiklerimizi genele yaymak çok zordur. Batının dimağı nasıl kirletildiyse bizim de dimağımız kirletiliyor.
Çok şükür dezenformasyon çağı bitiyor, sır perdeleri aralanıyor, eski dönem bitiyor. Doğru bilginin artık erişilebileceği, yalanın veya yanılgıların bu şekilde bertaraf edilebileceği bir çağda olduğumuza gönülden inanıyorum.

Syn Chillout reekarnasyona bütün olarak inanmıyorum ve cinlerle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. İşgalde olan kişi cinin geçmiş anılarını görüyor, cinler çok uzun süre yaşadıkları için birden fazla kişiye aynı şeyi yapmışlarsa onların da hayatı hafızalarından çıkıp 2-3-5 hayat yaşanmış gibi aktarıyor bu terapiye girenler. Benzeri bir açıklamayı forumda bir arkadaşta yapmıştı. Onun için musallat yaşamayan ve yaşayanları farklı değerlendirerek cinlerin etkisinde olmadığı halde bu tip olayları hissedenlerin durumunu gözlemlemeye çalışıyorum.

Yapılan çalışmaların detaylarından bahsedilmez, genel olarak melek çalışmalarında psikolojik kendini ikna etmelerin ötesinde çok yoğun, insanların veya diğer varlıkların üretemeyeği yumuşak bir enerji var. Ve çalışılan kişinin kendi geçmiş yaşamı üzerinde yapılan çalışmayla bu bahsi geçen çalışma arasından acayip his farkı var sonrasındaki düşünce kalıplarının yok olması da diğer şifa çalışmalarından farklı olarak çok hızlı.
Diğer arada kalma Metafizikle alakalı olmadığım zamanlardan da bildiğim bir duygu bahsettiğiniz evlerdeki sıkışma ve bunlarda cinler değil. Eski bir rum evinde oturduğum dönemde evde daha önce oturmuş yaşlı bir çiftin başlarda benden memnun olmadıklarını, insanlar eve gelip gittikçe biraz durumun değiştiğini ama gelen kişilere göre farklı atmosferlere dönüştüğü oluyordu. 3 metre yüksekliğinde ev bazı arkadaşlara ferah bazılarına basyor gibi geliyordu. Eski evlerin enerji birikmesi oluyor, en azından taş, beton harcı maddesinde olanlarda. Orda gördüğüm rüyalar 2-3 yıl sonra benim hayatım haline gelmiş gerçekler oldu. Ruhların çok sevdiği şeyleri özlediklerinde geldiklerini düşünüyorum, seçtikleri insanlara dünyada ki kayıp ruhlar diyorum. Yaşarken yaşama amacını kaybetmiş ruhları ve korumasız olanları..Sevdikleri yerlerde bu tür insanlar varsa aura yırtığından sızıyorlar.Belki de müslüman olarak ölenler gelme ihtimalini düşünmüyorlardır:S Sürekli kalmayıp, geçiş öncesi karşılaşmada yeterli hastanede olan bilinçsiz birinde bir kordon oluşturmak için. Farklı dinlerden gelen eksik anlatımdan yanlış anlaşılan bilgilerde çoktur aralarda, ama pratikte herşeyi cinlere yormak, cinlerle insanların çatışma halinde olduğu ara bir evren yaratıyor.

Varlıklardan ve insanlardan da bu enerji hırsızlığı konusunda şikayetçiyim zaten :) ama kendilerini açıkça belli ettiği için onlardan korunmak büyük oranda mümkün.

"Benim bugüne kadar gördüğüm, üstünde çalıştığım, deneylerle ulaştığım hiçbir vakada, ruhların bir yerlere musallat olması, çığlıklar atması vs. durumu görmedim, duymadım. Bunları yapanlar hep başka varlıklardı."
bu konuda şöyle bir tarafa çeksem, siz cin var mı musallat var mı derken, bir de bunlar olmayan biri için misafir ruh var mı deme imkanı olan biri olsa. Şahsi fikrinizde bilgi birikiminiz değerli, eleştiri manasında değil, çalışma olarak. Sormadığımız sorulara cevap verilmez önermesinden..
 

cherish

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Nis 2015
Mesajlar
95
Tepkime puanı
7
Musevilik ve Hristiyanlık dinlerinde de araf kavramı bulunmaktadır. Musevilikte günahlarından arınmamış kimselerin bekletildikleri yer olarak kullanılır. Hristiyanlıkta ise araf inancının varlığı mezheplere göre farklılık gösterir. Protestanlar, doğu hristiyanları olarak anılan Süryaniler ve Nasturiler araf inancını kabul etmemektedir.

İslam inancında cennet ve cehennem arasında bu tür bekleme süresi olmadığından, günahkarların günahları ölçüsünde cehennemde cezalarını çektikten sonra affedilirlerse cennete girebilecekleri göz önünde bulundurulduğunda, burada bekleyen kişiler cennete girmeyi bekleyen günahkarlar olmamalıdırlar.

Arafta yer alacak kişiler konusunda farklı görüşler vardır. Bunlardan ilki, kimin cennete kimin cehenneme gireceğini belirlemek üzere orada bulunan peygamberler, alimler ve şehitlerdir.
-İkinci görüşe göre ise yine inananlarla, inanmayanları yüzlerinden ayırt edecek olan meleklerdir; ki A’raf suresinin 46. Ayetinde “İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A'raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: Selam size' derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) 'şiddetle arzu edip umanlardır.” şeklinde yer almaktadır.
-Üçüncü görüşe göre ise, cennet veya cehenneme girmek üzere değerlendirilmeyecek olan kişiler, buluğ çağına kadar yaşamamış olan çocuklar, herhangi bir peygamber tebliği duymamış, dinlerin varlığından haberdar olmayarak ölen kişilerdir.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Syn Chillout reekarnasyona bütün olarak inanmıyorum ve cinlerle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. İşgalde olan kişi cinin geçmiş anılarını görüyor, cinler çok uzun süre yaşadıkları için birden fazla kişiye aynı şeyi yapmışlarsa onların da hayatı hafızalarından çıkıp 2-3-5 hayat yaşanmış gibi aktarıyor bu terapiye girenler. Benzeri bir açıklamayı forumda bir arkadaşta yapmıştı. Onun için musallat yaşamayan ve yaşayanları farklı değerlendirerek cinlerin etkisinde olmadığı halde bu tip olayları hissedenlerin durumunu gözlemlemeye çalışıyorum.

Yapılan çalışmaların detaylarından bahsedilmez, genel olarak melek çalışmalarında psikolojik kendini ikna etmelerin ötesinde çok yoğun, insanların veya diğer varlıkların üretemeyeği yumuşak bir enerji var. Ve çalışılan kişinin kendi geçmiş yaşamı üzerinde yapılan çalışmayla bu bahsi geçen çalışma arasından acayip his farkı var sonrasındaki düşünce kalıplarının yok olması da diğer şifa çalışmalarından farklı olarak çok hızlı.
Diğer arada kalma Metafizikle alakalı olmadığım zamanlardan da bildiğim bir duygu bahsettiğiniz evlerdeki sıkışma ve bunlarda cinler değil. Eski bir rum evinde oturduğum dönemde evde daha önce oturmuş yaşlı bir çiftin başlarda benden memnun olmadıklarını, insanlar eve gelip gittikçe biraz durumun değiştiğini ama gelen kişilere göre farklı atmosferlere dönüştüğü oluyordu. 3 metre yüksekliğinde ev bazı arkadaşlara ferah bazılarına basyor gibi geliyordu. Eski evlerin enerji birikmesi oluyor, en azından taş, beton harcı maddesinde olanlarda. Orda gördüğüm rüyalar 2-3 yıl sonra benim hayatım haline gelmiş gerçekler oldu. Ruhların çok sevdiği şeyleri özlediklerinde geldiklerini düşünüyorum, seçtikleri insanlara dünyada ki kayıp ruhlar diyorum. Yaşarken yaşama amacını kaybetmiş ruhları ve korumasız olanları..Sevdikleri yerlerde bu tür insanlar varsa aura yırtığından sızıyorlar.Belki de müslüman olarak ölenler gelme ihtimalini düşünmüyorlardır:S Sürekli kalmayıp, geçiş öncesi karşılaşmada yeterli hastanede olan bilinçsiz birinde bir kordon oluşturmak için. Farklı dinlerden gelen eksik anlatımdan yanlış anlaşılan bilgilerde çoktur aralarda, ama pratikte herşeyi cinlere yormak, cinlerle insanların çatışma halinde olduğu ara bir evren yaratıyor.

Varlıklardan ve insanlardan da bu enerji hırsızlığı konusunda şikayetçiyim zaten :) ama kendilerini açıkça belli ettiği için onlardan korunmak büyük oranda mümkün.

"Benim bugüne kadar gördüğüm, üstünde çalıştığım, deneylerle ulaştığım hiçbir vakada, ruhların bir yerlere musallat olması, çığlıklar atması vs. durumu görmedim, duymadım. Bunları yapanlar hep başka varlıklardı."
bu konuda şöyle bir tarafa çeksem, siz cin var mı musallat var mı derken, bir de bunlar olmayan biri için misafir ruh var mı deme imkanı olan biri olsa. Şahsi fikrinizde bilgi birikiminiz değerli, eleştiri manasında değil, çalışma olarak. Sormadığımız sorulara cevap verilmez önermesinden..
Tam okumamışsınız yazıyı. Benim varlık literatürümde cinler sandığınızdan daha az yer kaplar çünkü çok fazla çeşitte farklı varlıklar var ve bu sebeple cinlere de çok yer kalmıyor. Yani ben her şeyi cinlere yormuyorum, saymadım ama kendi gördüğüm ve/veya gösterilen en az 200 farklı varlık tipi biliyorum. Bunları da bedenli/bedensiz veya ikisi birden (insan gibi) üç ana kategoriye ayırıyorum. Sonra da negatif, pozitif, nötr olarak 3 alt kategoriye ayırıyorum. Sonra da 14 boyutun veya boyutlar arası bölümlerden hangisinde var olduğunu öğrenebiliyorsam öğreniyorum. İsim takmıyorum, takılmış iki üç isim var bunlardan biri de cin ırkı. Haliyle cümle kurarken ''cinler veya diğer varlıklar'' dediğimde siz de haklı olarak sadece cinlerden konuşuyorum gibi algılıyorsunuz.
Demek istediğim şu ki, kainat daha doğrusu kainatlar, insan ruhu, melek, cin ve periden ibaret değil.
Bir de o çalışmalarda veya başka sebeple karşılaştığım bu varlıkların sınıflandırmasını, tanımlamasını ben yapmıyorum. Ben bunların %90'nı insanlardan değil zaten kendi eğitmenlerim ve rehberlerimden alıyorum. İnsan olarak bu konularda bilgisinden istifade ettiğim, çalışma yaptığım insan sayısı iki elin parmağı kadar değil. Bu tür çalışma-danışma dışında konuşup dinlediğim çok olmuştur. Şimdi bu şekilde genel eğitimini insanlardan almamış insanlar bir araya geldiklerinde ve bilgilerini karşılaştırdıklarında bu bilgilerin çok büyük kısmının aynı olduğunu görüyoruz. Üstelik hem yolumuz ayrı, ekolümüz ayrı, çalışmalarımız ayrı olsa dahi.. Demek ki evrensel gerçekler, tanımlar ve hükümler var.
Bu konularda da yaptığım konuşmaların çok az kısmı kendi mantığıma, gerisi evrensel hükümlere bağlıdır.

Misafir ruh durumu da, reenkarnasyon benzeri bir sistem dediğim tarifte kendimce anlattım. Bana öğretilenlere ve deneyimlediklerime göre, ruhlar Dünya'da birilerine musallat olmaz, evlere dadanmaz ve bununla birlikte çok çok farklı biçimlerde bazı parça aktarımlarda, çok ciddi ve düzenli izinlerle aktarım sağlarlar. Bunu da ruh değil, farklı görevlerdeki farklı varlıklar ''postacı'' gibi yapar.
Misal;
Bir hapishane veya hadi bir kurumdayız, yüz yüze konuşamıyoruz, bir birimizi göremiyoruz, bir birimize bir şey veremiyoruz, titanyumdan delinmez duvarlarla, hava basınç kilitleriyle, lazer savunma sistemiyle vs. bir birimizden ayrıyız sizinle Cherish ama devletin uygun gördüğü veya emrettiği bazı hususlardaki konuşmaları bir birimize, görevliler aracılığıyla iletiyoruz (bu da nadiren oluyor). Sizin bir sebepten o kurum için yaptığınız tespih var, son düğümünü atamadan parmaklarınız incinmiş alçıya alınmış, o tespih bu işe en uygun olduğum için bana getirilebiliyor bazen son düğümü atayım diye. Ama yine bir birimizle bağımız direk olarak yok.. :)
 

cherish

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Nis 2015
Mesajlar
95
Tepkime puanı
7
Tam okumamışsınız yazıyı. Benim varlık literatürümde cinler sandığınızdan daha az yer kaplar çünkü çok fazla çeşitte farklı varlıklar var ve bu sebeple cinlere de çok yer kalmıyor. Yani ben her şeyi cinlere yormuyorum, saymadım ama kendi gördüğüm ve/veya gösterilen en az 200 farklı varlık tipi biliyorum. Bunları da bedenli/bedensiz veya ikisi birden (insan gibi) üç ana kategoriye ayırıyorum. Sonra da negatif, pozitif, nötr olarak 3 alt kategoriye ayırıyorum. Sonra da 14 boyutun veya boyutlar arası bölümlerden hangisinde var olduğunu öğrenebiliyorsam öğreniyorum. İsim takmıyorum, takılmış iki üç isim var bunlardan biri de cin ırkı. Haliyle cümle kurarken ''cinler veya diğer varlıklar'' dediğimde siz de haklı olarak sadece cinlerden konuşuyorum gibi algılıyorsunuz.
Demek istediğim şu ki, kainat daha doğrusu kainatlar, insan ruhu, melek, cin ve periden ibaret değil.
Bir de o çalışmalarda veya başka sebeple karşılaştığım bu varlıkların sınıflandırmasını, tanımlamasını ben yapmıyorum. Ben bunların %90'nı insanlardan değil zaten kendi eğitmenlerim ve rehberlerimden alıyorum. İnsan olarak bu konularda bilgisinden istifade ettiğim, çalışma yaptığım insan sayısı iki elin parmağı kadar değil. Bu tür çalışma-danışma dışında konuşup dinlediğim çok olmuştur. Şimdi bu şekilde genel eğitimini insanlardan almamış insanlar bir araya geldiklerinde ve bilgilerini karşılaştırdıklarında bu bilgilerin çok büyük kısmının aynı olduğunu görüyoruz. Üstelik hem yolumuz ayrı, ekolümüz ayrı, çalışmalarımız ayrı olsa dahi.. Demek ki evrensel gerçekler, tanımlar ve hükümler var.
Bu konularda da yaptığım konuşmaların çok az kısmı kendi mantığıma, gerisi evrensel hükümlere bağlıdır.
Anladım, tabi bilgim ölçüsünde..boyutlar arası keyfi geçiş yok diye biliyordum. Usule uygun ritueller, uygun seviyede insanlar yaparsa ancak, yoksa sıradan insanların karşılaşma durumu yoktur heralde. 200 tür çok fazla. Cinleri yaygın olarak biliyoruz, vaktiyle çağrılmışlar filan gelebilmişler.

Zor işler valla Allah korusun sizi de. Hem zihin yorucu, hem enerji eksilten şeyler
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Anladım, tabi bilgim ölçüsünde..boyutlar arası keyfi geçiş yok diye biliyordum. Usule uygun ritueller, uygun seviyede insanlar yaparsa ancak, yoksa sıradan insanların karşılaşma durumu yoktur heralde. 200 tür çok fazla. Cinleri yaygın olarak biliyoruz, vaktiyle çağrılmışlar filan gelebilmişler.

Zor işler valla Allah korusun sizi de. Hem zihin yorucu, hem enerji eksilten şeyler
Milyonlarca farklı tür olduğu evrensel kayıtlarda mevcut. Bu türleri bilmemiz hem gerekmiyor hem de bilmek mümkün değil zaten. Mesela bizdeki mikroplara benzer bir de bedensiz türler var, bedensizlerin de kendi aralarında yapısal daha doğrusu varoluşsal farklılıkları var. Bunlar da tür oluyor haliyle.
Uzayda bizim gibi yaşayan bedenliler de var. Sonsuz bir hayat ve varoluş kavramı var.
Allah cümlemizi korusun. Zihin yoruluyor, enerji eksiliyor ama işleyen demir de pas tutmuyor. İletişimde olunan varlıkların enerjiyi emmesi de mümkün arttırması da mümkün. Tıpkı hipnozların bazen aşırı yorucu olması, bazen de 1 saatlik hipnozun 7 saatlik uykuya bedel olması gibi.
 
Üst