Kadim Mısır'da Renklerin Ezoterik Anlamları

  • Konbuyu başlatan 43887
  • Başlangıç tarihi
4

43887

Kadim Mısır’da renk hayattaki her şeyin ve varlığının ve maddesinin ayrılmaz bir parçasıydı. Bir şeyin rengi o şeyin esas maddesini veya ana fikrini anlatırdı. Mısırlılara ait insan tanrıların rengini bilemez kadim atasözü, tanrıların bilinmez olduğu ve kişinin onları asla tümüyle anlayamayacağı anlamına geliyordu. Mısır sanatında renkler tasvir edilen şeyin doğasına dair ipuçları sunardı. Örneğin Amon kozmik yönünü göstermek için mavi bir tenle tasvir edilmiştir. Osiris’in yeşil teni onun bitkiler üzerindeki gücünü ve kendi dirilişini gösteriyordu. Kuşkusuz Mısır sanatında her renk kullanımı sembolik anlamda değildi. Nesneler yan yana tasvir edilirken, örneğin bir dizi öküz resmedilirken, her hayvanı ayrı ayrı göstermek için farklı renkler kullanılırdı. Bu pratik tasalar haricinde Mısırlıların sanatta renk kullanımının büyük ölçüde sembolik olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Mısırlı sanatçının elinin altında siyah ve beyaz dahil olmak üzere altı renk bulunurdu. Bu renkler genellikle mineral bileşiklerden elde edilmişti, bu şekilde bin yıldan uzun bir süre canlılıklarını koruyabiliyorlardı. Bu renklerden her biri aşağıda anlatıldığı gibi kendi sembolik anlamına sahipti.

Yeşil renk (wadj) bitkilerin ve yeni hayatın rengiydi. Mısırca da ‘yeşil şeyler’ yapmak deyişi, faydalı, üretken davranış için kullanılan bir argoydu. Yukarıda belirtildiği gibi Osiris sık sık yeşil bir tenle resmedilmiştir. İsimlerinden biri de ‘Yüce Yeşil’dir. Yeşil bakırtaşı neşe sembolüydü ve kutsal ölüm ülkesine ayrıca ‘bakırtaşı tarlası’ denirdi. Ölüler Kitabı’nın 77. Bölümünde, merhumun ‘bütün kanatları yeşim taşından bir atmacaya dönüşeceği söylenmiştir. Her ne kadar uçmak için pek elverişli olmasa da bu ifadenin yeniden doğuşu gösterdiğini unutmamak lazım. Horus’un Gözü genellikle yeşim taşından yapılırdı.
Yeşil pigmenti bakır ve demir oksitlerin silika ve kalsiyumlu karıştırılarak elde edilmiş olabilir. Ayrıca doğal bir bakır cevheri olan bakırtaşı da iyi bir adaydır.

Kırmızı (deşher) hayat ve zaferin rengiydi. Kadim Mısırlılar kutlamalar sırasında kırmızı toprak boyasıyla vücutlarını boyarlardı ve derin bir kırmızı renge sahip kızılcıktan yapılmış tılsımlar takarlardı. Güneş gemisini pruvasında dikilen ve her gün Apep yılanını katleden Seth,’in kırmızı gözleri ve kızıl saçları vardı.
Kırmızı ateşin ve kızgınlığın sembolüydü. ‘Kızıl kalple’ hareket eden insan öfkeyle hareket eden insan demekti. ‘Kırmızılaşmak’ ‘ölmek’ anlamına geliyordu. Seth Apey’i alt eden zafer tanrısı olmakla kalmıyor, ayrıca kardeşi Osiris’i öldüren günahkar katildi. Tasvir edildiği duruma göre kırmızı renkte boyanması kimi zaman zafer kimi zaman da kötülük anlamına gelirdi. Kırmızı parlak güneşin ateşli tabiatını ve kırmızı taştan yapılan (ateşli, koruyucu ve muhtemelen güneşin kötü yanlarını gösteren ‘Ra’nın Gözü’ denilen yılan tılsımlarını temsil ederdi.
Mısırlı erkeklerin normal ten renkleri, herhangi bir olumsuz çağrışıma neden olmadan, kırmızı olarak tasvir edilirdi.
Mısırlı sanatçılar kırmızı boyayı doğal olarak okside olmuş demir ve kırmızı toprak boyası kullanarak yapıyordu.

Beyaz Renk (hedj ve şesep) kadiri mutlak ve saflık anlamına geliyordu. Beyaz renk yoksunluğu dolayısıyla basit ve kutsal şeylerin de rengiydi. Kutsal şehir Memphis’in adı ‘Beyaz Duvarlar’ anlamına geliyordu. Kutsal seremonilerde beyaz sandallar giyilirdi. Ritüel nesneleri olarak en çok kullanılan malzemeler, örneğin seremoni kaseleri, hatta Memphis’teki Boğa Apis’in mumya masası beyaz kaymaktaşından yapılmıştı. Beyaz ayrıca Yukarı Mısır’ın rengiydi. Yukarı Mısır’ın tacı ‘Nefer’ beyazdı, fakat orijinali muhtemelen yeşil mercandır. Mısır sanatında kullanılan beyaz rengi kireç ve tebeşirden elde ediliyordu.

Kadim Mısırda siyah (kem) ölümün ve gecenin sembolüydü. Ölüm sonrası hayatın kralı olan Osiris’e ‘Siyah Olan’ denirdi. Yaşarken tanrılaştırılan çok az insandan biri olan Ahmose-Nefertari nekropolisin tanrıçasıydı. Bir zenci olmamasına rağmen genellikle siyah bir ten rengiyle tasvir edilmiştir. Mumyalamanın tanrısı Anubis siyah bir çakal veya köpek şeklinde tasvir edilirdi, bu hayvanların doğal renginin boz olması önemsenmiyordu.
Siyah ölümü sembolize ettiği için aynı zamanda yeraltının ve ayrıca yeniden dirilişin doğal sembolüydü. Bazen beklenmedik şekilde o bereket ve hayat sembolü olarak kullanılmıştır. Hayat ve bereketle ilişkilendirilmesi Nil nehrinin yıllık taşmalarının ardından kalan siyah alüvyondur. Alüvyonun rengi bizzat Mısır’ı temsil eder hale geldi ve bu ülkeye kendi halık kadim zamanda ‘kemet’ “Kara Ülke” derdi.
Siyah pigmentler yanmış hayvan kemiği artıkları, is ve kömürden elde edilirdi.

Sarı rengi (khenet, kenit) Mısırlı sanatçılar tarafından doğal toprak boyaları ve paslarla yapılmıştır. Yeni Krallığın ikinci döneminde aynı renk sarı zırnıktan (arsenik trisülfat) elde edilmiştir. Hem güneş hem de altın sarıydı ve yok edilmez, ebedi ve kalıcılık niteliklerine sahipti. Bu yüzden Mısır sanatında sarı ile tasvir edilen her şey bu çağrışıma sahipti. Tanrıların tenleri ve kemiklerinin altından yapılmış olduğuna inanılırdı. Bu yüzden sık sık altından tanrı heykelleri yapılır veya bu heykeller altınla kaplanırdı. Yine mumya maskeleri ve firavunların tabutları altındandı. Ağız Açma Seremonisi tasvirinin sağındaki mumya ve Anubis’in ten rengine dikkat ediniz. Her ikisi de tanrısal varlıklardı ve her ikisinin de teni altındı. Bunları rahip ve ağıt yakan kadınla karşılaştırınız, bunların teni insanlara ait klasik kızıl kahve ve soluk pembe tonlardadır.

Bir altın alaşımı olan ‘Beyaz Altın’ ve gümüş (elektrum) altına denk görülürdü ve bazen beyaz normalde sarının kullanılması gereken yerlerde kullanılabiliyordu (tersi de oluyordu).
“White gold”, an alloy of gold and silver (electrum), was seen as being the equivalent to gold and sometimes white was used in contexts were yellow would typically be used (and vice-versa).

“Mısır mavisi” (irtiu, sbedi) demir ve bakır oksitlerin silika ve kalsiyumla karıştırılmasıyla elde ediliyordu. Böylece zengin bir renk elde ediliyordu, bununla birlikte kalıcı değildi ve zaman içinde koyulaşıyordu.
Mavi gökyüzünü ve suyu sembolize ediyordu. Kozmik bir anlamda bu durum onun sembolizmini cennetle ve ilksel sellerle ilişkilendirmiştir. Bu iki örnekte mavi hayat ve yeniden doğum anlamlarına gelmiştir.
Mavi ayrıca Nil’in ve onunla ilgili tahıl ürünlerinin, sunuların ve bereketin sembolüydü. Anka kuşu ilksel selin bir sembolüydü ve balıkçı kuşuna benzerdi. Balıkçı kuşları doğal olarak gri-mavi tüylere sahiptir. Bununla birlikte bu kuşlar genellikle yaratım sularıyla ilişkilendirilmek için açık mavi resmedilmiştirler. Amon dünyanın yaradılışındaki rolünü göstermek için genellikle mavi bir yüzle tasvir edilmiştir. Doğal olarak mavi olmayan Habeş Maymunları da mavi olarak resmedilmiştir. Bunun nedenini bilmesek de, bir mavi kuş olan ibis, tıpkı Habeş Maymunu gibi Thoth’un sembolüydü. Maymunların mavi renkle tasvir edilmesinin sebebi onların Thoth’la ilişkisi olabilir.
Tanrıların saçlarının mavi bir taş olan lapis taşından yapıldığına (lapis lazilu) inanılırdı.

April McDevitt
 

exotic

Banlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2013
Mesajlar
438
Tepkime puanı
2
Yaş
28
Konum
bi güzelin kalbindeyim
İş
Öğrenci [Sürünüyoz bea :D]
güzel bir paylaşımdı.Zevkle okudum.Çok teşekkürler nefertiti :)
 
Üst