Astral seyahat için bavul hazirliklari

enesuynk

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Şub 2012
Mesajlar
225
Tepkime puanı
24
Konum
Daren
Bir yolculuğa hazırlanıyorsunuz bakıyorum.Ne güzel sizin adınıza sevindim ama o da ne??Kaç bavul yaptınız öyle?Peki yalnız mı çıkıyorsunuz bu yolculuğa?Kendinize de haber verseydiniz keşke:( Belki o da gelmek isterdi.Hem yalnız çıkılan pek çok seyahat,sıkıntı ve umduğunu bulamama nedeniyle yarıda kesiliyor;duymuşsunuzdur mutlaka...Boşuna hamallığını yapmayın o bavulların da... Kim bilir ne kaygılarla,gerekli gereksiz doldurdunuz içlerini...Oysa haber verseydiniz kendinize(ruhunuza),o güzel içsel sohbetle bavula ihtiyacınız olmadığını anlayacaktınız belki de...Unutmayın yalnız değilsiniz...Siz varsınız...

Astral seyahat konusuna girmeden önce birkaç önemli husustan bahsetmek istedim.Zamanımız da bol nasılsa.Aceleye gerek yok.Adım adım gidelim..Aramızda uçak bileti almak yerine bu yolla bir yere ulaşmak,önemli bir toplantıya katılmak ya da evlenme teklif etmeyi düşünenler yoktur diye umuyorum.
Astral seyahat sözlük anlamı ile Okültizm’de ve Teozofi'de kullanılan bir terim olup, kişinin uyku gibi hallerde parapsikoloji'ye inanan kişilerce esîrî beden ya da astral beden (Spiritüalizm’de duble) denilen, astral seyahate inanan kişiler tarafından süptil madde denilen maddelerden oluştuğu söylenen "bedeniyle" fiziksel bedeni dışında, yine bu kişiler tarafından iddia edildiğine göre bilinci yerinde olarak, başka mekanlarda dolaşmak üzere yaptığı yolculuğu ve bu bedeniyle geçirdiklerini söyledikleri deneyimleri ifade eder.

Parapsikoloji'de bu, "beden-dışı deneyim" anlamındaki "out-of-body experience" (OBE) olarak, Metapsişik'te ise "şuur projeksiyonu" olarak adlandırılır.

Vikipedi böyle demiş.Onun da anlattıkları okuyanın anlayacağı kadar olmuş…Biraz daha basitleştirirsek;
Şuurumuzun fiziki bedenimizin dışına yansıması ya da diğer bir tanımla, şuurluluk alanımızın genişleyerek beden dışına taşma olayına Astral Seyahat veya Şuur Projeksiyonu adı verilir.
Bu yansıma fiziki evrenin her hangi bir noktasına olabildiği gibi, fiziki evrenin ötesindeki ortamlara da olabilmektedir.

Yani,şimdi ne yapıyoruz? Rahat bir yere sırtüstü uzanıyoruz,düşünmüyoruz ,sadece ruhumuzun bedenimizden yükseldiğini zihnimizde imgeleyerek,hoop beden yatakta siz pencerede,hoop kıtalararası yolculuk,hop aştım kendimi alemler arası bu sefer… Tabii ki böyle bir şey olmuyor…Peki niye olmuyor…

Tecrübesizlik mi? Evet tabi.Bilgim mi yetersiz? Hımm..Belki,olabilir…Korku,sabırsızlık,konsantrasyon eksikliği…?? Hepsi doğrudur.

Ama kendi tecrübelerimden ve bir çok yazılan, anlatılan ve dinlediğim kişilerden edindiğim izlenim şudur:Farkındalık ve bilmenin eksikliği…Evrenin ve kendinizin ne kadar farkındaysanız,ne kadar görme yetisine sahipseniz ,o kadar yakınsınız bunu başarmaya.Aslına bakarsanız,tüm bu aydınlanma ve farkına varma,özü keşfetme sürecinin sonunda tecrübe edilesi bir konuyu araştırıyorsunuz şu an.Çünkü bu,’’Geçen bir astral yaptım,falancanın rüyasına girdim,acayipti’’..vs türünden hava atmak amacıyla uğraşılacak bir konu değildir.Zaten birçok kişi bu duyguyla başaramaz,başaranlar olmaz mı,,olabilir elbet.Kimin beyninin ne kadarını ve nasıl kullanabildiğini biz bilemiyoruz JAncak bu da olağanüstü sayabileceğimiz bir durumdur.Çünkü bu yetenekler doğuştan da gelebilir sonradan da kazanılabilir…Merdivenleri üçer beşer çıkmaya çalışıp kendinizi over-training durumlarına sokmayın:)Yavaş ama kararlı...Bunu biliyorsunuz.O halde?? Kulaktan dolma bilgiler ya da başkalarının tecrübeleri cebinizde dursun;hatta burada okuduklarınız bile...Sizin yapmanız gereken ilk şey:

Sapere aude! Kendi aklını kullanma cesareti göster! - Kant
Bildiğiniz,öğrendiğiniz herşeye kendinizden bir şeyler katın.


Astral seyahati gerçekleştirmek için bazı teknikleri de bilmek gerekiyor.Bu bahsettiğim durum elbette konuya bir şekilde ilgi duyan ve kendini geliştirmek suretiyle ilk astral seyahatlerini gerçekleştirmek isteyenler için geçerli.Doğuştan bu yeteneğe sahip olduğunu hasbelkader öğrenmiş ve içindeki yol göstericiyi,duru görüsünü, inançla takip etmiş olanlar da belki bir üst seviyeye kendilerini taşımak için bu yöntemleri kullanabilirler.Şimdi kısaca başlıklar halinde verelim bunları.Ayrıntılarına ise sonraki yazılarımızda değineceğiz. Öncelikle herkesin kendi tekniğini bulması gerektiğini belirtmek isterim, çünkü bir teknik yok ve duygusal bedeni ilgilendiren bir konu olduğu için hangi tekniği daha rahat yapabiliyorsanız onu kullanmalısınız.

1- Rejim: Örneğin kırmızı et yememek.(Buna pek katılmıyorum.Ancak ağır yemekler hem vücudunuzu hem zihninizi ağırlaştırır.Buna dikkat!)
2- Sabır ve Azim: Tüm okült faaliyetlerde olduğu gibi astral seyahatte de sabırlı olmak, vazgeçmemek önemli.Bir de soğukkanlılığınızı korumayı öğrenmelisiniz.En ufak bir tereddüt,düşüncelerinizin kaymasına,dolayısıyla,yolculuğunuzun yarıda kesilmesine,hiç gerçekleşmemesine veya kendinizi umduğunuzu değil bulduğunu yerken görmenize sebep olabilir.
3- Zaman ve Mekan: Konsantrasyonunuzu en iyi nerede ve ne zaman toparlayacağınızı siz bileceksiniz.Hafif bir müzik,mum ışığına bakmak,salonunuz veya yatak odanız..Size kalmış..
4- Dua: Eğer sipirütüel yanınız,dini inançlarınız sizin odak noktanızda bulunuyorsa o halde dua ederek de rahatlayabilirsiniz. Çalışma öncesi kendinize telkin verebileceğiniz gibi, çalışmaya başladığınız anda: “Bu gece/gün Astral Seyahat yapmak istiyorum, yüksek benliğim/koruyucu meleğim bana lütfen yardım et” vb. tarzda dua edebilirsiniz.Neden olmasın?

5- Nefes ve Gevşeme Teknikleri: Bu konuyu ayrı bir yazıda ele alacağız.

Buraya kadar sadece hazırlık safhasından kabaca bahsettik.Bildiklerinizin dışında bir şey yok farkındayım.Dikkat ettiyseniz her şeyden önemli olan iyi konsantre olmak ve hiçbir şey düşünmemek.Düşünmemek derken bir kutu hapla uyuşturulmuş gibi bir zihin gelmemeli aklınıza.

Benim de kullandığım tek bir teknik var aslında. Golden-Dawn’ın Altın Şafak Hermetik Cemiyeti öğrencilerine verdiği teknikmiş bu. Tek kural var; “Bedeni uyutup, zihni uyanık tutmak”.Evet ,aslında öğrenmeniz gereken bu.

Tüm bu yukarıda yazılı olanları aklınızda tutun.Zaten belki de daha fazlasını çoktan başka yerlerde okudunuz.Sizden istediğim ;lütfen çok uzağa gitmeyin.Neye inandığınızın ya da neye taptığınızın bir önemi yok.Sufizmi bir deneyin.Çok düşündüm acaba insanlara nasıl yardımcı olabilirim diye.Sonunda kararımı verdim.Madem ki bu konulara merak saldınız,önce size aşağıda verdiğim yazıyı okuyun.Tebrizli Şems bildiğiniz gibi Mevlana’nın akıl hocasıdır.Çinli ya da Hintli yaşam kültürlerini anlamaya çalışmaktan daha kolay olacaktır zannımca.Hem Yunus Emre Mevlana,Nesimi gibi bir çok ismin astralle ilgili anıldığını da duymuşsunuzdur.

Okuyun,düşünün ve en baştan başlayın.Unutmayın ki,gün içinde sürekli birilerine kızıyor,suçluyor,kendinizi ,kaderinizi sorguluyor,neden ben deyip duruyorsunuz bir çoğunuz.Haliyle gece yatağa yattığınızda düşünceler uçuşuyor hatta belki de kendinizle kavga ederken buluyorsunuz kendinizi.Okuyun ve anlamaya çalışın.Olmayacağını düşünüyorsanız,ruhunuz kaskatı kestiyse,hele siz onu yumuşatmaktan korkuyor ya da istemiyorsanız;ya bildiğiniz gibi devam edin ya da başka bir uğraş bulun kendinize.Ama her biriniz unutmayın bu yazı sizi birkaç haftada aydınlatıp meditasyonunuzu bir anda desteklemeyecek .Sabırlı olmak ve bakmakla görmek arasındaki farkı fark etmek ve hatta anlamak zorundasınız.



Sürç-i lisan ettiysek affola. Esen kalın.



Gah çıkarım gökyüzüne, seyrederim alemi;

Gah inerim yeryüzüne, seyreder alem beni.

Nesimi





Şems-i Tebrizi’nin 40 Kuralı
1. Kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2. Kural: Hak yolunda ilerlemek yürek işidir,akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun,omzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil !
3. Kural: Kur’an dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonra ki batıni manadır. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
4. Kural: Kainattaki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.
5. Kural: Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği:Bırak kendini, ko gitsin; akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
6. Kural: Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.
7. Kural: Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
8. Kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
9. Kural: Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
10. Kural: Ne yöne gidersen git, doğu,batı,kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
11. Kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Ssenden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
12. Kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
13. kural: Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca ,şeyh, şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
14. Kural: Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
15. Kural: Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
16. Kural: Kusursuzdur ya Allah, onu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir , ne layıkıyla sevebilirsin.
17. Kural: Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
18. Kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara, dışında, başkalarında değil ve unutma ki nefsini bilen Rabb’ini bilir. Başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır
19. Kural: Başkalarından saygı,ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
20. Kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
21. Kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek,kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
22. Kural: Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
23. Kural : Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir ya kıymet bilmeyiz.Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte. Sufi daima orta yerde…
24. Kural : Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak , buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
25. Kural : Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an da burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
26. Kural : Kainat yek vücud, tek varlıktır. Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.
27. Kural : Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır, şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.
28. Kural : Geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu anın hakikatini yaşar.
29. Kural : Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.
30. Kural : Hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.Sufi kusur görmez kusur örter.
31. Kural : Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise ,ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
32. Kural: Aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama !
33. Kural : Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.
34. Kural : Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
35. Kural : Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah’a inanmayan kişi ise içinde ki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
36. Kural : Hileden,desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, sana zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan !
37. Kural : Allah kılı kırk yaracak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır; bir de ölmek zamanı.
38. Kural : Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım ? Diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa,yazık !Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
39. Kural : Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz. Her şey yerli yerinde kalır, merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
40. Kural : Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi mi diye sorma!Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde..

-ALINTI-
 

tNitrotoluen

Banlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2013
Mesajlar
277
Tepkime puanı
4
Yazılar güzel, emeğinize sağlık. Ancak şemsi tebrizinin 40 kuralını farklı bir konuda açılsa daha güzel olur diye düşündüm. Sevgi ve ışıkla
 

xalpx

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Kas 2010
Mesajlar
205
Tepkime puanı
18
Kurallar çok hoş çok değerli bilgiler.
 

enesuynk

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Şub 2012
Mesajlar
225
Tepkime puanı
24
Konum
Daren
estağfurullah ne emeği kopyala yapıştır dan ibaret yaptıklarım . evet ayrı bir konuda derinlemesine tartışılacak zengin bir bölüm 40 kural , kısmet olursa yapmak isterim .
 
Üst