Çocuk görünümlü tanrılar

codzombi

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Kas 2011
Mesajlar
1,169
Tepkime puanı
119
“Antik Yunan ve Roma’da Din, Mitos ve Çocuk Görünümlü Tanrılar”
adlı bu tez çalışmasının kapsamını, adı geçen uygarlıkların inanışlarında,
çocuk formunda ya da çocukluk dönemleri tasvir edilmiş üç tanrı,
Triptolemos, Eros ve Dionysos oluşturmaktadır. Yine çocuk görünümünde
olan fakat tanrı Eros’a benzer üslupta tasvir edilen ve mitolojide çok da fazla
yer bulmayan tanrı Harpokrates’e de çalışmamızda kısaca yer verilmiştir.
Antik dönemde, yalnız Yunan ve Roma uygarlıklarının hüküm sürdüğü
coğrafyada değil çağdaşı olan tüm medeniyetlerde çok tanrılı dinler hâkimdi.
Ancak en zengin mitosların ve öykülerin filizlendiği kültür özellikle Yunan
kültürü olmuştur. Roma mitolojisi de ağırlıklı olarak Yunan mitolojisinden
etkilenmiş, onların tanrılarını aynen kabul ederek Latince isimler vermek
suretiyle inançlarına katmışlardır. Bu tanrılar çoğu zaman dinsel bir inançla
ya da ritüellerle ortaya konan, toplumda yerleşmiş bir düşünce biçimini ve bir
kavramı simgelemekteydiler. Denilebilir ki, tanrılar gerçek değildiler fakat
mutlak surette bir gerçekliği yansıtmaktaydılar. Bu tezin konusunu oluşturan
tanrılardan Eros ve Dionysos hem Yunan hem de Roma mitolojilerinde,
Triptolemos ise sadece Yunan mitolojisinde tapım görmüştür. Harpokrates
ise Mısır kaynaklı bir tanrı olup Yunan ve Roma dünyasınca benimsenmiş
başlı başına bir tanrı olmaktan çok oldukça silik bir karakter olarak kalmıştır.
Bu tezin amacı çocuk görünümündeki bir varlığa tanrısallık yüklemenin
ya da bir tanrıyı çocuk olarak tasavvur etmenin hangi dinsel, toplumsal ya da
düşünsel etkileşimden hareketle, nasıl ve ilk ne şekilde ortaya çıktığını tespit
etmektir.
Çalışmamızın birinci bölümünde, mitos kavramının genel tanımı
yapılmakla beraber, onu nasıl değerlendirmemiz gerektiği üzerinde durulmuş
ve mitos ile tarih arasındaki ilişkiye değinilmiştir. Mitosun, günümüzde nasıl
algılandığının yanı sıra, mitosların hüküm sürdüğü çağda inananlar için ne
ifade ettiği daha mühimdir. Bu sebeple mitosun ne olduğu tarihsel gelişimi
içerisinde ve farklı görüşler ışığında tekrar değerlendirilmeye çalışılmıştır.
İkinci bölüm, antik Yunan ve Roma uygarlıklarına genel bir bakıştır. Bu
uygarlıkların düşünce biçimine ve ilk inanç modellerine genel tarihsel çerçeve
içerisinde değinilmeye çalışılmıştır. Antik dönemde toplumsal örgütlenme,
ekonomik ve siyasi yapı her zaman inançları etkilemiştir. Çünkü din, insan
gereksinimlerini karşılayabildiği ölçüde değer kazanmış ve sahiplenilmiştir.
Bu gereksinimleri de değişen sosyo-ekonomik yapı belirlemiştir. Bu yüzden,
inançlardaki farklılaşmaları daha iyi gözleyebilmek için yüzeysel olarak dinsel
gelişme ve tarih iç içe incelenmiştir.
Üçüncü bölüm tezimizin asıl konusunu oluşturmaktadır. Bu bölümde ilk
olarak ‘çocuk tanrı’ imgesinin kökenine inmeye çalışılmıştır. Bunu tespit
ederken, öncelikle ‘çocuk’ imgesinin ilk kez ne zaman ortaya çıktığı ve bu
motife tanrısallığın ya da kutsallığın yüklenmesinde payı olan etmenlerin
neler olabileceği incelenmiştir. Bu nedenle incelemenin başlangıç noktasını
insanlığın avcı-toplayıcı yaşamdan yerleşik yaşama geçtiği Neolitik Çağ
oluşturmuştur. Bu çağda, ana tanrıça inanışıyla beraber onun kucağında
tasvir edilen çocuk figürleri görülmeye başlanmıştır. Tez konumuzu oluşturan
tanrılar, ortaya çıkışlarından itibaren, geçirdiği tipolojik ve düşünsel
değişimlerini yansıtan örnek mitoslarıyla birlikte değerlendirilmiştir.
Dördüncü bölümde, üzerinde çalıştığımız çocuk görünümlü tanrıların,
düşünsel anlamda simgeledikleri ortak yönler üzerinde durulmuştur. Bu ortak
yönlerin tümüyle bir çocuk tanrı düşüncesinden kaynaklanıp
kaynaklanmadığı irdelenmiştir.
Bu tez çalışması ile çocuk görünümlü tanrılarda birbirine benzer
düşünce ve inanç kalıplarına bağlı olarak üç tanrının da doğayla ilgili ya da
evrendeki döngüsel bir gücü simgeleyip simgelemediği üzerinde
2
yoğunlaşılmıştır. Triptolemos ve Dionysos’da bu döngüsel güç, toprakla yani
tarımla ilişkilendirilmişti. Daha doğru bir ifadeyle toprağı işleme ve ürün alma
döngüsü bu iki tanrıda simgeleşmişti. Eros ise başlı başına evrensel bir güç
olan ve insanlığın soyunun devamını sağlayan üreme gücünü
simgelemekteydi. Üreme düşüncesi ‘sonsuz’du ve bu döngüsellik doğum ve
ölümün kendisiydi. Eros betimleri bu sebeple mezar lahitlerinde de yer
almaktadır. Diğer taraftan bu üç tanrının da ikinci kez doğduğu inancı
mevcuttur.
Bu çalışmada yukarıda bahsedilen ve çocuk formunda tasvir edilmiş
üç tanrı arkeolojik ve filolojik veriler ışığında yeniden değerlendirilmiştir.
Özellikle bu şekildeki betimlemenin ne tür dini inançlarla bağlantılı olduğu
araştırılmıştır.

İndirmek için tıklayınız...: Ekli dosyayı görüntüle 5871
 
Üst