Anadolu’daki dor düzenli tapinaklar

codzombi

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Kas 2011
Mesajlar
1,169
Tepkime puanı
119
ANADOLU’DAKİ DOR DÜZENLİ TAPINAKLAR



İndirmek için tıklayınız...: Ekli dosyayı görüntüle 5829

I. GİRİŞ
Antik Dönem mimarisinde önemli bir yere sahip olan cephe düzenlemesi1 için,
kuşkusuz, iki düzen ön plana çıkmaktadır. Bunlardan ilki Arkaik Dönem başlarında ortaya
çıkan ve daha çok Kıta Yunanistan’da kullanılmış olan Dor Düzenidir2. İkincisi ise ilk
olarak Erken Arkaik Dönemde Kuzey-Batı Anadolu ve Ege Adaları’nda kullanılmaya
başlanan ve Dor Düzenli sütunlara göre sütun çapı daha ince ve sütun boyu daha uzun olan
Ion Düzenidir3. Bu iki düzene kıyasla daha erken kullanım evresi olan ve Arkaik
Dönemden sonra işlevselliğini yitiren Kuzeybatı Anadolu kökenli Aiol Düzeni, her ne
kadar da kendisine kuzey Ege havzasında kullanım sahası bulsa da, stilistik özelliklerinden
dolayı, Yakındoğu kültürlerinin etkisini taşımaktadır4.
Aiol Düzeni Arkaik Dönemle birlikte gelişim ve kullanım ömrünü doldurmuş5 iken,
Ion ve Dor Düzenleri ilk kullanım evrelerinde standart birimlerden yoksundur6. Arkaik
Dönemin sonlarına doğru Dor Düzeni klasik üslubuna ulaşmış7 iken, Ion düzeni ise ancak
tam anlamıyla İ. Ö. geç 4. yy.dan itibaren ideal birimlerine kavuşmuştur8. Hellenistik
Dönemden itibaren ise bu iki düzenden Dor Düzenine oranla, daha çok Ion Düzeni temel
alınarak türetilen Korinth ve Kompozit gibi farklı cephe düzenleri meydana getirilmiştir.
Aynı şekilde, Roma Döneminde özellikle İtalya’da kullanılmış olan Toskana Düzeni
Vitruvius tarafından Dor Düzenin bir çeşitlemesi olarak da kabul edilir 9.
Çalışmanın sınırlarını oluşturan Anadolu coğrafyasında Arkaik, Klasik ve
Hellenistik Dönemde Ion Düzenli tapınaklar ön planda iken, Roma İmparatorluk
Döneminde bu düzene ek olarak, özellikle tapınak mimarisinde Korinth ve Kompozit
düzenlerinin yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Çalışmanın konusunu oluşturan Dor
Düzeni ise Anadolu’daki kentlerde daha çok stoaların, proskenelerin ve propylaionların
cephe düzenlemelerinde kullanılmıştır10.
Antik Dönem Anadolu tapınak mimarisinde, yukarıda anılan üç düzene oranla daha
az kullanılmış olduğu düşünülmesine ve Kıta Yunanistan kökenli olduğu11 kabul edilmesine
rağmen, Dor Düzeni Arkaik Dönemden başlayarak Tüm Antik Çağ boyunca Anadolu
tapınak mimarlığında kısmen de olsa tercih edilen bir düzen olmuştur. Hatta Vitruvius
Anadolu’daki ilk Hellen tapınağının Dor Düzeninde inşa edilmiş Panionion Apollon
Tapınağı olduğunu belirtir12. Fakat arkeolojik veriler ışığında Anadolu’daki en eski Dor
Düzenli tapınak İ. Ö. 630-620 arasına tarihlenen Assos Athena Tapınağı’dır13. Klasik14 ve
Hellenistik15 Dönemlerde Dor Düzenli tapınakların sayısında artış görülmektedir. Dor
Düzenin kullanımı Hellenistik Dönemin sonunda Anadolu’da kesilmez ve Geç Hellenistik
Dönemden çok az farklı versiyonlarla en azından İ. S. 1. yy.ın sonuna kadar inşa edilmeye
devam etmiştir. Yalnız Flaviuslar Dönemi’ndeki anıtların sayısının çokluğuna rağmen İ. S.
2. yy.a kesin olarak tarihlendirilebilen Dor Düzenli yapı sayısı çok azdır16.
Antik Çağ tapınak mimarisinde taşın kullanılmaya başlandığı Arkaik Dönemde inşa
edilen tapınaklarda cephe düzenlemesi için tek bir düzen tercih edilirken17, Klasik Dönem
ile birlikte tapınaklarda iki düzenin bir arada kullanıldığı görülmektedir. En açık örneğini
Atina Akropol’ündeki Athena Parthenon Tapınağı18 ve Propylaia’da19 görüldüğü üzere,
yapının ana yükünü taşıyan dış sütun sırası Dor Düzeninde inşa edilmişken, yapı
duvarlarına yakın olması nedeniyle üzerine fazla yük binmeyecek olan iç sıra sütunlarda
Ion Düzeni kullanılmıştır20. Aynı düşünceden hareketle Antik Çağda çok katlı yapıların
inşasında alt kat taşıyıcısı olarak Dor Düzeni, üst katlar için Ion veya Korinth Düzeni tercih
edilmiştir21. Roma İmparatorluk Döneminde ise mimaride kullanılan yeni teknikler ve
bakışım kuralları çerçevesinde çok katlı cephelerin alt katında sade görünümlü Dor Düzeni,
yerini, aynı oranda yükü taşıyabilecek kapasiteye sahip ve hareketli süslemeleriyle de seyir
zevkine hitap eden Kompozit Düzene bırakmıştır22. Bunun yanında, işçilik maliyetinin
düşük olması nedeniyle23 önceki dönemler kadar yoğun olmasa da, Dor Düzeni de tercih
edilebilmektedir. Yukarıda verilen örneklere benzer farklı cephelerde ayrı düzenlerin
kullanılması ile oluşan iki düzene sahip yapılar yanında, iki düzenin tek bir cephede birlikte
kullanılması ile oluşan karışık üsluplu24 cephelere sahip yapıların Anadolu dışında25 ve
Anadolu’da26 geniş ölçüde kullanılmış olduğu bilinmektedir.
Yapıların cephesinde hangi düzenin tercih edileceği hususunda en belirleyici etken,
düzenlerin belirli oranlar dahilinde yapılarda ne kadar kullanılabilir oldukları ile ilişkili
görünmektedir27. Erken dönem tapınaklarında kesin oranlar uygulanmadığı için anıtsal
yapılarda çoğunlukla bölgesel etkilerin ön plana çıktığı görülmektedir28. Hellenistik
Dönemden itibaren, mimaride belli oransal kurallar gelişmiş ve yapılar kendi içinde sayısal
uygunluk gösterecek şekilde inşa edilmiştir29. Roma İmparatorluk Döneminde ise yapım
tekniğinde kesin kurallara bağlı kalınmakla birlikte, Anadolu geleneğinin dışına çıkılarak,
tapınaklarda malzemenin, topografyanın ve maddi imkanların izin verdiği ölçüde değişik
düzenler ve planlar uygulanmıştır30.

Sedat AKKURNAZ
 
Üst