Çocuklar neden her Şeye aĞlar ve İlk aŞk, İlk ÖpÜcÜk neden unutulmaz?

MEX-ZELCEFA-XO

Banlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2013
Mesajlar
510
Tepkime puanı
15
Kısa bir süreliğine dışarı çıkacaksınız ama çocuğunuz sizden ayrılmak istemiyor ve ağlıyor.
Evinize gelen misafirler gidecekler, çocuğunuz gitmesinler diye ağlıyor.
Kardeşi / arkadaşı oyuncağını almaya kalktığında vermek istemiyor ve ağlıyor.
İstediği her şey anında olsun diye bekliyor, olmadığında ağlıyor.

Eminim çocuğu olan tüm aileler bu zor dönemden geçmiştir. Hatta, büyüdüğümüzde çocukken ne kadar kolay ve her şeye ne kadar çok ağlayabildiğimizi düşünüp şaşırdığımız da olmuştur. Çocukken her şey ÇOK’tur zaten. Çok gülersin, çok ağlarsın, çok seversin...

Aslında bütün bunların sebebi çok basittir; BEYİN ve tecrübe.

Öncelikle; beyin aslında bizim sandığımız kadar zeki bir organ değil. Kendi ürettiği hormonlara ve kimyasallara bağımlı yaşayan bir organ beyin. Korkuları, yoksunluk krizleri, kendini koruma gibi sebeplerle çoğu zaman bizi yanlış yönlendiren ve bu yanlış yönlendirmelerine de harika sebepler üreterek bizi kandıran bir organ.

Çocukken insanın çok fazla tecrübesi yoktur. Bu tecrübesizlik hali yaşanan şeyin olabilecek en kötü şey olduğunu düşündürür. Annen 15 dakikalığına komşuya gidecekse, bu senin için dünyanın sonu olabilir. Çünkü hem 15 dakika senin için anlamlı bir zaman dilimi değildir, hem de annenden ayrılmak ile ilgili beynin de bir veri yoktur. Bu nedenle yoksunluk olacağı korkusuyla beyin tüm duyuları harekete geçirip annenin gitmesini engellemek için elinden geleni yapar. Çocuk ancak bir kaç sefer sonra buna alışır. Kimi zaman alışması daha da uzun sürebilir. Eğer annenin evden ilk gidişinde çocuk kötü bir olay yaşadıysa beyin bunların hepsini kayıt altına alırken annenin gidişi ile acıyı/korkuyu eşleştirir ve her seferinde aynı sıkıntıyı yaşayacağını düşünerek krizler geçirebilir.
Beynin çalışma sistemine göre, beyin bir şeyi sadece ilk kez yaparken bütün duyuları, duyguları ve dikkati ile yoğunlaşarak takip ediyor. Aynı şey karşısına ikinci kez geldiğinde ise “Bunu biliyorum, geç” şeklinde bir yaklaşımda bulunuyor. Kimi zaman başınıza gelmiştir, bir yere ilk kez yemeğe gidersiniz ve gelen yemeğin tadı muhteşemdir, sizi kendinizden alır. Ancak ondan sonra oraya ne zaman giderseniz gidin ilk seferindeki tadı bir daha asla yakalayamazsınız. Sebebi restoranın kullandığı malzemeyi veya ahçısını değiştirmiş olması değil, sizin beyninizdir aslında. İlk seferinde tüm varlığıyla orada hazır kıta olan beyin, aynı olayı ikinci kez yaşayacağı zaman o kadar dikkat etmez.

Bu sebeple ilk aşk çok can acıtıcıdır genelde. Beyin hem olumlu, hem de olumsuz hislerin hepsini pür dikkat olduğu zamanda yaşamaktadır. İlk aşk acısını atlattıktan sonra insan büyür, olgunlaşır, tecrübe kazanır. Çünkü artık bilir ki aşk acısından ölünmez. Aynı sebeple ilk öpücük de pek unutulmaz.

Sonuç olarak; bebekler ve çocuklar her zaman çok ağlayacaklar, ancak böyle tecrübe kazanacaklar. Ne yazık ki tecrübe kazandıkça o eski duyarlı halleri kaybolacak ve büyüyecekler. Bugün dönüp arkama bakıyorum, ne kadar gereksiz şeylere, kişilere ağlamışım eskiden, ne gereksiz insanları taşımışım aklımda... Siz siz olun beyninizin nasıl çalıştığını iyi öğrenmeye bakın. “Ben böyleyim” dediğiniz her şeyin aslında beyninizin size bir oyunu olduğunu unutmayın. Antidepresanlar nasıl insanları mutlu ediyorsa aslında doğru ilaçlarla sizi bir ruh hastasına, bir dahiye, bir sapığa, bir katile, çok dindar birine döndürebilmek de mümkün. O yüzden beyninizi iyi tanıyarak kendinize çok daha konforlu ve huzurlu bir hayat yaratabilmeniz mümkün. Eskiye çok takılıp kalmayın, yeniliklerden korkmayın ama rüzgarına da kapılıp gitmeyin.
 
Üst