Kalp kırıklığna karşı uygulama var mı?

hippolyte

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Kas 2010
Mesajlar
139
Tepkime puanı
2
Kalbim çok kırılıyor,o kadar ki hayatta dostum yok bunu edebi yazı sanmayın gerçekten durum böyle sadece annem ve kardeşim var elhamdulililah onlar yeter ama ,insan arkadaş dost da istiyor benim hiç arkadaşım kalmadı hepsi gitti çok kalbim kırılıyor hep o hissi bilirsiniz neyse uzatmadan kalp kırıklığını önlemek için bir uygulama var mı onu deniyeceğim,her gün dua ediyorum yıllardır hiç bir şey olduğu yok anladım ki Allah beni sevmiyor ve sevmeyecek ondan ölmeyi de dileyeceğim artık sıkıldım yeter
 

asterix

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Mar 2013
Mesajlar
743
Tepkime puanı
105
Bence kalbinin kırılmasına izin verme, giden gider kalan kalır yenileri gelir bunları takmamak lazım,her insan dünyada yalnızdır bunu farketemli yüzleşmelidir , çoğu ilişki bu yalnızlık korkusunu bastırmak için bir savunma mekanizması niteliğinde sahte ve yüzeysel ilişkiler Brezilya dizisi gibi, insanlara bağımlı olmamayı öğrenmek lazım ,çoğu kişi illüzyoni bir şekilde etrafındaki kalabalığı bir şey sanır,gerçek dostluk çok nadir bulunur altın kıymetindedir ,ilk önce kendi kendimizin dostu olmayı başarmamız lazım ,bunları zamanında yaşadım ,bir dönem insan içine dönüp çalışması gerekiyor ,o dönem geçiyor ,şimdi çoğu insan beni sıkıyor yalnız kalmak istiyorum yalnız kalınca üretken oluyorum,yalnız kaldım diye negatif düşünmeden tadını çıkarmalı, kendi üzerinizde çalşmalı ,okumalı vs bilncimiz geliştiği oranda yalnızlığı tercih eder oluyorsunuz.
 

tNitrotoluen

Banlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2013
Mesajlar
277
Tepkime puanı
4
bence insanlar bilinci geliştiği oranda yalnız kalmayı tercih etmemeli. Sonuçta yaşanabilecek en mükemmel duygulardan biri dostluk ve aşktır. Bir de insanlar kendini yalnız birey olarak hissetmemeli dostluk, sonsuz güvenebilmek vb gibi hislere ulaşmalı, tadını çıkartmalı. ayrıca çok haklısınız ki insanların etrafındaki gereksiz kalabalık bence de yanlış keşke herkes bunun farkında olabilse
 

MoNa

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Eyl 2013
Mesajlar
64
Tepkime puanı
8
Bu yalnız kalmak kelimesinin bile az kaldığı ağır bir durum
ve sanmayın bir tek siz yaşamaktasınız.

Yıllarca emekler vererek, fedakarlıklar yaparak kazandığımız insanlar, birgün teker teker gidebiliyorlar.
Aynı durumu uzun süredir yaşamaktayım,
artık öyle bir noktaya geldim ki, kalanlarıda ben sildim.
Zaten varlıkları ile yoklukları fark etmeyecek idi.

Şimdi. Sebebi nedir diye düşünmüyorum artık.
Önceleri herkesin menfaatleri için bu şekilde davrandıklarını,
işlerine daha çok yarayan kimseleri bize tercih ettiklerini düşünmüştüm.
Yani suçlamış, kendimden başka kişi ve olayları suçlu bulmaya meyletmiştim.
Sonra bu suçlama duygusu ile birlikte içimde öfke ve hatta kin duygusunun da bulunduğunu farkettim.
Bir tane bile olsa, bir kişiye karşı bile olsa, bizim içimizde kendisine yer bulmuş olan suçlama, öfke,kin duygusu
bizi alıp bu kategoriye koyuveriyormuş meğer.

Sevgi ve pozitif yaşam enerjileride tam karşıt durumda olduklarından, biz o seviyedeki kişi ve olayları kendimizden doğrudan uzaklaştırıyoruz.

Yani herşeyin sorumlusu sadece biz kendimiziz.
Affedememe gibi bir sorun var ortada.
bunu bitirip, uzlaştığımız zaman,
herşeyi her nasılsa olduğu gibi kabule geçtiğimiz zaman herşey düzelecek bilgisine ulaştım.

Bu ise öyle birgünde olacak bir şey değil.
Uygulama ve çalışmalar ile kendimizi devamlı dik tutmayı başarmakla işe koyulunuyor.

Bir sürü yöntemler var, uygulamak kolay değil, istekliolunsa bile süreç gerekiyor.

Ortada bir sorun var, sorun tamamen bizden kaynaklanıyor.
Zoraki insan kazanmaya çalışmak yerine, kendimizi istediğimiz tarzda insanların bizimle aynı yüksek frekansta buluşabilmeleri için yükseltmek gerekiyor,
ve herşey kendimizi yeniden eğitmekle gerçekleşecek.

Öğrendiklerim ile henüz netice elde edemedim.
zaman zaman çok kötü baş aşağı düşüyorum yine,
hayattan bıkıp herşeyi bırakmayı istesek bile, bu olmayacak bir iş.

Yani uzun lafın kısası, kendimizi kendimiz taşıyarak bu bataklıktan kurtulabileceğiz.
İş kolay değil, ama çabalamaya değer.
Kaybedecek birşey kalmayınca, artık son çare ne ise ona sarılıyor insan.

Ve hepside hayat eneyimi işte.
Suçlu ararken kendimizi gösterdim ya, aslında kendimizi bile affedebilmek gerekiyor.
Hatta en çok kendimizi bağışlamalı, en önce bunu öğrenmeye çalışmalıyız.

Bazen oluyor, bazen herşey başa dönüyor.
Kesin çözüm bu. Kısa yol soracak olursanız henüz bende bulamadım.

Bulan varsa yardımlarını istirham ederiz.

İyilik adına konuya katıldım,
şifa dilerim, kendime ve herkese. amin.
 

hippolyte

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Kas 2010
Mesajlar
139
Tepkime puanı
2
Evet,katılıyorum belki inanmıyacaksınız ama görüştüğüm bir tanacik arkadaşım bile yok ne telefon ne internet ne normal olarak...hiçbiri kalmadı hepsi gitti bir gün övgüler düzen bir lafınla seni siliyor o yüzden napacağımı şaşırdım Allahın beni sevmediği ihtimalini düşünüyorum ve ona kızgınım
 

MoNa

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Eyl 2013
Mesajlar
64
Tepkime puanı
8
Siz kendinizi sevmezseniz, yada kelimeyi "biz" olarak kullanayım daha iyi.
Biz kendimizi sevmezsek başka insanlar bizi neden sevsin?
Allah bizi sevmeseydi yaratmazdı, ama biz kendimizi sevgisizlik ile incittiğimiz sürece bizden memnun ve hoşnut olmayacağı kesin.
O halde Allah'ımız ile olan ilişkimizi düzeltip güzelleştirmemizin yolu ve yöntemi bile,
bizim kendimize olan sevgi, itina, sadakat,vefa ve yüksek değer verme durumlarımızla ilgili.

İnsanlar bizi sevmiyor diye düşündükçe, bu kendimize acıma, kendimizi kurba durumunda görme gibi devamlı negatif enerjiler üreten bir trafo durumuna getiriyor bizi.

Benim sözlerim çok çalışır olmayacaktır eminim.
Çünkü kişi kendisinde çalıştırmayı başaramadığı bilgileri ne kadar çok söylerse söylesin işe yaramaz.

Kişisel gelişim uzmanlarının başarısı da burada zaten,
onlar önce kendilerini öne geçirip, sonra diğerlerine el uzatıyorlar.

Dağa tırmanmadan, aşağıdan gelenleri çekip çıkaramayız.
 

ptaah

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Kas 2010
Mesajlar
280
Tepkime puanı
20
Konum
Allah'ın anıldığı yerlerden
Nereden girsem konuya bilemiyorum.İnsanlardan vefa beklemeyin derim.Bende aynı olayı yaşadım.Arayıp sorduğum güzel sohbet ettiğim insandan taşındıktan sonra ilgi telefon bekledim.Geçmişte ki arkadaşlarımdan da kibarlık ,anlayış,telafi bekledim.Amacım insanları karalamak değil.Bana yardım eden insanlarda oldu.Onun gidişiyle beraber kendimi boşlukta hissettim.Sonra şu karara vardım Allah ve kedimden başka bir yardımcım yok.Zaten insanlara çok bağlanan beklentilere giren bir yapım olmadığı için hafif atlattım.Bu yalnızlık döneminde Allah'a yaklaştım , imanım çok arttı.Nefsimi tanıdım.
Bu dönemini faydalı işler yaparak geçirirseniz mesela bir kursa yazılarak kendinizi düşüncelere dalmaktan bir nebze kurtarabilirsiniz.Ayrıca şunu da unutmamak lazım ki insan ilişkilerinin getirisi ve götürüsü vardır.Onun için insan ilişkilerinde istikrar beklemeyin selamınızı da kimseden esirgemeyin.
Yıllardır dua ediyorum demişsiniz.Niyet önemlidir tabi ama hayatınıza insan çekmek için biraz çıtayı indirmeniz gerekiyor.Aksi takdirde kafanıza göre birinizin hayatınıza girme süresi uzayacaktır.Aceleniz yoksa benim gibi çıtanızı istediğiniz seviyede tutun derim:)

Birde Yunus Emrenin bakışıyla bakın

Kime gönül verir isem,
Benim ile yar olmadı.
Halim bilip derdim sorup
Bana vefadar olmadiı.

Haktan meğer takdir idi,
Aşık oldu gönlüm sana
Hiç kimseler bencileyin,
Aşka giriftar olmadı.
 

hippolyte

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Kas 2010
Mesajlar
139
Tepkime puanı
2
Siz kendinizi sevmezseniz, yada kelimeyi "biz" olarak kullanayım daha iyi.
Biz kendimizi sevmezsek başka insanlar bizi neden sevsin?
Allah bizi sevmeseydi yaratmazdı, ama biz kendimizi sevgisizlik ile incittiğimiz sürece bizden memnun ve hoşnut olmayacağı kesin.
O halde Allah'ımız ile olan ilişkimizi düzeltip güzelleştirmemizin yolu ve yöntemi bile,
bizim kendimize olan sevgi, itina, sadakat,vefa ve yüksek değer verme durumlarımızla ilgili.

İnsanlar bizi sevmiyor diye düşündükçe, bu kendimize acıma, kendimizi kurba durumunda görme gibi devamlı negatif enerjiler üreten bir trafo durumuna getiriyor bizi.

Benim sözlerim çok çalışır olmayacaktır eminim.
Çünkü kişi kendisinde çalıştırmayı başaramadığı bilgileri ne kadar çok söylerse söylesin işe yaramaz.

Kişisel gelişim uzmanlarının başarısı da burada zaten,
onlar önce kendilerini öne geçirip, sonra diğerlerine el uzatıyorlar.

Dağa tırmanmadan, aşağıdan gelenleri çekip çıkaramayız.
,

Sizin sözleriniz çalışır,çünkü hak veriyorum sanki beni anlattımız o kadar negatif bir insanım ki psikiyatristim de bunu diyor zaten özel olarak annemede demiş kızınız ne kadar güvensiz ne kadar negatif düşünceli demiş..ben universite okudum bitirdim yıllardır iş arıyorum buluyorum ama gitmiyorum 'beni sevmezler orada,sorunlar olur aşagılarlar' gibi düşüncelerim nedeniyle kendimi eve kapattım dediğizde haklısınız Hepiniz o yüzden...param olduğunda bu tür kurslara gideceğim birinin eliminden tutması gerek..olumlamalar tek başına olmuyor inanmadığım için olmaz diyorum..
 

MoNa

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Eyl 2013
Mesajlar
64
Tepkime puanı
8
İnanmak bizim için, tüm hayatımızın anlamlı ve özellikli yaşanabilmesi için elimizdeki tek güç.
Yanlış bile olsa birşeye inanmak lazım.
Ki sırf biz öyle inandığımız için işe yarayan bir ilaçtır inanmak.

Bu sabah okuduğum aşağıdaki yazı azıcık bile olsa katkı verebilir.
sevgi ile kopyaladım, emeği geçenler kimler ise teşekkürler.


_________________
UYANIŞIN 12 Belirtisi

1) Bedensel ağrı ve sızılar.
Özellikle sırt, bel ve boyun belgesinde. Bu ağrılara yoğun bir DNA değişimi neden oluyor. Bu ağrılar geçicidir.
2) Nedensiz derin bir üzüntü...
Geçmişini geride bırakıyorsun, sadece geçmişini değil, bütün yeniden doğuşun yol açtığı karmaları. Tıpkı eski evden yeni bir eve taşınırken geride bıraktıkların için üzüldüğün gibi, geçmiş yaşamlarla da vedalaşmak üzüntüye yol açıyor. Bu üzüntü geçicidir
3) Nedensiz gözyaşlarına boğulmak
Bu da tıpkı iki numarada belirtildiği gibi ortaya çıkıyor. Ağlamak iyi gelir ve sağlığa da yararlıdır. Ayrıca eski enerjiler bu yolla dışarı atılıyor. Bu da geçici bir durumdur.
4) Mesleki hayatta ani bir değişim
Bu çok yaygın bir durum. Sen değiştiğin zaman çevren de değişiyor. Kendine nasıl uygun bir iş bulacaksın diye dert etme. Çünkü bu da geçici bir durum. Şu anda geçiş dönemini deneyimliyorsun. Hayal ettiğin işi bulana kadar farklı farklı iş kollarında kendini çalışıyor bulursan şaşırma.
5) Aile ve akrabalardan uzaklaşma
Karmaların dolayısıyla ailenle aranda bağ vardı. Ancak bu karmalar çözülürken aile ve akraba ilişkilerinin de çözülmesi çok normal. Kendini aile ve arkadaşlarından uzaklaşıyor gibi hissedebilirsin. Bu da geçici.
Korkma. Yakın bir zamanda söz konusu kişilerle farklı bir düzeyde yeni bağlar kurabilirsin. Ancak bu kez söz konusu ilişkilerin eski karmalardan arınmış ve yeni enerjiye demirlemiş olacak.
6) Uyku düzeninde bozulma
Tahminen geceleri 02.00 ile 04.00 arasında uyanıyorsun. Kafanda bin bir konu seni meşgul ediyor. Bazen da sadece nefes almak için uyanıyorsun. Endişe etme. Eğer tekrar uyuyamıyorsan kalk ve hoşuna giden şeylerle meşgul ol. Bu durum da geçici.
7) Kabus görme
Savaşlar, katliamın yanı sıra korkunç varlıklar tarafından takip edildiğini rüyalarında görüyorsan korkma. Çünkü kelimenin tam anlamıyla eski enerjiyi üzerinden atıyorsun. Savaş, katliam, takip edilme ve korkunç yaratıklar tam da bunun sembolüdür. Korkma, bu durum da geçici.
Yönsüzlük duygusu
Bazen kendini yeterince bu dünyaya ait değilmişsin gibi hissedebilirsin. Ya da kelimenin gerçek anlamıyla yeterince ayaklarının yere basmadığı, iki âlem arasında kıstırılıp kaldığın hissine kapılabilirsin. Bu gerçekten de mekân anlamında öyledir. Bu da geçici bir durumdur. Bilincin yeni enerjideki geçişi deneyimlerken, bedenin dünyada asılı kalır. Yeterince odaklanmak için ormanda yürüyüşler ya da doğada zaman geçirilmesi önerilir.
9) Kendi kendine sohbetler
Son zamanlara kendini kendinle sohbet ederken yakaladığın anların çoğaldığını fark edersin. Hatta birden bire son yarım saattir kendinle sohbet ettiğini hatırlarsın. "İç"inde yeni bir iletişim düzeyiyle karşı karşıyasın. Bu kendinle sohbetler aysbergin görünen tarafıdır. Bu sohbetler gittikçe derinleşecek ve akıcı hale gelecek. Birden farkındalıkların arttığını göreceksin. Olaylar arasındaki bağlantıları aniden keşfedeceksin.
Merak etme çıldırmıyorsun, sen yeni enerjideki Shaumbra yolundasın.
10) Yalnızlık hissi-Hatta insanlarla birlikteyken bile
Kendini yalnız ve insanlardan "ayrı" bırakılmış hissediyor olabilirsin. Ancak kalabalıklara girmeyi de istemiyor olabilirsin. Shaumbra olarak kutsal ve yalnız bir yoldasın. Yalnızlıktan ne kadar bunalsan da, insanlarla bir arada olmak da içinden gelmiyor olabilir. Ayrıca yalnızlık duygusu, enkarnasyonların boyunca yanında bulunan ruhsal rehberinin daha fazla esneyerek gelişmen için sana yer açmak istemesi ve senden ayrılmasından da kaynaklanır.
Bu da geçici. İçindeki boşluk, sevgi ve ışıkla yeniden dolacak.
11) Coşku ve tutkunun yitirilmesi
Her şeye karşı kayıtsız olduğun bir dönemde bulunuyor olabilirsin. Endişelenme, her şey yolunda. "Hiçbir şey yapmak istememe" nin tadını çıkar. Çünkü bu da geçici. Bu tıpkı bilgisayarın yeniden yüklenmesine benzer. Bilgisayarı yeniden daha karmaşık bir programla yüklemek için önce kapamak, ardından açmak gerekir.
12) Özlem duygusu
Bu belki de seni zorlayan en güçlü meydan okumalardan biridir. İçinde ta
derinlerde bu gezegeni terk etmeyi ve yuvaya dönmeyi isteyen bir duyguyu
zapt etmek bazen güçleşir. Bunun intihar eğilimi ile ya da öfke ve kızgınlıkla da bir alakası yok. Bu sadece sessizce yuvaya dönmek isteyen bir tarafındır.
Sen karmik devrini tamamladın. Bu hayat için imzaladığın sözleşmenin işi bitti. Ek bir hayat için hazırsın. Bu geçiş döneminde diğer tarafın nasıl bir his verdiğini hatırlıyorsun. Burada, dünya üzerinde yeni bir göreve hazır mısın? Yeni enerjiye kök salmak için karşılaşacağın meydan okumalara hazır mısın?
Evet! Tabii ki hazırsın. İstersen hemen şimdi yuvaya gidebilirsin değil mi?
Ancak bu kadar enkarnasyondan geçtikten sonra, bu kadar yol kat ettikten
sonra, sonunu görmeden filmi yarıda bırakmanın doğru olmayacağını
sen de biliyorsun. Ayrıca Ruh'un sana burada ihtiyacı var. Diğerlerinin de bu geçiş döneminden yeni enerjiye atlaması için sana ihtiyaçları var.
Diğerlerinin de eski enerjiden yeni enerjiye atlamayı göze almış bir
"insan"a ihtiyacı var. Üzerinde şimdi bulunduğun yol sana Tanrı insan olma yolunda gereken bütün tecrübeleri ve hediyeleri sunuyor.

Bu yolculukta bazen karanlığa gömülsen ve yalnız olduğunu hissetsen
de sakın unutma...

-*-alıntıdır-*-
 

hippolyte

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Kas 2010
Mesajlar
139
Tepkime puanı
2
İnanmak bizim için, tüm hayatımızın anlamlı ve özellikli yaşanabilmesi için elimizdeki tek güç.
Yanlış bile olsa birşeye inanmak lazım.
Ki sırf biz öyle inandığımız için işe yarayan bir ilaçtır inanmak.

Bu sabah okuduğum aşağıdaki yazı azıcık bile olsa katkı verebilir.
sevgi ile kopyaladım, emeği geçenler kimler ise teşekkürler.


_________________
UYANIŞIN 12 Belirtisi

1) Bedensel ağrı ve sızılar.
Özellikle sırt, bel ve boyun belgesinde. Bu ağrılara yoğun bir DNA değişimi neden oluyor. Bu ağrılar geçicidir.
2) Nedensiz derin bir üzüntü...
Geçmişini geride bırakıyorsun, sadece geçmişini değil, bütün yeniden doğuşun yol açtığı karmaları. Tıpkı eski evden yeni bir eve taşınırken geride bıraktıkların için üzüldüğün gibi, geçmiş yaşamlarla da vedalaşmak üzüntüye yol açıyor. Bu üzüntü geçicidir
3) Nedensiz gözyaşlarına boğulmak
Bu da tıpkı iki numarada belirtildiği gibi ortaya çıkıyor. Ağlamak iyi gelir ve sağlığa da yararlıdır. Ayrıca eski enerjiler bu yolla dışarı atılıyor. Bu da geçici bir durumdur.
4) Mesleki hayatta ani bir değişim
Bu çok yaygın bir durum. Sen değiştiğin zaman çevren de değişiyor. Kendine nasıl uygun bir iş bulacaksın diye dert etme. Çünkü bu da geçici bir durum. Şu anda geçiş dönemini deneyimliyorsun. Hayal ettiğin işi bulana kadar farklı farklı iş kollarında kendini çalışıyor bulursan şaşırma.
5) Aile ve akrabalardan uzaklaşma
Karmaların dolayısıyla ailenle aranda bağ vardı. Ancak bu karmalar çözülürken aile ve akraba ilişkilerinin de çözülmesi çok normal. Kendini aile ve arkadaşlarından uzaklaşıyor gibi hissedebilirsin. Bu da geçici.
Korkma. Yakın bir zamanda söz konusu kişilerle farklı bir düzeyde yeni bağlar kurabilirsin. Ancak bu kez söz konusu ilişkilerin eski karmalardan arınmış ve yeni enerjiye demirlemiş olacak.
6) Uyku düzeninde bozulma
Tahminen geceleri 02.00 ile 04.00 arasında uyanıyorsun. Kafanda bin bir konu seni meşgul ediyor. Bazen da sadece nefes almak için uyanıyorsun. Endişe etme. Eğer tekrar uyuyamıyorsan kalk ve hoşuna giden şeylerle meşgul ol. Bu durum da geçici.
7) Kabus görme
Savaşlar, katliamın yanı sıra korkunç varlıklar tarafından takip edildiğini rüyalarında görüyorsan korkma. Çünkü kelimenin tam anlamıyla eski enerjiyi üzerinden atıyorsun. Savaş, katliam, takip edilme ve korkunç yaratıklar tam da bunun sembolüdür. Korkma, bu durum da geçici.
Yönsüzlük duygusu
Bazen kendini yeterince bu dünyaya ait değilmişsin gibi hissedebilirsin. Ya da kelimenin gerçek anlamıyla yeterince ayaklarının yere basmadığı, iki âlem arasında kıstırılıp kaldığın hissine kapılabilirsin. Bu gerçekten de mekân anlamında öyledir. Bu da geçici bir durumdur. Bilincin yeni enerjideki geçişi deneyimlerken, bedenin dünyada asılı kalır. Yeterince odaklanmak için ormanda yürüyüşler ya da doğada zaman geçirilmesi önerilir.
9) Kendi kendine sohbetler
Son zamanlara kendini kendinle sohbet ederken yakaladığın anların çoğaldığını fark edersin. Hatta birden bire son yarım saattir kendinle sohbet ettiğini hatırlarsın. "İç"inde yeni bir iletişim düzeyiyle karşı karşıyasın. Bu kendinle sohbetler aysbergin görünen tarafıdır. Bu sohbetler gittikçe derinleşecek ve akıcı hale gelecek. Birden farkındalıkların arttığını göreceksin. Olaylar arasındaki bağlantıları aniden keşfedeceksin.
Merak etme çıldırmıyorsun, sen yeni enerjideki Shaumbra yolundasın.
10) Yalnızlık hissi-Hatta insanlarla birlikteyken bile
Kendini yalnız ve insanlardan "ayrı" bırakılmış hissediyor olabilirsin. Ancak kalabalıklara girmeyi de istemiyor olabilirsin. Shaumbra olarak kutsal ve yalnız bir yoldasın. Yalnızlıktan ne kadar bunalsan da, insanlarla bir arada olmak da içinden gelmiyor olabilir. Ayrıca yalnızlık duygusu, enkarnasyonların boyunca yanında bulunan ruhsal rehberinin daha fazla esneyerek gelişmen için sana yer açmak istemesi ve senden ayrılmasından da kaynaklanır.
Bu da geçici. İçindeki boşluk, sevgi ve ışıkla yeniden dolacak.
11) Coşku ve tutkunun yitirilmesi
Her şeye karşı kayıtsız olduğun bir dönemde bulunuyor olabilirsin. Endişelenme, her şey yolunda. "Hiçbir şey yapmak istememe" nin tadını çıkar. Çünkü bu da geçici. Bu tıpkı bilgisayarın yeniden yüklenmesine benzer. Bilgisayarı yeniden daha karmaşık bir programla yüklemek için önce kapamak, ardından açmak gerekir.
12) Özlem duygusu
Bu belki de seni zorlayan en güçlü meydan okumalardan biridir. İçinde ta
derinlerde bu gezegeni terk etmeyi ve yuvaya dönmeyi isteyen bir duyguyu
zapt etmek bazen güçleşir. Bunun intihar eğilimi ile ya da öfke ve kızgınlıkla da bir alakası yok. Bu sadece sessizce yuvaya dönmek isteyen bir tarafındır.
Sen karmik devrini tamamladın. Bu hayat için imzaladığın sözleşmenin işi bitti. Ek bir hayat için hazırsın. Bu geçiş döneminde diğer tarafın nasıl bir his verdiğini hatırlıyorsun. Burada, dünya üzerinde yeni bir göreve hazır mısın? Yeni enerjiye kök salmak için karşılaşacağın meydan okumalara hazır mısın?
Evet! Tabii ki hazırsın. İstersen hemen şimdi yuvaya gidebilirsin değil mi?
Ancak bu kadar enkarnasyondan geçtikten sonra, bu kadar yol kat ettikten
sonra, sonunu görmeden filmi yarıda bırakmanın doğru olmayacağını
sen de biliyorsun. Ayrıca Ruh'un sana burada ihtiyacı var. Diğerlerinin de bu geçiş döneminden yeni enerjiye atlaması için sana ihtiyaçları var.
Diğerlerinin de eski enerjiden yeni enerjiye atlamayı göze almış bir
"insan"a ihtiyacı var. Üzerinde şimdi bulunduğun yol sana Tanrı insan olma yolunda gereken bütün tecrübeleri ve hediyeleri sunuyor.

Bu yolculukta bazen karanlığa gömülsen ve yalnız olduğunu hissetsen
de sakın unutma...

-*-alıntıdır-*-

Çok doğru ya,yanlışta olsa inanmamız etkiliyor bazı şeyleri bugün daha iyiyim mesajlarınız sayesinde..
 

MoNa

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Eyl 2013
Mesajlar
64
Tepkime puanı
8
önemli olan o iyilik halinin kaynağının içimizden başlayarak devamlı olması.
yani kendimiz bir iyilik kaynağı olduğumuzu hatırlamalıyız,
bende bunun için çalışmaktayım,
bu bizim kendimizle birlikte başkalarına da devamlı güç verebilme yeneğimizin canlanması demek.

dışarıdan gelen faydalar kısa süreli ve geçici olmakta,
ve her zaman ulaşmakta mümkün olmamakta.

daimi esenlik haline ancak kendi içimizdeki yolculuk ile edinebildiğimiz bilgi ve yaşanan bir sevgi hali ile yükselebiliyoruz.

iyilik hallerimizin Rabbimizin herbirimize içsel olarak lutfettiği muhabbet tohumunun yeşermesi ile daimi olmasını dilerim. amin
 

hippolyte

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Kas 2010
Mesajlar
139
Tepkime puanı
2
önemli olan o iyilik halinin kaynağının içimizden başlayarak devamlı olması.
yani kendimiz bir iyilik kaynağı olduğumuzu hatırlamalıyız,
bende bunun için çalışmaktayım,
bu bizim kendimizle birlikte başkalarına da devamlı güç verebilme yeneğimizin canlanması demek.

dışarıdan gelen faydalar kısa süreli ve geçici olmakta,
ve her zaman ulaşmakta mümkün olmamakta.

daimi esenlik haline ancak kendi içimizdeki yolculuk ile edinebildiğimiz bilgi ve yaşanan bir sevgi hali ile yükselebiliyoruz.

iyilik hallerimizin Rabbimizin herbirimize içsel olarak lutfettiği muhabbet tohumunun yeşermesi ile daimi olmasını dilerim. amin

Amin,yılmamalı umarım güzel haberler alırız..
 

BlueS

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
66
Tepkime puanı
2
Ben Allah beni sevmiyor ona kızgınım noktasına takıldım ve şunu söylemek istiyorum.
Bir gün köleler dağıtılırken bir anne küçük çocuğunu kaybetmiş. Peygamberimiz (s.a.v) o anneyi göstererek; izleyin demiş. Anne o kadar insan arasında çocuğunu bulduğunda yutarcasına sarılmış ve bağrına basmış. O anda peygamberimiz (s.a.v) demişler ki:
-Şu anneyi görüyor musunuz? Rabbim ondan milyonlarca kat daha bizi sever.
Anlatmak istediğim şu Allahın bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu biliyoruz. Peki bizim ona ne kadar yaklaştığımızın farkında mısın?
O bizi her an görürken biz onu her an hatırlıyor muyuz? Hatırlasak böyle yapar mıyız?
Birde şunu düşünün uçurumun kenarındasınız ve annenin sizi oradan çekiyor ne yapıyorsun sen diye bağırıyor ve tokat atıyor. Bu o annenin sizi sevmediğini mi gösterir? O tokattan daha kötü olan uçurum var. İşte başınıza gelen kötü şeylerde allahın size tokatı ve uyarma şeklidir kardeşim. O kötü olaydan daha kötüsü vardır emin ol. Allah o kadar çok sever ki yarattıklarını o kadar çok şefkatlidir ki yarattıklarına karşı ona inanmana onu dinlemeyene onun yasaklarına uyamayana bile rızkını verir ve ilahi tokatını atar. Unutma o bize şah damarımızdan daha yakın.
Bazı şeyler her ne kadar size kötü gibi gelse de en hayırlısı olmuştur emin olun. Asla yalnızım demeyin. O sizi bırakan giden arkadaşlarınız şuan yanınızda olsa sahte sahte suratınıza gülseler ve arkanızdan konuşsalar bir gün bunu öğrenseniz daha mı iyi olur?
 

hippolyte

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Kas 2010
Mesajlar
139
Tepkime puanı
2
Ben Allah beni sevmiyor ona kızgınım noktasına takıldım ve şunu söylemek istiyorum.
Bir gün köleler dağıtılırken bir anne küçük çocuğunu kaybetmiş. Peygamberimiz (s.a.v) o anneyi göstererek; izleyin demiş. Anne o kadar insan arasında çocuğunu bulduğunda yutarcasına sarılmış ve bağrına basmış. O anda peygamberimiz (s.a.v) demişler ki:
-Şu anneyi görüyor musunuz? Rabbim ondan milyonlarca kat daha bizi sever.
Anlatmak istediğim şu Allahın bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu biliyoruz. Peki bizim ona ne kadar yaklaştığımızın farkında mısın?
O bizi her an görürken biz onu her an hatırlıyor muyuz? Hatırlasak böyle yapar mıyız?
Birde şunu düşünün uçurumun kenarındasınız ve annenin sizi oradan çekiyor ne yapıyorsun sen diye bağırıyor ve tokat atıyor. Bu o annenin sizi sevmediğini mi gösterir? O tokattan daha kötü olan uçurum var. İşte başınıza gelen kötü şeylerde allahın size tokatı ve uyarma şeklidir kardeşim. O kötü olaydan daha kötüsü vardır emin ol. Allah o kadar çok sever ki yarattıklarını o kadar çok şefkatlidir ki yarattıklarına karşı ona inanmana onu dinlemeyene onun yasaklarına uyamayana bile rızkını verir ve ilahi tokatını atar. Unutma o bize şah damarımızdan daha yakın.
Bazı şeyler her ne kadar size kötü gibi gelse de en hayırlısı olmuştur emin olun. Asla yalnızım demeyin. O sizi bırakan giden arkadaşlarınız şuan yanınızda olsa sahte sahte suratınıza gülseler ve arkanızdan konuşsalar bir gün bunu öğrenseniz daha mı iyi olur?

evet,farkındayım sagolun yazınız çok aydınlatıcı..
 

01anavarza

Banlı Kullanıcı
Katılım
16 May 2013
Mesajlar
501
Tepkime puanı
6
anladım ki Allah beni sevmiyor ve sevmeyecek ondan ölmeyi de dileyeceğim artık sıkıldım yeter

Öncelikle bunlar çok sakıncalı sözler kusura bakmayın ama her konuda sınırlı olan insan kim ki yaratıcıya böyle sitemde bulunabilesin.Derhal tövbe etmelisiniz ayrıca her şerde hayır vardır sözünü hiç duymadınız galiba.Bu durum kötü gibi gözükebilir belki ama sizin dost sandığınız kişiler belkide size hayatınızdaki en büyük kazığı atacaklardı belkide...
 

aklıselim1

Banlı Kullanıcı
Katılım
18 Haz 2013
Mesajlar
163
Tepkime puanı
11
Konum
istanbul
Kalbim çok kırılıyor,o kadar ki hayatta dostum yok bunu edebi yazı sanmayın gerçekten durum böyle sadece annem ve kardeşim var elhamdulililah onlar yeter ama ,insan arkadaş dost da istiyor benim hiç arkadaşım kalmadı hepsi gitti çok kalbim kırılıyor hep o hissi bilirsiniz neyse uzatmadan kalp kırıklığını önlemek için bir uygulama var mı onu deniyeceğim,her gün dua ediyorum yıllardır hiç bir şey olduğu yok anladım ki Allah beni sevmiyor ve sevmeyecek ondan ölmeyi de dileyeceğim artık sıkıldım yeter


öğrenci ustasına ; hayattan çok sıkldım, bunaldım vs demiş. zen ustası bir avuç tuzu , su bardağına atmış ve öğrencisinden içmesini istemiş. öğrenci yüzünü buruşturmuş. sonra birlikte gölün kıyısına gitmişler. usta elindeki bir avuç tuzu göle fırlatmış. sonra gölden aldığı suyu öğrencisine içmesi için vermiş. öğrenci suyu içtiğinde tuzun tadını alamamış. zen ustası gölü göstererek : haytta göl gibi kabın geniş olmalısın . acı ve ızdırap ta deşiklik yok ölçü aynı. bardak kadar değil göl kadar geniş olmalısın.

başka bir hikaye ( yaşayandan bizzat duydum ) adam köyde babasının kahvesini işletmektedir. ( gerçekten babasının kahvesi :) ) kahvede adamın biri masaya kurulmuş, bacak bacak üstüne atmış, sanki kölesini çağırır gibi bağırarak orta şekerli kahve istemiş. kahveci çok kızmış çünkü mekana çok borcu varmış. borcunu kapatmadığı gibi üstelik utanmadan alacaklıymış gibi istekte bulunmuş. istediği kahveyi yapmış. yanına suyunuda eklemiş. sonra da adamın suratına tepsisiyle birlikte patlatmış. yaka paça tuttuğu gibi dışarıya atmış. olayı babasına atlattığında azar işitmiş. esnaf adam garnı geniş olmalıymış. ( anlatabildim mi " karnı geniş" )

kendine yapılan haksızlıklara sabırlı ol demiyorum. ama hayattan da kaçılmaz. şöyle anlatayım: hz hızır a.s. geldiğinde , sana alemlerin sonsuz bilgeliğini anlattığında ne kadarını anlayaiblirsin. hı ? ancak kendi kabın kadarını anlayabilirsin. bu sebeple kabını genişletmelisin. peki bunu nasıl yapacaksın. sana kim öğretecek. hz mehdi geldiğinde sihirli değnekle seni kurtaramaz öyle birşey yok. sana ancak yol göstereiblir. gerisi sana kalıyor.

kendini geliştirmelisin. hatalarından ders almalısın . her zaman şöyle söylerim. akıllı insan hatalarından ders alandır. üstün insan ise başkalarının hatalarından da ders alandır. bol bol oku. bir kitapta şöyle yazıyor: dünyanın bütün acılarından kederlerinden beni kurtaracak tek birşey isteseydim allaha okuma şevkimin benden almamasını yalvarırdım...ilk vahiy neydi :)
 

hippolyte

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Kas 2010
Mesajlar
139
Tepkime puanı
2
öğrenci ustasına ; hayattan çok sıkldım, bunaldım vs demiş. zen ustası bir avuç tuzu , su bardağına atmış ve öğrencisinden içmesini istemiş. öğrenci yüzünü buruşturmuş. sonra birlikte gölün kıyısına gitmişler. usta elindeki bir avuç tuzu göle fırlatmış. sonra gölden aldığı suyu öğrencisine içmesi için vermiş. öğrenci suyu içtiğinde tuzun tadını alamamış. zen ustası gölü göstererek : haytta göl gibi kabın geniş olmalısın . acı ve ızdırap ta deşiklik yok ölçü aynı. bardak kadar değil göl kadar geniş olmalısın.

başka bir hikaye ( yaşayandan bizzat duydum ) adam köyde babasının kahvesini işletmektedir. ( gerçekten babasının kahvesi :) ) kahvede adamın biri masaya kurulmuş, bacak bacak üstüne atmış, sanki kölesini çağırır gibi bağırarak orta şekerli kahve istemiş. kahveci çok kızmış çünkü mekana çok borcu varmış. borcunu kapatmadığı gibi üstelik utanmadan alacaklıymış gibi istekte bulunmuş. istediği kahveyi yapmış. yanına suyunuda eklemiş. sonra da adamın suratına tepsisiyle birlikte patlatmış. yaka paça tuttuğu gibi dışarıya atmış. olayı babasına atlattığında azar işitmiş. esnaf adam garnı geniş olmalıymış. ( anlatabildim mi " karnı geniş" )

kendine yapılan haksızlıklara sabırlı ol demiyorum. ama hayattan da kaçılmaz. şöyle anlatayım: hz hızır a.s. geldiğinde , sana alemlerin sonsuz bilgeliğini anlattığında ne kadarını anlayaiblirsin. hı ? ancak kendi kabın kadarını anlayabilirsin. bu sebeple kabını genişletmelisin. peki bunu nasıl yapacaksın. sana kim öğretecek. hz mehdi geldiğinde sihirli değnekle seni kurtaramaz öyle birşey yok. sana ancak yol göstereiblir. gerisi sana kalıyor.

kendini geliştirmelisin. hatalarından ders almalısın . her zaman şöyle söylerim. akıllı insan hatalarından ders alandır. üstün insan ise başkalarının hatalarından da ders alandır. bol bol oku. bir kitapta şöyle yazıyor: dünyanın bütün acılarından kederlerinden beni kurtaracak tek birşey isteseydim allaha okuma şevkimin benden almamasını yalvarırdım...ilk vahiy neydi :)

Ben mehdiye inanmıyorum onlar politik..inanmıyorum çünkü Allah bana yeter...
 
Üst