Ajan 47
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 19 Ara 2009
- Mesajlar
- 537
- Tepkime puanı
- 74
Rivayete göre kadim dünya 360 günden oluşuyordu ve Kozmik Akıl Tanrısı tarafından 5 gün beş tanrı ve tanrıçayı doğurma görevi için bir araya getirilmişti. Bu beş günün ilkinde Osiris, üçüncüsünde Typhon, dördüncüsünde ise İsis doğmuştur. Buradaki dört sayısı tanrıçanın toprak ve elementlerle olan ilişkisini göstermektedir.
Birçok farklı isimle karşımıza çıkan Mısırlı tanrıça, kadim dünyanın hemen bütün dinlerinde doğanın doğurganlığı ilkesini temsil etmektedir. O, on bin isimli tanrıça olarak bilinir ve Hıristiyanlık tarafından Bakire Meryem’e dönüştürülmüştür. Bütün canlıları ve bunlar arasında en önemlisi Güneş’i doğuran o olsa da efsanelere göre o hala bakiredir. Ve Zodyaktaki Başak (Virgo) takımyıldızı ile ölümsüzleştirilmiştir.
Apuleius’un Altın Eşek’in on birinci kitabında, tanrıça güçleri ve özellikleriyle ilgili bizlere şu bilgileri veriyor;“Bakın… Dualarınızı kabul ediyorum. Sizinle birlikteyim; Ben, doğayım, her şeyin anası, bütün elementlerin kraliçesi, ilk nesil, tanrıların büyüğü, ölülerin ruhlarının egemeni, semavi varlıkların ilki, Tanrı ve Tanrıçaların benzeri tek biçim. Semavinin doruklarındaki ışıkların, denizin şifalı esintilerinin, yer altı âlemlerinin perişanlık veren sükûtunun yöneticisi, yeryüzündeki herkesin farklı isimler ve biçimlerle tanıdığı ben, İsis’im. Eski Frigyalılar bana Pessinuntika, Tanrıların Anası; Atinalı yerliler Minerva; Kıbrıslılar Paphian Venüs, ok taşıyan Giritliler Diana Dictynna; üç dilli Sicilyalılar Styx’li Proserpine, Eleusisliler kadim tanrıça Ceres derler. Bazıları için ben Juno’yum, diğerleri için Bellona, diğerleri için Hecate ve kimileri için de Ehamnusia. Kutsal Güneş’in ışınlarını doğar doğmaz alan Etiyopyalılar bana Arii derler ve kadim bilgide ileri Mısırlılar bana uygun seremonilerle taparak gerçek ismimle seslenirler; Kraliçe İsis.”
İsis heykeli, Güneş, Ay ve yıldızlar ile İsis’in yöneticisi olduğu düşünülen yeryüzüyle ilgili birçok sembolle süslenirdi. Kadim filozoflara göre o Evrensel Doğa’nın bütün doğurganlığın anasının kişileşmesiydi. Tanrıça genellikle yarı çıplak, hamile, bazen de yeşil veya siyah veyahut yeşil, beyaz, siyah ve kırmızının karışımı renklerde bol bir örtüyle örtülmüş olarak temsil edilmiştir.
Yeşil renk yeryüzünü kaplayan bitkilere işaret eder. Siyah, yeni bir hayat ve doğum yolu olarak ölüm ve çözülmeyi gösterir. Beyaz, sarı ve kırmızı, çürümenin siyahının ardından gelen evrensel, Hermetik, simyasal tıbbın üç ana rengini gösterir. İsis, bilge insanın Büyük Çalışmasının, Felsefe Taşının, Hayat İksirinin ve Evrensel Çarenin temsilcisi ve imgesidir.
Yılan her yıl gömlek değiştirerek yenilenir böylece ruhani hayatın maddi doğadan sembolik dirilişini gösterir. Sembolik bakire sol elinde bir sistrum, dört köşe, metal bir zil taşır. Bu zil çalındığı zaman, doğanın anahtar notasını (Fa) verir. Bazen aynı elinde değişim döngüleriyle çeşitli yapı ve biçimlerdeki yaratıklara ölüm ve çözülme süreçleri getiren hayatın sembolü olarak bir zeytin dalı da tutar. Zil, dört elementin uyumuna göre dönüştürülmüş ve canlandırılmış her şeyi temsil etmek için her zamanki üçgen şekli yerine dörtgen şeklindedir.
İsis’in sağ memesinden bir salkım üzüm, sol memesinden ise altın renginde bir mısır püskülü veya buğday başağı çıkar. Bu tasvir doğanın bitki, hayvan ve insan dünyalarının beslenme kaynağı olduğunu ve her şeyi kendinden beslediğini gösterir. Buğdayın veya mısırın altın rengiyle, güneş ışığında veya ruhani altında hayatın ilksel tohumunun gizli olduğu işaret edilir.
Bedeninin üst kısmını çevreleyen kemerde birkaç gizemli işaret görülür. Kuşak ön tarafta kare biçiminde yerleştirilmiş dört altın tabakla (elementler) birbirine bağlanır. Bu durum İsis’in yani doğanın simya terminolojisiyle ilk maddenin, dört elementin (hayat, ışık, ısı ve kuvvet) özü olduğu, her şeyin bunların özünden çıktığını gösterir. Bu kuşak üzerinde sayısız yıldız vardır bu durum Güneşin aydınlıkta etkide bulunması gibi yıldızların karanlıktaki etkilerini gösterir. Burada dünyanın anası ayağının altında bir yılan ve başının üstünde yıldızlardan bir taçla sembolize edilir. Kolarında bir buğday demeti, bazen de genç güneş tanrısını taşır.
İsis’in sol kolundaki altın bilezikten bir ipin ucunda yanan kömürler ve tütsüler olduğu derin bir kova vardır. İsis, kendisiyle birlikte, dinle muhafaza edilip belirli tapınaklarda bakire rahibeler tarafından yanar halde tutulan kutsal ateşi taşır. Bu ateş, doğanın gerçek, ebedi ateşidir. Hayatın kökeni, esiri, özsel ateştir. Kutsal metinlerde sık sık bahsedilen ve bilgelerin hayat özü, bitmez yakıt dedikleri bu ebedi ateşin yakıtıdır.
Ayrıca sağ kolundan yine bir ip iner, bu ipin sonunda doğanın tartmada ve ölçmedeki kesinliğini gösteren bir terazi asılıdır. Doğa sonsuza dek tutarlı olduğu için İsis sık sık adalet sembolü olarak temsil edilir.
İsis, kadimler için doğanın her yerde nazır bilgeliğini ve Tanrının kudretinin en açık kanıtı olan analık gizemini temsil eder. Ancak onun örtüsünü aralayabilen kişiler hayat, ölüm, doğum ve dirilişin sırlarını çözebilecektir.
Alıntı