Ayurveda'ya İlk Adım

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Ayurveda’da gıdaların nitelik ve niteliğinin önemi:

”1995 yılı sonunda Hindistan’da bir eğitim programına katılmıştım. İnsaların yiyeceklere nasıl değer verdiklerini, çok az yiyecekleri olsa bile, nasıl paylaşarak yediklerini, yiyeceklere nasıl saygı gösterdiklerini etkilenerek gözlemiştim. Daha sonra, 1996 yılında Almanyadaki Panchakarma Kliniğine bir grup Türk hastayı, sekiz günlük bir arınma kürü için götürmüştüm. Burada da aşçının, yiyen kişilere gösterdiği saygının, ortamı, şık, huzur dolu yapmasının yiyeceklere kattığı etkiyi ve bunun ne kadar önemli olduğunu yaşayarak gördük. İnsanın temel yapı taşlarını oluşturan gıda maddelerini, nasıl, uygun ve sağlıklı şekilde vucuduna sunmasını görmem, yaşamımdaki önemli eğitimlerden biri olmuştur.”–Dr. E. Saraç

Sağlıklı bir yemek için, yemeğin bizim önümüze geldiği zamana kadar geçirdiği hazırlanış aşamalarının, hatta yemeği pişiren aşçının, mutluluğunun, sağlık düzeyinin, yemeği isteyerek mi, istemiyerek mi ve nasıl bir ortamda pişirdiğinin de önemi büyüktür. Diğer önemli konu da yemeğin yendiği ortam veya yemeğin genel atmosferidir. Örneğin herkez sofraya asık suratlı, son derece mutsuz, isteksiz, iştahsız olarak oturmuşsa, yani yemek gergin bir ortamda yeniyorsa, bu yemeğin çok sağlıklı bir yemek olması olası değildir. Yemek mutlaka mutlu ve huzurlu bir şekilde, isteyerek keyifle ve tek başına değil, birlikte yenmelidir.

Genelde özellikle biz Türkler, sabah kahvaltısına ve öğle yemeklerini geçiştirir ama akşam yemeklerine ağırlık veririz. Oysa bunun tam tersi yapılmalı, ağırlıklı öğün öğle yemeği olmalı, akşam yemeklerinde hazmı kolay hafif yiyecekler tercih edilmeli. Hatta mümkünse akşam yemekleri meyva ve çorbadan oluşmalı.

Yiyeceğe ve sofraya saygı, bizim toplumumuzda da çok önemliyken, Hızlı Batılılaşma ve yanlış beslenme nedeniyle bu güzel gelenekten neredeyse tamamen uzaklaştık.

Ayurveda’ya göre, yemeği en iyi pişiren kişilerin anneler ve büyükanneler olduğuna inanılır, ve yemek pişiren kişilerin Veda kültüründe” Yagya “ adı verilen olumlu etkiler alır.
Ayurveda’da, ineğin insan oğluna hizmet amacıyla gönderildiğine inanılır. İnek, bulduğu yiyeceklerin en iyisini seçerek yer ve dolayısıyla bunuda en iyi şekilde “ oja “ adı verilen, üst düzeyde besleyici ürüne dönüştürür; bir öz olarak insanlara sunar. Sütten yapılan “ ghee “ ( sade yağ ) besleyici bir etkiye sahiptir.

Avrupada yapılan bazı çalışmalarda, Ghee’nin moleküler yapısının insan beyninin moleküler yapısına en yakın madde olduğu keşfedilmiştir.

En iyi ilaçlar, bedenimizin ihtiyacına uygun olarak alınan gıdalardır.

Doğru beslenmek, ağızdan içeriye bir şeyler yollamak değil, fizyolojimizin temel yapı taşlarını oluşturacak maddeleri bilinçli bir biçimde yemektir.Fakat buda tek başına yeterli değildir. Yaşam tarzı da önemlidir. Peki nedir önerilen yaşam tarzı ? Sağlıklı yaşam tarzı; sağlıklı gıda almak, yatağa vaktinde girmek, günde üç öğün beslenmek, alkol ve sigarayı pek kullanmamak tır. Ancak o zaman alınan takviye mineral ve vitaminlerin yararı olacaktır.
1970 li yılların sonunda Güney Kalforniya’da yapılan bazı özel çalışmalarda, yaşlı insanların, sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemedikçe, aldıkları vitaminler ve sağlıklı besinlerin kendilerine pek yararı olmadığını göstermiştir.
Bedenden azami yararlanmak ve sağlıklı kalmak için, kesinlikle çok ileri gidip sağlıklı yaşam pisikozuna ve obsesyonuna (Takıntı haline getirmek.) girmemek gerekir. Ana kuralları uygulamak, temel yanlışları düzeltmek yeterli olacaktır.

SAĞLIKLI BESLENMENİN 9 ALTIN KURALI

1-Yemek, mutlu, huzurlu, sakin bir ortamda, sadece yemeğe konsantre olarak, rahatsız edici başka herhangi bir uğraşıya bulaşmadan yenmelidir. Zihni berraklaştırıp rahatlattıktan sonra yemeğe başlanmalı. İyi bir sindirim ağızda başlar. Bu nedenle yemekler oturarak, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenmelidir.

2-Genellikle istek ve arzularımıza göre beslenmeliyiz. “Canı çekmek”, iştah ve istek, bedenin ihtiyaç duymasının bir belirtisidir. Yalnız bu, yaşamı olumlu yönde destekleyen istekler için geçerlidir.

3-Yemekten sonra birkaç dakika sakin oturularak, yenilen yiyeceklerin sindirim sistemine yerleşmesine izin verilmelidir.

4-Öğle yemeği ana öğün olmalıdır. Sindirim Sindirim ateşininin en yüksek olduğu saatler, 12.00-13.00 arasın da yemek yemeye özen gösterilmelidir. Öğünler arası en az üç saat olmalı, açlık hissi yoksa, zorla yenmemelidir.

5-Kahvaltı ve akşam yemekleri miktar olarak az ve hafif olmalıdır. Akşam yemeği erken yenilmeli, tok karınla uykuya gidilmemelidir. Gece yoğurt ve peynir yenmemelidir. Açlık hissi varsa, yatmadan önce bir bardak kakuleli veya zencefilli süt alınabilir.

6-Sofrada mideyi çok doldurmamalı. Midenin ¾ ünün dolu olması yeterlidir. Bu miktar olarak, her kişinin kendi avucuyla iki avuç dolusu kadardır.

7-Yemekte içme suyu veya meyve suyu yudum yudum alınmalı, asla soğuk olmamalıdır En ideali içine zencefil katılmış sıcak su almaktır.

8-Fazla miktarda çiğ ve ham besinler alınmamalıdır. Meyve ve salatalar bunun dışındadır. Yemekler iyi pişmiş ve sıcak olmalı, tekrar tekrar ısıtılmamalıdır. Dondurulmuş besinler çözüldükten sonra tekrar dondurulmamalıdır.

9-Beden tipinize ve mevsime göre düzenli olarak, sade yağ, bal ve süt almak gerekir. Hangi tipte bir beden yapınız olursa olsun, her gün az miktarda da olsa, yoğurt tahin, üzüm suyu,taze meyve suyu, ve çeperli tahıllar alınmalıdır.

Doğal Rasayanalar

Rasayana, kelime anlamı olarak rasa, vücut dokusu, Yana; doğru haraket demektir. Rasayanalar, beden ile ruhsal yapı arasındaki bağı olumlu yöne çeviren maddelerdir. Yaşamı olumlu yönde etkileyen herşey rasayana etkisi yapar. Süt, ghee(arıtılmış tereyağ), bal, pirinç doğal rasayana’lardır ve Ayurveda’nın düzenli olarak alınmasını tavsiye ettiği gıdalardır.

Süt:
Süt, Ayurvedik literatürde doğal ve besleyici bir gıdadır. Tatlı bir lezzeti vardır. Kalsiyum, magnezyum, çeşitli vitaminler ve mineraller içerir. Yüksek kan basıncını ve kanseri önleyici etkisinden söz edilir. Yağlı özelliği nedeniyle sağlıklı dışkılamayı, kadın ve erkeğin üreme organlarının faaliyetlerini, sağlıklı sperm ve yumurta oluşmasını sağlar.
Bedenin kemik yapısı için, özellikle gelişme çağındaki çocuklar ve yaşlılar için çok önemlidir. Sakinleştirici etkisi nedeniyle uykuya dalmayı sağlar. Enerji verir, kalbi kuvvetlendirir. Gençleştirici, yaşam gücünü ve zekayı destekleyici özelliğinden dolayı, düzenli olarak alınması önerilir.

Son yıllarda sütün zor sindiriminden ve alerjik rahatsızlıklara yol açabileceğinden söz edilmeye başlandı. Ayurveda’ya göre bunun üç nedeni olabilir; Sütün kalitesi, sütün yanlış gıdalarla ve yanlış kombinasyonlar yapılarak alınması, ve bozuk sindirim sistemi. Sütü hangi gıdalarla aldığımız sindirilmesi açısından çok önemlidir. Sütü tuzla, tuzlandırılmış ve ekşi gıdalarla, tuzlu tereyağ, ekşi peynir,ekşi meyveler ve muzla yenmemesi gerekir.
Süt sadece tatlı gıdalarla beraber tüketilmelidir. Özellikle hayvansal gıdalarla ve tatı dışındaki tatlarla alınmamalıdır. Ilık veya sıcak olarak kahvaltıda tüketilmesi en uygundur.Tatlı tatlar derken, ekmek, pirinç, tahıllar gibi Ayurveda’ya göre tatlı etkisi oluşturan yiyecekler kastedilmektedir.

Yoğurt:
Bağırsak florasını regüle eder, ishal ve kabızlığı giderir. Çeşitli doğal antibiyotikler içermektedir. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirici, kanser önleyici etkisi vardır. Mide rahatsızlıklarına iyi gelen koruyucu madde, progtaglandin E içerir, yağsız yoğuertta bu madde daha azdır.

Ghee:
Protein açısından çok zengindir. Çeşitli hastalıklara sebep olan serbest radikalleri oksitler. A,C,E vitaminleri,niasin, sodyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum ve demir açısından zengindir.
Sadeyağ yani ghee, ayurveda’daki en önemli temel gıda maddelerinden biridir. Hazırlamak için acılaşmamış, taze, tercihan tuzsuz, iyi kalite tereyağ alınır ve orta kısık ateşte kaynatılır. Doğrudan ateşle temas eden bir kaba konarak kaynatılır. Benmari usulü, kaynayan suyun içerisine koyarak eritme yeterli değildir. Orta kısık ateşte kaynamaya başlayan tereyağı, sürekli karıştırılır ve üzerinde oluşan beyaz köpükler sürekli alınıp atılır ve bu iş köpük oluşmamaya başlayıncaya kadar sürer. Yağınız hazırdır. Bu işin en önemli püf noktası; sadeyağ hazırlanırken, sürekli karıştırmak ve yanık kokusu çıkmadan, yağ pembeleşmeden, yada rengi koyulaşmadan, oluşan beyaz köpüklerin atılmasıdır. Kaynatacak fakat yanık yağ kokusu çıkmayacaktır.
Eğer kollestrol problemi veya aşırı şişmanlık problemi yoksa, bu yağı belli aralarla tüketmek, son derece yararlıdır.

Zeytinyağı:
Ayurveda’da zeytin ve zeytinyağı çok değerli bir besin maddesi olarak bilinmesine rağmen Hindistanda çok pahalı olduğu için yaygın biçimde tüketilmez. Oysa doğanın bize armağan ettiği zeytinyağı, ülkemizde boldur.
Zeytinyağı kolestrolü düşürür, kanalları açar, cildi besler ve daha birçok yararı vardır. Son dönemde yapılan tüm tıbbi araştırmalarda, zeytinyağı ağırlıklı beslenen toplumlarda, farkedilir biçimde kanser, kalp ve damar hastalıkları, cilt hastalıkları, sindirim sistemi bozukluklarında azalma görülmüştür.

Bal:
Beden ve zihin için çok önemli bir gıdadır. Sinirleri yatıştırıcı ve uykuya hazırlayıcıdır. Vitamin, mineral ve süper elementler açısından çok zengindir. Bedendeki sekresyonu ( balgam, sümük vb ) ve yağ dokusunu çözmeye yardımcı olur. Fazla kilosu olanlara doktora danışmak şartıyla, yemekten önce ve sonra içinde bir çay kaşığı bal eritilmiş ılık su içilmesi önerilir.
Antibakteriyel özelliğiyle ishali tedavi eder.
Kırk santigrat’ın (derecenin) üzerinde ısıtılmamalı ve pişirilmemelidir. Çünkü çok değerli ve toksin çözücü bir yiyecek olan bal, kırk dereceyi geçtiğinde bizzat kendisi de bir toksine dönüşmekte ve toksini vücuttan temizlemek zor olmaktadır.

Pirinç:
Ayurveda da tatlı etkisi olduğu kabul edilir. Vitamin ve mineral açısından zengin olmasının yanı sıra sindirimi de düzenler. Tahılların içinde sindirimi en kolay olan bir gıdadır. Su toplayıcı özelliğinden dolayı diyet programlarında ve ödem tedavilerinde önerilir. Vitamin E, B1, B2, B6, aminoasit, niasin, sodyum, kalsiyum,fosfor,magnezyum ve demir içerir. Kabuklu, esmer pirincin sindirimi zordur.

Hurma:
Zihinsel yorgunluğa karşı ve bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesinin gerektiği durumlarda hurma kürü çok faydalıdır.
Hurma kürü:
10-12 adet hurma,az miktarda ghee, dövülmüş kakule.
Hurmalar yıkanır, bir komposto kabı içinde, akşamdan suya bastırılır. Sabahleyin sudan çıkarılır, kabukları soyulur, çekirdekleri atılır. Ezilir parçalanır, kendi suyuyla birlikte, ateşte bir miktar ghee ve kakuleyle beraber pişirilir. Yumuşaklık veya sertlik isteğe göre ayarlanarak yarısı sabahleyin diğer yarısı ögleden sonra çay saatinde yenir.

Badem:
Sinir sistemini güçlendirir. Demir, A,B1,B2,B6,E,nikotinamid,enzimler,süper elementler ve mineraller açısından zengindir. Tatlı badem yağı masajı, sinir sistemi için yatıştırıcıdır.
Sabah ve akşam, bir tatlı kaşığı, sütle alınırsa sinir sistemi ve iyi bir uyku için yararlıdır.

Nöbet şekeri ve esmer şeker:
Nöbet şekerinin böbreği yormaması, vücudu ısıtmaması ve serinletici etkisi oluşu, beyaz kristal şekere göre avantajlarıdır. Ses kısıklığında, sinir sistemi rahatsızlıklarında, kanser tedavisinde olumlu etkileri vardır. Ayurveda’da rafine edilmiş şeker ve beyaz un gibi gıdalar tavsiye edilmez. Bu nedenle onun yerine esmer şeker ve nöbet şekeri tüketmek daha faydalıdır.

Ayurveda’nın bitkilere, baharatlara ve doğal maddelere farklı bakış açısı
Ayurveddik ilaçlarda kullanılan özel bitkiler, istenilen yararlı etkileri verebilmeleri için, belirli bir mevsimde ve günün belirli bir saatinde özenle toplanırlar. Tıbbi yararı olan bir bitkiyi, herhengibir mevsim ve saatte koparıp; “İşte bu bitki şuna iyi gelir” gibi genel yaklaşım, Ayurveda’da yanlıştır. Çünki her bitkinin farklı zamanlarda, değişik etkileri olabilir.
Ayurveda’da kullanılan bitkiler yılın belirli zamanında, belirli şekilde, sabah erken saatte veya güneş yeni doğduğunda yada çiğ düştüğü zaman, özenle toplanırlar.

Bitkilerin kullanılış biçimi, neyi, ne zaman, kimin, ne şekilde tükettiği de çok önemlidir. Örneğin ada çayı yararlı bir bitkidir; ama genelde uyarıcı etkisi nedeniyle, akşam içilirse uykusuzluğa neden olabilir. Adaçayının içinde doğal ostrojen vardır. Ostrojeni fazla olan bir kişi için, aşırı derecede adaçayı içmek zararlı olabilir.

Melissa biraz tansiyon düşürür, gevşetir ve rahatlatır. Bu nedenle çalışmak zorunda olduğumuz bir zamanda almak doğru değildir. Bunun tersine, Ayurveda’ya göre zararlı olarak kabul edilen bazı maddeler. Örneğin sarımsak, bazı durumlarda ilaç gibi kullanılabilir. Ruhsal gelişim için iyi etkileri olmadığından, sarmısağın ağız yoluyla alınması pek önerilmez. Sarımsak havanda ezilip, ağrıyan yere dıştan sürülerek, romatizmal durumlarda, antimikrobik etkisiyle;gripal vakalarda, tansiyon düşürücü etkisiyle; yüksek tansiyonda, geçici olarak kullanıldığında faydalıdır. İlaç olarak, ağızdan alındığında yerine göre; ghee ile kavrulması veya sütte haşlanması önerilir. Gördüğünüz gibi; yararlı bir bitki belirli durumlarda zararlı, zararlı bir diğeri ise faydalı olabilmektedir.

Alıntı.
 

Ecominko

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Ara 2016
Mesajlar
15
Tepkime puanı
3
Yaş
29
Konum
İstanbul
Açıklama çok güzel ve anlaşılır,Sigara içen biri olarak artık şu andan itibaren bırakıyorum ve ayurvedaya başlıyorum :) umarım devamını getiririm :) iyiki bu siteyi bulmuşum daha önceden iyiki bulmuşum dedim ama araştırdıkça bilmediğim yeni şeyler öğreniyorum ne güzel :)
 
Üst