Kanatlar: En genel anlamıyla ele alındığında kanatlar ruhsallığı, ruhsal aydınlanmayı, yüksek bilgiye erişmeyi, imajinasyonu ve düşüncenin gücünü temsil eder.
YEŞİL, Güvenin rengidir. Paylaşma, cömertlik, huzur, istikrar, sakinlik, zihinsel ve duygusal benlikte etkinlik sağlar. Sembolizmde ilkbahar, dolayısıyla da gençlik, umut ve sevincin ama aynı zamanda bozulmanın rengidir, çoğunlukla kıskançlığı da simgeler. Müslümanlıkta kutsaldır. Kimileri bunu peygamberin entarisinin yeşil olmasına, kimileri de yeşilin yeni yaşamın rengi olmasına bağlar.
Altın: Parıldayan Güneş gibi ışıltılı ve parlak altın, eski zamanlardan beri tutkuları körüklemiştir. Bunun sonucu olarak asalet, aydınlanma ve kutsallığın güçlü bir sembolüdür.
Davud'un Yıldızı veya İbranice adıyla
Davud'un Kalkanı, ismini Antik İsrail'in kralı Davud'dan alır. Davud'un oğlu Süleyman'ın adıyla, Süleyman'ın Mührü olarak da anılır. Genel olarak Museviliğin ve Yahudi kimliğinin bir sembolü olarak kabul edilir. Aslen kalkanı sembolize etmekle beraber Orta Çağ'dan beri Yahudi Yıldızı olarak bilinmiş ve daha eski bir sembol olan Menora (Yedi Kollu Şamdan) ile birlikte adı Yahudilikle beraber anılmıştır. Heksagram da bir diğer adıdır.
Daha önceleri ise başlıca, bazı aile ve toplulukların işareti veya sihir ile ilgili anlamlar üstlenmişti.
Ekli dosyayı görüntüle 4073
İbranicede magen sözcüğü, savunma anlamındaki “lehagen" veya "hagana” sözcükleriyle aynı köke sahiptir ve “savunucu, koruyucu” anlamını taşır. Ayrıca İbranicede askeri bir savunma aracı olan "kalkan" için de magen kelimesi kullanılır.
Popüler bir efsaneye göre "Davud'un Kalkanı" sonradan kral olacak olan İsrailli genç asker Davud'un kalkanını temsil eder. Bu kalkan metalden tasarruf etmek amacıyla iç içe geçmiş iki metal çerçeve ve aralarına gerilmiş deriden yapılmıştır.
İbraniler'ce benimsenmesinden çok daha önce, eski uygarlıklarca kullanılmış bir semboldür. İki eşkenar üçgenden birinin ucu aşağı, diğerinin ucu yukarı bakacacak ve altı köşeli yıldız oluşturacak biçimde üst üste konulmasından oluşan bu sembole Babil, Maya, Toltek, Orta Amerika, Hinduizm, Pueblo kızılderilileri tradisyonlarında rastlanmasının yanısıra İdil-Ural bölgesindeki Proto -Türkler'e ait işerlerde ve Alpler'de rastlanmıştır.
Uzmanlar Proto -Türkçe'deki adının açu-eki olduğunu ve "gök ikilisi" anlamına geldiğini bildirmektedirler. James Churchward'a göre sembolün kökeni yitik Mu uygarlığıdır; sembol Avrasya tradisyonlarına, diğer birçok sembolün aktarılmasında olduğu gibi, onbinlerce yıl önce bu sembolü kullanan Uygur Türkleri yoluyla aktarılmıştır. Sembol yitik Mu kıtasında 'Mu Kozmik Diyagramı'nın bir parçası olarak kullanılmaktaydı.
Selçuklular'da örnekleri bolca görülen bu sembol Hint'te Siva ve Şakti'nin birliğini veya evlenmesini temsil eder (sriyantra, yantra). Sembol çeşitli tasvirlerinde genellikle çift renk kullanılarak temsil edilmiştir; ya bir üçgen beyaz, diğeri siyah renkle ya da bir üçgen kırmızı, diğeri mavi renkle gösterilmiştir. Oniki köşesi ve oniki kenarı olan bu sembolün bugüne dek birbirinden farklı birçok bir yorumu yapılmıştır.
Ezoterik tradisyona göre esas olarak, Hermetika adıyla da bilinen Zümrüt Tabletler'deki '"aşağı'da ne varsa ' Yukarı'daki gibidir ve 'Yukarı'da ne varsa 'aşağı'daki gibidir" sözünün biçimsel ifadesidir.
Ansiklopedi Semboller – Alparslan Salt
Semboller& İşaretler –DK, Dorling Kindersley
Bu kitaplardan derledim.