Yhvh nedir ne değildir...

Diagramma

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Ara 2008
Mesajlar
95
Tepkime puanı
19
Yaş
31
Konum
İstanbul
İŞTE O

Nereden başlamalı? Nuh’a ve İbrahim’e kadar gidemem çok uzak, üstelik tanrıya ne isim verdiklerini de bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, tanrıya Allah demeyen toplumlardan bilinen en eskisi Yahudilerdir.
İşte Haz. Musa ve tanrısı Yahve!
“ Y.H.V.H tanrının Haz. Musa’ya bildirdiği özel adıdır. Yahudilikte tanrının adının açıkça söylenip yazılması yasak olduğu için, bu adı oluşturan dört ünsüzle anlatılmıştır. İbrani alfabesindeki bu dört sessiz harf, Yahve olarak okunur.

İÖ 6. yüzyıldaki Babil sürgününden ve özellikle İÖ 3. yüzyıldan sonra bu isim Yahudilerce kullanılmaz oldu. Bunun bir nedeni Tanrının kutsal isminin ağza alınmamasıydı. Diğer önemli nedeni Yunan ve Roma kültürlerini de etkisi altına alan İsrail tanrısının, diğer dillerde Elohim sözcüğü ile yaygınlaşmasıydı.
İS 6-10. yüzyıllar arasında Eski Ahit’i ilk hâliyle yazıya geçirmeye çalışan gelenekçi İbrani bilginleri, Y.H.V.H harflerini Elohim sözcüğünün sesli harfleri ile seslendirip YeHoVa biçiminde yeni bir sözcük geliştirdiler. Hıristiyan dünya Rönesans ve reform sonrası bu sözcüğü kullandı. Ancak 19 ve 20. Yüzyıllarda yeniden Yahve sözcüğü benimsendi.

İsrail tanrısının bu özel adının anlamı çeşitli biçimlerde yorumlanmıştır. Bir çok araştırmacı en uygun anlamın, (Var olan her şeyi yaratan) olduğunu öne sürer. Diğer taraftan bu adın gerçekte Haz. Musa’dan çok önceleri de bilindiği anlaşılmaktadır. Örneğin, Haz. Musa’nın annesinin adı Yoheved’ dir ve Yahve’den türemiştir.”
***
Yukarıda verilen bilgiler herhangi bir materyalist için anlamsızdır. Bilgilenmek bir yana, binlerce yıldır sorduğu ve cevap alamadığı sorulara şimdi yeni sorular eklenmiştir.
İbrani alfabesi bu dört sessiz harften mi ibarettir? Niçin Y.H.V.H oluyor da M.H.Y.L olmuyor?
Bütün dinlerde anlatılması istendiği halde tanrı hakkında konulan bu konuşma yasağı neden?
Soruların cevabı, Sina dağında Allah’ı arayan Haz. Musa’dadır. Gördüğü şey herkesin gördüğünden başka bir şey değildir ki yeni bir şey gördüğünü söyleyebilsin. Diğer taraftan anladığı şey, herkesin anladığı şeyler de değildir ki anlatabilsin! Musa şaşkındır ama, onun isminin niçin Y.H.V.H olduğunu artık bilmektedir.

“ Ve Musa Allah’a dedi,
- İsrail oğullarına, Beni size atalarınızın Allah’ı gönderdi dersem ve onlar bana onun ismi nedir derlerse ne diyeyim? Ve Allah Musa’ya dedi,
- Ben, benim! İsrail oğullarına şöyle diyeceksin; Beni size, Ben’im gönderdi. Tevrat çıkış 3/13”
Ve Musa dağdan indiğinde, yaratıcıyı soranlara şöyle cevap verdi.
- Yahve! (YHVH)
Bizim için ne kadar anlamsız değil mi? Ama o gün dinleyenler için o kadar anlamsız olmamalıdır ki hadi oradan dememişler, oturup dinlemişler. Dinlemekle kalmayıp inanmışlar, önemseyip taşlara yazmışlar.

Neydi binlerce yıl önce bu kadar önemsenen bu kelimenin anlamı?
Beş bin yıl önce Haz. Musa’nın anlatmaya çalıştığı Y.H.V.H’yi bugün başka birilerinin daha anlatmaya çalıştığını hiç duymuş muydunuz? Onlar Yehova Şahitleridir!

“Charles Taze Russell 1872 yılında Amerika’nın Pittsburgh şehrinde Kitabı Mukaddes öğrencileri adında bir dernek kurdu. Yehova Şahitleri bu derneğin uzantısıdır. Yehova şahitleri ismi, 1931 de derneğin başına geçen Joseph Franklin Rutherford tarafından verilmiştir. New York şehrinin Brooklyn semtindeki merkezinden idare edilen dernek, çeşitli yayınlarla gerçek Tanrının Yehova olduğunu anlatmaya çalışmaktadır. İsa’nın tanrı tarafından yeryüzünde bir Tanrı krallığı kurmakla görevlendirildiğine inanırlar ve amaçları bu din devletini kurmaktır.
Yehova şahitlerinin öteki mezheplerle hemen hiç ilişkisi yoktur ve günümüzde Türkiye dahil bir çok ülkede resmen ayrı bir din olarak kabul edilmektedir. Hükümetlerin ve siyasi partilerin bilmeden şeytanla işbirliği yaptığına inanır, hiçbir ulusal bayrağı selamlamaz ve askere gitmeyi reddederler. İnanışlarında papaz ve kilise gibi kavramlar da yoktur.”

Aşağıdaki satırlar, bizzat Yehova Şahitleri tarafından Amerika’da bastırılmış “Allah Hak olsun” isimli Türkçe bir kitaptan alınmıştır ve kendi ifadeleridir;

“ Hıristiyanlık tarihinden evvel kaleme alınmış olan mukaddes yazıların oldukça büyük bir kısmı İbranice, bir kısmı ise Arami dilinde yazılmışlardı. Yüce Yaratıcının ismini ifade eden Y.H.V.H, yani Yod, He, Vav, He harfleri bütün bu kitapların hepsinde açıkça bu şekliyle yazılmıştır. İbrani alfabesinin dört sessiz harfi ile ifade edilen bu kutsal isim, mukaddes kitaplarda 6823 defa tekrar edilmiştir.”

Eminim Kuran okuyabilen bütün Müslümanlar Yehova şahitlerinin söz ettiği bu harfleri hemen tanımışlar ve şaşırmışlardır. Çünkü aynı harfler, aynı anlamı taşıyan aynı kelimelerle bugün Kuran’da da görülmektedir.
He ve Vav harflerinden oluşan bu iki harf, Arapça’da yan yana geldiklerinde Hu diye okunur ve O demektir. Kuran’da Allah’ı ifade etmek üzere yirmi altı kez kullanılmıştır. Cümle içinde olmayıp müstakil olduğu zamansa Hüve diye okunur.

Enteresan değil mi? İsterseniz şimdi bu Hu’nun başına ya ekleyip bir daha bakın. Ya Hu!
Bir çok dergahın kapısında, bir çok caminin duvarlarında gördüğümüz bu süslü yazıyı siz de hatırladınız mı? Ya Hu! Yani, Ey Allah, ey O!
Yahve veya Ya Hu. Ya Hüve veya YeHoVa!
Artık bu kelimelerin aynı şey olduğunu ve aynı şeyi anlattığını anlayabiliyorum. Hâttâ dedikleri gibi bu kelimenin Haz. Musa’dan çok daha önceleri bilindiğine de inanıyorum.
Haz. Musa’dan önce nerede olduğunu hiç duymuş muydunuz? İşte çok klasik, ansiklopedik bir bilgi!
“ Hu eski bir Mısır tanrısıdır. Evrenin yaratılmasını ve sürekliliğini sağlayan temel güç, yaratıcı emir demektir.”

Yahudilerin Tanrısını anlamaya çalıştığım bu noktada görüyorum ki, onların inandığı Yahve bizim inandığımız Ya Hu’dur. Bizim inandığımız Ya Hu, eski Mısır’ın inandığı Hu’dur. İsimler birbirinden ilgisiz değildir.

Peki ya Allah?

Onu şu cümlelerle anlatıyorlar,
“ Allah, İslam dininde en yüce yaratıcının adıdır. İslam düşüncesine göre, başka sözcükler gibi herhangi bir kökten türememiştir. Başka bir dilde karşılığı olmadığı gibi, başka bir varlığa isim olarak ta kullanılamaz ve çoğulu olmaz.
İslam inancına göre Allah’ın altı zati, sekiz de görülen sıfatı vardır. Zati sıfatları; 1- Gerçekten var oluşu, 2- Bu var oluşta kendinden başka bir sebebe ihtiyacı olmayışı, 3- Ezeli oluşu, 4- Ebedi oluşu, 5- Tek oluşu ve 6- Hiçbir şeye benzememesidir.

Allah’a benzememekle birlikte, diğer varlıklarda da görülebilen diğer sekiz sıfatı ise şunlardır; 1-Hayat, 2-İlim, 3-İşitme, 4-Görme, 5-İrade, 6-Kudret, 7-İfade, 8-Yaratma.
Bu sıfatlarla ifade edilmeye çalışılan Allah insana çok yakındır ve onlarla kesintisiz birliktedir. Ne başı, ne de sonu yoktur. Olmadığı bir zaman da yoktur. Diridir ve her şey yok olmaya mahkum olduğu halde O hep vardır. Gizli açık her şeyi duyar ve bilir. Her şeyi görür. İnsanı en güzel biçimde yaratmış ve bütün evreni hizmetine vermiştir. Bir şeyin olmasını da, olmamasını da dileyen Odur ve hiçbir şey Ona engel olamaz. Varlığı ve insanı yaratmış, ama sonra kendi haline bırakmamıştır. Peygamberleriyle iyiyi güzeli göstermekte, kötülüklerden çekinmemizi bildirmektedir. Yarattığı her şeyi öldürmektedir ve kıyamet gününde tekrar diriltip hesap soracaktır.

Allah zatı itibarıyla gizlidir. Kavranamaz, tasarlanamaz ve düşünülemez. Ancak isimleri ve eylemleri açısından apaçıktır. Öyle açıktır ki, kanıtlamayı bile gerektirmez.” 5
Allah hakkında yukarıda verilen bu açıklamaların, Haz. Musa’nın anlatmaya çalıştığı Yahve’ye çok benzediğini düşünüyorum.

Şu halde bizim ona Allah dememizin sebebi nedir? Dil ve din olarak aynı kökten geldiğimiz halde, ne zaman neler olmuş da bizler Yahve demekten vazgeçip Allah der olmuşuzdur?
Allah kelimesinin ifade ettiği anlamı şimdilik sonraya bırakıyor, önce bu farklılığın nedenlerini arıyorum. İşte bir klasik daha!
“ El, Sami dilinde bütün tanrıların babası olan en yüce tanrıdır. Eski Ahitte El, hem Tanrı anlamında, hem de Yehova olarak kullanılırdı.”
Birdenbire çocukluğumda gittiğim Kuran kursundaki ihtiyar bir imamı hatırlıyorum. Allahüekber derdim de, hayır derdi;
- Al değil, al ile el arasında bir ses çıkacak. Bak şöyle, Ellahüekber!
Şimdi anlıyorum, galiba söz ettiği o Elif, işte o El’di.

***
Allah’ın Al’ını buldum. Ya devamındaki Lah?
Büyük usta Muhiddin-i Arabi anlatıyor;
“ Evrende değişimin sonu yoktur. Değişim sonsuz olunca, meydana gelen varlıklar da sonsuzdur. Varlıkların sonsuz olması demek, isimlerin de sonsuz olması demektir. Bundan dolayıdır ki, yarattığı varlıklarla birlikte beliren yüce yaratıcının zatının belli bir ismi yoktur. Yarattığı hiçbir varlık Ona isim olacak bir etki doğuramaz. İsimler bizden çıkmaktadır ve bizim içindir. İsimler, ancak ayırt etmek ve anlayışı aktarmak içindir.”
Kelimeler ve isimler hakkında yukarıda verdiği bu açıklamalar, büyük usta Muhiddin-i Arabi’nin ön hazırlıklarıdır ve aslında çok önemli bir kelimeyi açıklamak üzeredir, Allah!

Allah, Latince’de olduğu gibi Arap dilinde de üç harften oluşur. A dediğimiz Elif, L dediğimiz Lam ve H dediğimiz He. Arapça’nın yazılışı Latince’den farklıdır. Elif Latince bir sayısına benzer dik ve düz bir çizgi, Lam tıpkı bir olta iğnesi ve He’de küçük bir yuvarlaktır.
İbranice yazı karakterleri eskiden aynı zamanda matematik işlemler için kullanılan rakamlarmış. Hem bir kelimeyi, hem de bir sayıyı ifade eden bu sisteme Arap dilinde Ebced denirmiş.

Bu sisteme göre Elif’in sayısal değeri Bir’dir ve Muhiddin-i Arabi Allah ismini oluşturan bu A ve L harflerini şöyle açıklar;
“ Nokta çizginin esası olduğu gibi, çizgi de şekillerin esasıdır. Çizginin esası ise eliftir. Rakamlar ve harfler, elifin değişik anlamlar ifade eden görüntüleridir. Böylece elif hem rakam hem de harf olarak, bütün sayıların ve bütün isimlerin esasını oluşturur. Lam harfi, elif harfinin elbisesi ve cennetidir. Lamelif harfindeki lam ile birleşen elif ise, Rabb’iyle birleşen kulun sırrı olmuş olur.”
Nelerden söz ettiğimizi belki siz anlamıyorsunuzdur ama, eminim birileri anlıyor. Muhiddin-i Arabi bu üstü kapalı cümleleri ile Allah isminin anlamını anlatmaktadır.
Elif; çizgilerin, şekillerin, sayıların ve harflerin, kısacası bilginin başlangıcıdır. Harf olarak A veya E sesi verirken, sayı olarak biri ve birliği ifade eder.

Nun harfi aklı ve insanı, Elifin Nunla birleşmesinden oluşan Lam harfi ise âlemi temsil eder.
“Allah” kelimesinin harfleri ve yazılış sırası, bu bilgiler ışığında bakıldığında bize şunları anlatıyor;
Başlangıçta sadece mutlak varlık vardı ve yapayalnızdı. Kendisiyle birlikte hiçbir şey yoktu.(1.Elif.)
Sonra, yine kendi varlığından olan âlemi ve insanı yarattı. Bu halen içinde yaşadığımız âlemin görünen hâlidir.(1.Lam.)
Ancak şüphesiz ki oluşumlar ve değişimler sonsuzdur. Bu değişim, bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecek ve bir gün kıyamet denilen diriliş gerçekleşecektir. Bu nokta değişimin bittiği yer değildir. Bu nokta, bizim ölümü ölümsüzlükle değiştirdiğimiz yerdir. Bu noktada Lam yine aynı Lam, âlem yine aynı âlemdir ama, görüntüler değişmiştir. Ve henüz oluşmamış bir şeyi bilemeyeceğimiz için bu âlem şimdilik bilinmezliktedir.(2. Lam.)

Zaman ezelden ebede akan kesintisiz bir sürekliliktir ve bu ikinci Lam birinci Lama bu nedenle bitişiktir. Ve o gün tüm insanlar dirilmiş, Yaratıcı kullarına görünmüştür. Cennet veya cehennem kim neyi hak etmişse ödemiş ve artık onlardan razı olmuştur. Âdemin indirildiği ilk cennette olduğu gibi artık Yaratan kulları ile, kulları da Yaratan ile birleşmişlerdir. (2. Elif.) Birinci Elif birinci Lamdan ayrı olduğu halde, ikinci Elifin ikinci Lama bitişik olması bu nedenledir.

Ve yine geldik He, ya da Hu’ya. He’nin derin bir nefes ve sonsuzluk olduğunu artık biliyorum. Bu demektir ki, artık dünyadaki yaşamımız boyunca süren imtihanımız bitmiş ve biz neyi hak etmişsek elde etmişizdir. Bugün baş gözüyle göremediğimiz halde, akıl gözüyle görüp inandığımız Yaratıcımız belirmiştir. Ölüm öldürülmüş ve Yaratanla birlikte sonsuza uzanan gerçek yaşamımız başlamıştır.(He.)
***
Bugünlerde kederliyim. Allah’ın ismini anladığım gün tüm sırların çözüleceğini ve onu göreceğimi umuyordum. Ancak görüyorum ki isminin arkasında da saklanmıyormuş, işte yine yok!
Demek ki bilmekle iş bitmiyor. Kim bilir, belki de kıyamete kadar hiç göremeyeceğim.
Ancak Ömer Hayyam aynı fikirde değil,
“ Yaşamın sırlarını bileydin
Ölümün sırlarını da bilirdin.
Bugün aklın var bir şey bildiğin yok,
Yarın akılsız, neyi bileceksin? ” 9
Ömer Hayyam vazgeçmememi, Allah’ı bugünden arayıp bulmamı tavsiye etmektedir. Bugün bir şey göremiyorsam, o gün de görebileceğim bir şey yoktur. Söz ettiği, Allah’ın Kuran’daki bir ayetidir.
“ Hayatta iken Allah’ı görmeyenler, yeniden dirildikleri ahret günü de göremezler. İsra 17/72 ”
Tıpkı Tevrat’ın da söylediği gibi,
“ Rabb’i bulunabilirken arayın, Onu yakınken çağırın. İşaya 55/6 ”
Allah’ı dünyada görmek için nereye bakmamız ve neyi görmemiz gerektiğini en çıplak olarak İncil’de Haz. İsa bildirir. Çünkü O kıyametin sırrıdır ve bu nedenle Haz. İbrahim’in saklamaya çalıştığını saklamamıştır.
“ Filipus ona dedi;
- Bize Babayı göster, O bize yeter. İsa ona dedi;
- Bu kadar zamandır sizin ile beraberim de, beni tanıyamadın mı ey Filipus? Beni görmüş olan Babayı görmüş olur! Sen nasıl olur da Babayı bize göster diyorsun! Anlamıyor musun ki ben Babadayım, Baba da bendedir! Yuhanna 14/8
Ya Son Peygamber?

O bu konuda kardeşi İsa kadar cesur değil ama, büyükbabamız İbrahim gibi de ketum görünmüyor,
“Kim Resule itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Nisa 4/80”
Haz. İsa ve Haz. Muhammet yoksa Tanrı olduklarını mı söylemek istiyorlar? Kuran olası bir yanlış anlamayı şu ayetle durdurur,
“ Onlar Onun korkusundan titrerler. İçlerinden biri, ben ilahım demiş olsaydı onu korkunç bir şekilde cezalandırırdık. Enbiya 21/28”
Şu halde Haz. İsa’nın ve Haz. Muhammet’in ben dedikleri kimdir?
Bir peygamberin insan suretinde görünen varlığından benliğini çekip atarsanız, geriye kalan insanlığıdır. Ve Muhiddin-i Arabi’ye göre insan, Yaratıcı Allah’ın belirdiği en büyük mekan ve en yüksek mertebedir. İnsan tanrı değildir ama, tanrısaldır!
Bugünlerde kederliyim, çok kederliyim. Artık nerede saklandığını biliyorum ama, ne yazık ki hâlâ bulamıyorum.

Mürit Kefer
 

CREEPA

Banlı Kullanıcı
Katılım
30 Eki 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
2
Konum
Lost Angeles
“yhvh” İbranice bir kelime olması ve sesli harflerin olmayışı nedeniyle insanlar tarafında farklı şekillerde telaffuz ediliyor. Telaffuzun nasıl olması gerektiği hakkında bir netlik göremiyoruz. İngilizce'de "Yahweh" veya "Yahuweh" olması gerektiği üzerine tartışmaları olan bu ismin, Avrupa lisanlarına genel olarak girişi şöyledir: Jehóva, Yehóa, Jehova, Jihova, Jehova / Jahve, Jahve (/ Jehova), Jehovah / Jahwe(h), Jehovah, Yehowah, Jehovah / Yahweh, Jiova, Jahve / Jehova, Yahvé / Jéhovah, Ihovah, Jehova / Jahwe, Jahve / Jehova, Yehuwa, Geova / Jahve, Türkler tarafından ise”ye he ve he” şeklinde yanlış telaffuz edilebilir ya da tuhaf bir kelime olarak karşılanabilir.
 

PUNKY

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
409
Tepkime puanı
26
Yehova ismi teleffuz edilebilir telaffuz edilmemesi gereken Adonay ismidir bu yüzden dualarda bile Ad.... olarak geçer yanlış bir derleme olmuş ve konu saptırılmış ortada sanki farlı bir Allah a inanıyormuşuz gibi bir sonuç çıkartılmış..Creepacığım ama yinede teşekkürler :) Bu arada yehova veya adonay ismine takılıp farklı bir tanrıya inanıyoruz gibi algılanmasın, nasılki Kuran'da Esmail Hüsna olarak Allah'ın 99 ismi geçer, ibranicedede aynı şekilde 77 ismi vardır yani farklı olan sadece isimlerin okunuş dilidir tanrı tektir...
 

CREEPA

Banlı Kullanıcı
Katılım
30 Eki 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
2
Konum
Lost Angeles
Yehova ismi teleffuz edilebilir telaffuz edilmemesi gereken Adonay ismidir bu yüzden dualarda bile Ad.... olarak geçer yanlış bir derleme olmuş ve konu saptırılmış ortada sanki farlı bir Allah a inanıyormuşuz gibi bir sonuç çıkartılmış..Creepacığım ama yinede teşekkürler :) Bu arada yehova veya adonay ismine takılıp farklı bir tanrıya inanıyoruz gibi algılanmasın, nasılki Kuran'da Esmail Hüsna olarak Allah'ın 99 ismi geçer, ibranicedede aynı şekilde 77 ismi vardır yani farklı olan sadece isimlerin okunuş dilidir tanrı tektir...

Bu tespite nerden vardınız? Hangi duada Adonay/Adonai sadece ad olarak gecmektedir anlamadim? יהוה JHW tanri isimi kulanilmaz genelde buna alternatif olarak Tanakh/Tenachda gecen Adonai ismi kulanilmaktadir. Bir şeyleri karıştırmış olmayasınız? Yahudi toplumunda sosyal cevrelerde genelde HaSchem(Isim)olarak anılmaktadır. Radikal yahudilerde yani kendilerine fazlasiyla "allah korkusuna" kaptırmış olanlarda genelde Adonai kelimesi yerine Adoschem ismi kulanilir. Bu da aslında Adonai ve Haschem ismi kombinasyonu sonucu meydana gelmiş olan bir diğer tanrı ismidir. Bunlari bilmekte fayda vardir. :=)
 

PUNKY

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
409
Tepkime puanı
26
bu tespite nerden vardiniz? Hangi duada Adonay/Adonai sadece Ad olarak gecmektedir anlamadim? יהוה JHW tanri isimi kulanilmaz genelde buna alternatif olarak Tanakh /Tenachda gecen Adonai ismi kulanilmaktadir.Birseyleri karistirmis olmayasiniz? jahudi toplumunda sosyal cevrelerde genelde HaSchem(Isim)olarak anilmaktadir.Radikal yahudilerde yani kendilerine fazlasiyla "allah korkusuna"kaptirmis olanlarda genelde Adonai kelimesi yerine Adoschem ismi kulanilir buda aslinda Adonai ve Haschem ismi kombinasyonu sonucu meydana gelmis olan bir diger tanri ismidir .Bunlari bilmekte fayda vardir. :=)


Creepacığım tespite şuradan vardım,ben museviyim kitabmda bu şekilde yazıyor Tevratın heryerinde bu şekilde geçiyor.Hani 10 emirin içinde tanrının adını boş yere anmayacaksın der ya, bu yüzden isim adonay olarak geçmez AD... olarak geçer ama bu sadece adonay adı için geçerlidir geri kalan tüm isimler normal şekilde yazılır yahova adı da buna dahildir Çünkü Ad... ismi Allah kelimesinin ibranice karşılığıdır yani onun adıdır ama diğer isimler tanrının sıfatlarıdır :) Tarayıcıyı kurunca yarın buraya bir sayfa örnek upload ederim daha iyi inceleme şansın olur...
 

CREEPA

Banlı Kullanıcı
Katılım
30 Eki 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
2
Konum
Lost Angeles
Anlıyorum ve düsüncelerine saygı duyuyorum. Ama şunu da söylemek zorundayım sevgili Punky, ben musevi sayilmam, daha dogrusu kendimi bir musevi olarak görmüyorum, ve tanrı isminin ad....olarak geçtiğini gerçekten ilk kez senden duymuş oldum. Özelikle Tevrat'ın heryerinde sadece ad....diye anıldığına da oldukça şaşırdım açıkçası. Mutlaka Halacha ve tevrat konusunda bir bildiğiniz vardır diye düşünüyorum o yüzden daha fazla bunu tartışmak istemiyorum. Mizrahi misiniz bu ara? Scanneri kurduktan sonra Tevrat'tan örnek sayfalalar mı vermek istiyorsunuz, iyi fikir ama malesef Tevrat'in İbranice olduğundan dolayı benim orada yazan şeyleri anlamam daha doğrusu yazılı olandan kendime bir anlam cikartmam mümkün değildir sevgili Punky. Yine de Teşekkür ederim!;)
 

PUNKY

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
409
Tepkime puanı
26
:) Creepa bu benim düşüncem değil yüzyıllardır kitapta bu şekilde yazıyor ama tabii ibranicesini eklersem bundan bir mana çıkartamayacağını yazdığına göre Tevrat'ın ibranicesinin latin harfleri ile çevirilmiş versiyonu olduğu konusunda bilgin yok bu durumda orada yazan Ad... kelimesinide görmemiş olman ve şaşırman doğal :) Cemaatte herkes ibranice alfabe okuyamadığı için latin alfabesi ile çeviri yapıldı son yıllarda böylesi çok daha kolay oldu...Ben örnek olarak sadece 1 paragraf yada 1 sayfa ekleyeceğim tabiiki senin okuyabileceğin harf düzeni ile...Bu arada Mizrahi bizde bir soyadıdır manası doğulu demektir ama kastettiğinin ne olduğunu anlayamadım, soyadım mizrahi mi diye mi soruyorsun? Hayır değil...
 

CREEPA

Banlı Kullanıcı
Katılım
30 Eki 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
2
Konum
Lost Angeles
Anlıyorum Punky. Sen diyorsan öyledir canım bunu neden tartışalım. Mutlaka bir bildiğin vardır değil mi ama. Boşver bence hiç yorma kendini söylediklerine katılmamak mümkün değildir. Oldu ama her şeye rağmen bu aydınlatıcı sohbetinden dolayı sana teşekkür ediyorum, çok sağol. Tuhaf bir soru, avatarindaki şovalye mi olmak isterdin yoksa prenses olmayi mi tercih ederdin Punky?;)
 

PUNKY

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
409
Tepkime puanı
26
Anliyorum Punky.Sen diyorsan öyledir canim bunu neden tartisalim.Mutlaka bir bildigin vardir degilmi ama.Bosver bence hic yorma kendini söylediklerine katilmamak mümkün degildir.Oldu ama herseye ragmen bu aydinlatici sohbetinden dolayi sana tesekür ediyorum,cok sagol.Tuhaf bir soru,avatarindaki sovalye mi olmak isterdin yoksa prenses olmayi mi tercih ederdin Punky?;)

Doğrusunu söylemek gerekirse canı gönülden isterdim ki, karşıma öyle bir adam çıksın ki, önünde muazzam bir saygı ile eğileyim, bir ilişkimdede öğretmen değil bu sefer öğrenci olayım o beni yüceltsin...Fakat herzaman resimdeki prenses oldum ben CREEPA, kurbağa halinden öpüp prens yaptıklarımla elele tutuşunca insanın elinde siğil oluyormuş bunu öğrendim :(
 

CREEPA

Banlı Kullanıcı
Katılım
30 Eki 2008
Mesajlar
246
Tepkime puanı
2
Konum
Lost Angeles
Olsun bu kadar karamsar olma her şeye rağmen hayat devam ediyor. Sana inanıyorum mutlaka doğru zaman geldiğinde karşina bir beyaz atlı prens çıkacaktır. Özlerinde "kurbağa olmak" varmış demek ki bu sahte prenslerin. Ama unutma ki onları sadece bir öpücük ile yücelten ve adama benzeten de sensin onlar o gücü senden alıyorlar.;)
 

PUNKY

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
409
Tepkime puanı
26
Olsun bu kadar karamsal olma herseye ragmen hayat devam ediyor.Sana inaniyorum mutlaka dogru zaman geldiginde karsina bir beyaz atli prens cikacaktir.Özlerinde "kurba olmak" varmis demeki bu sahte prenslerin.Ama unutmaki onlari sadece bir öpücük ile yücelten ve adama benzetende sensin onlar o gücü senden aliyorlar.;)

:) Karamsar değilim zaten, hayatta yaşanan herşey iyi veya kötü bir derstir, dediğin gibi ruhunda kurbağa olanı zorla prens yapmaya çalışan bende hiç mi hata yok, halbuki bırakacaksın zavallıcıkları kendilerine kurbağa eşler seçecekler :) Çok şekersin, moral verdin teşekkür ederim birz daha devam edersek modlar ikili konuşmaları özelden yapın diye bağıracaklar :)
 

haniel

Kayıtlı Üye
Katılım
8 Nis 2010
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Şaşırdım gerçekten. Ben adonai'nin anlamını efendi olarak biliyorum ve tehillim dahil bir çok kitapda geçer bu isim. Hatta tehillimlerdeki psalmlar okunurken adonai(adonay)isimi neredeyse hep anılır... Bildiğim kadarıyla ıhvh isminin yerine adonai denir ya da latince tetragramatton (dört harfli isim).
 
Üst