Irk Bitig ( IX. YY Göktürk Fal Kitabı ) ve Hayvan Mitolojisi

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Bin Buda civarındaki mabetlerde bulunan Göktürk yazılarıyla yazılmış bu tam ve mükemmel el yazması, şimdiye kadar elde edilen yazmaların en dikkat çekici olanıdır.

Sarı renkli, kuvvetli, kalın ve iyi bir Çin kağıdı üzerine yazılmıştır. Sayfalarının uzunluğu 13.6 cm, genişliği 8 cm, tabakalarının her biri birbirine dikilmemiş, ama tutkal ile yapıştırılmıştır. Bu tutkal o kadar sağlamdır ki, aradan uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen, hâlâ gevşememiştir. Kitap ciltli değildir.

Çok fazla okuduğu için sayfa köşeleri ve dış yaprakları oldukça yıpranmış ve kırışmıştır. Kâğıdın çok kaliteli bir cinsten olması kitabın son zamanlara kadar muhafaza edilebilmesini sağlamıştır. Toplam 104 sayfa ve 65 paragraftan ibarettir. Kitabın adı 101. sayfada açıkça Irk Bitig olarak kaydedilmiştir. "Fal Kitabı" anlamına gelmektedir. Bu fal kitabı Doğu Türkistan’da Uygurlar’ın hakim olduğu ve Uygur Edebiyatı’nın parlak devirlerini geçirdiği çağa aittir. Bu bölgede ve Orta Asya’nın diğer bölgelerinde bu şekilde birçok yazma bulunmuştur. Bunların çoğu Budizm’e giren Türklere ait olup çoğunluğu Orhun Alfabesi ile yazılmıştır.

İnternet alıntısı

*

Eski toplumlar için avcılık yapan ve hayvancılıkla geçinen toplumlar ifadesini kullanmak aynı zamanda hayvansal yaşamın onlar için önemini vurgulamak anlamına gelir. Avcı hayvan öldürmezse ailesini besleyemez, hayvan yetiştiricisi de sürüsünü kaybederse ölür. Her ikisinin de kaderi temelde hayvanın kaderine bağlıdır. Bu gerçek insanı beslenme yolu ile bir üst gerçekliğe ulaştırır : Doğaüstü varlıkların yarattığı bir şeyi, hatta bazı durumlarda bu varlıkların ana maddesi olan şeyi , zengin, güçlü , önemli bir şeyi yer. Avın öldürülmesini sağlayan insan becerisi olmadığı gibi, hayvanların sayısının çoğalmasını sağlayan da insanın gösterdiği özen değildir. Kurban kendisini darbelere sunar çünkü bunu kabul etmiştir. Buna tüm kalbiyle inanan ve hayvana borçlu olduğunun bilincinde olan insan "hayvanbilimsel" bir mitoloji yaratmaya hazırdır.

Hemen hemen tüm tüm toplumların belli bir dönemde hayvan ve bitki mitolojileri olmuştur ancak tüm bu mitolojiler arasında hayvansal veya bitkisel kratofani (kudretin tezahürü) aracılığıyla tezahür etme yoktur ya da çok azdır. Ayrıca belli bir dönemde ve belli bir yerde kutsallık kazanmamış hemen hemen hiç bir hayvan yoktur. Büyük olasılıkla Altaylılarda her canlı varlık bir biçimde hiyerofaniye (kutsalın tecellisi ) katılmıştır. ( Kurban sunularak, büyü törenlerinde kullanılarak, vs ) Hayvanlar bazı efsanelerde ise temel rol oynamıştır. Türdeşlerinden ayrılarak bazı mit ve efsanelerde belirgin yer edinen bazı hayvanlar ( Kurt, Yılan, Geyik gibi) için bazı araştırmacılar özellikle insanlara daha yakın olan hayvanların mitolojik dönüşümü olmuş olabileceği tezini savunur ancak bu ikna edici değildir çünkü en azından Altay uygarlığında sadece biçiminden dolayı değer kazanmış hayvan yok gibidir. Her biri farklı nedenlerle ilahi macerayı tanıma şansını elde eder. Özellikle o hayvana ilgi gösteren toplum ayrıca siyasi üstünlük kazanmış ise o hayvanın ilaveten evrensel bir nitelik kazanması kaçınılmaz olur ama evrensel nitelik kazanmış olması da neden o hayvanın tema olduğunu yeterince açıklamaya yeterli olmaz. Örnek : Kurdun kendisini bir sürecin ardından Cengizhan soyundan gelenlerin atası olarak buluvermesi gibi. Eğer bu kahramanlık destanı kurttan gelen Tu-kiu adlı bir toplumdan Türklüğe oradan da Moğollara kadar uzanmış olmak yerine mesela tavşandan gelen bir topluluktan aynı zincirleme ile Moğollara kadar uzanmış olsa idi o zaman büyük bir olasılıkla bugün kurdun kaderine tavşan sahip olacaktı. Bu durumda sadece kader demek yerine kurdun diğer özellikleri ile mitolojide büyük bir rol oynamak için gerekli potansiyele sahip olduğunu kabul etmeliyiz.

Çünkü bir toplumun ata, rehber, alt-ben vs olarak seçtiği bir hayvan ya son derecede bilinen ve günlük hayatta rol oynayan bir hayvandır ya da tam tersine az rastlanır, egzotik ve tuhaflığı ile şaşırtıcı bir hayvandır. Ancak unutulmaması gereken bir nokta da az rastlanır bir hayvanın , kendisiyle büyüsel-dinsel anlamda ilgilenenler için oldukça yabancı ve bildik dünya dışından olması nedeniyle merkez haline gelmesi ve imgeleri süsleyip, düşünceleri yönlendirmesinin pek mümkün olamayacağıdır. Altay zihniyetine baktığımızda hayalden uzak, bu ve görünmeyen dünyayı doğaüstü varlıklarla doldurma eğiliminde olmayan, kolay kolay hayale kapılmayan bir toplumla karşılaşırız. Bu zihniyet bizim bugün ki gerçeklekliğimizde bilimsel sıfatını hak etmekten uzak olsa da kendi gerçekliğinde tutarlı ve mantıksaldır. O yüzden dikkatimizi öncelikle bozkır ve ormanın evcil ve yabanıl hayvanlarına çevirmeliyiz.

Tarihöncesi dönemde Altaylar öncesi İskit ve Hiong-nuların toprağı olan bozkırlar ,Orta Asya, Sibirya ve Rus ovası hayvanbiçimci sanatın da olağanüstü gelişimin yaşadığı topraklardır ve muhtemelen Türk-Moğol hayvan mitolojisinin doğmasında da etkili olmuştur.

Anılma sırasına göre bozkır sanatında başlangıçta öncelikle geyikgiller, sonra koç (teke), at (katır) vahşi hayvanlar ( panter, kaplan, aslan) ve öküzü, ardından yabandomuzu, köpek, mersinbalığı,yırtıcı kuşlar, ördek, tavuskuşu, turna, tavşan, yunus, denizatı sayılmışsa da mesela Ordos bölgesinde sıkça görülen domuzun hem İskitler hem de >Türkler de tabu olması bu sıralamaya çekinceler koymaktadır.

Yukarı Moğolistan ve Güney Sibirya da bulunan ilk Türk metinlerinde çok az sayıda hayvan ismi her alır ve rollerine ilişkin neredeyse hiç bilgi verilmez. IX. yy da yazılan Irk Bitig'te ise durum farklıdır. Hayvan simgeselliği bu belge ile ani ve güçlü bir çıkış yapar. Değişik figürlerin yer aldığı 67 kısa falın on ikisinde ana, yardımcı ve rakip kahraman attır. Keyik adının av hayvanı olarak daha kapsamlı ve daha sık kullanıldığı durumlar dışında beşinin kahramanı geyiktir. Dördü çaylağı, üçü kaplanı, kartalı ve deveyi, ikisi kargayı ve koyunu temel alır. Son olarak ayıyı, yaban domuzunu, yılanı, çavuşkuşunu, guguk kuşunu, kurdu, ineği, danayı, tavşanı, turnayı ve kuşu ( ayrıntı verilmemiştir) temel kahraman olarak alan birer kısa fal vardır.

Rastlantı olabilecek bu bilgilerden çok fazla sonuç çıkartmadan yukarıda verili sıralama ile Irk Bitig'de ki sıralamayı karşılaştırmak ilginç olacaksa da belirleyici bir yargı için yeterli olmaz. Diğer taraftan Irk Bitig halen kendi türündeki tek kaynaktır ve ardından gelen belgeler ya bilinen temaları yineler ya da öyküsel dayanaktan uzak uzun adlar dizini sunar.

Jean-Paul Roux
Orta Asya'da kutsal bitkiler ve hayvanlar
 

Türkmenoğlu

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Ara 2012
Mesajlar
105
Tepkime puanı
14
Orta Asya mistik öğretileri hep ilgi odağım olmuştur, ben tarihin en eski ve en gizli ilimlerinin Orta Asya'da bulunduğunu düşünüyorum. Allah nasip ederse ortaya çıkarmak için çalışacağım. :)
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Jean - Paul Roux Türkoloji de etkili bir isimdir, kitaplarını edinmenizi öneririm ön hazırlık olarak +)
 
Üst