RA diyor ki...ve foton kuşağı

Kasyopya

Banlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2012
Mesajlar
200
Tepkime puanı
16
Konum
Ankara
İş
hedonist
Ra’ya göre, tam şimdi biz 75,000 yıllık galaktik bir döngünün sonuna ulaşıyoruz, aynı zamanda 25,000 yıllık daha genel bir gezegensel döngünün sonuna ulaşıyoruz. Bir galaksi tekamül ederken, enerjinin genişleyen küreleri o galakside titreşimin daha da yüksek seviyelerinde, yıldızları yutmaya devam eder. Şimdi, bu Güneş Sistemimizin etrafındaki intergalaktik uzayın daha da çok yükle dolmasına neden oluyor. Bu yük, Güneş tarafından absorbe ediliyor ve Güneş Sistemine yansıtılıyor. Böylece şu andaki “değişim” sadece Dünyadaki yaşam için değil, Galaksi bölgemizdeki titreşimsel yaşamın tüm formları için eşsiz bir olaydır.


Yükselişin yakın zamanda gerçekleşeceğini nasıl anlatabiliriz ?
İşte, tekamül sıçramasının yakında gerçekleşeceğini ileri süren, Güneş Sistemimizdeki bazı ölçülebilir değişimler :
Benzeri Görülmemiş Solar aktivite
Daha önce asla tanık olmadığımız solar aktivite var – en azından kayıtlı tarihte olmayan. Daha önce asla görülmemiş bir ölçekte güneş lekesi aktivitesi var. radyasyon emisyonları, proton emisyonları ve diğer anormal enerji patlamaları var. Tüm bu şeyler, daha önce asla görülmeyen şekilde frekansın gücünü artırıyor. Gerçekte, solar emisyonlar o kadar yoğunlaşıyor ki, uydularımızın çoğunu kızartıyor. Bazı durumlarda, bu solar emisyonları ölçemiyoruz, çünkü bu kadar yüksek olacaklarını asla beklemedik ve tüm bilimsel modellerimiz gözden geçirilmek zorunda.
Gezegenlerin arasındaki uzayın niteliği değişiyor
Gerçekten ilginç olduğunu düşündüğüm bir başka şey, gezegenlerin arasındaki uzayın niteliğinin değişmesidir. Gezegenlerin arasındaki uzay enerjiyi daha iyi iletiyor.
Bunun anlamı aslında oldukça basittir : Güneş enerjik protonlar gibi yüklü, radyoaktif parçacıklar salıyor. NASA, bu protonların Dünyaya yolculuğunun ne kadar süreceğinin çok kullanışlı bilimsel modellerine sahipti. Şimdi, bazı durumlarda bu protonlar, beklenen modelden yüzde 400 hızlı yolculuk yapıyor.
Böylece, Güneşin kendisi aslında değişmektedir. Güneşin manyetik alanı daha da büyüyor. Enerjisi değişiyor. Gezegenlerin arasındaki enerji değişiyor, Güneşin enerjisini daha hızlı iletiyor. Parçacıklar uzayda daha hızlı hareket ediyor. Gezegenler arasındaki uzaydaki etkin görünür plazma enerjisi daha da parlaklaşıyor.
Gezegenlerin atmosferleri değişiyor
Dmitriev’in çalışması gezegenlerin kendilerinin değişmekte olduğunu gösteriyor. Gezegenlerin atmosferlerinde değişimler gerçekleşiyor. Örneğin, Marsın atmosferi, öncesinde olduğundan daha kalınlaşıyor. Mars gözlemcisi 1997’de aynalarından birini kaybetti, çünkü atmosfer, hesaplandığından iki kat yoğun idi ve esasında o küçük ayna üzerindeki rüzgar o kadar kuvvetli idi ki, onu cihazdan uçurdu.
Dünyanın ayının atmosferi büyüyor.
Ayrıca, ayda, Dmitriev’in “Natrium” olarak refere ettiği bileşiktan oluşan bir atmosfer gelişiyor. Dmitriev, ayın etrafında, orada daha önce olmayan 6,000 – kilometre derinliğinde bir Natrium katmanı olduğunu söylüyor.
Ve bu tür değişim, Dünyanın üst seviyelerindeki atmosferde var, burada daha önce bulunmayan HO gazı oluşuyor ; şimdi sahip olduğu miktara daha önce sahip değildi. Bu, küresel ısınma ile ilgili değildir veya CFC veya fluorokarbon ya da herhangi bir madde ile ilgili değildir. O, sadece meydana çıkıyor.
Gezegenlerin manyetik alanları ve parlaklıkları değişiyor
Gezegenlerin toplam parlaklığı artıyor. Örneğin, Venüs’ün toplam parlaklığı önemli miktarda artıyor. Jüpiterin yüksek enerjisel yükü var, Jüpiter ve onun ayı Io arasında oluşan iyonlaştırıcı radyasyon görünür bir tüpü var. Son zamanlarda çekilen fotoğraflardaki parlak enerji tüpünü görebilirsiniz.
Ve gezegenlerin manyetik alanlarında değişim oluyor. Manyetik alanlar daha da güçleniyor. Jüpiter’in manyetik alanın iki katından fazlasına sahip. Uranüs’ün manyetik alanı değişiyor. Neptün’ün manyetik alanı artıyor. Bu gezegenler daha da parlak oluyor. By gezegenlerin manyetik alan gücü daha da yükseliyor. Atmosferik nitelikleri değişiyor.
Uranüs ve Neptün’ünde son zamanlarda kutup kayması olduğu görünüyor.
Voyager 2 uzay sondası, Uranü ve Neptün’den geçerek uçtu, görünür kuzey ve güney manyetik kutuplar, dönüşe ait kutubun bulunduğu yerden oldukça fazla göreli konumda idiler. Bir vakada, 50 derece ötede, diğer bir durumda fark yaklaşık 40 derece idi, her ikisi de oldukça büyük değişimler.
Toplam değişimler üç kategoriye ayrılabilir : Enerji alanı değişimleri, parlaklık değişimleri ve atmosferik değişimler.
1975’ten beri Toplam volkanik etkinlik yüzde 500 arttı
Dünya üzerinde, değişimleri daha bütünüyle görüyoruz. Örneğin, Michael Mandeville, 1875 ten bu yana toplam volkanik etkinliğin kabaca yüzde 500 arttığını gösteren bir araştırma yaptı. Toplam deprem aktivitesi, 1973’ten beri yüzde 400 arttı.
Doğal felaketler 1963 ve 1993 arasında yüzde 410 arttı.
Dr. Dmitriev doğal felaketlerin çok ayrıntılı bir hesaplamasını yaptı. 1963 – 1993 yıllarını karşılaştırırsanız, tüm farklı türlerdeki toplam felaket miktarının yüzde 410 arttığını gösterdi – kasırgalar, tayfunlar, toprak kaymaları, dev dalgalar.
Güneşin manyetik alanı 1901’den beri yüzde 230 arttı
Kaliforniya’daki Rutherford Appleton Ulusal Laboratuarlarından Güneşi incelemekte olan Dr. Mike Lockwood tarafından yapılan bir çalışma vardır. 1901 den beri, Güneşin toplam manyetik alanının, öncekinden yüzde 230 daha güçlü olduğunu keşfetti.
Dünyasal Değişimlerden Daha Fazlası
Böylece, tüm bunlarda, gördüğümüz şey sadece Dünyasal Değişimlerden daha fazlasıdır. Bazı insanlar, burada devam eden Dünya ve güneş arasında bir etkileşim olduğu fikrine sahip. Çok, çok az insan Sibirya’da, özellikle Novosibirsk’te Rus Ulusal Bilimler Akademisinde yapılan çalışmanın farkındadır, burada onlar bu araştırmayı yapıyor. Tüm Güneş Sistemindeki bu enerjisel değişime neden olabilecek tek olası şeyin, farklı olan – daha yüksek olan – bir enerji bölgesine ilerlemekte olmamız olduğu sonucuna vardılar.
Güneş Sistemimizin öndeki kenarında parıldayan plazma son zamanlarda yüzde 1000 arttı.
Şimdi, şuna iyice bakın. Şüphesiz, Güneşin kendisi manyetik bir alan sahiptir, ve bu manyetik alan Güneş Sistemi etrafında bir yumurta yaratır, bu heliosfer olarak bilinir. Heliosferin şekli gözyaşı damlasına benzer, damlanın uzun ve ince ucu, bizim ilerlemekte olduğumuz yönün ters tarafını gösteriyor. Bu sanki bir kuyruklu yıldıza benzer, kuyruk daima Güneşin uzağını gösteriyor.
Ruslar bu heliosferin ön taraftaki kenarına baktılar, ve orada parıldayan plazma enerjisi gözlediler. Bu plazma enerjisi 10 astronomik birim derinliğinde idi (astronomik bir birim, Dünyadan Güneşe olan uzaklıktır, 93,000,000 mil). On astronomik birim, Güneş Sisteminin ön kenarında görmeye alıştığımız parıldayan enerjinin normal kalınlığını temsil eder.
Bugün, bu parıldayan plazma 100 astronomik birim derinliğe ulaştı. Dmitriev’in raporu tam zaman çizgisini vermemesine rağmen, bu artışın 1963 – 1993 periyodunda gerçekleştiğini kabul edebiliriz, Dmitriev bu aynı periyotta doğal felaketlerin de arttığını gördü. Ne zaman gerçekleşmiş olursa olsun, bu, Güneş Sisteminin ön ucundaki enerjinin toplam parlaklığında yüzde 1000 lik bir artıştır.
Ve bu, Güneş Sisteminin kendisinin, enerjinin çok yüklü olduğu bir bölgeye ilerlediği anlamına geliyor. Bu yüksek – yüklü enerji, plazmayı tahrik ediyor ve daha çok plazma oluşmasına neden oluyor, böylece daha çok parlaklık, aydınlık görüyorsunuz. Bu enerji sonra, Güneşe akıyor, Güneş de enerjiyi Ekliptik olarak adlandırılan ekvatoral planı boyunca fışkırtıyor ve yayıyor. Bu da gezegenler arası uzayı doygunluğa ulaştırıyor, solar emisyonların daha hızlı yolculuk yapmasına ve gezegenlerde enerji yüklenmesine neden oluyor.
Ve bu, gezegenin nasıl işlediğini, nasıl fonksiyon gördüğünü ve hangi tür yaşamı desteklediğini değiştiren bilinçli enerjidir. DNA spiralinin harmonikleri değişiyor. Bu, zamanın eski çağlarındaki kendiliğinden kitlesel tekamüllerin gerçek, saklı nedenidir.
Tüm bunlar aynı zamanda gerçekleşiyor ve ani bir değişimin olacağı bir doruk noktasına doğru çalışıyor.
Başka bir deyişle, öyle bir noktaya ulaşacağız ki, burada enerjinin yepyeni bir seviyesinde olacağız; Güneş, kendisinden enerji yayarken, Güneşin yaydığı temel harmonik dalga boylarında ani bir genişleme olacak. Enerji yayımındaki bu artış, Güneş Sistemindeki tüm maddenin temel doğasını değiştirecek. Gezegenler hafifçe Güneşten uzağa itilecek ve gezegenleri oluşturan atomların ve moleküllerin fiziksel boyutları genişleyecek.

“Değişim” için temel tarih Maya Takviminin sonuna karşılık geliyor – Aralık 2012.
Ra, Maya Takviminin, bu döngülerin geçişini ölçebilecek bir alete sahip olmaları için Mayalara yüksek seviyedeki altıncı – boyut dünya dışı varlıklar tarafından verildiğini öne sürüyor. Bu döngülerin nasıl çalıştığını bilmek iyi olur, çünkü bunlar tarihle bağlantılıdır.​
ALINTIDIR
 

JoKeR-23

Banlı Kullanıcı
Katılım
1 Ara 2011
Mesajlar
124
Tepkime puanı
12
Yıl 2012 hala güneşe tapanlar var ya :D
 

codcu

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Eyl 2012
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
21 Aralıkta bu hikayeleri uyduranların yüzüne görmek isterim. Sonuç: FİYASKO :D
 

ikbal1505

Guest
Katılım
5 Tem 2010
Mesajlar
606
Tepkime puanı
144
Yıl 2012 hala güneşe tapanlar var ya :D

Sayın Joker-23 GMPP 'de, hiç bir inanç, mezhep, din mensubuna bu tarz bir yaklaşımda bulunulmasına ne müsaade edilmesi ne de hoş görülmesi söz konusu bile değildir.

Kişisel inanç tercihlerine aleni, ima ya da "direk" aşağılamaların, hakaretlerin, alayların forumda ya da pm ile dile getirilmemesi, diğer inanç sahiplerine saygılı, hoşgörülü olunması gerektiği GMPP KURALINI sizin şahsınıza da hatırlatma gereği görüyorum.
 

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Yıl 2012 hala güneşe tapanlar var ya :D

Yazıda güneş sisteminde olabilecekler yazılmış, dünya da sistemin bir parçasıdır!
Kimse güneşe tapınmaktan bahsetmemiş, üyemizin belli ki konu dikkatini çekmiş ve paylaşmak istemiş.
Lütfen, alaycı üslubunuza çeki düzen verin. Konuyla ilgili bilgi veya fikriniz varsa mesaj yazınız.
 

Kasyopya

Banlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2012
Mesajlar
200
Tepkime puanı
16
Konum
Ankara
İş
hedonist
Güneşe tapınma ile ilgili bir konu olmadığını okuyan anlayan aklıselim herkes anlar zaten açıklamay yapmıyorum bile...21 aralıkta ışık ve sevgi çağının gelmesini ümit ediyoruz bekliyoruz en azından bunun başlaması için bir enerji yüklüyor insanlar bu bile değerli çok degerli birşey...21 aralık günü hiçbirşey olmayabilir ki evrende hiçbirşey olmadığı biran bile yoktur! inanmayanların ümit bile etmeyenlerin dediği anlamda ''hiçbirşey''olmazsa bile önemi yok demekki zamanı değil....yakında olduğunu biliyoruz buda yetiyor
 

JoKeR-23

Banlı Kullanıcı
Katılım
1 Ara 2011
Mesajlar
124
Tepkime puanı
12
Affedersinizde Benim Saçma Bir Yorum Yaptığımı Düşünenler Heralde RA'nın Güneş Tanrısı Olduğunu Bilmiyorlar ...
 

ikbal1505

Guest
Katılım
5 Tem 2010
Mesajlar
606
Tepkime puanı
144
Affedersinizde Benim Saçma Bir Yorum Yaptığımı Düşünenler Heralde RA'nın Güneş Tanrısı Olduğunu Bilmiyorlar ...

Bizde biliyoruz Ra'nın güneş tanrısı olduğunu. Amun ile birleşip, Amun-Ra'yı oluşturmuşlardır. Amun-Ra Mısır'ın en güçlü tanrısıdır. Ama konumuz Ra'ya tapınmak ile alakalı değil. Foton kuşağından bahsediliyor ve burada Ra'nın söyledikleri geçiyor.

Bu forumda herkesin kişisel inançlarına saygı duymak zorundayız. Kimsenin neye inandığı veya neye taptığı bizi ilgilendirmez. Size göre güneşe tapmak mantıklı olmasa bile. İsteyen güneşe, ateşe, Lucifer'e, puta yada başka tanrılara tapabilir. Konu altına sadece konu ile ilgili yorum yapıyoruz. Bir şahısa yada konu dışı yorum yapmamanız gerekli. Konu ile alakalı görüşlerinizi bildirebilirsiniz ama inançlara saygısızlık yapamazsınız. Kimseyi uyarmak istemiyoruz ama kurallara uymanız gerekir. Lütfen, alaycı üslubunuzu düzeltin. Sevgi ve ışıkla.
 

DarkAnqeL

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
199
Tepkime puanı
8
valla bi dünya şey diyolar.. her kafadna bi ses çıkıyo 21 aralıkta kıyametin kopacağını sanmıorum ama yinede blemeyiz belki yarın bile kıyamet kopabilir bunu anca Allah bilir..foton kuşağı hikayesi bana çokta uydurma gelmedi dünyada bi takım değişiklikler olduığu insanların garipleştiğini görüyorum.. yinede bişey diyemeyiz bekliyecez ve görecez :))
 

cevriye

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Ağu 2012
Mesajlar
80
Tepkime puanı
5
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye düşünüyorum. Yeryüzünde yaşanan hareketlilik ortada. Bir şey olacaksa bunu en son halk öğreniyor zaten. Ben bunun mistik bir olaydan çok bilimsel bir olay olarak görüyorum. Gezegenlerin aynı hizada olması vs. Yaşanacak olan karanlıktan söz ediliyor. Ben mum ve gıda stoğumu yapar beklerim ne olur ne olmaz :D
 
Üst