Tünediğiniz Dalı Kesin ve Uçun!!!

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Küçük bir hikâye...

Bir zamanlar bir kral'a Arabistan'dan iki tane doğan hediye edilir.
Bunlar kralın şimdiye dek gördüğü en güzel kuş türü olan ala doğanlardır. Kral, bu değerli kuşları eğitmesi için onları doğancı başına verir.

Aylar ayları kovalar ve bir gün doğancı başı Kral'ın huzuruna gelip, doğanlardan bir tanesinin mükemmel bir şekilde çok yükseklerde süzülerek uçtuğunu, fakat diğerinin geldiği günden beri tünediği daldan kımıldamadığını söyler.

Bunun üzerine kral, ülkenin her yerinden şifacılar ve büyülcüler getirtip doğanı iyileştirmelerini emreder ama hiçbiri doğanı iyileştiremez. Kral daha sonra bu görevi saray çalışanlarına verir fakat ertesi gün baktığında doğan'da hala bir iyileşme gerçekleşmemiştir. Bildiği her yolu deneyen kral en sonunda şöyle düşünür:
"Belki de bu problemin kaynağını anlayabilmesi için dağlık bölgeleri tanıyan birine ihtiyacım var," der.
Böylece saray çalışanlarına emreder: "Gidin ve bana bir çiftçi bulun!"

Ertesi sabah doğan'ı göklerde uçarken gören kral şaşkına döner ve emrindekilere seslenerek "bu mucizeyi yapan kişiyi getirin bana" diye buyurur.
Görevliler hemen gidip çiftçiyi bulup getirirler.
Kral sorar,"Ne yaptın da doğan uçmaya başladı?"
Boynu bükük çiftçi şöyle cevap verir:
"Çok basit yüce kralım. Sadece kuşun tünediği dalı kestim."

Hepimiz uçmak için, bir insan olarak içimizdeki olağanüstü potansiyelin farkına varmak için yaratıldık.
Fakat bunun yerine, dallarımıza tüneyip, bize tanıdık gelen şeylere tutunmayı tercih ediyoruz.
Sınırsız olasılıklar mevcut ama birçoğumuz onların neler olduklarını keşfedemiyoruz bile.
Tanıdık şeylerin, bize konforlu gelen alanın ve dünyevi meselelerin dışına çıkmadan yaşıyoruz.
Bu nedenle çoğu zaman hayatlarımız heyecandan, tatminkârlıktan yoksun bir hal alıyor.

Öyleyse, var mısınız tutunduğumuz korku dallarını kırıp kendimizi uçmanın mutluluğuna ve özgürlüğüne bırakalım?

Isha Judd'un "Why Walk When You Can Fly" kitabından alıntıdır.
 

darkm@ster

Banlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
238
Tepkime puanı
6
Konum
bedenimde
İş
asker.
Sayın embriyo sonra o tünediğimiz daldan düşmeyelim de. :)
Nasrettin Hoca misali.
 

DreamDuality

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ara 2009
Mesajlar
1,067
Tepkime puanı
150
Kendini ateşle tarzı yazıları okumaktan zevk alıyorum.
Teoride çok hoş olsa da; pratikte işe yaramıyor bende.
Doğan gibi uçup da büyük riskler alacağıma;
ben kısa mesafe uçucusu bir kuş olabilirim ancak.
(O da illa ki kuş olacaksam).

Hayvanlar konusunda en beğendiğim: tembel hayvandır.
İnsanların kendisine hizmet ettiği, çok yavaş garip bir hayvan.
Tabiatta pek bir rütbesi olmasa da; insanoğlu ona Kraliçe Elizabeth
muamelesi yapıyor. Çok zeki bir hayvan olduğunu düşünüyorum. :D

Ama hayvanlar aleminden birisini örnek alıcak olsaydım; bu kaplumbağa olurdu.
Bizim evde de var birtane. O yüzden idolümdür.
Hedefine ulaşmak için yavaş ve kararlı adımlarla ilerler.
Dış faktörlerden pek etkilenmez. Nedensiz yere gövde gösterisi yapmaz,
saldırmaz. İyi hayvandır, psikolojisi sağlamdır.
Yavaş da olsa yıllar sonra da olsa hedefine ulaşır.
Yemek konusunda aç kalmamak için ne bulsa yer.
Konforlu bir hayat beklemez, küçük biryerde ona yeter.
Gerekirse yokuştan da gider, ama en çok düz yolu sever.

Şöyle bir söz vardır ki bende severim.
Ben ne inişi severim,ne de yokuşu.
Düz yolun suyu mu çıktı?
Kaplumbağaların felsefesi bu, aslında benim de.

Bence hedefe ulşamak önemli olandır.
Doğan da hedefine ulaşıyor, kaplumbağa da ulaşıyor.
O halde yavaş, risksiz ama uzun sürede olanı tercih ederim.

Not: Hayvanlar alemini gözlemek gerçekten insana çok şey öğretebiliyor.
Bir küçük kelebekten bile alınabilecek çok dersler var.

Doğanlara da saygım var ama;o cesareti kaybettik.
Olabilen insana, hayatla korkusuzca kafa tutabilene de helal olsun.
 

mercanada

Banlı Kullanıcı
Katılım
19 May 2012
Mesajlar
53
Tepkime puanı
5
İş
.
Kendini ateşle tarzı yazıları okumaktan zevk alıyorum.
Teoride çok hoş olsa da; pratikte işe yaramıyor bende.
Doğan gibi uçup da büyük riskler alacağıma;
ben kısa mesafe uçucusu bir kuş olabilirim ancak.
(O da illa ki kuş olacaksam).

Hayvanlar konusunda en beğendiğim: tembel hayvandır.
İnsanların kendisine hizmet ettiği, çok yavaş garip bir hayvan.
Tabiatta pek bir rütbesi olmasa da; insanoğlu ona Kraliçe Elizabeth
muamelesi yapıyor. Çok zeki bir hayvan olduğunu düşünüyorum. :D

Ama hayvanlar aleminden birisini örnek alıcak olsaydım; bu kaplumbağa olurdu.
Bizim evde de var birtane. O yüzden idolümdür.
Hedefine ulaşmak için yavaş ve kararlı adımlarla ilerler.
Dış faktörlerden pek etkilenmez. Nedensiz yere gövde gösterisi yapmaz,
saldırmaz. İyi hayvandır, psikolojisi sağlamdır.
Yavaş da olsa yıllar sonra da olsa hedefine ulaşır.
Yemek konusunda aç kalmamak için ne bulsa yer.
Konforlu bir hayat beklemez, küçük biryerde ona yeter.
Gerekirse yokuştan da gider, ama en çok düz yolu sever.

Şöyle bir söz vardır ki bende severim.
Ben ne inişi severim,ne de yokuşu.
Düz yolun suyu mu çıktı?
Kaplumbağaların felsefesi bu, aslında benim de.

Bence hedefe ulşamak önemli olandır.
Doğan da hedefine ulaşıyor, kaplumbağa da ulaşıyor.
O halde yavaş, risksiz ama uzun sürede olanı tercih ederim.

Not: Hayvanlar alemini gözlemek gerçekten insana çok şey öğretebiliyor.
Bir küçük kelebekten bile alınabilecek çok dersler var.

Doğanlara da saygım var ama;o cesareti kaybettik.
Olabilen insana, hayatla korkusuzca kafa tutabilene de helal olsun.

Size katılıyorum gidiş yolu ve hızından ziyade, hedef belirlemek ve kararlı olmak önemli. Yüce dağ başına kuşlar da çıkar , yılanlar da. Birisi sürünerek zar zor belki , birisi uçarak kolayca, diye de mühim bir laf edesim geldi. :) Her şeye ama her şeye inanıyorsak, çalışıyorsak, emek veriyorsak ille de bizim olur zamanla, gibi ütopik bir inancım yok çok şükür.
Sesimiz kötüyken, şarkıcı olmayı düşlemek komik olur. Bizde varolan yeteneklerimizi görmemizi sağlayan deneyimlerimiz olsun inşallah. Belirsizlikte yürümek cesaret ister. An'da kalmak güzeldir. Sevgili embriyo, harika paylaşım için çok teşekkürler.

Sevgilerimle
 

phoibos

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Eyl 2011
Mesajlar
122
Tepkime puanı
7
İş
Müzisyen
Kendini ateşle tarzı yazıları okumaktan zevk alıyorum.
Teoride çok hoş olsa da; pratikte işe yaramıyor bende.
Doğan gibi uçup da büyük riskler alacağıma;
ben kısa mesafe uçucusu bir kuş olabilirim ancak.
(O da illa ki kuş olacaksam).

Hayvanlar konusunda en beğendiğim: tembel hayvandır.
İnsanların kendisine hizmet ettiği, çok yavaş garip bir hayvan.
Tabiatta pek bir rütbesi olmasa da; insanoğlu ona Kraliçe Elizabeth
muamelesi yapıyor. Çok zeki bir hayvan olduğunu düşünüyorum. :D

Ama hayvanlar aleminden birisini örnek alıcak olsaydım; bu kaplumbağa olurdu.
Bizim evde de var birtane. O yüzden idolümdür.
Hedefine ulaşmak için yavaş ve kararlı adımlarla ilerler.
Dış faktörlerden pek etkilenmez. Nedensiz yere gövde gösterisi yapmaz,
saldırmaz. İyi hayvandır, psikolojisi sağlamdır.
Yavaş da olsa yıllar sonra da olsa hedefine ulaşır.
Yemek konusunda aç kalmamak için ne bulsa yer.
Konforlu bir hayat beklemez, küçük biryerde ona yeter.
Gerekirse yokuştan da gider, ama en çok düz yolu sever.

Şöyle bir söz vardır ki bende severim.
Ben ne inişi severim,ne de yokuşu.
Düz yolun suyu mu çıktı?
Kaplumbağaların felsefesi bu, aslında benim de.

Bence hedefe ulşamak önemli olandır.
Doğan da hedefine ulaşıyor, kaplumbağa da ulaşıyor.
O halde yavaş, risksiz ama uzun sürede olanı tercih ederim.

Not: Hayvanlar alemini gözlemek gerçekten insana çok şey öğretebiliyor.
Bir küçük kelebekten bile alınabilecek çok dersler var.

Doğanlara da saygım var ama;o cesareti kaybettik.
Olabilen insana, hayatla korkusuzca kafa tutabilene de helal olsun.


Bende bu tür hikayeleri okumayı çok severim. Bendede işe yaramazlardı. Ta ki Erdal Demirkıran'nın " Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım" adlı kitabını okuyana dek. Bu güne kadar okuduğum onca kişisel gelişim kitabı arasında en doğalı ve bende en çok işe yarayanı buydu. Gerçekten bir çok şey başarmamı sağladı bu kitap. Size tavsiye ederim..
 
Üst