Son Uyarılar....

göçmenoğlu

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Şub 2010
Mesajlar
719
Tepkime puanı
128
Yaş
48
Konum
Manisa merkez
İş
Elektironik müh.
Bireysel çabayı, araştırmayı ve özellikle düşünmeyi yavaşlatan bu modern atalet araçlarının insanlığı nasıl mekanikleştirdiğini biliyoruz. Bilmekten de öte yaşıyoruz. Bu araçlar bedeni hareketsiz tutarken ne yazık ki zihni ve ruhu da atıl hale getirmiştir.

Önemli olan zihni ve ruhu diri tutmaktır… Bu durum “Ölü konuşanlar” olarak ifade edilmiştir. Yani onlar boş konuşurlar. O hale gelinmiştir ki insanlık, uyurgezerlik halini uyanıklık olarak görmeye başlamıştır. Çevresini geçici değerlerle kuşatan insan, Rabbini unutmuş, Ruhsal ve vicdani olan her türlü olgudan uzaklaşmıştır. Yalnız nefsin tatmini ve susuzluğu içinde yanıp tutuşan, Allah sevgisi yerine dünya sevgisini tercih eden insanlığımızın, bu hırs ve bencilliğinden kurtulması; onun pişmanlık duyup bu halinden nefret etmesiyle mümkün olacaktır. Özetle insan, uykusundan uyanacaktır. Dünya sevgisini, sonsuz olanı, “Mutlak” olanı sevmekle bir tutmak gerçek günahtır.

Geçici olanla ebedi olanı bir tutmak gerçek putperestliktir, eş koşmaktır. Yaradan yerine dünyaya kulluk eden insanın büyük şoklarla uyanması yarın kadar yakındır. Sonlu olan her şey boşunadır. Allah’ı unutmaya neden olan dünya nimetleri amaç edilince, ruhun ne hallere girdiğini hepimiz görüyoruz. Toplumun yaşadığı her olay bir uyarıdır. Bu bilgiyi alamayan insan kayıptadır. İnsan varlığının yitirdiği Allah sevgisini tekrar içinde hissederek, dünya sevgisini tüketmesi, madde bağımlılığından kurtulması, modern çağın kanserleşmiş yaşamının tek tedavisidir.

İnanılması gereken ile yapılması gereken arasında büyük çıkmaza giren insanlığın, vicdan sesini duymaktan başka bir yol bulacağı sanılmasın… Tekamülün ( gelişmenin ) üstün bir tezahürü olan vicdan sesi, ezeli ve ebedi olan Ruh’un, Bir’in kanunlarını yaşamak ve korumak iradesidir. Böyle bir süreç, yani insanlıklarını yitiren kişilerin öz işlevlerine dönmeleri devri, büyük sonun ruhsal yüzünü göstermesini ifade eder. Bütün çirkinleştirici beşeri başkaldırışların ortadan kaldırılıp, R.İ.M.(Ruhsal İdare Mekanizması)’in normalleştirici eyleminin hızla gerçekleştiği arınma devrinin arifesindeyiz…

İşin sonu, birleştirici bilginin ortaya çıkışı ile başlangıçtan beri süregelen devirlerin tamamlanmasıdır. Dünya, “Yeni Dünya”ya gebedir. Bu “Yeni Dünya”nın doğumunda eskinin tüm imkanları seferber edilmiş, bu imkanların tam bir seçme özgürlüğü içinde bir araya getirilmesine özen gösterilmiştir.

Eski ile yeninin temelde yasaları aynıdır.“Başta ne denmişse sonda da aynısı söyleniyor.” “Tanrı birdir, Tanrı’ya eş koşmayınız.” Ruh’un evren içindeki birliğe, bütünlüğe ait olduğunu bilmesi, kendini bilmenin özüdür. Bütün göksel tebligatın Öz’deki birliği ilk iki yasayı içerir. “Tanrı birdir ve Tanrı’ya eş koşmayın.” Elbette ki icaplar ile ihtiyaçlar aynıdır. İhtiyaçlar icabı, icaplar da ihtiyacı doğurur. Bu bağlamda ihtiyaçlara göre imkanlar sağlanmış ve geleceğin şartları belirlenmiştir. Evet, biz insanlar gelecek yeni dünyanın oluşma sürecinde hem imkanlar, hem de icaplarız…

Eşkoşma cehenneminden geçmeden, dünyadan kurtulmamızın yolu yoktur. Canlılık, simgesel kalıplara girmekten ibarettir. Her kalıbın içerdiği gerçeği idrak edip şuurlanıncaya kadar, kabukları kırıp öz bilgiye ulaşıncaya kadar kendimizle savaşı sürdüreceğiz.

Yeni dünyada, insan tüm bağımlılıklarını terk etmek zorunda kalacaktır. Bu, kıyamın ta kendisidir. Bağımlılıklardan arınmış, yeni yasaların öngördüğü bir frekansa ulaşmış insanın durumu, cennetten daha fazla bir yücelik ve mutluluğa ulaşmak demektir. Yeni dünyanın varlıkları, kendilerine verilecek olan kozmik yasaların, her mekanda aynı olduğunu görüp bunları uygularken, cennet gibi bir ortamı bile düşünmeyecek, eş koşmayacaklardır.

Dünya doğurmak üzere, doğum sancıları başladı…

İsrafil’in borusu (Sur’u) yeni dünyanın sesi olarak duyulacaktır. (İsrafil’in Sur’u Şuur’u, şuurların açılmasını ifade eder.)

Alıntıdır.. Cavit Utku
 
Üst