Tibet'te Ruh göçü Dogması

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
267
Birmanlarda olduğu gibi, Tibetlilerde de ruh göçü inancı günümüze kadar dipdiri devam etmiştir. Tibet halkının çoğunluğu tarafından yüce rehber olarak kabul edilen Dalai Lama'nın tekrar tekrar bedenleniş olgusuna geçmeden önce, bu halkın imanına temellik etmiş olan ve meditasyın çarkı'nda ifadesini bulan inançlara bir göz gezdirmekte yarar vardır.Söz konusu çarkta görülen sembolik sahnelerin amacı, müminin zihnine, bu dünyadaki durumsal zevklerin yalancılığını ve faniliğini iyice yerleştirmektir; bilgisizliğimiz ve inadımız yüzünden kendimizi bunlardan koparmayı başaramadığımız sürece bu çemberi kıramayız ve de ölümler ve tekrardoğuşlar çarkı içinde kalmaya mahkum oluruz. Bu çemberi kırmanın yolu, 'BEN' kavramının aldatıcı ve boş bir şey olduğunu anlamak ve kavramaktır.
Tibetliler bu çarkı meditasyonda çok kullanmaktadırlar. Kaos'u temsil eden çark dışı mekanları dev yapılı bir cin kaplamaktadır ve onun görevi, devamlı surette bu çarkı döndürmektir. Buda çoğu kez bu çarkın dışında ve her an kurtuluş yolunu göstermeye hazır bir durumda resmedilmektedir.

Altı Alem (Loka'lar)
1.İlahlar Alemi: Yukarıda Kral İndra'nın sarayı; sağda Hayat Ağacının kökünü oymaya çalışan Titan'larla savaşan savaş ilahı.
2.Titan'lar Alemi: İlahlar aleminden ihraç edilmiş antiteler; kıskanç ve
savaş yanlısı varlıklar; en dindarları bu dünyada bedenlenebilir; zor
kullanarak tekrar cennete girmeye çabalarlar. (Hristiyanların satan mit'ini
hatıra getiriyor).
3.İnsanlar Alemi: Istırap, doğum, hastalık, ihtiyarlık, ölüm, beşeri
yasaların cezaları, savaşlar, tahribat, inlemeler; kısacası fani dünya.
4.Hayvanlar Alemi: Yaşamak için savaş, insanların kötü muameleleri, insanlara ve diğer hayvanlara yem oluş.
5.Nefis Düşkünlerinin Cehennemi: Maruz kalınan işkence ve ıstıraplar,
sebepleri izale edilir edilmez, yani bunların zahiri ve aldatıcı şeyler olduğu
anlaşılır anlaşılmaz sebepler yok olduğuna göre bu cehennem kavramı sübjektif bir şeydir.
6.Alt cehennem: Hayvan çehreli antitezlerin dürtüsüyle hareket eden feci ameller işlemişlerin hali

Çarkın Göbeği
Birbirinin kuyruğunu ağzına almış KARA DOMUZ (Bilgisizlik, KUŞ (Arzu, sefahat) ve YILAN (Kötü niyet, öfke).
ÇARKIN ÇEMBERİ:Hayatın 12 sebebi (Nidanalar)1.Bir rehberin refakatinde bulunan kör bir ihtiyar kadın resmi: Rehber, karma'yı; kör kadın da, her türlü bedenli hayatın ve her türlü arzunun temelini teşkil eden BİLGİSİZLİĞİ,
2.Çamuru şekillendiren çömlekçi: Şeklimizi ve hayata bağlılığımızı karakterize eden alışkanlıkları (itiyat), istidatları ve de zihinsel formasyonları,
3.Ağaca tırmanan maymun: Şuur-bilgiyi; yükseliş sırasında kendini hatırlatma çabası göstermeyi,
4.Okyanusta dolaşan bir kayıktaki adam: Beden ve zihni,
5.Boş ev: Altı duyuyu (beyin, budistlerce altıncı duyu olarak kabul edilmektedir),
6.Birbirine sarılmış çift duyu organlarını kullanarak dış alemle ilişki içine girilişi,
7.Gözüne ok saplanmış adam: Fizik veya zihinsel nitelikli de olsa, duyum ya da zevk ya acı ya da kayıtsızlık uyandırmaktadır.
8.Şarap içen adam: Doymak bilmez arzuyu ve zevk tutkusunu,
9.Meyve toplayıp torbasına koyan adam: Maddi zevklere ve nesnelere bağlılığı; nesneleri kendine çekiş olgusunu,
10.Umut dolu evli bir kadın: Duyulara bağlılığın mukadder sonucunu,
11.Doğum sahnesi: Bir önceki nidana'nın kaçınılmaz sonucu olan tekrardoğuşu,
12.Yakma yerine götürülen cenaze: Yeryüzüne ait her şeyin sona erişini temsil etmektedir.
Bu amaç için Budist öğrencisi, Sekiz Dallı Patikayı izleme çabasına girmek zorundadır:1.Adil, ürüst görüş;
2.Gerçek Bilgeliğin teminatı olan yetkin irade;
3.Doğru sözlülük;
4.Doğru amel;
5.Yaaşamı sürdürmekte kullanılan vasıtalar konusunda dürüstlük;
6.Arı maneviyatının teminatlarını teşkil eden kusursuz çabalar;
7.Tam dikkat;
8.Tam meditasyon.

Bunlara ısrarlı şekilde riayet ettiği takdirde er veya geç nirvana'ya ulaşacak ve böylece tekrardoğuşlar çemberini kırmış olacaktır.
Tibetlilere göre, insanlığa ışık sunmak ve kurtuluş yolunu göstermek üzere Dalai Lama dünyada tekrar tekrar bedenlenmektedir. Batı'da bu konu ile ilgili bir hayli araştırma yapanlar ve olayı yerinde inceleyenler olmuştur.Bu araştırmacılardan birinin şu satırları bu görüşü pek güzel açıklamaktadır: 'Bir Dalai Lama'nın bedeni hastalık veya ihtiyarlık nedeniyle yıpranınca, bedenine can vermiş olan ilahın varlığı bedenden ayrılıp kendine daha sağlam bir beden aramaktadır, başka bir deyişle, kutsal tabiatını mucizelerle ortaya koyan ve böylece kendiliğinden tezahür eden bir çocuğun bedenine girmektedir; bu tekzar bedenleniş olgusu 1-4 yıl içinde cereyan etmektedir. Çenrezi'nin tekrar bedenlendiği haberi alınır alınmaz Khanops Kutsal Koleji, çocuğun ailesine bir sınav ekibi yollamaktadır; bu ekip, önüne serilmiş birbirine benzer birçok eşya arasında, çocuğun, bir önceki Dalai Lama'ya ait olanları tefrik edip edemeyeceğini sınamaktadır, eğer sınav başarıyla sonuçlanırsa çocuk büyük bir törenle lamalık sarayına götürülmekte ve orasa ona, işgal edeceği o yüce makamla ilgili bir eğitim verilmektedir. Pançen Rinpoçe veya tekrar bedenlenmiş herhangi bir diğer Lama veyahut da yaşayan bir Buda söz
konusu olduğu zaman da aynı işlemler tekrarlanmaktadır.'
Görüldüğü gibi Dyani- Bodhisatva Çenrezi'nin ruhu Dalai lama'nın bedenine; Dyani Ospagned'in ruhu da Pançen Rinpoşe'nin, yani Taşilumpo manastırının başrahibinin bedenine girmektedir.
Amitaba'nın tekrar bedenlenişiyle ilgili olarak, araştırmacı Dr. Sven Hedin'in şu
satırları pek ilginçtir (Le Tibet devoile adlı kitabından):
'Bu küçük harika çocuklar arasında Amitaba'nın ruhunu taşıyan çocuğun tefriki ilahların takdirlerine bırakılmaktadır. Lamalar tüm çocukların adlarını kağıtlara yazmakta ve bu kağıtları, kutsal bir tasvirin önünde yer alan bir kutuya koyup emin şekilde kapamakta ve mühürlemektedirler. Sonra yüksek rütbeli rahipler bu kutunun önünde dualar okumakta, armağanlar sunmakta ve tütsü yakmaktadırlar. Ardından kutu sunmakta ve tütsü yakmaktadırlar. Ardından kutu açılmaktadır; çekilen ilk kağıttaki isim Pançen Rinpoşe veya Taşi lama ilan edilmektedir; seçilen çocuk daha sonra Dalai lama tarafından veya onun bulunmadığı zamanlarda bir rahipler kurulu tarafından onaylanmakta ve kutsanmaktadır.'
Bir diğer araştırmacı da Bayan alexandra Davidnell'dir; Mystique et magiciens du Tibet adlı eserinde bu yazar Tibet'teki ruh göçü inancını pek ayrıntılı bir biçimde incelemekte ve tulku diye anılan erkeklerin veya kadınların, daha önce ölmüş yüce şahısların veya ilahların (avatar) reenkarnasyonları olduğundan söz etmektedir. Belirttiğine göre tulku terimi iki anlam içermektedir: ruhanileşme yolunda insanlığın elinden tutmak üzere bir azizin veya bir Bilgin’in tekrar bedenlenişi veya bir ilahın veyahut da bir Cin’in tekrar bedenlenişi. Birinci türden tulku'ların sayısı pek çoktur. Yine aynı yazara göre bir ilahın tekrar bedenlenişi söz konusu olamaz, zira ilah, bir yandan kendi yüce aleminde ikamet ederken bir yandan da 'yüksek benliğinin yeryüzünde yarattığı bir 'form'
vasıtasıyla insanları geliştirir. 'Tulku' terimi, kelimesi kelimesine 'majik bir işlem vasıtasıyla yaratılmış bir form' anlamına gelmektedir. Tibetli mistiklerin görüşlerine dayanılacak olursa, o takdirde, tulku'lar birer fantom, birer okült yayılım veya niyetlerini gerçekleştirmek üzere bir majisyenin imal ettiği kuklalar gibi kabul edilmek zorunda kalınacaktır. Bu konuda yaptığı görüşmede Dalai Lama, Bayan David-Neel'e şunları söylemiştir: 'Bir bodhisatva, sayısız majik formlara vücut verebilen bir kaynaktır. Tam bir düşünce konsantrasyonu sonucunda hasıl olan güç, aynı anda milyonlarca dünyada, düşünce sahibine benzer birer formun oluşmasını sağlayabilmektedir. Kişi, sadece insan formları değil, ayrıca başka türden formlar da ve hatta ev, arazi, orman, yol, köprü vs. gibi cansız dediğimiz nesne formları da oluşturabilmektedir. atmosfer olayları meydana getirebildiği gibi her türlü susuzluğu gideren ölümsüzlük şarabını da üretebilmektedir.' Bu anlatı, İlk Hristiyanların bir inancını hatıra getirmektedir.Dr. Pascal'ın La Reincarnation isimli eserinden aşağıdaki bölümleri sunuyoruz: 'Müneccimlerin (Eski Mezopotamya'da), ruhun ölümsüzlüğünü be bedenli hayatlarını öğrettikleri, fakat bu bedenli hayatların sayısını bir hayli azalttıkları söylenmektedir; çünki az sayıda bedenlenme sonucunda arınmanın sona erdiğine ve ruhun semavi cennete ulaştığına inanmaktaydılar. Kalde doktorininin bu özel yanı konusunda elimizde, ne yazıktır ki, hiçbir sağlam delil mevcut değildir, zira en emin bilgi kaynakları Büyük İskender tarafından imha edilmiştir...'
'Yahudiler kendi kutsal metinlerini, tutsak bulundukları Babil'de tespit etmişlerdir; Zerdüştlük Zoroastrianisme) doğrudan vedizmden kaynaklandığına göre, Tevrat’ın da Manu'nun kısaltılmış bir kopyası olduğuna, hem de kelimesi kelimesine ona benzediğine şaşmamak gerekir.'
'Sufiler (Ateşperestlerin, Mazdeen'lerin, Maj'ların, Parsi'lerin torunları; ki bu
isimler çeşitli çağlarda Kaldeizme verilmiş isimlerdir), okültizmin ana esaslarını
muhafaza etmişlerdir; bunların mitleri bu sergilemektedir.
'Mesnevi-Menvi adlı ünlü Acem şairinin dördüncü kitabı tekrardoğuşu ve tekamülü konu etmektedir ve önceki hayatlara ait anıların hatırlanmasını mümkün kılan tek şeyin, Buda hali diye de anılan spirtüel ilhama veya mistik komünyon'a (birleşme, bir olma) ulaşmak
olduğunu ifade etmektedir.'

alıntı
 
Üst