Akıllardaki Soru Yaratılış ve Yaratış

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
İnsanoğlunun türüne, hem bilimsel bilgi, hem de inançsal öğreti olarak verdiği "yaratış ve yaratılış" kavramları, bazı mesajlardaki gözlem temelinde anlam/içerik ve algi kargaşası yaratmaktadır.

Insanoglunun, tanrısal, efsanevi, mistik, mitolojik olarak tarihin dönemlerinde ortaya attığı tüm öğretiler, yaratışsal değil, yaratılışsal içerik ve anlamdadır.

Yalnız burada dinin, etken ve edilgen yapısı ve isleyişinden yola çıkarak, bir hususu belirtmek durumundayım. Oda "madem yaratılış var, o zaman mutlaka bir yaratış ve onun yaratıcılığı olması gerekir" düşünce, davranış ve öğretisidir.

Simdi bu temelde hem evrime, hem de tanrıya bir bakalım. Tanrı, yaratılış öğretisinin bir kimi olduğu halde, evrim de bir yaratılış algısı ve içeriği yoktur ve olmamalıdır. Çünkü evrim; Insanoglunun bilimsel somut temelli, yani deney, gözlem, inceleme, araştırma v.s. temelli BULGULARINI, bulgunun ilgili olduğu bilim dalında belirtmesi ve bildirmesidir. Ortada ne bir inanç, ne bir ideolog, ne de bir doğru vardır. Elde GERCEK VERILER ve bunların gerçekliğini otça koyan, bilimsel ve bilim dalı temelindeki BULGULARIN, bilimsel bir bilgi olarak, bildirimi ve belirtimi vardır.

Dolayısıyla, evrimsel bir yaratılış söz konusu değilse, bu konuda bir kim bir yaratıcı ve yaratış aramak ta,bilim ve bilimselliğiyle mantıksal olarak çelişir.

Tekrar, yaratılısın, bir yaratıcısımı yani bir kimi arayarak, yaratışa dönersek; bu yukarıda açıklandığı gibi, edilgenden etkene geçisin bir tezahürüdür.

Halbuki yaratış ve yaratılış, etken ve edilgen acıdan, bir KIM SORUSUNUN cevabini vermekte ve bunu EDILGENDEN, YANI YARATILISTAN YOLA CIKARAK YAPMAKTADIR.

Halbuki kim sorusu, yani yaratış konusu kendi basına bir olgudur ve sadece SOYUTLAMANIN YARATTIGI anlam ve içeriği olarak, epistemolojik gerçeklik temelinde, alternatifsiz bir soyutlama yetisi ve soyut yaratımı yetisine sahip olan insanoğlu turu ve birini işaret etmektedir.

İste bu temelde, bilimde ve bilimselliğinde, ne evren, ne evrim, ne doğa, ne dünya, ne de insanoğlu turu ve diğer canlı/ansız evren parçaları acısından bir YARATILIS SOZ KONUSU DEGILDIR. Sadece insanoğlu turu ve biri eliyle, adına, ait, için bir soyutlama söz konusu ve bu soyutlamanın, soyut ve somut kavramlaştırması söz konusudur.

İste bu da, bil kökenli, bilginin ve bilimin bildirmesi belirtmesinin kimini, epistemolojik olarak alternatifsiz olan insanoğlu turu ve biri yapar.

Böylece bil kökeninin, hem ortaya koyanı, hem de ortaya koyulanı deney, gözlem, araştırma v.s. temelli ortaya koyum ile tamamlanmış olur.

Ama konu ideolojik inançsal doğrulara ve onların öğretilerine geldiğinde de, konu doğru olarak, hangi içerikte olursa olsun, bir yaratılış doğrusu arayıp, aramamak ta sonuçlanır. Çünkü bu arama ne düzeyde ve nasıl olursa olsun, bir YARATICIYA, YARATANA YARATISA VARACAKTIR.

İste bu da yine, bilim ve bilimsellikte olduğu gibi, yaratıcı ve yaratanın soyutlama yetisi olan ve soyut somut kavramı yaratan, epistemolojik gerçeklik olarak alternatifi olmayan insanoğlu turu ve birini kim olarak algılamakta yatar.

İste kim olarak soyutlama yetisi olan insanoğlu turu ve birinin algılanması, metafiziğin varlık ideolojik inançsal doğrularının da sorgulanması ve bu sorgu sonucu eliminesin anlamını taşır. Eğer bu ideolojik inançsal doğrular iman düzeyinde kişinin beyninde yer almamış ve teslimiyet bu ideolojik inançsal doğrulara, kayıtsız/şartsız, sorgusuz/sualsiz degilse.

Bu temelde de, kimin yani Insanoglunun soyutlama yetisi ile soyut ve somut yarattığı kavramların dışında, orta da bir nesnellik ve onun müstakilliği kalacaktır. Bu da zaten bilim ve bilimselliğin, deney, gözlem, araştırma temelli bil kökeninin bulgusunu bildirme ve belirtme alanıdır.

Tüm bunlar dışında, ideolojik inançsal doğrulara metafizik temelinde bir tek YARATILISI BIRAKIR. Bu da artik, kişinin kendini kendi acısından, YARATILISCI ZIHNIYET VE DUSUNCESINE ne kadar bağımlı kıldığı ile paraleldir.

Çünkü yaratılışçı zihniyete tek bir yol kalır, o da teleolojik olan akilciliğin tasarımcısı, planlayıcısı, programlayıcısıdır. Bunun da asimi, bilim ve bilimsel çalışmanın somutu, yani empirisizmidir. Çünkü empirisizm, YARATILISCI BIR ZIHNIYET TASIMAZ. Bu zihniyet, akilcilik için geçerlidir.


Alıntı
 
Üst