Kum Hikayesi

Mefetseger

Moderator
Katılım
17 Ağu 2010
Mesajlar
856
Tepkime puanı
291
Konum
Ankara
İş
Uzman Biyolog
Uzak dağlardaki kaynağından çıkıp ülkenin her tarafını adım adım geçen akarsu, bir çölün kenarına varmış. Şimdiye kadarki tüm engelleri aştığı gibi bu çölü de geçmeye kararlıymış. Fakat ne yazık ki çölü geçmek için ne kadar hızlı hareket ederse içerdiği sular o kadar çabuk kumlara karışıp kayboluyormuş.
Akarsu, kaderinin bu çölü geçmek olduğunu düşünüyor ve bunu gerçekleştirmek için tüm yolları deniyorsa da yavaş yavaş bunu başaramıyacağını düşünmeye başlamış.
Tam ümitsizlik içinde kıvranırken, çölün derinliklerinden bir ses duyulmuş:
"Eğer rüzgar çölü geçebiliyorsa akarsu da geçebilir."
Akarsu bu sesi duyunca ne demek istediğini anlamaya çalışmış. Kendisi ne kadar cesurca geçmeye çalışsa suları kumlar tarafından emiliyormuş. Rüzgarın çölü geçebilmesinin sebebinin uçabilmesi olduğunu düşünüyormuş.
Ses tekrar:
"Şimdiye kadar denediğin yöntemlerle bunu başarman imkansız. Bu yöntemlerle ya kaybolursun ya da bataklık haline gelirsin. Rüzgarın, seni varmak istediğin yere ulaştırmasına izin vermelisin. Bunun başka yolu yok."
Akarsu:
"Fakat bu nasıl olacak ?"
"Rüzgarın seni içine almasına izin vermelisin."
Bu düşünce akarsu için pek kabul edilebilir olara gelmemiş. Şimdiye kadar hiç bir şeyin kendini içine almasına izin vermemiş. Başka bir şeyi içine karışırsa benliğini kaybedeceğini düşünüyormuş.
"Bir varlık benliğini kaybederse tekrar nasıl kazanabilir ki ?"
Bunun üzerine kumdan gelen ses:
"Rüzgar sürekli bu görevi yerine getiriyor zaten. Rüzgar suyu içine alıp çöl boyunca taşıyıp, ardından yağmur halinde tekrar toprağa ulaştırıyor. Yağmur toprağa ulaşınca da tekrar akarsu halini alıyor."
"Bunun doğru olduğuna nasıl emin olabilirim ?"
"Eğer güvenmezsen sen kendi yolunla bataklık halinde çölü geçmeye çalışırsın ve bu senin senelerini alır. Biliyorsun ki bataklık da şimdiki halinden oldukça farklı."
Akarsu:
"Peki ya şimdiki halim gibi kalamazsam ?"
Ses:
"Her iki durumda da kalamıyacaksın zaten. Rüzgar senin öz parçanı alacak ve ardından akarsu haline tekrar getirecek. Bugün bildiğin şekilde kendim dediğin parçanın ne kadarının aynı kalacağını bilemezsin. Çünkü şimdi ben dediğinin ne kadarının öz parçan olduğunu bilmiyorsun."
Birliğe ve gerçeğe ulaşmanın yolunda şimdi ben olarak gördüğümüz yapımızın içindeki öz parçamızla ancak amacımıza ulaşırız. Üstümüzdeki gerçek bene ait olmayan bölümümüz kaybolmadan bunu başarmamız imkansız.

Alıntıdır.



PS: Hayatta herşey bizim bakış açımıza bağlıdır. Önümüze engelleri koyan, birşeyi başaramayacağımızı söyleyen benliğimizin ne kadar bencil olduğunu anlamamız, burada bahsedilen suyun çölü geçebilmesi gibi içimizdeki tüm yolların açılmasına ve egomuzu bir kenara bırakarak tüm çözümün kendimizde olduğunu anlamamıza yol açar. Sizde şimdi kendi gücünüzün farkına varın ve istediğiniz herşeyi size imkansız da görünse başarabileceğinize inanarak yola devam edin. Çünkü siz herşeyi başarabilirsiniz. Siz güçlüsünüz. Kendinize inanmanız sizin EN BÜYÜK gücünüz. İçinizdeki VAR'lığa inanmamanız için hiçbir sebep yok. Şimdiye kadar önünüze koyduğunuz engeller size hiçbirşey kazandırmadı. Bundan sonra da kazandırmayacak. Kendi VAR'lığınızın su yüzüne çıkması dileğiyle...Sevgi ve ışıkla kalın. :Angel_anim:
 

moskov

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Tem 2011
Mesajlar
645
Tepkime puanı
67
Bugün bildiğin şekilde kendim dediğin parçanın ne kadarının aynı kalacağını bilemezsin. Çünkü şimdi ben dediğinin ne kadarının öz parçan olduğunu bilmiyorsun."

çok güzelmiş.
 

dekabeyler

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ağu 2011
Mesajlar
13
Tepkime puanı
1
Özünü kaybetme duygudu bir bakımdan da ölüm korkusu değil midir ?
 

Mefetseger

Moderator
Katılım
17 Ağu 2010
Mesajlar
856
Tepkime puanı
291
Konum
Ankara
İş
Uzman Biyolog
Burada anlamamız gereken bana göre egosal davranışların oluşturduğu benlik duygusudur. Sizin bahsettiğiniz ise tamamen farklı bir durum.
İstediğimiz ve inandığımız herşeyi yapabilmemizin yolu, şu anda içinde bulunduğumuz hapishaneden kurtulmak ve öz benliğimizi bulmaktır. Öz benliğimiz her şekli alabilir, istediği herşeyi yapabilir. Onun önünde hiçbir engel yoktur. ''O'' herkesin içinde olan ve ''BİR'' olana ulaşmak için bulmamız gerekendir.
Kendinize şu soruyu sorun: ''Yapmam gereken şeyi yapmamı engelleyen şey nedir?''
Buna vereceğiniz her olumsuz cevap sizin egonuzun oluşturduğu yaptırımlardır. Geri kalan tüm cevaplarınız sizin için en doğru yolu seçecektir.

''Bugün bildiğin şekilde kendim dediğin parçanın ne kadarının aynı kalacağını bilemezsin. Çünkü şimdi ben dediğinin ne kadarının öz parçan olduğunu bilmiyorsun."

Leonardo Da Vinci ''Son Akşam Yemeği'' isimli tablosunda İyi’yi İsa’nın bedeninde, Kötü’yü de İsa’nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda’nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı…
Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti.

Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi.

Aradan 3 yıl geçti. “Son Akşam Yemeği” neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı….

Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.

Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu. Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü.

Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi:
“Ben bu resmi daha önce gördüm” …”Ne zaman?’ diye sordu.

Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı. “Üç yıl önce” dedi adam..
“Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce. O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı, bir ressam beni İsa’nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti…

NOT: Burada anlatıldığı gibi gerçek benliğinizin İsa veya Yahuda, İyi veya Kötü olduğunu bilemezsiniz. Bu ayrımı yapacak olan sadece sizin içinizdeki Evren'in özünde ve tüm insanlıkta mevcut olup su yüzüne çıkmayı bekleyen ÖZ PARÇA'nızdır.



[FONT=&quot]
[/FONT]
 
Üst