Hadim ve Hüddam ilmi

cagan1014

Banlı Kullanıcı
Katılım
26 Tem 2011
Mesajlar
253
Tepkime puanı
89
Konum
Çanakkale
Hadim Ve Hüddam İlmi

Bu başlık altında hüddam ilmiyle ilgili herşeyi açıklamaya çalışacağınız konun devamında ilim sahibi arkadaşlar bilgilerini eklerler bilmeyen arkadaşlarda faydalanır
Hüddam, cinlerin şeytanın ilmiyle insanların üzerine saldırtılmasıdır. Nasıl insanların dalâlette olanları ve hidayette olanları varsa; gayb âleminde yaşayan cinlerin de dalâlette olanları ve hidayette olanları vardır. Hidayette olan cinlerin de başlarının üzerinde o devrin imamının ruhu var. Devrin imamları her devirde bir kişidir. İmam-ı Safi Hazretleri, İmam-ı Rabbanî, Hazreti Mevlâna Celâlettinî Rûmî, Hazreti Yunus Emre gibi velîler dün vardı, bugün de var. Hangi cin murşidine tâbî olursa, devrin imamının ruhu onun başının üzerine gelir ve onu muhafaza altına alınır. Ama öyle cinler vardır ki; şeytana tâbî oluyorlar. İblis cin taifesindendir. Ve cinleri kendi emrine alarak, böyle kullanılıyor.
İnsanlarda ruh vardır ama cinlerde yoktur. Onlar bir fizik beden bir de nefsle yaratılmışlardır.

Bismillahirrahmanirrahim.
15/HİCR-26: Ve le kad halaknel insâne min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin).

Andolsun ki; Biz insanı, “hamein mesnûn olan salsalinden” (standart insan şekli verilmiş ve organik dönüşüme uğramış salsalinden) yarattık.
55/RAHMAN-14: Halakal insâne min salsâlin kel fehhâr(fehhâri).

İnsanı, ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı.
55/RAHMAN-15: Ve halakal cânne min mâricin min nâr(nârin).

Cann'ı (cinni) da 'yalın, dumansız bir ateşten' yarattı.
Hüddam yapan cinci hocalar, cinleri emirlerine alarak insanlara saldırtıyorlar ve onlara zarar veriyorlar. Televizyonda verilen bir haberi hatırlayalım: Bir evde eşyalar havada uçuşuyor ve aynı eşyalar durduk yerde yanmaya başlıyordu. Işte bu olayda cinler devredeydi. Cinler yanarak ölürler. Bu yüzden cinci hocalar cinleri yakmakla tehtit ederler. « Eğer dediğimi yapmazsan seni yakarım."diye. Zavallı cinler de ona, yani bir insan şeytan olan cinci hocaya itaat ederler.
Sevgili ziyaretçiler! Televizyonda; bir çocuğun başka bir dili konuşmaya başlaması, kişilerin geçmişte başka bir kişilik olarak yaşadığı ve geçmişteki yaşamlarına ilişkin anlattıklarının doğru olduğu gibi haberleri izler dururuz. İnsanların çoğunun anlayamadığı bu durum da bir cin olayından başka bir şey değildir. Cinler, insanlara göre çok daha uzun ömür yaşarlar. Peygamber Efendimiz(S.A.V.) zamanından bugüne yaşayan cinlerin olduğu bilinmektedir.
Musa(A.S.) da Allah'ın emriyle cinleri sadece hizmet amacıyla kullanmıştır. İnsan bedenine giren suflî cinler, onları tesirleri altına alarak o kişiye hükmederler. O kişinin bedenini kullanarak, ona geçmişte başka bir bedende yaşadığını söyletirler. İnsanlar da bu durumu bir türlü anlayamazlar. Televizyon programlarında sabahlara kadar tartışır dururlar. Onlara göre reenkarnasyon, yani yeniden bedenlenme olarak ifade edilen bu durum, suflî bir cinin, bir kişinin vücuduna girerek, ona hükmetmesi halinden başka bir şey değildir. Bir çok ünlü sanatçının dahi bu konulara alet olduklarını üzüntü ile gördük. Hatta bazı sanatçılar trans halinde iken çok ızdırap çektiler. Ayrıca bu rahatsızlıkları uyanınca da devam etti.
İblis bu insanlara hep huzursuzluk verir. Asla mutluluk vermez. Ne hazindir ki bu nedenle reankarnasyona inananlar da var!

Cenabı hak kuranı kerimden önce inzal buyurduğu kütüp (kitaplar) ve suhuf (bazı peygamberlere gönderdiği sahifeler) un muhafazasınıda içindekilerle memur olan insanlara vermişti. Fakat sonuç malum.

Kuranı kerimi ise bizlere hidayet kaynağı ve rehber olarak göndermiş ama muhafazasını sadece bize bırakmamıştır. Kuranı kerimde “kuranı biz indirdik ve onu koruyacak olanda biziz” buyurmuştur. Ayette geçen biz lafzı kuranı melekler vasıtasıyla indirdiğine ve yine onları koruma işine vazifelendirdiğine işarettir.

İnen her sure hatta her ayetle beraber onun muhafızı ve hadimi (hizmetlisi) olan bir melek inmiştir. Her meleğin emri altında 1 den 70 bine kadar yardımcı melek bulunur.

Cinlerden iman etmiş olandan bazı gruplar (kavim – sülale) da topluca bu meleklerden birinin sevk ve idaresi altında yada bağımsız olarak hadim olmaya gönüllü olurlar.

Ayrıca her mümin kuranı kerimin topluca hadimi ve bütün hükümleriyle mükellefidir.

Bu üç sınıfın (özellikle insanlar ve cinlerin) ilk görevi içindeki emir ve yasaklara uymaktır.
İkinci olarak kuranı kerime yönelik yapılacak her türlü saldırıya, tahribat ve tahrifat girişimine karşı canları pahasına onu korumak, saldıranlara mukavemet etmek ve gerekirse onlara karşılık vermektir.

Melek ve cinlerin üçüncü görevleriyse o kuranı kerimi sürekli okuyan (yada belli ayet ve sureleri bir maksat için olsun yada olmasın) insanlara yardımcı olmak ve havas ve esrarından istifade etmesini temin etmektir.

Peki Bu Hüddamlar Elde Edilebilirmi

Soruyu şöylede değiştirebiliriz. Hüddam edinmek diye bi şey varmı? Ve mümkünmü?

Bu soru kafaları karıştıran çok çetrefilli bir sorudur. Şimdi biz kısaca hüddam edinmek mümkündür diyelim. Nasıl olduğunu anlattığımız zaman zaten cevap daha net anlaşılacaktır.

Hüddam Nasıl Edinilir?

Bunun iki yolu vardır.

1- Kuranı kerimin tamamını yada belli sure yada ayetlerini vird edinerek (sürekli ve düzenli şekilde okuyarak) o surelerin hadimlerinin yardımı sağlanır. Bir insan bir ayet, sure yada kuranı kerimin tamamını okuduğu zaman hadim olan melek yada cinlerden birisi hemen orda hazır olur. Sürekli okuyan kimse özel bir statü kazanır ve tutulan listeye girer. Kişi okurken melek ve cinler başında pervane olurlar. İnsan yanlış okuduğu zaman yüksek sesle doğrusunu okur ve düzeltirler. Böylece kişinin hatasınıda tamamlamış olurlar. Eğer okuyan insan dünyevi bir maksat için okumuşsa onu yerine getirmek için çalışırlar. Uhrevi bir maksat için okumuşsa Allah’a o kişi adına dua eder ve istediğini vermesi için yalvarırlar.
2- Hüddam edinmek deyince hepimizin aklına gelen, sakıncaları hesap edilmeksizin keşke bende edinsem dediğimiz, belirli usuller, azimetler ve riyazatlar sonucu kendini bir sure yada ayetin hizmetine adamış olan Müslüman cinleri kendine bende etmekten ibarettir.
Burada hemen şunu belirtmek isterim ki cinler bundan hiç hoşnut olmazlar. Çünkü birinin hizmetine giren cin artık sure yada ayetin hadimi değildir. Fakat Müslüman oldukları için, sürekli o sure yada ayetin okunmasına hürmeten insana zarar vermez ve isteklerini yerine getirir.
Bir kimse hüddam için riyazata girip evrad ve ezkara başladığı vakit melek ve cinlerin bundan hemen haberi olur ve maksadını bilirler.
Bir müddet kişinin riyazatı kesmesini beklerler. Eğer kesmez ve devam ederse bıraktırmak için çeşitli şekillerde korkuturlar. Daha bırakmazsa hadim taifesinden bir cin gelir. Eğer riyazat yapan bu gelenin gerçek hadim olduğu düşüncesine kapılır ve riyazatı bırakırsa (ki yüzde 90 ı bırakır) o cinle ömür boyu görüşür. Yok bırakmaz devam eder ve usulü tamamlarsa artık o cin taifesi surenin hüddamlığından azledilip o kişinin hizmetine verilir. O surenin hadimliğine de başka bir taife geçer.
Her sure ve ayetin hüddamının bir unvan ve mertebesi vardır. Surenin hadimliği görevi onlara geçince artık asıl isimleri ne olursa olsun o unvan ve ismi kullanırlar.
Peki cinler kendilerine zarar verilmesine ve ulvi hizmetlerinin son bulmasına sebep olan insanlara zarar verirlermi?
Cinler Müslüman olduğu için, okunan sure ve ayetinde hürmetine riyazat yapana zarar vermezler ama buğzederler. Çünkü onun yüzünden ulvi bir vazifeden alınmışlardır. Velevki riyazat yapan kişi islamı hakkıyla yaşayan kişi olmasa bile.
Fakat bazen aile efradı eğer uygunsuz yaşayan insanlarsa onlara zarar verebilir yada korkutabilirler.

Alıntıdır.........
 

silverwings

Banlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2011
Mesajlar
194
Tepkime puanı
16
Konum
İstanbul
İş
grafik tasarım
Kimse cevap yazmamış,Çok güzel bir bilgi gerçekten çok teşekkür ederim.
Benim sorum şu: riyazat haline geçtik mesela, ama riyazat halinde amaç dünyevi zevkleri körertmek ve Allah'a yönelmektir. İlla ki cinler insanı korkutur mu? Benim amacım hüddamla iletişim değil, tamamen Allah'a zikir amacı taşıyor yani. Merak ettim yine aynı olaylar vuku bulur mu?
 

Helo

Banlı Kullanıcı
Katılım
11 Ara 2011
Mesajlar
36
Tepkime puanı
2
Bir defa cinlere ve şeytana bir güç isnad etmek kadar yanlış birşey yoktur.Çünkü lanetlenen büyü dahi Allah'ın izniyle hayata geçebilmektedir.Yani buradaki bilgilerin çoğu yanlış.Riyazat ehli ile cinlerin ne alakası olur?Kendini şeytanın vesvesesinden belli bir ölçüde arındırabilmek için kişi kendi yaptıklarını ölçüp tarttığında ve bu yanlış hareketlerinden vazgeçmeye çalıştığında riyazat ehlinden olmuş olur.Cinlerin ve şeytanın insana verebileceği en büyük etki insanın içini kötü duyguların kaplaması yönünde teşvik etmektir.Daha öte bir halleri yoktur.Cin çarpması insanın içine cin girmesi diye de birşey yoktur.Reenkarnasyon olayı da insanlardaki Ahiret inancını öldürebilmek içindir.Bir defa insan topraktan yaradılmıştır,cin ve şeytan ise dumansız yalın bir ateşten.Bir tutam toprağı bir ateşin üstüne serperseniz ne olur?Toprak mı yanar yoksa ateş mi söner?Ateş söner değil mi?E o zaman insanoğlu söndürebildiği birşeyden neden korksun?Biz cinden ve şeytandan değil hepimizin kaynağı olan Allah'a bağlanalım.Ancak bu bağlılık bizim günah işlememizin önüne geçebilir mi?Hayır.Ancak mühim olan tıpkı dayak yiyip yiyip kalkan bir dövüşçü gibi olabilmek ve en son dönüşümüzün Allah'a olacağını hatırımızda tutmamızdır.Yaptığımız hatalardan ötürü vicdan azabı çekmek ve en kısa yoldan dönebilmemizdir.O hatayı milyon kere yapsan da milyon 1.sinden dönmeye çalışmamızdır.Öyle korkmayın cinden şeytandan yani.Hatta ben size birşey daha söyleyeyim.Bizim hocaların hiç ağızlarından düşürmedikleri kabir azabı da yoktur.O kabir azabı olarak bilinen azap aslında insanoğlunun dünyada yaptığı hataları düşünmemesi kendi vicdan terazisinde tartmaması Berzah alemindeyken(kıyamate kadar kabzolunmuş ruhların tutlacağı yer) o ruhu dünyada yapmadığı vicdan muhasebesine zorlayacaktır.Çünkü ruh Rahman'dandır.Nefiste Rahman'dandır ancak şeytanın konuşmasına açık bırakılmıştır.Yani şeytan,insanın vicdanına konuşamaz ancak nefsine konuşur.İnsan ölünce(ruhu yerdeğiştirince) nefiste ölür ve ruh bir rüzgar vasıtası ile Allah'a geri döndürülür.İşte orada ruh insana muhasabeye başlar.Zamanın imamları selleme hüsselam kişiler olmaz.Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin anne tarafı seyyide,Hacı Bektaş-ı Veli Seyyid,Yunus Emre'de ayrı bir Bektaşi(Ehl-i Beyt muhibbi) zatlardı.Ancak içlerinde zamanın imamı olan kişi Hacı Bektaş-ı Veli'dir.Çünkü imamlık elden olmaz,belden olur.Yani bizzat baba tarafından Resulullah'ın soyundan gelmek gerekir.Bu mübarek soyda da İmamların Şahı İmam Ali A.S ve Hz Fatıma annemizden olması ve onların Kerbela felaketinden geriye kalan tek erkek evladı İmam ZeynelAbidin A.S'dan olması gerekir.Eğer amacınız sırf cinleri korkutmak ise Resulullah'ın ismini ve bu isimleri zikretmek bile yeter.Ancak korkutup ne yapacaksınız?Gerek yoktur.En nihayetinde onlarda kavimlerden bir kavimdir.Onlar,Sakaleyn'in yarısıdır.Diğer yarısı da bizleriz.Ancak içinize çok vesvese gelirse Nas,Felak ve Fatiha Surelerini okuyun.Ehl-i Beyt'i ve 12 İmamı çok iyi araştırın.Ehl-i Beyt'in hakkının nasıl yenildiğine ve bugünde yenilmeye devam edildiğine şahit olun.Irak topraklarının neden lanetlendiğini ve birtürlü düzelmediğini ve gerçek manada Ehl-i Beyt'in eline teslim olmayıncaya kadar da düzelemeyeceğini daha iyi anlarsınız.
 
Üst