Ruh vè Cin’e dâ¡r.

ByQathell

Banlı Kullanıcı
Katılım
5 Eyl 2011
Mesajlar
50
Tepkime puanı
6
Ruh olarak varlığımız ancak bu yaşama ait bedenimizle sözkonusu olur.
Ondan öte, ayrık hâlinde herhangi bir iletişim sözkonusu olmaz Ruh ile bu yaşam arasında.
Bunu sağlayan hücrelerin enerji frekanslarıdır.
Ruh içinde varlığını sürdürdüğü bedene, atomik altyapıda enerji ile bağlıdır. Ve bedenden ayrılmasıyla bu enerji bağı tümü ile kopar. Böylece ölüm hâli gerçek anlamını bulur.
Ve bu enerji bağının kopması ile atomik altyapı mutasyona uğrayarak geri dönülmez başlangıcı yaşar. Ve bir süre sonra da beden / ceset hâlini alır.
Ruh’un enerji düzeyindeki frekansı beden ile arasındaki bağın kopmasından dolayı değişime uğrar ve artık yoğun düşünce halinden salt düşünce haline geçer.
Ancak, Ruh farkındalığı bedensel bir yapı ile sınırlanmış ise; Ruh’un misafir olduğu bedenden biliş seviyesinde ayrılığı da oldukça güç olur.
Yakezâ, Kabir azabı dediğimiz şey’in hikmeti de budur.
Farkındalık bilinci kendi bağıl değişkenlerinin etkisinde olduğu bedensel yapıya teğet geçtiğinden, bedensel olan ve yoğun düşünce hâli olan bu alt birim geçerlerinin tesirindedir.
Böylelikle, toprağın altındaki kurtların cesede temas etmeleri bunu yaşayan Ruh’u dehşete düşürür..
Ama; Ruh, Salt’tır. Ve düşünce (bilinçli enerji)’den meydana gelmektedir.
Bu da şu demektir;
Biliş, " Ruh’un kendi düzeyine ait ise bu hâl beden bağının kopmasından sonra Ruh’lar alemi yolculuğunu başlatır.
Eğer biliş; beden altyapısı boyutunu aşamamışsa " kabir azabı " imajinasyonunu yaşar tekrar ve tekrar..
Ruh, " Ruh’lar Alemi " yolculuğuna çıksa da, " Kabir Azâbı " çeksede, mevcut varlığına ait yayınımı, görselliği hiçbir suret ile " bedensel yaşam " frekansları ile etkileşime giremez..
Çünkü; ait olduğu salt düşünce gerçekliği onu daha hafif, havâî ve salt kılar.
Oysa, " Dünya yaşamı " yoğunluğu oldukça yüksek bir düzeyde seyreder.
Şu şekilde örnekleyebiliriz..
Senin, karıncaların ayak sesleri, yerkürenin kendi etrafındaki dönüşü sırasında ortaya çıkan sesi duyamaman gibi bir durumdur.
Bu sesler mevcuttur. Ve her hareket mekaniği bağlı bulunduğu düzeyin fizik kanunları ( tanımlama şekilleri ) ile algılanır.
Ve ancak bu sesleri atomik yapı hareketlerini izleyebileceğin bir mekanizma ile işitebilirsin ya da belki daha düşük seviye bir algı sistemi ile.
Bir dönem oldukça gündemde olan vehatta bazı kesimler için eğlence aracı olan " Ruh çağırma seansları " ile isimlendirilmiş hâller ise; avâmın 3 harfli’ler betimlemesinin sujeleridirler.
Yani Cin’lerin altbilinç mekanizmasına ait geçerlilikleri kullanarak hareketleridirler.
Bir başka deyişle; " Çağrılan Ruh adıyla gelen Cin’in kendisidir.
Ancak; insanların Ruh’a ait varlık inancı ve ihtiyacı.. Gelenin Cin olmasından çok Ruh olması nitelemesini belirler.
Böylece, insan görmediği, duymadığı, ancak aorasının dokunabildiği, hissedebildiği bir varlığı algılamaya başlar.
Bu hissi seyrûsefer, Cin’in somut etkileşimine kadar ulaşır.
Bu etkileşime açık bilinçler için durum ne kadar tecrübe edilmiş ise; o kadar kontrol altına alınabilir- görünse de Cin’in varoluşuna ait tâbiet, insan adlı varlığın, ırkın- eğlence olarak görülmesine ve bu mizâçtaki hareketlerine engel olmaz.
Öyle bir görüş ki; bu- Cin’lerin yeryüzündeki hâkimiyetlerinin insan ırkı ile son bulmasına kadar uzanır. Ve Cin’ler ile mevcut bağlantılar ne kadar uzun tutulursa, bu kâdim hâkikat bir şekilde ortaya çıkar..
Bu yolla tecrübe edilecek ( Ruh Çağırma Seansları ) şeyler sınırlıdır hâkeza, bunlar için de daha uzun yazınlarla izah edilebilir..

Sormak, bilmenin edebinden gelir..
 

ByQathell

Banlı Kullanıcı
Katılım
5 Eyl 2011
Mesajlar
50
Tepkime puanı
6
Düzenleme butonu olsaydı daha iyi olurdu. .
 

golgeler

Banlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2011
Mesajlar
41
Tepkime puanı
1
ruh başka cin başkadır dimi cin ateşden ama ruh neyle oldu
 
Üst