Çare bekleyen dondurulmuş insanlar.

Gizlİksir

Banlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2010
Mesajlar
157
Tepkime puanı
21
Çare bekleyen dondurulmuş insanlar

Bilim adamları ölüleri diriltme yolunda önemli bir adım attılar. ABD`deki bilim adamları klinik olarak ‘ölü’ bir köpeği üç saat sonra hayata döndürerek bir ilki gerçekleştirdiler.

ABD’de Kansas eyaletinin Pittsburg kentinde ‘Safar’ Ölüyü Diriltme Merkezi ‘Askıya Alınan Animasyon’ tekniğiyle önce köpeğin damarlarındaki kanı tamamen boşaltıp yerine buz gibi sıvı tuz koydu. Nefesi ve kalp atışı duranbeyni çalışmayan hayvan klinik olarak ‘ölü’ kabul edildi. Üç saat sonra damarlarına yeniden kan verilen köpekelektrik şokuyla hayata döndürüldü.

Bilim adamları bu yöntemle çok ağır yaralı hastaların bir süre ‘ölü tutulduktan sonra’ tekrar yaşama döndürülebileceğini belirttiler.

HAYAT KURTARABİLİR
Bir yıl içinde insanlar üzerinde denemelere başlamayı düşünen Safar Ölüyü Diriltme Merkezi hastanelerde gönüllü acil hasta arıyor. Tekniği geliştiren uzmanlar çok kan kaybeden ağır bir hasta için birkaç saatin çok önemli olduğuna dikkat çekerek animasyon tekniğiyle çok hayat kurtarabileceklerini iddia ettiler. Bu teknikle savaşta yaralananlar bıçaklananlar veya kurşun yarasıyla çok kan kaybeden hastaların kurtarılma şansının artacağı belirtiliyor.

-İlk dondurulma olayı (insanın dondurulması) 1977 yılında yapılmış.

-37 insan 10 kedi ve 6 köpek (2003 bilgileri) hayata yeniden dönmeyi bekliyor. (enstitüde)

-Amerika’da toplam 90 kişi (2003) ölüme çare bulunduğu taktirde yeniden canlandırılmak üzere donduruldu.

Ölüleri dondurma aşamaları ise :

Ölülere ilk iki saat icinde ulaşılıyor ve vücudundaki kanın pıhtılaşmaması için heparin adlı ilaç enjekte ediliyor....

Daha sonra içi buz dolu bir tanka yerleştirilen cesedin kanı boşaltılarak donmanın vücutta yaratacağı zararları en aza indirmek amacıyla damarlarına gliserinli bir sıvı veriliyor.

Uyku tulumuna konulan ceset dışı tahtadan içi fiberglastan yapılmış bir sandığa yerleştiriliyor.
Sandığın üzerine yerleştirilen kumaşa buru buz konularak ceset soğutuluyor. Bu işlem vücut ısısı -40 dereceye düşene kadar buz miktarı her gün arttırılarak sürdürülüyor.
Vücut ısısı -40 dereceye düştüğünde ceset dibinde sıvı nitrojen olan çelik bir tanka yerleştiriliyor. Her gün bir miktar aşağı indirilerek bir haftanın sonunda tamamen sıvı nitrojene batırılıyor. Bu işlem tamamlandığında cesedin vücut ısısı -196 dereceye düşüyor.

Son olarak ceset tekrar çözülmeyi beklemeye başlayacağı fiberglas ve izolasyonu arttıran perlit adlı maddeden yapılan cryostat adı verilen başka bir tanka konuluyor. Tanktaki sıvı nitrojen düzeyi her gün ölçülerek gerekli düzeye tamamlanıyor.

Haber:
230 ölü buz içerisinde diriltilmeyi bekliyor!

Tüm dünya’dan 230 cansız vücut içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, -196 derecede tıbbın ilerleyip kendilerini yeniden dirilteceği günü bekliyor.

Türkiye’den ise 1 kişi var.Oda Güner Kurban.

Bu hizmeti veren ABD li firmalara ulaşıp dondurulmanın ayrıntılarını, tekrar diriltmenin bilimsel olup olmadığını ve maliyetini konuştuk. Ardından Türkiye deki 16 cryonicsist ten ilki olan Güner Kuban’a ulaştık.

ABD de Oakland City’de yaşayan 71 yaşındaki psikiyatr Dr. Eugene Donovan, yakalandığı yemek borusu kanserinden kurtulamayacağı kesinleşince dondurulmaya karar verdi. Zaten hep ölümsüzlük peşinde olan, hayalci bir kişiliğe sahipti.

Bilimin ve tıbbın ölümsüzlüğü bir gün bulacağına ama kendisinin buna yetişemeyeceğine inanıyordu. Alcor Life Extension Foundation’la bir anlaşma imzaladı. Eugene’in dört öz, üç de üvey çocuğu vardı. Üvey çocuklar bu olayı parayı sokağa atmak olarak görüyor ve Eugene’in ölümünden sonra kendilerine hiçbir şey kalmayacağından yakınıyorlardı. Aile ikiye ayrıldı. Üvey çocuklardan biri Eugene’in zihinsel durumunun yerinde olmadığını ortaya attı. Diğer kardeşler hemen harekete geçip tersini ispatlayan bir rapor aldı. 10 Mart 1989′da Eugene iyice zayıf düşmüş, durumu daha da ağırlaşmıştı. Artık ölmeye hazırdı.

Hatta hâlâ yaşadığına öfkeleniyordu. Sonunda 21 Mart 1989 sabahı öldü ve hemen işlemlere başlandı. Kanı damarlardan boşaltıldı. Ardından damarlar basınçlı steril suyla temizlendi. Eugene yalnızca başının dondurulmasını isteyenlerdendi. O, bir gün tek bir hücreden bir in-sanın yaratılacağına, bilimin bu kadar ilerleyeceğine inanıyordu. Operasyonun en önemli aşaması nöroizolasyon aşamasıydı. Eugene'i hedefe götürecek olan bu aşamaydı. Bedeni ise geri gönderilip yakıldı.

70 dakikalık ölümden sonra hayata döndürüldü

Sözlük anlamı, insanların bilinmeyen bir gelecekte çözül-mek üzere dondurulması olan cryonics terimi, ilk olarak 1965 yılında kullanıldı. Ancak ilk kez Neil R. Jones 30'larda yazdığı bir romanda insanların dondurulmasından söz ediyordu. Ünlü fizikçi Robert C. W. Ettinger da 1964'de yayımlanan "Olumsuzluk İhtimali" adlı kitabında insanların gelecek yıllarda canlandırılmak üzere dondurulması fikrinin akla yatkın olduğunu ileri sürüyordu. Dünyada dondurulan ilk kişi 73 yaşında akciğer kanserinden ölen Amerikalı psikolog James Bedford'dı.

1967'den beri buzlar içinde diriltileceği günü bekliyor. Bazıları için insanları, nano teknolojinin ve tıbbın çok ilerlediği, her hastalığa çare bulunabildiği, tek bir hücreden bile bir insanın yeniden yaratılabildiği bir çağda uyandırmak üzere dondurmak için paralarını almak umut tacirliğinden başka bir şey değil. Ancak yapılan bir deney hiç de öyle demiyor. Dr. Paul Segal'in 1992'de American Cryonics Society'nin sponsorluğunda California Oniversitesi'nde yaptığı şu meşhur deneyden söz ediyoruz. Dr. Segal beagle cinsi sevimli köpeği Miles'ı dondurup tekrar diriltmeyi başarmış ve bu deney cryonicsist bilim insanları için o günden beri büyük bir ispat olarak sayılıyor. Miles kanı çekildikten sonra doldurularak öldürülmüş, 70 dakikalık klinik ölümün ardından kanı tekrar damarlarına enjekte edilerek oda sıcaklığına geri getirilmişti. Üç buçuk yaşındaki köpek hayata geri döndüğünde tüm karakteristik özelliklerini olduğu gibi taşıyordu, alışkanlıkları ve huyları değişmemişti. Bu, dondurulan insanların bir gün yeniden canlandırıldığında hafızalarının yerinde olacağına ispat olarak gösteriliyor.

Cryonics, yani insanların şu Mel Gibson'ın "Forever Young" filmindeki gibi ileride canlandırılmak üzere dondurulması öyle cesedi (onların deyimiyle hastayı) buzların içine yatırmakla olmuyor. Çünkü insan bedeni, önlem alınmadan dondurulursa buz kristalleri hücrelerin çevresini sarıyor ve su kaybına sebep oluyor. Gerilen hücre zarı yırtılıyor ve hücre parçalanıyor. Bunu engellemek için gliserol gibi donmayan kimyasallar kullanılıyor.

Ölü beden önce buz kalıplarıyla soğutuluyor ve göğüs kafesi açılarak vücuttaki kan damarlardan çekiliyor. Yerine eksi 50 derecede gliserol enjekte ediliyor. Vücuda yayılımı sağlanan solüsyon vücut ısısının da eksi 50 dereceye düşmesini sağlıyor. Hücre çevresindeki yağların buzdolabında kalmış birkaç günlük yağlar gibi buruşmaması için de hasta içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, eksi 196 derecede korunuyor.

Tüm bedeni dondurmak 150 bin dolar

En büyük cryonics şirketi ABD'li Alcor Life Extension Foundation. Onu American Cryonics Society, Cryonics Institute ve Trans Time takip ediyor. Bu şirketlerde dondurulmuş olarak bir gün diriltilmeyi bekleyen toplam 230 "hasta" bulunuyor. Öldüğünde dondurulmak üzere anlaşmaya imza atmış insan sayısı ise 900 civarında. Tüm bedeni dondurmanın bedeli 150 bin, yalnızca başı dondurmanın bedeli ise 80 bin dolar. Ödeme kolaylıkları da sağlanıyor. Önce bir hayat sigortası yaptırıyorsunuz. Sigortanızın primlerini ölene dek düzenli olarak ödüyorsunuz.

Ölümünüzden sonra kalacak olan toplu para yakınlarınıza ödenmiyor, bir miktarıyla dondurulma masrafları karşılanıyor. Geri kalanı ise faiziyle birlikte yeniden hayata döneceğiniz, yani buzların çözüleceği güne kadar sizin adınıza biriktiriliyor. Türkiye'de bu dondurulma anlaşmasını imzalayan isimlerden biri olan Güner Kuban, bu uygulamayı "Artık kefenin de cebi var" diyerek özetliyor. Anlaşma imzaladığınız firma size bir bilezik ya da kolye veriyor. İçinde, beklenmedik bir şekilde ve yerde ölürseniz sizi bulanların nereye başvuracağı yazılı oluyor.

"Her 50 yılda bir dirilsem yeter"

Anlaşma gereği dondurulanların veya dondurulmak üzere kontrat imzalayanların ismi bir sır olarak

saklanıyor. Bunu açıklamak isteyenlerinki hariç. Bilinen dondurulmuş en ünlü iki isim yazar Dick Jones (Dick Clair olarak da biliniyor) ve efsane beyzbol oyuncusu Ted Williams. Türkiye'den de Çerkez Ethem'in yeğeni olarak bildiğimiz Güner Kuban var.

Kuban, Alcor firmasıyla 1992 yılında dondurulma anlaşmasını imzaladığında şirketin Türkiye temsilciliğini de almış ve o zaman 16 Türk anlaşma imzalamak için kendisine başvurmuş. Ama bugün o isimlerin kimler olduğunu söylemiyor. Kendisinin dondurulmayı istemesinin nedenini ise şu sözlerle anlatıyor: "Ben diğer insanlar gibi yaşamaya çok meraklı olduğumdan, hayatımı sürdürmek istediğimden dolayı imzalamadım bu anlaşmayı.

Tek istediğim kısa bir süreliğine de olsa gelecekte dünyanın nasıl olduğunu görebilmek. İleri teknolojinin gelişimini, ışınlanmanın, zaman makinesinin icat edildiğini, insanların beyin kapasitelerinin yüzde 100'ünü kullanmaya başladıklarını, diğer güneş sistemlerinin keşfedildiğini görmek istiyorum. 80 yıl içerisinde, dondurulan insanların yeniden hayata döndürülebileceğine inanıyorum çünkü nano teknoloji inanılmaz ilerliyor. Hatta iste-diğiniz yaşta uyanabileceksiniz. Ben 17 yaşımda uyanmak istiyorum. 50 yılda bir, birkaç haftalığına uyansam yeter bana."

Dünyada ilk canlı olarak dondurulacak kişi olmayı hedeflediğini söyleyen Kuban, "Artık yaşam sevinçlerim azalmaya baş-ladı. Yaşlılığın tuzağına düşmek istemiyorum. İnsanlar ruhlarıyla beraber yaşlanıyorlar ama benim ruhum hâlâ 17 yaşında. Biraz daha yaşarsam zaten gençleri kıskanmaktan öleceğim. O nedenle işlerim bitince bunlardan biri Çerkez Ethem'in hayatını yazdığım kitap elden ayaktan düşmeden Kolombiya'ya gidip ötenazi yaptıracağım. Ardından da dondurulacağım" diyor.

Kuban, cryonics işleminin dini kurallara aykırı olup olmadığı sorusunu ise, "Bugünün tıp anlayışına göre ölü olarak kabul edilen kişiler, yarının tıp bilgi ve anlayışına göre ölü olarak kabul edilmeyecekler ki" diyerek yanıtlıyor.



243920110318104932237.jpg




419220110318104455201.jpg

EN GEÇ 200 YILDA UYANACAKLAR

American Cryonics Society yetkilisi Jim Yount, eşleriyle birlikte dondurulmak için anlaşma imzalayanlar olduğunu söyleyerek ekliyor:

"Böylece uyandıklarında yabancı bir ortama değil, tanıdığı ve sevdiği birinin olduğu ortama uyanacaklar." Walt Disney ve Tito'nun da incelemek için şirketten doküman istediklerini ancak kontrat imzalamadıklarını söyleyen Yount'a göre en çok 70-120 yıl içinde dondurulmuş insanları hayata döndürmek tıbben mümkün olacak.

Alcor'un yetkilisi D'Bora Y. Tarrant ise bu süreyi 150- 200 olarak uzatıyor. Yeniden diriltilmenin bir garantisinin olmadığını da ekleyen Tarrant, "Cryonics, pek çok hukuki problemi de beraberinde getiriyor.



Yeni Aktüel Dergisi'nin Mart 2011 sayısından alıntılanmıştır.
 

bedford

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Haz 2011
Mesajlar
177
Tepkime puanı
21
Devamı var mı bunun? Güzel bir makaleydi.
 

bedford

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Haz 2011
Mesajlar
177
Tepkime puanı
21
Evet tekrar hayata döndüğünde tekrar parası olması lazım, miras bırakmaz. Benim babannem iyiki böyle işleri bilmiyor. Bana evi miras kalacak.
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
""Kuban, cryonics işleminin dini kurallara aykırı olup olmadığı sorusunu ise, "Bugünün tıp anlayışına göre ölü olarak kabul edilen kişiler, yarının tıp bilgi ve anlayışına göre ölü olarak kabul edilmeyecekler ki" diyerek yanıtlıyor.""

Olay bu zaten, zaman değiştikçe yorumlar da değişiyor. Bu dondurma işlemini gazete haberlerinden anımsıyorum, ne iyi ettiniz de gündeme getirdiniz. Ara ara aklıma düşer merak ederim ne oldu o insanlar diye, demek ki hala uyuyorlarmış.
 

Beltin

Kayıtlı Üye
Katılım
21 May 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
1
Eğer diriltilebilirlerse,öldükten sonra ki yaşam hakkında neler ögrencegimizi çok merak ediyorum.
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Eğer diriltilebilirlerse,öldükten sonra ki yaşam hakkında neler ögrencegimizi çok merak ediyorum.

Ama onlar ölmüyorlar ki...

Tam olarak öyle diyemiyorum ilgili haberi bulmam lazım , ama belki hatırlayanlar çıkacaktır. Rusyâ'da galiba seneler evvel uyuyan bir adam bulunmuştu. hafızam yanıltmıyorsa aslında o bulunan 2. ve ya 3. adamdı ve ilk 2si ölü bu yaşar haldeydi ama hepsinin ortak özelliği başka bir çağdan kalmış olmalarıydı. Donmuşlar ve o şekilde kalmışlar bilmiyorum kaç yüzyıldır. Yukarıdaki projenin esin kaynağı olduğunu sandığım bu uyuyan adamlar, nasılsa buz kütle içerisinde uyur halde zamanlarından günümüze gelmeyi başarmışlardı ama dediğim gibi arayıp tarayıp ilgili haberleri bulmam lazım. şimdi böyle yazınca asparagas gibi geldi kulağıma ama haber olduğu zaman baya yazılıp çizilmişti üzerlerine ;)
 

Beltin

Kayıtlı Üye
Katılım
21 May 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
1
Ama onlar ölmüyorlar ki...

Tam olarak öyle diyemiyorum ilgili haberi bulmam lazım , ama belki hatırlayanlar çıkacaktır. Rusyâ'da galiba seneler evvel uyuyan bir adam bulunmuştu. hafızam yanıltmıyorsa aslında o bulunan 2. ve ya 3. adamdı ve ilk 2si ölü bu yaşar haldeydi ama hepsinin ortak özelliği başka bir çağdan kalmış olmalarıydı. Donmuşlar ve o şekilde kalmışlar bilmiyorum kaç yüzyıldır. Yukarıdaki projenin esin kaynağı olduğunu sandığım bu uyuyan adamlar, nasılsa buz kütle içerisinde uyur halde zamanlarından günümüze gelmeyi başarmışlardı ama dediğim gibi arayıp tarayıp ilgili haberleri bulmam lazım. şimdi böyle yazınca asparagas gibi geldi kulağıma ama haber olduğu zaman baya yazılıp çizilmişti üzerlerine ;)

Bilmiyorum, benim okudugumdan çıkardıgım sonuç dondurma yöntemiyle öldürülmeli, neticede kanını boşaltıyorlar. Vucutta hiç bir yaşamsal fonksiyon yok. Ayrıca haberi bulursanız görmek isterim. İlgimi çekiyor bu tarz konular.
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Google da 2 tane buzadam haberi var , 5000 küsur yıllık ama benim Rusya da bahsettiğim ölü değil canlı idi. 10 seneyi geçmiştir belki , normal gazetede okumuştum , denk gelirse bir yerlerden eklerim.
 

bedford

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Haz 2011
Mesajlar
177
Tepkime puanı
21
Google da 2 tane buzadam haberi var , 5000 küsur yıllık ama benim Rusya da bahsettiğim ölü değil canlı idi. 10 seneyi geçmiştir belki , normal gazetede okumuştum , denk gelirse bir yerlerden eklerim.

O haberi bir bulsan ben de çok merak ettim, adam hala yaşıyormuş ha.! :lurk5:
 

janet

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Mar 2011
Mesajlar
1,015
Tepkime puanı
320
Yaş
53
Konum
Bursa
Rus kaynaklarında böyle bir haber yok, aramayı rusça yaptım fakat uyanmış ve ya yaşayan buz adamla ilgili hiç bir gazete ve ya web sitesinde bilgi yok.

Fakat şunu buldum:

BUZ-ADAM.jpg


Buz adam canlandı
1991’de Alpler’de karların içinde mumyası bulunan Buz Adam Ötzi, üç boyutlu hale dönüştürülerek İtalya’da sergilenmeye başlandı.

5300 yıl önce bir ok yarası sonucu öldüğü saptanan Buzçağı Adamı Ötzi, Hollandalı uzmanlar Alfons ve Adrie Kennis tarafından üç boyutlu hale dönüştürüldü. Bolzano’da sergilenen model canlı bir görünüme sahip. Mumya üzerinde yapılan incelemeler, 45 yaşında ve 160 cm. boyunda olduğunu ortaya koydu. Ötzi’yi yeniden yaratan uzmanlar, modele kahverengi gözler eklediler.İtalya ve Avusturya sınırını oluşturan Alp Dağları’ndaki Ötzi Vadisi’nde 1991 yılında bir Alman çift tarafından bulunan Buz Adam’ın üzerinde keçi derisinden bir giysi, çalılardan yapılmış bir başlık ve yanında da kurşundan miğferi ile okları bulunuyordu.

Ayağı 38 numara

Bilim adamları, buz içinde asırlarca bozulmadan korunan Ötzi’nin ufak tefek bir adam olduğunu belirledi. Buna göre 160 santim boyunda, 50 kg ağırlığında olan Ötzi’nin ayakları da 38 numaraydı. Buz Adam’ın DNA’sı ile ilgili bulguların ise Nisan ayında açıklanması bekleniyor.

HÜRRİYET
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Otzi'yi biliyorum dün bahsettiğim 2 tanesinden biri o, ama Rusya da bulunandan asparagas değildi ise çok eminim, hala yaşıyor diye okuduğumdan. Lakin haberin kendisini bulmadan bu konuda diretmek te istemiyorum. Çıkarsa paylaşırım.
 

Beraris

Banlı Kullanıcı
Katılım
10 Tem 2011
Mesajlar
71
Tepkime puanı
30
İş
Üniversite Araştırma Görevlisi
Ben bu işi yapanları piyasanın % 85 'ini oluşturan sahte medyumlara benzetiyorum UMUT TACİRİ DOLANDIRICILAR DİYEBİLİRİM. Tabiki buna inanmak için semavi bir dine mensup olmamak yada o dinin gereklerini anlattıklarını tam anlamamak yatıyor altında. Sigorta şirketinin yaptığına ne demeli sigortalıyor öldükten sonra o parayı saklıyor dirildiği zaman vereceklermiş yakınlarına vermek yok yani paranızı hiç ediyorlar. :) Ah akıl yoksunları ah ahmaklar... Tek yaşam hakkınız var herşey sınav herşey. Ömür kısa, başka şansınız yok !
 

gümüşejderha

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Ocak 2011
Mesajlar
134
Tepkime puanı
14
Bunu biliyorum alkor tesisi bende belgeselden izlemiştim. Önce kanı boşaltıp seni donduruyorlar sonra tekrar hayata döndürüyorlar öyle hatırlıyorum.
 

aşk1

Banlı Kullanıcı
Katılım
31 May 2010
Mesajlar
852
Tepkime puanı
20
bence hiç çözülmeyecekler dondurulduklarıyla kalcaklar o işlemleri görenlere nasıl ölmedi diyebiliriz ki resmen ölümü gerçekleşmiş.Her ne kadar bu dünyada kalıcı olmasakta öbür tarafta kalıcıyız ölümsüzlük orda..
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
YAŞLANMAMAK. Bilim Kurgu gibi gözükebilir. Ancak yaşlanmanın sebebini bulan bilim adamlarının bir kısmı birkaç yüzyıl içinde yaşlanma sorununun ortadan kalkacağını düşünüyor. Peki yaşlanmanın sebebi nedir?

Kromozomları oluşturan DNA zincirlerinin uçlarında telomer adı verilen bir zincir parçası vardır. Hücreler bölünürken DNA zincirlerinin uçlarından telomerler eksilir ve bunların yerine yenisi gelmez. Telomerler uzunken sorun yoktur. Amma velakin bunlar kısalıp tükendiğinde sıra zincirdeki genlere gelir. Telomer yerine genler eksilmeye başlar ve yaşlanma olayı gerçekleşir. Telomer uzunluğu doğuştan genetik olarak veya insanın yaşam biçimine göre değişiklik gösterebilir. Ve telomerleri normal insanlara göre daha uzun olanlar geç yaşlanır. Yani yaşına göre genç gösteren insanların telomerleri daha uzun demektir.

Anne karnında bile döllenmiş yumurta hücresi bölünürken telomerlerde eksilme meydana gelir. Ancak hücredeki telomeraz denilen bir enzim sayesinde bölünme sonucu çıkan telomer eksilmesini yeniden tamamlar. Bu enzimin üretimi doğum gerçekleştikten sonra durur. Yani doğum anımızdan itibaren bölünmlerden mütevellit telomerlerin kısalımıyla birlikte yaşlanma sürecimiz başlamış olur. Yani bu telomeraz denen mereti sentezlemeyi başarabilirsek yaşlanmayı durdurabiliriz hatta paranoyakça yaşam kombinesiyle bu yaşlanmama durumunu kısmi ölümsüzlük olarak bile sayabiliriz. Bilim adamları harıl harıl bu enzimi üretmeye çalışıyorlar. Kim bilir bizim neslimiz göremese bile gelecek nesiller yaşlanma sorununu ortadan kaldırabilir. İşte yazımın asıl konusu buradan itibaren başlıyor. Yaşlanma sorunun hatta belki de ölümün çözüldüğü o ilerki yüzyıllara “Toprağın altına girmeden nasıl ulaşabiliriz?” Sorusunun muhtemel cevabı aşağıda saklı.

Kendini dondurtmak. Birçoğunuz bilim kurgu filmlerinde görmüştür. Fakat çok az kişi bilmektedir ki kendini dondurma olayı gerçekten uygulanmaktadır. Hatta 1967’den beri. Sözlük anlamı insanların bilinmeyen bir gelecekte çözülmek üzere dondurulması olan cryonics terimi ilk olarak 1965 yılında kullanıldı. Ancak ilk kez Neil R. Jones 30’larda yazdığı bir romanda insanların dondurulmasından söz ediyordu.

BedfordTransfer Dünyada dondurulan ilk kişi 73 yaşında akciğer kanserinden ölen Amerikalı psikolog James Bedford’dı. 1967’den beri donmuş bir şekilde çözüleceği günü bekliyor. Evet “akciğer kanserinden ölen” dedim. Zira; filmlerde gördüğümüzün aksine cryonics sadece öldükten sonra uygulanabiliyor. Eğer klinik ortamda dondurulma vesilesiyle biyolojik ölüm gerçekleştirilseydi projenin başarı şansı daha yüksek olabilirdi. Fakat yasal olarak sizi klinik ortamda öldürmeleri mümkün olmadığı için ancak öldükten sonra işlemlerinize başlayabilirler. Ama üzülmeyin! Şirketler öleceğinizi hissettiğiniz zaman bi’ telefona kapınızdalar(sıkın dişinizi). Peki bu dondurma işlemi nasıl yapılmaktadır?

Ölü beden önce buz kalıplarıyla soğutuluyor ve göğüs kafesi açılarak vücuttaki kan damarlardan çekiliyor. Yerine -50 derecede gliserol enjekte ediliyor. Vücuda yayılımı sağlanan solüsyon vücut ısısının da eksi 50 dereceye düşmesini sağlıyor. Hücre çevresindeki yağların buzdolabında kalmış birkaç günlük yağlar gibi buruşmaması için de hasta içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, -196 derecede korunuyor.

İnsan bedeni, önlem alınmadan dondurulursa buz kristalleri hücrelerin çevresini sarıyor ve su kaybına sebep oluyor. Gerilen hücre zarı yırtılıyor ve hücre parçalanıyor. İşte bunu engellemek için gliserol gibi donmayan kimyasallar kullanılıyor.

Gel gelelim bu işin masraflarına: Efenim 2 çeşit dondurma paketi bulunmaktadır.

1) Tüm vücudunuzu olduğu gibi nitrojenin güvenilir kollarına bırakabilirsiniz. Bunun maaliyeti 150-200 bin $’dan başlamaktadır.

2) Bir gün tek hücreden beden yapılabileceğine inananlardansanız -ya da fazla parası olmayanlardan- sadece kafanızı dondurursanız 80 bin $’ı gözden çıkarmanız gerekmektedir.

Ödemede kolaylık da sağlanıyor. İlk önce bir hayat sigortası yapıyorsunuz. Öleceğiniz güne kadar sigortanızın gerekli ödemelerini yapıyorsunuz. Hayat sigortanızın ölümünüz sonrası para transferini şirkete bağladıktan sonra rahatlıkla ölebilirsiniz. Siz öldükten sonra dondurulma paketiniz kadar olan meblağ hayat sigortanızdan anlaştığınız cryonics şirketini veriliyor. Geriye kalan parayı da eğer isterseniz şirket sizin adınıza diriltilinceye kadar saklıyor. Eğer dirilebilirseniz kefeninizin cebinde götürdüğünüz paranın faizleriyle bile bilinmeyen gelecekte kendinize konforlu bir yaşam kurabilirsiniz.

İyi hoş da ölmek bile Amerikalı’ya güzel! Cryonics şirketlerinin hepsi Amerika’da konuşlanmıindirş durumda. Kontrol dışında veya ülke dışında ölürseniz diye isteğinize bağlı olarak size bileklik veya kolye veriyolar. Bunların arkanızda ölümünüz durumunda bedenin acil bir şekilde nereye gönderilmesi gerektiği belirtiliyor. En büyük cryonics şirketi ABD’li Alcor Life Extension Foundation. Onu American Cryonics Society, Cryonics Institute ve Trans Time takip ediyor. Bu şirketlerde dondurulmuş olarak bir gün diriltilmeyi bekleyen toplam 230 “hasta” bulunuyor. Öldüğünde dondurulmak üzere anlaşmaya imza atmış insan sayısı ise 1000’i geçmiş durumda.

Sadece Alcor’da; 111 insan nitrojen dolu silindirlerin içinde bekliyor. Bunlardan 76’sı sadece kafasını dondurtan kişiler. Geriye kalan 35’i ise tüm vücudunu dondurtanlar. Ayrıca ölmesi durumunda dondurulmak üzere Alcor’la anlaşma yapmış olan 974 cryonics adayı bulunmakta. Bunların yanında 33 tane evcil hayvan dondurulmuş durumdadır. Fakat onlar sahiplerine göre daha şanslılar. Hayvanlar 60 dakika süren klinik uyutma yöntemiyle ölü durumuna geçiyorlar. Beyin oksijensizlikten hasar almaya başlamadığı için dirilme konusunda en şanslı olan onlar.

Hatta cryonicsi kurgu olmaktan çıkarabilecek bir deney yapılmış durumda. Dr. Paul Segal’in 1992’de American Cryonics Society’nin sponsorluğunda California Oniversitesi’nde yaptığı şu meşhur deneyden söz ediyorum. Dr. Segal beagle cinsi sevimli köpeği Miles’ı dondurup tekrar diriltmeyi başarmış ve bu deney cryonicsist bilim insanları için o günden beri büyük bir ispat olarak sayılıyor. Miles kanı çekildikten sonra doldurularak öldürülmüş, 70 dakikalık klinik ölümün ardından kanı tekrar damarlarına enjekte edilerek oda sıcaklığına geri getirilmişti. Üç buçuk yaşındaki köpek hayata geri döndüğünde tüm karakteristik özelliklerini olduğu gibi taşıyordu, alışkanlıkları ve huyları değişmemişti. Bu, dondurulan insanların bir gün yeniden canlandırıldığında hafızalarının yerinde olacağına ispat olarak gösteriliyor.

Walt Disney ve Tito’nun da incelemek için şirketten doküman istediklerini ancak kontrat imzalamadıklarını söylüyor American Cryonics Society yetkilisi Jim Yount. Böylece yıllardır ortada dolaşan “Walt Disney kendini dondurttu.” dedikoduları da rafa kaldırılmış oluyor. Ama şöyle bir durum da göz ardı edilemez. Cryonics şirketleri hasta isimlerini istedikleri takdirde gizli tutabiliyor. Yani kendini dondurtmuş olsa dahi formalite bir mezar yaptırmış olabilir. Sonuçta o kadar parası olan bir insan cryonicsin umut vadediciliğini (yalan ya da gerçek en azından bir umut) inceledikten sonra en azından bir şansını denemeyeceğini düşünmüyorum. Yani bir gün yol da Walt Disney’i görürseniz ahan da Soner demişti diye bir selamımı iletiniz efenim.

Türkiye’den ise 16 kişi ölümü durumunda dondurulmak üzere bu şirketlerden biriyle anlaşmış durumda. Bunlardan birisi Çerkez Ethem’in yeğeni olan Güner Kurban, yapılan röportajda ise şu sözleri sarfediyor:

“Ben diğer insanlar gibi yaşamaya çok meraklı olduğumdan, hayatımı sürdürmek güneristediğimden dolayı imzalamadım bu anlaşmayı.
Tek istediğim kısa bir süreliğine de olsa gelecekte dünyanın nasıl olduğunu görebilmek. İleri teknolojinin gelişimini, ışınlanmanın, zaman makinesinin icat edildiğini, insanların beyin kapasitelerinin yüzde 100’ünü kullanmaya başladıklarını, diğer güneş sistemlerinin keşfedildiğini görmek istiyorum. 80 yıl içerisinde, dondurulan insanların yeniden hayata döndürülebileceğine inanıyorum çünkü nano teknoloji inanılmaz ilerliyor. Hatta iste-diğiniz yaşta uyanabileceksiniz. Ben 17 yaşımda uyanmak istiyorum. 50 yılda bir, birkaç haftalığına uyansam yeter bana.”
Dünyada ilk canlı olarak dondurulacak kişi olmayı hedeflediğini söyleyen Kuban, “Artık yaşam sevinçlerim azalmaya baş-ladı. Yaşlılığın tuzağına düşmek istemiyorum. İnsanlar ruhlarıyla beraber yaşlanıyorlar ama benim ruhum hâlâ 17 yaşında. Biraz daha yaşarsam zaten gençleri kıskanmaktan öleceğim. O nedenle işlerim bitince bunlardan biri Çerkez Ethem’in hayatını yazdığım kitap elden ayaktan düşmeden Kolombiya’ya gidip ötenazi yaptıracağım. Ardından da dondurulacağım.” diyor.

Cryonics’in Uygulanmasındaki Sorunlar
- Resmi olarak ölü sayıldığınız için şirketin sizin adınıza sigortadan artan parayı saklaması hukuki sorunları da beraberinde getiriyor.

- İnsanlığın gelişme hızı git gide ivme artırarak devam ediyor. Son 100 yıldaki gelişmenin ondan önceki 1000 yıllık gelişmeye eşit olduğu söyleniyor. Yani siz 200 yıl sonra uyandığınızda kendinizi o Dünya’nın maymunu gibi hissedebilirsiniz.

- Gelecekteki yeni topluma, sisteme ayak uydurabilmeniz için tekrar eğitilmeniz gerekecek.(Tuvalet yapımı bile dahil)

- 100 yıllar sonra Alcor gibi firmalar iflas edebilir. Böylece resmi olarak ölü olduğunuz için fişlerinizin çekilmesinde devlet tarafından hiçbir sakınca görülmeyecektir.

- Şirket kontrolü dışında öldüyseniz işlemler en iyi ihtimalle saatler süreceğini düşünürsek. O derecede hasar almış bir beyni -hafıza bilgilerini de koruyarak- 1000 yıl sonraki teknolojinin bile kurtaramama ihtimali var. Türkiye gibi bir ülkede ölmekten bahsetmiyorum bile. Gerekli protokollerin ayarlanıp uçağa bindirilip cesedinizin ulaştırılması en az 1 gün sürecektir.

- Mezun olduğunuz okul sistemi, aldığınız diplomalar, sertifikalar geçerliliğini koruyacak olması çok düşük ihtimaldir. -Cryonics yaygınlaşıp dirilenlere özel bir sistem uygulanırsa işler değişir tabi.-

270px-Cryo_surgery Ekşi sözlükte gördüğüm üzere(ben bulamadım) Alcor’un FAQ(Sıkça sorulan sorular) kısmında; -Dindarları da tongaya düşürmek için- öldükten 15 dakika içinde dondurulursa ruhunda bedenle birlikte dondurulacağı gibi ifadeler yer alıyormuş. Bu tip durumlar cyronicsin işe yarayabilirliğine leke sürmektedir. Eğer paranız bolsa ne kaybedeceğim ki diyerek bu işlemi uygulamanızda hiç bir sakınca yoktur tabi ki. Ama orta gelirli birisiyseniz hayat boyunca ödediğiniz sigorta primleri bir umut tacirliği uğruna, bir hiç uğruna gidebilir.

Koskoca Alcor Life Extension Foundation‘un nitrojen tanklarının üstünde bile asma kilit görünce insan soğumuyo değil fikirden.-olaydan soğutarak ayrı bir ön dondurma politikası uyguluyolardır belki- Ne biliyim insan bilim kurgu filmlerinden mütevellit basınçlı “cupssss” sesiyle açılan silindir kapaklara özeniyor.

Yazının başında yaşlılığı durdurmaktan bahsetmiştim. Kim bilir belki cryonics sayesinde 100 yıllar sonra canlandığımızda -belki altın çağ teknoloji bize sürpriz yapıp bu süreyi 70-80 yıla indirir- sentetik olarak telomeraz enzimi üretimi başlamış olur. Böylece istediğimiz yaşlara kadar gençleşmenin önü açılır ve yeterince dikkatli olduğumuz sürece -benliğimizi sibernetik sisteme aktarana kadar- kısmen ölümsüz sayılabiliriz.

Ayrıca dondurma olayına doğada da rastlıyoruz. Kendi kendini dondurup çözen kurbağanın videosunu aşağıdan izleyebilirsiniz.

[video=youtube;lG2jhReBANg]http://www.youtube.com/watch?v=lG2jhReBANg[/video]


[video=youtube;wm23Lub1iLQ]http://www.youtube.com/watch?v=wm23Lub1iLQ[/video]

Kaynak : Soner Abay
 
Üst