Derin Bir Uykudan Uyanmak

Mefetseger

Moderator
Katılım
17 Ağu 2010
Mesajlar
856
Tepkime puanı
291
Konum
Ankara
İş
Uzman Biyolog
İnsanın İçinde Bulunduğu Realitede Ölmesi Şuurlanmak Demektir

"Başlangıç olarak, doğması için ölmesi gereken tohum hakkındaki iyi bilinen metni ele alalım. Bir buğday tanesi toprağa düşüp ölmedikçe öylece kalır; fakat ölürse, çok semere verir."

"Bu metnin pek çok farklı anlamları vardır; sık sık bu metne döneceğiz. Fakat öncelikle, bu metnin ihtiva ettiği prensibi insana uygulandığı şekliyle tam olarak bilmemiz gerekmektedir."

"Şimdiye kadar hiç neşredilmemiş ve muhtemelen hiç neşredilmeyecek olan bir vecizeler kitabı vardır. Daha önce bu kitaptan, bilginin anlamı meselesi ile ilgili olarak söz etmiş ve bir vecizeyi aktarmıştım."

"Şimdi konuştuklarımızla ilgili olarak bu kitapta şöyle denmektedir:

'İnsan doğabilir, fakat doğmak için önce ölmelidir ve ölmek için ise önce uyanmalıdır.'

Başka bir yerinde şöyle denmektedir:

'İnsan uyandığında ölebilir; öldüğünde doğabilir '

Bunun ne anlama geldiğini bulmalıyız.

'Uyanmak', 'ölmek', 'doğmak'. Üç ardıl safha mevcuttur. İncilleri, dikkatli bir biçimde incelerseniz doğma imkanına sık sık atıflarda bulunulduğunu görürsünüz:

'ölmenin' gerekliliğine de birkaç atıf yapılmıştır. Ve uyanmanın gerekliliğine yapılmış pek çok atıf mevcuttur:

'Uyanık durun, zira günü ve saati bilmezsiniz' vs. Fakat insanın bu üç imkanı; uyanmak (veya uyumamak) ölmek ve doğmak birbirleriyle ilişkili olarak ortaya konmamıştır. Ama bütün sorun budur. Eğer insan uyanmadan ölürse, doğamaz. Ölmeden doğarsa 'ölümsüz bir nesne' haline gelebilir. 'Ölmemiş' olması onun yeniden doğmasını engeller; uyanmamış olması onu 'ölmekten' alıkoyar; ve ölmeden doğması ile 'varlık' olmaktan engellenmiş olur."

"Doğmanın anlamı üzerinde yeter derecede konuştuk. Bu durum, öz'ün yeni bir gelişiminin başlangıcına, ferdiyetin oluşmasının başlangıcına ve bölünmez bir ben' in belirmesinin başlangıcına tekabül eder."

"Fakat bu durumu kazanmak ya da kazanmaya başlamak için insan ölmelidir; yani kendisini, içinde bulunduğu halde tutan binlerce önemsiz bağlılıklardan ve eş koşmalardan kurtarmalıdır. Yaşamında her şeye, tahayyülüne, ahmaklığına, hatta ıstıraplarına bağlıdır ve mümkündür ki, ıstıraplarına her şeyden fazla bağlıdır. Kendisini, bu bağlılıktan kurtarmalıdır. Nesnelere bağlılık, nesneleri eş koşma insandaki binlerce lüzumsuz ben'i canlı tutar. Büyük ben'in doğabilmesi için bu benler ölmelidir. Fakat bunlar nasıl öldürülebilirler? Ölmek istememektedirler. İşte bu noktada uyanma imkanı imdada yetişir."

İnsan Aczini İdrak Etmelidir

"Uyanmak demek, kendinin hiçliğini anlamak, yani tüm ve mutlak mekanikliğinin, tüm ve mutlak aczinin farkına varmak demektir. Ve felsefî olarak, kelimelerle farkına varmak yeterli değildir. Açık, basit ve somut gerçekler halinde, kendine ait olan gerçekler halinde, bunu kavramak gerekmektedir. Biraz kendini tanıyınca insan, içinde, kendisini dehşete düşürmesi gereken pek çok şey görecektir. Kendisi ile ilgili olarak dehşete düşmediği sürece kendisi hakkında hiç bir bilgi sahibi olamaz, insan, kendi içinde onu dehşete düşüren bir şey görmüştür. Bundan kurtulmaya, bunu durdurmaya, bir son vermeye karar verir. Fakat ne kadar çok çaba gösterirse göstersin, bunu yapamayacağını, her şeyin eskisi gibi kaldığını hisseder. Bu noktada o güçsüzlüğünü, aczini ve hiçliğini görür; veya kendini tanımaya başladığında kendisine ait hiç bir şeyin bulunmadığını, yani kendisinin olarak kabul ettiği her şeyin, görüşlerinin, düşüncelerinin, kanaatlerinin, zevklerinin, alışkanlıklarının, hatta ve hatta kusurlarının kendisinin olmadığını, fakat bütün bunların ya taklit yolu ile oluştuğunu veya bunları hazır vaziyette herhangi bir yerden aldığını görecektir. Bu durumu hissederken o, kendi hiçliğini de hissedebilir . Ve hiçliğini hissetmek üzere, bir saniye için, bir an için değil fakat sürekli olarak ve hiç unutmadan kendisini gerçekten olduğu gibi görmelidir."

"Hiçliğinin ve aczinin bu sürekli olarak şuurunda oluş hali, sonuçta insana 'ölmek' cesaretini verir; burada ölmek, sadece düşüncesinde ya da şuurunda ölmek anlamında değil, fakat gerçekten ölmek; ya iç gelişimi açısından gereksiz olan veya bu iç gelişimi önleyen yönlerini ebediyen ve gerçekten terk etmek anlamında kullanılmıştır. Bu yönlerinin birincisi, onun 'sahte ben'idir, sonra da 'ferdiyeti', 'iradesi', 'şuuru', 'yapma yeteneği', 'güçleri', 'inisiyatifi', 'kararlılığı', vs. hakkındaki tüm hayalî fikirleri gelir."

"Fakat bir şeyi sürekli görmek için insan, önce onu sadece bir saniye olsun görmelidir. Gerçekleşen bütün yeni güçler ve yetenekler, daima bir ve aynı şekilde ortaya çıkarlar. Önce ender ve kısa süreli olarak pırıltılar halinde kendilerini gösterirler: sonra, daha sık ve daha uzun süreli olarak ortaya çıkarlar; çok uzun bir çalışmadan sonra, sonuçta daimî hale gelirler. Aynı durum, uyanma için de caridir. Bir anda tamamen uyanmak mümkün değildir. İnsan, önce kısa süreler için uyanmaya başlamalıdır. Fakat belli bir engeli aştıktan ve geriye dönüşü bulunmayan belli bir karara vardıktan sonra, insan bir defada ve ebediyen ölmelidir. Yavaş ve tedricî uyanma önceden vaki olmasaydı, bu sonuca varmak güç ve hatta imkansız olacaktı."

_alıntıdır_
 

can-dan

Kayıtlı Üye
Katılım
12 May 2010
Mesajlar
310
Tepkime puanı
66
Konum
İZMİR
Harika bir paylaşım olmuş sevgili Mefetseger.İnşaAllah tüm yaratılmışlar da çok geç olmadan -Asıl Olan Gerçeklere Uyanabiliriz,Nefsimizden Ölebiliriz ve Hakikate Doğabiliriz-...
Selam ve dua ile....
 
Üst