Aura , Eflüv, Psişik Radyasyon, Çakra

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,096
Tepkime puanı
4,961
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Birçok sekilde tanımlanan aura genel olarak maddeyi çevreleyen enerji alanıdır. Aura Teozofi’de kullanılan bir terim olup, canlıların bedenlerinden yayıldığı varsayılan ışınımla oluşan ve gitgide yayılan tesir kuşakları tarzında kendini gösteren elektromanyetik alana verilen addır.

Metapsişikçilerin "eflüv" adını verdikleri partiküllerin ışınımıyla (radyasyon) oluşan bu alan, Teozoflara ve Kirlian Fotoğrafçılığı üzerinde çalışan araştırmacılara göre, yaşam enerjisi olarak adlandırılan bir tür enerjinin organizmalardan insan gözünün göremediği bir frekans düzeyinde titreşen ışınlar tarzında yayılmasıyla oluşur. Aura, eflüv ve psişik radyasyon terimlerinin sık sık karıştırıldığı görülür. Bu üç terim arasındaki ilişki şöyle açıklanır:

• Bedenden yayılan ışınıma ve bu ışınımın yayılma olayına radyasyon (psişik radyasyon) adı verilir.

• Bu ışınlara ve ışınları oluşturan partiküllere eflüv adı verilir.

• Bu yayılma olayının meydana geldiği medyumlarca görülebilen güç ve etki alanına ise aura adı verilir.

Renkli haleler ve ışımalar tarzında kendini gösteren auranın esas olarak üç kısımdan oluştuğu kabul edilir:

• Yapışık aura: Vücudu bir zarf gibi saran 0.5 cm. kalınlığında, koyu bir bölgedir. Süptil bedenin süptil ikiz denilen kısmıdır. Auranın Kirlian fotoğrafçılık tekniğiyle çekilebilen kısmıdır.

• İç aura: Yapışık aurayı çevreleyen bölgedir. Kişilere göre 3 ile 8 cm. arasında değişen kalınlıktaki bir bölgedir.

• Dış aura: Yüksekliği İnsan bedeninin iki misli genişliği İnsan bedeninin dört misli olup Oval, yumurta biçimindedir.

• Tam dış aura: Bedenden yayılan ışınım alanının tümü; sınırsız kabul edilir.Aura görebilme yeteneğine sahip olduğu ileri sürülen medyumlar, aura renklerinin kişilerin ruhsal tekamül durumlarına, karakterlerine ve heyecan hallerine bağlı olarak değişiklik gösterdiklerini belirtirler.

Auranın varlığı Semyon Kirliyan adlı Rus deneycisinin bulduğu fotoğraf makinesi ile ispatlanmıştır.

Chakra ise sankristçede tekerlek anlamına gelir. İnsanda var olan enerji merkezlerinin her birine chakra adı verilir. İnsanda bulunan bu enerji merkezleri girdap seklinde dönen enerji alanından oluştuğu için onlara bu isim verilmiştir. Chakralar sürekli bir devir halindedir bu dairesel devinimler enerjiyi çeker ya da iter. Eski Hint ve Cin metinlerinde sayısının 88 bin olduğu söylenen chakralar günümüzde yedi temel enerji merkezine indirgenmiştir. Chakra yerlerinin endokrin sistemi bezleri üzerine denk düştüğü anlaşılınca batı dünyasında tıp alanında da kabul gören kavramlar olmuştur. Günümüz modern tıbbının endokrin sistemi üzerinde yaptığı çalışmaları M.O ki yıllarda doğu bilginlerinin yaptığını ve topladıkları bilgilerle bu enerji merkezlerini açıkladıklarını söyleyebiliriz.
 

darksense

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Eyl 2010
Mesajlar
187
Tepkime puanı
48
Merhabalar. Merak ettiğim bir kaç soru var.

Genelde bu enerji boşalmalarının elektrik akımı boşalmaları olduğu söyleniyor. Buna dayanarak

• Bedenden yayılan ışınıma ve bu ışınımın yayılma olayına radyasyon (psişik radyasyon) adı verilir.

Bu bildiğimiz anlamda radyasyon'mudur? Yoksa Parapsikoloji'de kullanılan farklı bir mana içeren başka bir sözcükmüdür?

Hangi durumlarda ortaya çıkar? Örneğin sinir ve aşırı heyecan durumlarında görülebilirmi.
Zararları varmıdır?
 

hekate22

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Nis 2022
Mesajlar
439
Tepkime puanı
297
Birçok sekilde tanımlanan aura genel olarak maddeyi çevreleyen enerji alanıdır. Aura Teozofi’de kullanılan bir terim olup, canlıların bedenlerinden yayıldığı varsayılan ışınımla oluşan ve gitgide yayılan tesir kuşakları tarzında kendini gösteren elektromanyetik alana verilen addır.

Metapsişikçilerin "eflüv" adını verdikleri partiküllerin ışınımıyla (radyasyon) oluşan bu alan, Teozoflara ve Kirlian Fotoğrafçılığı üzerinde çalışan araştırmacılara göre, yaşam enerjisi olarak adlandırılan bir tür enerjinin organizmalardan insan gözünün göremediği bir frekans düzeyinde titreşen ışınlar tarzında yayılmasıyla oluşur. Aura, eflüv ve psişik radyasyon terimlerinin sık sık karıştırıldığı görülür. Bu üç terim arasındaki ilişki şöyle açıklanır:

• Bedenden yayılan ışınıma ve bu ışınımın yayılma olayına radyasyon (psişik radyasyon) adı verilir.

• Bu ışınlara ve ışınları oluşturan partiküllere eflüv adı verilir.

• Bu yayılma olayının meydana geldiği medyumlarca görülebilen güç ve etki alanına ise aura adı verilir.

Renkli haleler ve ışımalar tarzında kendini gösteren auranın esas olarak üç kısımdan oluştuğu kabul edilir:

• Yapışık aura: Vücudu bir zarf gibi saran 0.5 cm. kalınlığında, koyu bir bölgedir. Süptil bedenin süptil ikiz denilen kısmıdır. Auranın Kirlian fotoğrafçılık tekniğiyle çekilebilen kısmıdır.

• İç aura: Yapışık aurayı çevreleyen bölgedir. Kişilere göre 3 ile 8 cm. arasında değişen kalınlıktaki bir bölgedir.

• Dış aura: Yüksekliği İnsan bedeninin iki misli genişliği İnsan bedeninin dört misli olup Oval, yumurta biçimindedir.

• Tam dış aura: Bedenden yayılan ışınım alanının tümü; sınırsız kabul edilir.Aura görebilme yeteneğine sahip olduğu ileri sürülen medyumlar, aura renklerinin kişilerin ruhsal tekamül durumlarına, karakterlerine ve heyecan hallerine bağlı olarak değişiklik gösterdiklerini belirtirler.

Auranın varlığı Semyon Kirliyan adlı Rus deneycisinin bulduğu fotoğraf makinesi ile ispatlanmıştır.

Chakra ise sankristçede tekerlek anlamına gelir. İnsanda var olan enerji merkezlerinin her birine chakra adı verilir. İnsanda bulunan bu enerji merkezleri girdap seklinde dönen enerji alanından oluştuğu için onlara bu isim verilmiştir. Chakralar sürekli bir devir halindedir bu dairesel devinimler enerjiyi çeker ya da iter. Eski Hint ve Cin metinlerinde sayısının 88 bin olduğu söylenen chakralar günümüzde yedi temel enerji merkezine indirgenmiştir. Chakra yerlerinin endokrin sistemi bezleri üzerine denk düştüğü anlaşılınca batı dünyasında tıp alanında da kabul gören kavramlar olmuştur. Günümüz modern tıbbının endokrin sistemi üzerinde yaptığı çalışmaları M.O ki yıllarda doğu bilginlerinin yaptığını ve topladıkları bilgilerle bu enerji merkezlerini açıkladıklarını söyleyebiliriz.
" yaşamaya mahkûm olan ama tamamen saflaşmamış ruhlar, astral beden içersinde daha uzun veya daha kısa bir süre için esir kalır; burada kendilerini absorbe etmek ve çözündürmek isteyen eflüv ışık la yakılırlar. Dolayısıyla acı çeken ruhlar bazen bu bedenden kaçmak için, embriyonik olarak adlandırdıkları bir hal içinde canlı organizmalarına girip orada ikamet ederler"


Içinde eflüv geçen, kitaptan bir alıntımı tamamladı bu paylaşımınız; ve kafamda ki bir düşünceyi adeta bütünledi; çok teşekkür ediyorum.
 
Üst