Geçmişten Kurtulmak

berksu07

Kayıtlı Üye
Katılım
16 May 2010
Mesajlar
166
Tepkime puanı
71
Birbirinden farklı, çok değişik insanlarla çalışma fırsatı buldum. Bazı insanların mutsuzluğunun en büyük nedeni geçmişindeki olayları tekrar tekrar yaşamaları ve bu günlerini mahvetmeleriydi, ama bazı insanlar da gördüm ki geçmişinde kötü şeyler yaşamasına rağmen bunları bir şekilde o konu açılmadıkça hatırlamıyor veya hatırlasalar bile etkilenmiyorlardı.

Peki neden bazı insanlar hala geçmişe takılmış bir şekilde yaşarken, onlardan daha trajik bir geçmişi olan insanlar geçmişlerine takılmıyorlar?

Bu sorunun cevabını anlamak için beynimizin çalışma prensiplerini anlamalıyız. Geçmişe ait tüm yaşanan olaylar beynimizde bir film dosyası şeklinde depolanıyor. Bazıları HD kalitesinde depolanırken bazılarının görüntü kalitesi çok bozuk oluyor. Bazılarının sesleri 5+1′ken bazılarının sesleri çok bozuk çıkıyor. Bazı görüntüler 100 ekranken bazıları 37 ekran olarak kaydediliyor. (Koku ve tatları şimdilik katmıyorum)

Genellikle bir fobi oluşurken, beynimiz yaşanan olayı ve beraberinde yoğun duyguları o kadar net bir şekilde kaydediyor ki, adeta 200 ekran, HD kalite 5+1 ses sistemi gibi, ve ne zaman o fobi ile ilgili bir uyaran görse (mesela örümcek, yılan vs.) o yaşadığı olay hemen tüm canlılığı ile gözünün önüne geliyor ve aynı korkuyu yaşıyor.

Daha geçen gün 10 senedir dar kapalı alanlara karşı fobisi olan bir arkadaşımla çalışıp bu fobisini tam 5 dk.’da yok ettim. Üstüne bir yorgan attığınızda daha 1. saniyesinde çığlık atıp bağırıyordu.

İlk önce onunla görüntüsü hakkında konuştum, tabii ki bu gördüğü görüntü aynen yukarıda bahsettiğim gibi çok canlı bir görüntüydü. İlk önce korkma anını bir film gibi izledik ve ona bazı komik detaylar koyduk. Böylece absürd bir komedi gibi olacaktı. (Korkunç Bir Film serisi gibi) Filme o kadar çok saçma sapan ayrıntı koydum ki gülmeye başladı. Sonra görüntüyü 100 ekrandan 37 ekrana indirdim, sesleri de bulanıklaştırdım. Ve bir kaç düzenleme daha yaptıktan sonra, aynı şeyi bir kaç defa daha yaptırdım.

Şimdi deneme zamanı gelmişti. Yorgan ve pike gibi şeyi tekrar üstüne atacak 20 saniye tutacaktım. Yorganı üstüne attım, atar atmaz kahkahalarla gülmeye başladı. “Yahu senin korkman gerekiyor, niye gülüyorsun” dedikçe daha fazla gülmeye başladı, hatta gözlerinden yaşlar geldi. Dedim ister gül ister gülme 20 saniye tutacağım bunu 20 saniye tuttum ve hiç bir korku hissetmeden, çok rahatlamış bir şekilde kalktı.

10 yıldır varolan korkusunu 5 dakika da yok ettik. Bu kadar basit!
Bir gün örümceklere karşı fobisi olan bir kadın, ‘10 yıldır varolan bir korkumun 5 dakikada yok olacağına inanmıyorum’ dedi. Ben de ona “Siz bu korkuyu 10 yılda değil 5 saniyede, tek bir olayla oluşturdunuz doğru mu?” dedim, “Evet” dedi. Ben de, “Ben de böyle yoğun bir korkunun 5 saniyede oluşacağına inanamıyorum ama oluyor” dedim.

Konumuza geri dönersek, geçmişte yaşadığımız ve hala takıntılı olduğumuz olayları değiştirmenin bu kadar basit olduğunu deneyerek görebilirsiniz.

Görüntüler etkilidir. Şimdi size sorsam, bir filmi 37 ekran bir televizyonda izlediğinizde mi filmden çok etkilenirsiniz yoksa sinemada dev ekranda izlediğinizde mi çok etkilenirsiniz? Özellikle korku filmleri için bunu düşünebilirsiniz.

Eğer geçmişinizde atlatamadığınız ve sürekli aklınıza gelen bir anı varsa, onu bir düşünün. O bir filim mi? Bazıları resim olarak da görebiliyor. Büyüklüğü ne kadar? Ne kadar canlı? Şimdi o filmdeki karakterleri komikleştirin, erkeklere sütyen takın, tayt giydirin, olabildiğince komik olsun. Filmin arkasına Ajdar’ın çikita muz şarkısını koyun. Filmi dışardan bir izleyici olarak izleyin ve kahkahalar atın. İnanının bunu en az 10 defa yaparsınız artık o anı sizi sadece güldüren bir anıya dönüşür. (Bunu seminerlerimde defalarca yaptım)

Unutmayın, geçmişin en güzel yanı, onun artık geçmiş olmasıdır.

İki Zen öğrencisi, yabani bitki toplamak için tapınaktan ayrılır ve ormanın derinliklerine doğru ilerlerler. Bahar zamanıdır ve tüm doğa canlanmıştır. Zen öğrencileri bir yandan bitki toplayıp bir yandan ormanın içindeki bir köye yaklaşırlarken karşılarına bir kadın çıkar. Kadın, dağdan gelen kar suları ile gürül gürül akan nehirden karşıya geçecek bir yol bulmakta zorlanmaktadır.

Zen öğrencilerinden bir tanesi ilerler ve kadını sırtına alıp nehirin daha sığ olan bir yanından karşıya geçer. Kadını karşı kıyıda bıraktıktan sonra teşekkürlere yanıt verir ve yeniden nehrin diğer kıyısına, yabani bitki toplamaya döner.

Geriye döndüğünde diğer arkadaşı onaylamayan gözlerle kendisine bakıyordur. Ona hemen bir bir Zen öğrencisinin yapmaması gereken şeyleri anlatır. Kadınlara dokunmak yasaktır.

Yol boyunca bu konuda konuşup durur. Ona, böyle bir şey yapmaması gerektiğini, tapınak yemininin kadınlardan uzak durmayı gerektirdiğini söyler.

Tapınağa yaklaştıklarında diğer öğrenci halen bir kadına dokunduğu için kardeşini azarlamayı sürürmektedir. Tapınağın kapısına geldiklerinde, kadını sırtında nehirin karşısına geçiren öğrenci durur ve kendini azarlayan kardeşinin gözlerine bakarak şöyle der:

Sevgili kardeşim, ben kadını nehirin karşı kıyısında bıraktım. Sen hala onu taşıyor musun?

hakan mengüç
 

vivalavida

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
444
Tepkime puanı
122
Beyin bir şeyi hafızaya alırken ona yüklenen duygu şiddetinde, bilginin kalıcılığını belirliyormuş. Bu öğrenme konusunda ya da yazıdaki gibi korku oluşturacak bir durum karşısında da değişmiyor. Korku nesnesine yüklenen duygu değiştirildiğinde korku da dönüşüp başka bir şey oluyor.

Güzel bir paylaşım, teşekkürler.
 

Rapistic

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eyl 2010
Mesajlar
120
Tepkime puanı
25
Yaş
30
Konum
Aydın
İş
Sataşıcı
Bu yazıyı Hakan Mengüç'ün sitesinde okumuştum. Gerçekten çok insanlık adına çok yararlı bir paylaşım.İkinize birden teşekkürler :)
 

Similar Threads

Cevaplar
17
Görüntüleme
575
Üye silindi 45859
Ü
P
Cevaplar
5
Görüntüleme
568
Üye silindi 76175
Ü
Üst