Petrolün şifası

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
97
Azerbaycan’in Güney-Bati bölgesinde baskent Bakü’den 330 km uzaklikta bulunan Naftalan sifa merkezi deniz seviyesinden 235 metre yüksekliktedir. Güneyden, dogudan ve batidan çok da yüksek olmayan daglarla çevrilmis bölgenin kuzey kesimi açiktir. Burada kuru bir iklim hakimdir, yazin sicak (Temmuz’da ortalama 27 ºC), kisin ise iliman (Ocak’ta ortalama 2 ºC)’dir.

Tarihçesi:

Tahminlere göre eskiden beri dogal bir sekilde çikan petrolün tedavi edici özelligini bilen bazi insanlar onu hayvan derisinden hazirlanmis tulumlara doldu-rarak, çesitli yerlere götürerek satmislar-di. Naftanin adi da “Neft alan”dan gel-mektedir. Naftalan sifali bir yer olarak doguda eskiden beri biliniyordu. Çok eskilerde bile Naftalan’da deri hastaliklari tedavi oluyordu. Naftalan petrolünün sifali oldugu ile ilgili bilgileri ünlü seyyah Marko Polo (13 y.y.) vermistir. 1880’lerde yillarinda Naftalan petrolü sanayi amaçli kullanilmaya baslandi. 1890 yilinda Alman petrol uzmani S.Y. Yeger Naftalan’da ilk petrol kuyusunu açti. Naftalan petrolünü inceleyen bu uzman, 1892 yilinda Naftalan ve Kojelan adli melhemlerini hazirladi. Kuyudan yeterli miktarda petrol elde edildikten sonra çesitli Naftalan melhemi (Yunanca Naphtha) üreten küçük bir tesis kuruldu.

O dönemlerde Naftalan melheminin üretimi gizli tutuluyordu. Rusya, bu melhemi Almanya’dan patentli ürün olarak aliyordu. Kisa sürede dünyanin birçok ülkesinde Almanya’da, Ingiltere’de, Fransa’da, Avustralya’da, Amerika’da Naftalan petrolüne ve ondan üretilen melhemlere olan taleb artti. Rus-Japon savasi (1904-1905) sirasinda her bir Japon askerinin çantasinda Naftalan melhemi bulunurdu. Bu melhemden yaralanma ve donma vakalarinda ilk yardim için kullaniliyordu. Nitekim, Naftalan melheminden 1914-1918 yillarda Birinci Dünya Savasinda da yararlanilmistir. 1918’de Alman isadami Kvel Azerbaycan’da “Koramal-Naftalan” firmasini kurmustu.

1917 Ekim devrimi öncesinde yasanan iç savas döneminde Naftalan maden ve tesisleri tamamen harabeye dönmüstür. Ancak 1929 yilinda, Rus bilim adami V. Aleksandrov baskanliginda Naftalan’a bilimsel arastirma ekibi gönderilmistir. O dönemden itibaren Naftalan’dan bir sifa merkezi gibi yararlanmaya baslanil-mistir. Naftalan petrolü ve bu petrolden üretilen katransizlastirilmis melhemler 1939-1945 yillarinda II. Dünya savasi döneminde askeri hastanelerde basariyla uygulanmistir.

Naftalan melheminin içerigi:

Melhem %70 Naftalan petrolü, %18 parafin, %12 petrolatumdan olusmak-tadir. Bu melhem sterilize edici ve agri kesicidir. Deri hastaliklarinin, eziklerin, yanmalarin vb. tedavisinde kulanilir.

Naftalan petrolü koyu kahve renkli, kokulu, yari sivi bir maddedir. Normal sicaklikta uzun süre fiziksel ve kimyasal özelliklerini koruyabilen Naftalan petrolü agir bir petrol türüdür. Içerisindeki benzinin, ligroinin ve gaz yaglarinin (agir neft) hafif bilesenlerinin az (% 10 - 15) olmasi nedeniyle, çok yüksek öz kütleye sahiptir (0.927 g/cm3 - 0.971 g/cm3). Buna karsilik, baska petrol yataklarindan çikan petrollerde bunlarin orani %50’lere ulasmaktadir. Naftalanin yeralti sularinda potasyum (K), kalsiyum (Ca), magnez-yum (Mg), iyot (I), klor (Cl), potasyum-karbonat (K2CO3) gibi mineraller bulunuyor ve bunlar da Naftalan petrolü-nün tedavi edici özelligini belirli ölçüde artiriyor. Naftalan petrolü 200-250 ºC arasinda kaynamaya basliyor ve -20, -30 ºC’de donuyor. Içerisinde %50-55 nafta, %30-35 aromatik hidrokarbonlar ve %14-16 katranli maddeler bulunuyor. Naftalan petrolünde kati parafin hidrokarbonlar yoktur ve %0.25-0.30 kükürt, %0.24-0.26 azot bulunur.

Tedavi edici özellikleri:

Günümüzde Naftalan melhemi birçok hastaliklarin tedavisinde kullanil-maktadir. Deriye sürülerek, petrol dolu küvetlere oturularak, sargi, inhalasyon, tampon sekillerinde uygulanmaktadir. Insan vücudunda agri kesici, iltihap giderici etkide bulunmakta olup, deri, sinir sistemi, eklemler, hareket organlari, kulak, burun, bogaz hastalik-lari, göz, kadin hastaliklari gibi birçok hastaligin tedavisinde faydalanilmak-tadir. Ayni zamanda hastanin kilo almasina, eritrositlerin artmasina, hemoglobinin belirli oranda çogalma-sina, tansiyonun normallesmesine olumlu etkide bulunuyor. Hastalarin sifa merkezinde tedavi gördügü sürece alkollü içkiden, çok yagli ve eksi yemeklerden, sigaradan kaçinmalari gerekir, çünkü; tüm bunlar Naftalan petrolünün etkisi ile vücutta olusan reaksiyonlarin normal seyrini bozmak-tadir.

Naftalan sifa merkezinde uygulanan

tedavi sekli:

1) Tedavi amaciyla 6 dakikadan 10 dakikaya kadar süren ve 35-37 ºC sicak-liktaki Naftalan petrolü ile doldurulmus küvete 12-15 kez girilir. Bundan sonra ise özel petrol temizleyici makinenin yardimiyla bedenin yüzeyi petrolden temizlenir, arkasindan hastalar sabunla 34-36 ºC sicakliktaki dogal bazik kuyu suyu ile yikanir ve özel odalarda 15-20 dakika dinlenirler. Naftalan petrolü vücudu terlettigi için kalin giyinmek ve sicak çay içmek tavsiye edilmiyor, çün-kü bu vücudun zayiflamasina neden olabilir. Su istediginde küvetten çiktiktan 1 saat sonra maden suyu veya orta sicakliktaki kaynatilmis su içilebilir.

2) Naftalan sifa merkezinde tedavi görmek için gelen hastalar Naftalan petrolüyle günes isini, elektrik ve isin tedavisi, tedavi amaçli jimnastik, tedavi amaçli maden sulari, masaj uygula-masindan ve perhiz yemeklerinden ya-rarlanabilirler.

3) Naftalan petrolü bu sifa merkezi disindaki yerlerde elektrik ve isin teda-visiyle birlikte uygulanabilmektedir.

4) Bu sifa merkezi ortaminda Naf-talan petrolüyle tedavi yönteminin ve-rimliligi %95’tir.
internet
 

repece

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Ara 2008
Mesajlar
323
Tepkime puanı
14
Çok ilginç acaba petrol çıkan her yerde bu merkezlerden olabilirmi?
 

sogukates

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Ağu 2010
Mesajlar
61
Tepkime puanı
1
Bor yağını bilirmisiniz bilmem , su ile karıştırılır normal rengi yağla aynıdır %10 % 20 kadar bor yağı konulur gerisinede su eklenir ve sanayide soğutma sıvısı olarak kullanılır, ve bu yağ siğilleri kısa sürede yok ediyor .Yıllardır sağ el baş parmağımın üstünde bir siğil birde iç kısımda vardı
özellıkle içtekini koparırdım deşerdim delik olurdu saha sonra yine çıkardı maddiyata girdiği için her işyerinde kullanılmaz girdiği m biryerde mevcuttu ve kullanıyordum bir gün baktımkı siğil filan kalmamış , 4 sene oldu halada birdaha çıkmadı. Kaynak ben.


Kına ayakta oluşan mantar ve ayak kokusu olanlarda deneyebilir bu iki etkeni ağaya yakıldığında tamamen kaldırıyor , ne birdaha mantar oluyor nede ayak kokusu yazın bile.Kaynak takvim yaprağında okumuştum ve uyguladım sonuç olumlu.
 
Üst