Arkadaşlar bende birşeyler yazmak istedim anlatacaklarım 2003 senesinde ben Çanakkale'de iken üniversite yıllarımızda evde yaşandı.
Sınavlarımızdan dolayı evde bulaşık yığını vardı yıkıyamamıştık bir türlü! uykumuz gelmesin diye de sürekli kahve içiyorduk (Türk kahvesi)! Arkadaşım inanılmaz güzel kahve falı bakardı, ben de Tarot bakıyordum o zamanlar. yani Türk kahvesini içince ne yapılır? aynen o! tutturdum bana fal bak diye, gece 3.00 tü zaten sıkılmıştık falıma baktı ve uykumuz geldiği için ardından yattık. Odalarımız karşılıklıydı ve arkadaşımda nefes darlığı olduğu için kapımı açık bırakıyordum tıkanırsa uykumdan uyanıp yanına koşabileyim diye.
Ben O'na birşey olacak korkuma hep tetikte yatardım, ama öyle bir uyumuşum ki beni uyandıramamış bile! Mevzu şu; mutfağın ışığı önce yanmış, ardından benim kılığımda (...) gelmiş. tabi arkadaşım cidden ben sanıyor onu! beynen konuşmuş arkadaşıma, bana fal bakar mısın demiş, o da ben sanarak bakarım demiş (uyku sersemi beynen konuştuklarını farketmiyor) odadan çok hızlı bir şekilde çıkıp mutfağa gitmiş (...)! tıkırtılar geliyormuş arkadaşım olayı şöyle farketmiş, benim üstümde beyaz t-shirt vardı yatarken, gelen (....) da siyah t-shirt varmış. alttaki şort aynıymış, (inanın yazarken bile tüylerim ürperiyor) olayı farkettiği anda cin yanında bitivermiş elinde fala bakılmış fincanla! gözleriyle beynen iletişim kuruyormuş ''bakacaksın değil mi falıma?'' diye. arkadaşım hafif kafasını uzatıp karşı odaya, bana doğru bakmış ve benim yerimde uyuduğumu görmüş (şaka gibi). Cin fala bakmıyor diye arkadaşımın yanına oturmuş ve sıkmaya başlamış arkadaşımı! ben hep ona derdim ki Ezan oku! böyle birşey görürsen, arkadaşım ezan okumak istemiş okumasın diye beynine hükmetmeye çalışmış, arkadaşım can havliyle Ezan okumaya başlayınca cin de onunla beraber okumaya başlamış! o anda tabii bizimki cinin de Ezan okuduğunu duyunca (sıkmaya da devam ediyor bu arada) ne yapacağını şaşırmış. tam o sırada gerçek sabah ezanı okunuyor ve cin gerçek ezan sesini duyunca, arkadaşımın yanından kalkıp geri geri giderek çok hızlı bir şekilde odayı terk etmiş! yani bu olayların hepsi bir ses duyulması ile değil, görüntü ile ve beynen iletişim kurma ile gerçekleşmiş! kesinlikle mutfaktaki fincan tıkırtısından başka bir ses işitmemiş, tamamıyla beynen iletişim kurma üzerine yaşanmış (en kötüsü de benim kılığımı uygun görmüş