Boyutlar konu 8

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,096
Tepkime puanı
4,962
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
MELEKÛT ÂLEMİ, MÂNÂNIN
MADDEYE DÖNÜŞTÜĞÜ ÂLEMDİR!


“Melekût âlemi”, “Melekler Âlemi” olmanın ötesinde “mânânın maddeye dönüştüğü âlem” olarak da bilinir.
Bir başka anlatım ile “Melekût Âlemi”, “Aklı Kül âlemi”dir ki, mânâları seyir hâlidir. Ve bunlar dahi, Zât'ın kendi özelliklerini, mânâlarını seyir için meydana getirdiği tecellîlerdir.

Teklik boyutu ile Ef’al âlemi arasındaki elçilik boyutudur!

KUANTSAL BOYUT

(Orijin Boyut- “Nokta”- “Ruh”- “Ruh-u Â’zam”- “Akl-ı Evvel”- “Hakikat-i Muhammediye”- İnsan-ı Kâmil’in Âlemi”- “Vitriyet mertebesi” - “Salt Bilinç Boyutu”- “Zamansızlık ve Mekânsızlık Boyutu”)
MÂNÂNIN ÇOKLUĞA DÖNÜŞTÜĞÜ
BOYUTTAKİ İLK VARLIK
(İLK MÂNÂ SÛRETİ)
Arşın altındaki, yani, sırf mânânın çokluğa dönüştüğü mertebedeki ilk varlık "RUH" adlı melektir.
Ayrıca "RUH-U Â’ZÂM" diye tanınır.
Bu Melek, sahip olduğu ilim itibarıyla "AKL-I EVVEL" adını alır. Bir diğer ifadesiyle de "NURLARIN NURU"dur!.
Hayâtiyet ve hayat kaynağı olma vasfı itibarı ile, hayat vasfı itibarıyla "Ruh-u Âzâm" denir.
Hz. Rasûlullah Aleyhisselâm efendimizin "hakikatı-aslı-orijini-kaynağı" olması yönüyle de, "HAKİKAT-I MUHAMMEDİYE" denilir.


"MADDEÖTESİ"Nİ DEĞERLENDİRMEKTEN
ÂCİZ, "MADDE" İLE KAYITLI DÜŞÜNCE YAPISI,
"RUH"U KAVRAYAMAZ!"


(Yahudiler) SORUYORLAR, "RUH" NEDİR?.
DE Kİ (o yahudilere); RUH, RABBİN EMRİNDENDİR!. VE BUNUN İLMİNDEN SİZE KÂLİL BİR ÖLÇÜ VERİLMİŞTİR." (17-85)
Şâyet biraz iz’an sahibi isek, görürüz ki, bu âyetin muhatabı, âlimler arifler, veliler, nebiler değil; maddeyi ve maddeciliği esas alan görüşün sahibi YAHUDİLERDİR!.
Yâni, Yahudilere denmektedir ki:
"Her şeyi maddeden ibaret sanıp, göremediğini inkâr eden; üstelik doğrusunu açıkladığı takdirde Rasûllüğünü reddetmeye karar verdiğiniz; tefekkürü, beş DUYUSUNDAN ileri geçemeyen siz Yahudilerin RUH hakkında ilmi yoktur!.
Siz ancak elinizdeki kadarıyla kalmaya mahkûmsunuz. Çünkü maddeötesini değerlendirmekten âcizsiniz!.
Zâten bu yüzden, gerçek âlemin, ölümötesi ruhlar âlemi olduğunu açıklayan Hazreti İSA'yı da inkâr ettiniz, kabullenemediniz... Öyle ise nasıl olur da RUH hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz ki!"
Nitekim, aynı görüşü paylaştığımız değerli İslam âlimi ve velisi İMAM GAZALİ dahi "İhya-u Ulumiddin" isimli kitabının 1'inci cilt "Rub'ul ibâdat" bölümünde şöyle demektedir:
-"Yoksa sanma ki, Hazreti Rasûlullah Efendimiz (salla'llahu aleyhi ve sellem) RUH'un hakikatını bilmiyordu!.
Zîrâ, RUHUNU bilmeyen kendini bilmemiş olur!. Kendini bilmeyen ise nasıl Rabbini bilebilir?.
RUHUN hakikatını Nebi ve Rasûller bildiği gibi; bazı veliler ve âlimlerin bilmesi dahi uzak değildir!."


“KUANTSAL BOYUT”TA HERŞEY,
TEK BİR ŞUUR HÂLİNDEDİR!


Kuantsal boyutta her şey tek bir şuur hâlindedir.
Bu tekil şuur, “ilk akıl”=”Akl-ı Evvel” diye tanımlanmıştır.
Kuantsal boyut, “Hayat” sıfatının tâ kendisidir!.
Var olan tüm melekler, bu “RUH” adlı tek melekten, yani bizim “kuantsal boyut” olarak nitelendirdiğimiz, orijinimiz boyuttan meydana gelmiştir!.
Yani, Kuantsal boyut tekilliğinde meydana gelen melekî katmanlar(?) ile, algıladıklarımız ve algılayanlar oluşmuştur.
Esasen her şey, Kuantsal boyutun kendi kendisini “seyr”inden ibarettir!.


İNSAN, “ZAMANSIZLIK VE MEKÂNSIZLIK
BOYUTU”NDA, O BOYUTTAN,
O BOYUT İÇİN YARATILMIŞTIR!


“İnsan”, zamansızlık ve mekânsızlık boyutunda, o boyuttan, o boyut için yaratılmıştır!.
Bu sözünü ettiğim boyuttaki varlığı itibariyle bir “ruh” bile değildir!. Ama buna karşın varoluşunun “ruhu” vardır!. O “ruhu”nun gereğidir ki, kendi hakikatini arar; bunu bulup eremediği sürece de “ruhu”nun huzur bulup tatmin olması, sükûna ermesi mümkün olmaz!.
Dünyadan yaratılan, dünya peşinde koşar… Sonunda dünyaya döner!.
O boyuttan yaratılan da boyutunun özlemiyle yanar; sonunda boyutuna erer!.
Her şey aslına dönücüdür!.


“KUANTSAL BOYUT’UN KUANTLARI” VE
“MADDE BOYUT’UN GENLERİ”


Evren ve içinde her boyutta varolan tüm varlıklar, orijini itibariyle, kuantsal kökenli dalga varlıklardır. Ve dahi bu dalga yapıların her biri, bir anlam taşımaktadır.
Bu ışınsal kökenli varlıklar tanımına uygun olarak, salt enerji varlıklar, belli bir anlam taşıyan ve o anlama yönelik görev yapan varlıklar olarak "MELEK" kavramı ile Din’de açıklanmıştır.
Nitekim, "Melek" kelimesinin aslı "melk"ten gelir ki "güç, kuvvet, enerji" anlamındadır.
İşte, evrensel mânâda her titreşim - frekans bir anlam taşıdığı gibi, beyne ulaşan her kozmik ışın, frekans dahi bir anlam ihtiva eder biçimde evrende yerini alır

Algıladığımız madde boyutunun ve her “şey”in orijini ve hakikati-aslı olan Kuantsal boyutta-Evrende, her parçacık ÇİFT olarak vardır.
Şimdi önce şunu hatırlayalım…
“Allah” kelimesi, bir “isim” kelimesidir ve bir işaret kelimesidir.
“Atan Allah’tı” âyetinde olduğu gibi, her şey, aynı orijin ve hakikatten meydana geldiği için; madde, et-kemik kol boyutunda olay bu kelimeye bağlanmakta olduğu gibi; “Nokta” diye târif edilen “Kuantsal boyut”uyla TEKİL bir yapı olan evren de, elbette “ALLAH kelimesiyle işaret edilen”e bağlanır.
Ancak ne var ki, gene “ALLAH” ismi ile işaret edilenin, yaratmış olduğu her “şey”den münezzeh-berî olduğu da başka bir gerçektir.
Yâni…
Kuantsal boyut olan, “RÛH” ya da “Rûh-u Â’zâm” ismiyle tasavvufta işaret edilen mertebe, tüm algıladığımız ya da algılayamadığımız her şeyin hakikati olan TEKİL bir yapıdır; ve “Vitriyet” mertebesidir; ki, bundaki bilinç “her an yeni bir şân'dadır”; kuantların her anki değişkenliği dolayısıyla!.
Tüm kuantlar, bir çift hâlinde ve algılayana göre foton ya da dalga biçiminde yaşamlarına devam etmektedirler. Her an birbirleriyle iletişim hâlindedirler, biri galaksinin öbür ucunda olsa bile!
Kuantsal evrenin kuantları, bizim algıladığımız hayvan boyutun (bedensel boyut) genleri gibidir!.
“GEN”ler, Kur’ân’da, “gemi” olarak sembolize edilmiştir!. Çeşitli anlamları Kuantsal boyuttan madde boyutuna “taşıyıcı” olarak “gemi”!
Öyle “Uzay gemi”leridir bunlar ki; “kuantsal uzay”dan ışık hızıyla madde boyutumuza “anlam” yolcularını taşır!.
Çiftler hâlindeki “gen”lerden, hayvanlarınızı-bineklerinizi yâni madde bedenlerinizi yaratmıştır. Kromozomlar da hücre stoplazması içinde taşıdıklarıyla yüzmektedir “gemi” olarak!.
Nefislerinizden, yâni varlığınızı oluşturan genlerinizin -çiftlerin- eseri olan bilinç dalgalarınızdan da, gene çiftler hâlinde kişisel ruhlarınızı yani ebediyet bineklerinizi yaratmaktadır… Ve daha bilmediklerinizi!

KUANTSAL BOYUTTA
“ZAMAN” VE “MEKÂN” VAR MIDIR?


Bu boyutta zaman ve mekân kavramı yoktur!.
“İnsan” kendi hakikatine yolculuğunu tamamlarsa, kendi derûnu doğrultusunda; “ben” kalmaz, seyreden “Kendi” olur Kendini!.
 
Üst