Ölüm-Ötesi Deneyimi

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
Bedensel islevleri bakimindan tibben ölü sayilmalarindan bir süre sonra, kendiliginden veya reanimasyon (yeniden canlandirma) yöntemleriyle yasama geri dönen kimselerin bu sirada geçirdikleri deneyimlere verilen ad. Terim, 1970’de ABD’li hekim ve arastirmaci Raymond Moody tarafindan ortaya atilmistir. Dr. Moody ve Dr. Elisabeth Kubler-Ross tarafindan hastane raporlarindan derlenen, ölüm-ötesi deneyimi geçiren hastalarin anlattiklarindan ve anlattiklarinin dogrulanmasindan olusan binlerce vakanin incelenme sonuçlarina göre, tibben ölü olarak ilan edilen bu kimseler, ölü sanildiklari bu süre sirasinda bilinçlerini yitirmemisler ve çevrelerinde olup bitenleri algilamislardir. Üstelik bu deneyim sirasindaki algilama, yalnizca çevrede olanlari degil, duvarlarin ötesinde olanlari veya baska bir kentteki tanidiklarini da görüp duyabilme tarzinda, bes duyunun sinirlarini asan, beden-disi bir algilama biçiminde gerçeklesmektedir.
Ölüm-ötesi deneyimler sirasinda algilanan olaylarin gerçekligi ilgili kimselerce dogrulandigindan, (-örnegin, hasta, ölü
sanildigi sirada hangi doktorun kendi bedenine hangi tibbi islemleri uyguladigini, hangi hemsirenin neyi almak üzere nereye, ne zaman gittigini vb.‘yi yasama geri döndügünde en ince ayrintisina dek anlatabilmektedir-) ölüm-ötesi deneyimler spiritüalistler ve kimi parapsikologlarca, ölümden sonra yasamin varligina iliskin kanitlardan biri sayilmaktadir.
Ölüm-ötesi deneyimi sirasinda yasananlar, bu deneyimi yasayanlarin anlattiklarina bakilirsa, dünyasal olaylarla yani fiziksel alemle sinirli kalmamaktadir. Örnggin, hasta, daha önce ölmüs bulunan yakinlariyla iletisim kurabilmekte ve öte-alemle ilgili vizyonlar alabilmektedir, Dr. E. Kubler-Ross, Dr. R. Moody ve Dr. Karlis Osis’in ölüm-ötesi deneyimlerle ilgili arastirma, deneme ve siniflandirma çalismalarinin sonuçlarina göre, bu deneyimi geçirenlerin tümü ayni seyleri anlatmamakla birlikte, anlatilanlarda bazi benzerlikler ve kimi deneyimlerde ortak noktalar gözlemlenmektedir.
Bu arastirmacilara göre, ölüm-ötesi deneyimi yasayanlarin (geçirenlerin) anlattiklarinda, tümünde ortak olmasa da, azimsanmayacak ölçüde ortak veya benzer görülen noktalardan bazilari sunlardir:

1) Bedenin terkedildigi birinci asama:
- Huzur ve sükunet duygusu duyma;
- Çekilme veya firlama tarzinda yükselme (yukariya dogru çikma) izlenimi;
- ‘Ölüm dösegi vizyonlari’ denilen algilamalarda bulunma:
a - Daha önceden hiç duyulmamis harikulade bir melodiyi algilama;
b - Tertemiz, piril piril renkler algilama;
c - Çevredeki bedenlilerin göremedigi bir isigi algilama;
d - Önceden tanisilan, sevilen ölmüs bir veya birkaç yakini (anne, baba, es vb.) algilama veya onlarin karsilamak, öte-aleme geçisine yardim etmek üzere geldiklerini algilama.
e - Dinsel veya mitolojik varliklara iliskin imajlar:
- Karanhk bir tünele (koridora, dehlize, kanala) dogru çekildigi izlenimi.

2) Bedenin terkedilmesinden sonraki ikinci asama:
- Karanlik bir tünelden geçtikten sonra her seyin yeniden aydinlandigini fark etme;
- Kendi bedenini (fiziksel bedenini) ve bedeninin çevresindeki bedenlileri görme;
- Kendini bu bedenli insanlara duyuramama (sesini isitememeleri ve kendisini görememeleri. Bu fenomene kimi rüyalarda da rastlanir);
- Kendini çok hafif ve mutlu hissetme;
- Duvar gibi maddi nesnelerin içinden geçebilme;
- Fiziksel bedene geri dönmeyi istememe;
- Fiziksel aleme iliskin görüntülerin bir süre sonra gitgide siliklesip kaybolmasi;
- Tüm yasaminin (yasamindaki, geçmisteki tüm olaylarin) bir film seridi gibi hizla gözünün önünden geçmesi.

3) Bedene geri dönüldügü üçüncü asama:
- Isik tarzinda algilanan bir varligin, tekrar dünyaya dönmesi konusunda kendisini ikna etmeye çalismasi;
- isteyerek veya irade-disi olarak, fiziksel bedene dönülme izlenimi;
- Fiziksel bedene dönülürken sogukluk duygusu duyma.
Ölüm-ötesi deneyimi geçiren kimselerin bu deneyimden sonra, artik ölümden korkmadiklari ve içlerinden ölüm-ötesi yasama önceden inanmamakta olanlarinin da artik ölüm-ötesi yasama inanmaya basladiklari gözlemlenmistir.
alıntı
 

asagnak

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
368
Tepkime puanı
7
Konum
evde
İş
iÅŸÅŸiz
Her şey bizler için, ölümüm kırk kapısı vardır ama kimse kapıda beklemek istemez.
 

EniAc

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Haz 2010
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Yaş
31
Konum
İstanbul
İş
Öğrenci
Ya ama ben de yakın bir zamanda, bir yerde bu ölüp tekrar dirildikten sonra anlatılanların, sadece zihin oyunu olduğu hakkında bir şeyler okumuştum..:/:/ Acaba gerçekten böyle bir şey mümkün mü yoksa aklımız bizimle oyun mu oynuyor?
 

Voy

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ocak 2009
Mesajlar
525
Tepkime puanı
50
Şu düşüceden bahsediyorsunuz sanırım evrenin manyetik alanında kayıtlı olan başka insanlardan birisin anılarının bize yansıması sonucu kendimizin önceki hayatı olduğunu zannetmemize sebep olduğu.Bu konudaki düşüncelerden biri bu evet.Ama dediğim gibi düşüncelerden biri kesinliği yok.
 

faruki777

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Mar 2010
Mesajlar
161
Tepkime puanı
13
Konum
Hatay
İş
Serbest
Ölünün kabri toprakla örtülüp düzlendigi ve insanlar dagilmaga basladiklari zaman, kabrin yaninda durup söyle demeyi sahabiler müstehap görürlerdi: " Ey falan, La ilahe illallah de." Bunu üç kere tekrar eder. Sonra yine ölüye hitaben: "Ey falan, Rabbim Allah, dinim islam, Peygamberim Muhammeddir (sav) de" diye telkinde bulunurlar.

Definden sonra telkin vermek mesrudur. Ama yapilmasi kesinlikle emredilmis bir is degildir. Peygamberimizin telkin verdigine dair bir habere rastlanmamistir. Ancak ashaptan ve tabiinden yukaridaki rivayetler gelmistir.

Ölü ruhun cesedinden ayrilmasindan sonra öldügünü anlamaktadir. Nitekim hadislerden de anlasildigi gibi ruhun cesedden ayrilmasi ile nimet ve azap baslamaktadir. Ayrica ölünün sadece bas tarafi degil bütün vucudunun üstüne tahta, kerpiç veya kamistan seylerle örtmek müstehaptir.

Ölüm mutlak yokluk degil, bir halden bir hale geçis ve bir evden diger bir eve göçüstür süphesiz. Bu göçün baslangici, dünyada birbirine en siki baglarla bagli olan, bedenle ruhun birbirinden ayrilmalaridir. Bu nedenle ruhun bedenden ayrilisi, çikisi ve bundan sonra ebedi istirahatgâhi olan Cennet ya da Cehennem'e varincaya ka-dar olan yolculugu ve bu yolculuk esnasinda geçecek olan hadiseler önemlidir.

Ruh bedenden ayrilinca, yani insan ölünce artik biz onun bulundugu âlemde sürdürdügü hayati müsahede edemiyoruz. Ama ser'î naslarda haber verilmis olan her seye kesin olarak inaniyoruz. Gözlem ve deney sahasin-dan uzak olan, dünyadaki kesif cisimlerin idraki için ve-rilmis olan duyularimizla idrak edemedigimiz bu fizik ötesi âlemde meydana gelen olaylari ve ölümden itibaren insanlarin basina gelecek seyleri ancak nakli deliller-den ögrenebiliriz. Insanlarin bu ebediyet yolculugu es-nasindaki halleri, âyet ve hadislerde yeter derecede izah edilmistir. Öyleyse ebediyet yolcularinin ilk yola çikis-lari olan ruhun bedenden çikisi ve ölünün cesedi kabre konuluncaya dek basma gelecek hallerden ise bas-layarak bu husustaki haberlere bir göz atalim.

Kur'an-i Kerim'de hem: "Sizden birinize ölüm gel-digi vakit, elçilerimiz (meleklerimiz) onun ruhunu alirlar." 1 buyurulmakta, hem:."Allah, nefislerin ölümü zamaninda canlarini alir." 2 buyurulmakta, ve hem de: "(Ey Rasûlum, onlara) de ki; sizin caninizi almaya vekil kilinan ölüm melegi (Azrail) caninizi alacak..." 3 buyu-rulmaktadir. Buna göre, ölüm melegi,. Allah Teâlâ ve Al-lah'in ruhlari almakla görevlendirdigi melekler ruh'u al-maktadirlar. Bu âyetler arasinda var gibi görünen te'â-ruzu ortadan kaldirmak için âlimler, hadis-i seriflere müracaat ederek söyle bir açiklama getirmislerdir :

Ölümün gerçek faili Allah Teâlâ'dir. O, hikmeti icabi, ruhlari almakla ölüm melegini (Azrail'i) görev-lendirmistir ve ölüm meleginin yardimcilari durumunda bir kisim melekler daha bu iste görevlidirler. Buna göre, ölümün baslangici olan, ruhun ayaklardan itibaren bogaza kadar çikarilmasi isini yukaridaki birinci âyette isaret olunan ölüm meleginin yardimcilari yapmakta: girtlaga gelmis olan ruhu ise, âyet-i kerimede "Ölüm Melegi" adi verilen Azrail almaktadir. Ölümün hakiki faili ve yaraticisi ise Allah Teâlâ'dir. Böylece yukaridaki üç âyet, birbirini desteklemekte ve ölüm fiilinin meyda-na gelisinde rolü olanlari beyan etmektedirler. Aralarinda hiçbir te'âruz yoktur. 4

Ölüm meleginin ruhlari alisi, Allah'in izniyledir. Allah'in izni olmaksizin bir sivrisinegin canim almaya bile güç yetiremez.5 zira meleklerin hür iradeleri ol-madigi gibi, emrolunan isleri yapmak için gereken kud-reti de kendilerine Allah Teâlâ verir. O'nun emri ve izni olmadan hiçbir seye güç yetiremezler.



Ölüm meleginin yardimcilari, rahmet ve azap meleklerindendir. Bir insan vefat edecegi zaman ölüm melegi ile birlikte rahmet ve azap melekleri de hazir olur. Bunlarin sayilarinin dört, ya da üç rahmet, üç de azap ol-mak üzere alti oldugunu bildiren rivayetler vardir.6

Bu melekler eceli gelmis olan mü'mine güzel surette görünüp rifk ile. yumusaklikla muamele ederler. Ve mü'minin ruhuna: "Çik, ey güzel cesette bulunan doygun ruh. Hamdedici ve Allah'in rahmetiyle, güzelliklerle müjde-lenmis olarak çik ve Rabbine kavus." diye hitap eder-ler.7 Mü'mine verilen bu müjde ve meleklerin güzel görünüsü, kiliçlarin vurusundan daha siddetli olan ölüm acilarini unutturur ve onu sevince garkeder. Bir hadis-i serifte ölüm acilari, yünün içinden çekilen dikene tesbih edilerek, dikenin yünden bir seyler kopardigi gibi, ölü-mün de mutlaka acilarinin olacagina isaret edilmis-tir. 8 Seddâd b. Evs de (v. 41/66L) söyle demistir: "Ölüm mü'mine dünya ve âhiret musibetlerinin en korkuncu-dur... Eger ölülerden biri kalkip da dünyadakilere ölümü haber verseydi, dünyadan faydalanamaz ve hiç bir sey-den lezzet alamazlardi. 9

Ölümün siddetini söyle bir kiyasla daha iyi anlat-mak mümkündür: Bizim bir yerimize bir diken batinca, yahut bir uzvumuz kesilince duydugumuz aci, o anda ora-dan canin çekilmesi sebebiyledir. Bunu, bütün uzuvlar-dan canin çekilmesi anindaki duruma kiyaslarsak ölüm acisinin ne kadar siddetli olacagi daha iyi anlasilir. Ruh vücudumuzu tedricî olarak terk eder. önce ayaklardan yukari dogru çekilir, ayaklar sogumaga baslar. Daha sonra ise bacaklar ve daha yukari kisimlardan çekilir ve girtlaga gelince artik insanin dünya ile ilgisi kesilir. Dünyayi göremez ve öteki âleme yönelmis olur. 10

Ölüm aninda insanin yanma'gelen melekler, kâfire son derece korkunç bir surette görünerek söyle hitap ederler: "Çik, ey habis cesette olan habis ruh. Alçaltilmis olarak ve Cehennemle müjdelenmis olarak çik." Bu hitap ruhun çikisina dek sürer. 11

Lafizlarinda bazi fakliliklar olsa da manâ yönün-den ayni olan rivayetlerde mü'minin ruhunun ölüm me-legi tarafindan alinir alinmaz hemen yaninda bekleyen rahmet meleklerine verilecegi ve onlar tarafindan yük-seltilecegi; kâfir ve kötü kimselerin ruhlarinin ise bek-leyen azap meleklerine teslim edilecegi ve kendisine gök kapilarinin açilmayacagi haber verilmistir. Kur'an-i Kerim'de isaret olundugu gibi, 12 ölüm meleginin ruhu alisi esnasinda hazir bulunan rahmet ve azap melekleri bir-birlerine "bunun ruhunu kim yükseltecek?" diye sorar-lar. Ta ki Allah Teâlâ bunlardan birine o kisinin ruhunu almalarini emredinceye dek. 13 Bu esnada ruh müdrik olarak bakî kaldigindan dünya hayatinin sona erdigini ve bedenden ayrildigim bilir. 14

Bera' Ibn Âzib'den rivayet edilen bir hadis-i serifte ruhun cesetten çikisi ve mezara konuluncaya kadar ba-sindan geçen olaylar söyle anlatiliyor: "Resûlullah (S) ile birlikte ensardan bir adamin cenazesine gittik. Kabre vardigimizda mezar henüz kazilmamisti. Peygamber (S) oturdu, biz de yanibasina oturduk. Sessiz duruyorduk. Rasûlullah (S) elindeki bir odun parçasiyla topragi karis-tiriyordu. Birden bire basini kaldirdi ve iki ya da üç kere: "Kabir azabindan Allah'a siginin!" dedi. Ve sonra söyle buyurdu: "Mü'min kul dünyadan ayrilmak ve âhirete göçmek üzereyken ona semâdan yüzleri günes gibi parlak melekler, Cennetten getirdikleri kefen ve koku-larla gelip bas ucuna oturur ve söyle der: Ey iyi ruh, çik ve Allahin magfiretine rizasina kavus, 15 Kabin agzindan suyun aktigi gibi ruhu çikar ve onu ölüm melegi alir. Hazir olan melekler, göz açip kapayincaya kadar bir za-man içerisinde mü'minin ruhunu ölüm meleginin elin-den alip, getirdikleri kefen ve güzel kokular içine koyar-lar ki, ondan çikan miskten daha güzel bir koku yer-yüzüne yayilir. O ruhu hemen yükseltirler. Rastladiklari her melaike toplulugu bu hos kokunun ne oldugunu so-rarlar. Mü'minin güzel kokulu ruhunu yükselten melek-ler de onun dünyadaki en güzel isimleriyle falan oglu fa-lan diye söylerler. Ta ki, dünya semâsina varinca gök kapilarinin kendisine açilmasini isterler. Gök kapilari açilir ve yükselirken ta yedinci kat semaya kadar her se-mada bulunanlar onu daha sonraki en yakin semâya dek ugurlarlar. Böylece yedinci kat semâya gelince Allah Teâlâ: "Kulumun kitabini (dünyada islemis oldugu iyi amelleri) Illiyyûn'a, yani Levh-i Mahfuz'un bir kitasina yazin ve onu yeryüzüne iade edin. Ben Azîmussân onlari topraktan yarattim. Yine topraga çevirecigim ve ikinci defa ondan çikaracagim." buyurur ve melekler ruhu yeryüzüne indirirler. Ceset kabre girdikten sonra da ruh cesede iade olunur...” 16

Diger bir rivayette ise mü'minin ruhunun çikisi yagdan kil çekmeye tesbih edilmis, ve çikar çikmaz hazir bulunan rahmet melekleri tarafindan Illiyyûn'a götürü-lecegi haber verilmistir. 17

Sa'ranî'nin "Muhtasaru't-Tezkire" de naklettigine göre, Imam Gazzalî'de "Kesfu Ulûmi'l-Âhire" adli eserinde yukaridaki Berâ' Ibn Âzib hadisindekine yakin bir ifade ile ruhun yedi kat semâya yükseltilisini ve Allah Teâlâ'nin huzuruna çikarilisini anlatmaktadir. Gazzâlî'nin anlatilisinda her gök kapisinin açilisinda, mü'minin iyi amellerinden bir ya da bir kaçinin melekler tarafindan medh için zikredilecegi de vardir. 18

Dahhâk'tan (v. 105/723), âyeti 19 için "Insanlar bedenini teçhiz ederken melekler de ruhunu teçhiz ederler" dedigi rivayet edilmistir. 20 Ebû Hureyre (v. 57/676) nin Rasûlullah (S) den ri-vayet ettigi isnadi hasen bir hadis-i serifte, mü'minin ru-hunun rahmet melekleri tarafindan semâya yükselti-lecegi ve orada mü'minlerin ruhlarinin yanina götürü-lecegi haber verilmektedir. Mü'minler, yeni gelen ruh sebebiyle çok sevinecekler ve ona hemen dünyadakileri "falan ne yapti? Filanin durumu nasil?..." gibi sorularla sormaya baslayacaklar. O esnada onlara: "Arkadasinizi birakin istirahat etsin. Çünkü o siddetli bir geçitte idi." denir. Sonra yine sorularina devam ederler. Sorulanlar-dan bazilari için: "O öldü. Size gelmedi mi?" deyince: "Atese götürüldü." derler. Kâfir Öldügü zaman ruhundan çok kötü bir koku yayilir ve ruhu kâfirlerin ruhlarinin yanma getirilir.21 Ebu Hureyre, kendisinden sahih bir senetle nakledilen sözünde de, mü'minin ruhunun semâ-ya yükseltilecegini ve orada mü'minlerin ruhlarinin ge-lip kendisine dünyadaki tanidiklarini soracaklarini söylemistir.22

Istanbul surlari dibinde medfun olan Ebû Eyyûb el-Ensarî (v. 51/671) de mü'minin ruhunun yükseltilisini anlatirken rahmet ehlinin kendisini karsilayarak dünyadakileri soracaklarini haber vermektedir. 23 Meshur hadis ravisi Vehb b. Münebbih (v. 110/728), mü'minlerin ruhlarinin gelen mü'mini karsiladiklari ve dünyadan haber sorduklari bu makamin yedinci kat semâda Allah tarafindan mü'minlerin ruhlari için yaratilmis parlak bir yer oldugunu belirtmistir. 24

Yine hadis-i seriflerde ifade edildigine göre, kâfir ve günahkâr olanlarin ölümü aninda melekler kendile-rine korkunç bir surette görünecek, kendisini azapla müjdeleyecek ve islak yünden dikenli demirin çikaril-digi gibi, zorla ve azap ederek ruhlarim alacak. 25

Bu esnada imansizlar çok siddetli azap ve korku içinde olacak. Ölüm melegi çikardigi ruhu, yaninda Cehennem'den getirdikleri bir ates parçasiyla bekleyen azap meleklerine teslim edecek. O esnada kâfirin ruhun-dan çikan pis koku her tarafa yayilacak. Azap melekleri bu ruhu, dünya semâsina götürüp kapilarin açilmasini istedikleri zaman gök kapilan açilmayacak ve ruhu Siccin'e, emsali ruhlarin yanina götürülüp yaptigi kötülükler oraya yazildiktan sonra ruh, kabre konan cesedine iade olunur.26

Kur'an-i Kerim'de bunlarin hali su sekilde dile geti-rilmistir: "Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara iman etmeyi kibirlerine yediremeyenler (var ya), onlara gök kapilari açilmaz (ruhlari göge yükselmez) ve deve igne-nin deliginden geçinceye kadar (yani hiç bir zaman) Cen-nete giremezler. Iste biz, günahkârlara (müsriklere) böyle ceza veririz."27

Bu konuda mü'min ve kâfirin hallerini anlatan ha-berler pek çoktur. Burada Ebu Hureyre'den Müslim'in (v. 261/874) rivayet ettigi hadis-i serifi de zikrederek ko-nuyu noktalayalim. Ebu Hureyre (R), Rasûlullah (S) in söyle buyurdugunu söylemistir: "Mü'minin ruhu çiktigi zaman, onu iki melek karsilayip alirlar ve yükseklere götürürler." Râvi Hammâd (v. 167/783), müteakiben güzel kokusunu ve miski zikretti, demistir. Daha sonra Peygamberimiz (S): "Ve semâ halki: "Arz (yeryüzü) tarafin-dan hos ve güzel bir ruh geldi. Allah sana ve (dünyada iken) imar edegeldigin cesedine salât eylesin." derler. Müteakiben Aziz ve Celil olan Rabbine götürülür. Sonra: "Bunu ecelin sonuna (yani Sidretü'l-Müntehâ'ya) götü-rün" buyurulur. Kâfire gelince; onun ruhu çiktigi zaman . Hammâd, pis kokusunu ve laneti de zikretti, dedi semâ ehli, arz tarafindan habise bir ruh geldi, derler. Onu ece-lin sonuna (yani Siccîn'e) götürün, denilir." Ebu Hureyre: "Rasûlullah (S), hemen üzerinde bulunan ince örtüyü burnuna götürdü de söylece kapatti." dedi. 28

Mü'minin ruhunun burada anlatilan hallerle kar-silasmasinin, yikanip kefenleninceye kadar sürdügü ve cesedi kefenlenirken, ruhun da birlikte kefene girecegi bildirilmistir. 29 Diger bir rivayette ise, yikanmasi es-nasinda cesedi seyrettigi haber verilmektedir.30 Bazi ri-vayetlerde ise kabre konuluncaya ve üzerine toprak atilincaya dek bir melegin elinde cesede yapilan muameleyi seyredecegi ve daha sonra kabre konan cesedine dönecegi haber verilmistir ki, 31 bunlarin hepsi de mümkün sey-lerdir. Çünkü zaman izafidir ve bize göre çok kisa bir za-man hududu içerisinde, Allah'in mü'minin ruhuna bir çok olayi yasatmasi mümkündür.

Kâfir ve günahkâr olanlar ise, cesetlerine yapilan muameleyi içinde bulunduklari azap durumu ve hasretle-ri sebebiyle bilemezler. Onlar, kendi baslarina gelecek olanla mesguldurlar. 32

1) En'am, 6/61.
2) Zümer, 39/42.
23) Secde, 32/11.
4) Hasan el-Idvi, a.g.e. s. 23. M. Kesteliyye, 1277 h.
5) Ayni eser, s. 25-26.
6) Bkz. Ayni eser, s. 25.
7) Sa'râni, a.g.e. s. 17.
8) Ahmet Faiz, el-Yevmü'1-âhir, s. 83; Gazzâli, Muhammed b. Muhammed, lhya-u Ulûmi'd-Din, c. IV, s. 447, Misir, 1939.
9) Gazzâli, a.g.e. c. IV, s. 447; Ahmed Faiz, a.g.e. s. 83.
10) Gazzâli, a.g.e. c. IV, s. 445-446: Ahmed Faiz, a.g.e. s. 82.
11) Sa'rani, ag.e. s. 17.
12) Bkz. Kiyâme, 75/27.
13) Abdullah Slrâcuddin. a.g.e. s. 47.
14) Gazzâli, Dürretü'l-Fâhire. v. 311 b; Kiyâme, 75/28 âyeti de bu durumu bildirir.
15) Fecr, 89/27-28 âyetlerinde bu hitap dile getirilmistir.
16) ahmed b. Hanbel, Mûsned, c. IV, s. 287-288; c. IV, s. 295-29; Rodosizâde, Ahvâl-i Âlem-I Berzah, v. 51 a-51 b; Hasan el Idvi, a.g.e. s. 36-37; M. Kesteliyye, 1277 h; Abdullah Sirâcuddin. a.g.e. s. 48-49; Sübki, Siiau's-Slkâm, s. 166-167, Bulak. 1318 h.
17) Sa'râni a.g.e. s. 18; Hasan el-Idvi, a.g.e. s. 9, Misir, 1316.
18)Sa'rânî a.g.e. s. 19;Hasan el-Idvi,a.g.e. s.l7,M»sir,1316 h.
19) Kiyâme. 75/29.
20} Suyûtî, Serhüs-Sudûr. v. 26 b; v. 1.66 b.
21) Nesâi, Sünen, Cenâiz, 9, c. IV. s. 8-9; Suyuti Büsra'1-Keib Bi LikâÜ-Habib, v. 144 b; Suyûtî, Serhüs-Sudûr, v. 37 a.
22) Suyûtî,Büsra'l-Keib, v. 144 b.
23) Sa'rani, a.g.e. s. 18.
24) Ayni eser, ayni yer.
25) Abdullah Sirâcuddin, a.g.e. s. 50.
26) Ibn Mâce, Sünen, Zühd, 31, c. II, s. 1423-1424; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.II.s. 364-365; c. VI, s. 140; Iskilipli Atif Hoca, Mir'âtü'l-lslâm, s. 180-181; Ist. Tarihsiz, (Frenk MukalliÜigi ve Islam Adli eserin sonunda); Abdullah Sirâcuddin, a.g.e. s. 50.
27) Araf, 7/40.
28) Müslim, Sahih, Cennet, 17, c. IV, s. 2202.
29) Hasan el-Idvî, a.g.e. s. 34, M. Kesteltyye, 1277 h.
30) Ayni eser, s. 37.
31) Ayni eser, s. 38.
32) Sa'rani, a.g.e. s. 20.

Selam ve dua ile...












































 

BattleFury

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Ara 2010
Mesajlar
487
Tepkime puanı
72
- Huzur ve sükunet duygusu duyma;
- Dinsel veya mitolojik varliklara iliskin imajlar
- Karanlik bir tünelden geçtikten sonra her seyin yeniden aydinlandigini fark etme;
- Kendini çok hafif ve mutlu hissetme;
- Fiziksel bedene geri dönmeyi istememe;
- Isik tarzinda algilanan bir varligin, tekrar dünyaya dönmesi konusunda kendisini ikna etmeye çalismasi;
- Fiziksel bedene dönülürken sogukluk duygusu duyma.

bende bunalr tam olarak olmustur , yasadıgım denegim asırı ozel VE :
- Isik tarzinda algilanan bir varligin, tekrar dünyaya dönmesi konusunda kendisini ikna etmeye çalismasi; ---) Bu noktada ikna etmekten cok enerji ile birlikte fırlatıldım ..

:D ve evet ölümü tecrube etmiş birinin yasadıgını okudunuz :)
 

druid

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eki 2009
Mesajlar
57
Tepkime puanı
20
Konum
Bursa
İş
Tasarımcı
1 gün yarı ölü, yarı canlı yaşadım. Tek hatırladığım, hiç bir şey hissetmeden, karanlıkta sallanmak gibi boş bir histi.. O sırada 6 yaşındaydım, acaba yaşadıkça, öğrendikçe, bilinçaltını besledikçe mi gelişiyor bu dürtüler. Ya da bu yaşananlar, birer dürtüden mi ibaret?
 

Rüya1

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Şub 2011
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Ölüm ötesi deneyim hikayelerinde, benim aklıma hep bunun bir tür astral seyahate istemsiz çıkış olduğu gelir nedense.
 

tyfn

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Mar 2011
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Bilim adamları beynin ölüm anında bir sıvı salgıladığını buldular. Kim bilir belki de bu sıvının yarattığı bir halüsinasyon görme olayıdır. Bu ihtimale göre ölüm ötesi anlatılanlar gibi olmayabilir..:)
 

salemesed

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Şub 2011
Mesajlar
105
Tepkime puanı
3
Konum
Ankara
İş
Öğrenci
Ben de bu konuyla ilgili bir proje hazırlamıştım okulda. Projeyi hazırlarken bu olayın olabiliceğine yüzde yüz inanıyordum. Hatta projeyi hazırlarken korkmuştum, odada yalnız kalamıyordum falan. Sonra bazı yorumlar okudum, bunları hiç hissetmediğini, görmediğini söyleyen insanlar vardı. Bunların zihin oyunu olduğunu söylüyorlardı. Açıkcası şimdi bu bana daha mantıklı geliyor. Böyle bir olaya inanmam için böyle deneyim geçirmiş olan herkesin anlatılanları yaşaması gerek. Ama yaşamayanlar var ve bu yüzden ben inanmıyorum.
 

musti___83

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Haz 2011
Mesajlar
36
Tepkime puanı
1
İş
IT Tecnolgy
Ben 7 yaşlarındayken tam hatırlamıyorum evdekiler hatırlatılmasını sevmezler soramıyorum kaç yaşlarındaydım tam diye. Bir gün babaannem hariç herkes tarladayken çok ateşim çıkmış ve gözlerim tersine dönük halde, beni yere uzanmış halde bulmuş. Kalbin atmadığını farkına vardıktan sonra, koşa koşa çıkıp 700-800 m aşağıda oturan halamlara koşmuş, tesadüfen öğlen yemeği yapmaya kalmış evde ve beraber gelmişler geriye. Beni yerde otururken, oynarken bulmuşlar. O zaman hatırlıyorum da onunla beraber gitmiştim oraya, ama onlardan önce döndüm çünkü onlar orada konuşurken, yaşlı dedeler gördüm beyaz giyimli, ak sakallı. Sesleri hala kulaklarımda gibi daha küçük genç bir fidan, yaşamalı, geri gitmeli diye tartışıyorlar gibiydiler. O seslerden sonra gerisini hatırlamıyorum rüya gibiydi.
 

musti___83

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Haz 2011
Mesajlar
36
Tepkime puanı
1
İş
IT Tecnolgy
Ölüm ve yaşam arasında incecik bağ

İnsan korkuyor .
 

gizlikent

Banlı Kullanıcı
Katılım
25 Ocak 2011
Mesajlar
115
Tepkime puanı
2
İşte hayatın şifresi ve korkuyu yenmenin tek çaresi bu.İncecik bağ.Korksanda kopacak korkmasanda.Bu bağın incecik olduğunu bilirsen çok daha iyi yaşar ve risk almaktan çekinmezsin bence.
 

CelticFrost

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Şub 2010
Mesajlar
44
Tepkime puanı
2
Hepimiz öleceğiz. Bakalım neler hissedeceğiz.

Acaba nasıl bir duygu ?

Şu an için yaşamak istemem, daha çok gencim ama rüya ya dalmaktan daha zevklidir herhalde. :D
 

ufuktan2007

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2011
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Konum
Ankara
Bu durumu 2 kere tecrübe ettim. İlkinde bir kalp enfarktüsü geçirmiştim diğerinde ise narkoz ile ilgili bir sorun yaşamıştım. İlkinde tünel falan görmedim açıkçası. Gerçekten de astral gibiydi, herşeyi herkesi duyuyor ve görüyordum, oradan uzaklaşıyordum, hafiflik güzeldi ama kaybolmak gibiydi diper yandan; ancak bir anda geri döndüm. Diğeri de aynıydı nerdeyse ama bu uzaklaşmanın sonunda kendimi bir tünelin ucunda buldum:) Karanlık bir tünel ve ucunda ışık değildi gördüğüm. Işık canlıydı sanki ve gözümü almıyordu üstelik; çok güzeldi. Oğlumu düşündüm bir an için ve çok güçlü bir şey çarptı sanki bana ve döndüm. Bir an gözlerimi açtığımda doktorumun gözlerini gördüm, sonra uyumuş olmalıyım sanırım.:)
Artık ölmekten korkmadığım doğrudur; ancak ben, ruhumu kaybetmekten, nasıl desem, ordan oraya sürüklenmekten korkuyorum. Beden dediğin nedir ki? Sonuçta kabuk misali..
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Artık ölmekten korkmadığım doğrudur; ancak ben, ruhumu kaybetmekten, nasıl desem, ordan oraya sürüklenmekten korkuyorum.
Bu korkunuzu çok iyi anlıyorum. İleri hipnoz deneylerinde gördük nasıl bir şey olduğunu. Yazmak bile çok kötü bir his veriyor.
 

ufuktan2007

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2011
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Konum
Ankara
Bu korkunuzu çok iyi anlıyorum. İleri hipnoz deneylerinde gördük nasıl bir şey olduğunu. Yazmak bile çok kötü bir his veriyor.
Yapmanız gereken şeyi yapmamışsanız ve bunun farkına daha hayattayken varmışsanız,sanırım o zaman kaybolma riskiniz daha yüksek oluyor. Tıpkı zihnin geriye ket vurma olayı gibi.Ruhunuz da bu başarısızlığa ket vuruyor,hafıza kaybı gibi de denebilir belki...Ve siz herşeyi unutmuş olarak oradan oraya sürükleniyorsunuz...
 

göçmenoğlu

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Şub 2010
Mesajlar
719
Tepkime puanı
128
Yaş
48
Konum
Manisa merkez
İş
Elektironik müh.
En iyisi ölüm ötesini öldükten sonra deneyelim, yani şimdi ölüm ötesini denemeyi pek düşünmüyorum. Öldükten sonra çaresine bakarız veya öldükten sonra tekrar dünyaya dönme denemeleri yapmaya çalışırız herhalde...
 

ank_larimar

Banlı Kullanıcı
Katılım
29 Kas 2011
Mesajlar
19
Tepkime puanı
1
Ölüm ve ötesi . Ölümün ötesinde zaten, gidenler mi anlatıyor? :) Karanlık tünel ,ışıklar vs.. Samimi değil,ölünce anlarsın. :)
 
Üst