Ölüm sonrası gerçekten var mı?

ThoTh

Banlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
31
Tepkime puanı
1
Yaş
38
Ölümden sonra varlığın olmasının kanıtı astral boyuttur ki astrale çıka bilenler bunu biliyorlardır.
 

asagnak

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
368
Tepkime puanı
7
Konum
evde
İş
iÅŸÅŸiz
ölüm de bir başlangıç bunu bilerek yaşamak gerekir.ben ruhun nefes alması olarak düşünüyorum bu olayı korkmuyorum korkarak yaşamak geciktirmez bu durumu insanın yaşam niyeti bence burda daha önemli
 

BUYUMUSALLAT

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Nis 2009
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
124 bin peygamberin 124 milyon evliyanın başta 4 semavi kitap ve sayısız ihbarlar ile haber verilen ve en son olarak ta Hz Muhammed(a.s.v)ın 1000 den fazla mucizesiyle haber verilen ve Allahın bütün isimlerinin lüzum ve hikmeti ile haber verilen öldükten sonra hayat vardır.. hem de güneşin gündüzü göstermesinden daha kesin ve kati olarak vardır..
bir iğne ustasız bir harf katipsiz olmaz ve olamazken NASIL OLUYOR DA NİHAYET DERECE MUNTAZAM BİR KAİNAT VE İÇİNDE SAYISIZ VARLIK USTASIZ VE SAHİPSİZ OLSUN..?
EVET ALLAH VARSA AHİRET DE VARDIR..
ÇÜNKÜ AHİRETİ İHBAR EDEN VE HABER VEREN
ALLAH'TIR..
EVET GÜNEŞE GÖZÜNÜ KAPAYAN SADECE KENDİNE GECE YAPAR..
O GECEDEN DE KABRİN SABAHINDA UYANIR ANCAK İŞ İŞTEN ÇOKTAN GEÇMİŞ OLUR...
 

osho

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ara 2008
Mesajlar
105
Tepkime puanı
26
Konum
İstanbul
İş
müzisyen/öğrenci
Ölüm zaten korkulacak birşey değil.Korkmamızın nedeni ölüm kelimesine yüklediğimiz anlamdan kaynaklanıyor.Ayrıca şunu kesin bir dille söyleyebilirim ki Kur'an'da geçen cennet-cehennem-azap kavramları tamamen sembolik kavramlardır.Tanrı'nıon bildirileri varlıkların seviyelerine göre onların anlayacağı dilde ve basitlikte anlatılmaya çalışılmıştır.Dünya dediğimiz bu boyut ve 3.yoğunluk insanları felsefi bir boyuta sahip olmadığından ölüm ve ötesiyle ilgili kavramlar ancak bu şekilde anlatılabilir ve anlaşılabilirdi.Ama gerçek çok farklı;korkacağınız tek şey 3.yoğunluk devresini tekrar yaşamak olmalıdır,çünkü azap budur tekrar insan olarak aynı dünyaya gelmek ve aynı devreleri yaşamaktır,misyonunu tamamlayanları ise bekleyen ödülü ise muz ağaçları ve şarap akıtan nehirler olarak algılamak çok sığ bir tarif olur;onlar farklı bilinçte aşmış varlıklar olarak başka bir boyutta hayat bulacaklar ve bu boyutta hiç bir soru cevapsıuz değil,bilinmeyen diye bir kavram yok bu boyutun varlıklarının merak edeceği birşey olmayacak bütün yaratılışın ve varlığın sırrına erecekler,işte ödül de budur...
 

semy

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Kas 2008
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Kur'an'da kabir azabı yoktur.İslam artık iki tanedir biri geleneksel islam ve diğeri de Kur'an'ın anlattığı gerçek islam...Geleneksel islam içine bir sürü töre adet vb. şeyleri almış ve yıllardır dedelerle ninelerle söylenegelmiş bir dindir.Artık gerçek dini anlamak istiyorsak kitaba sarılmak zorundayız duyduklarımız dışında


kur'an da kabir azabından bahsetmediğini bilmiyordum..

Ölüm zaten korkulacak birşey değil.Korkmamızın nedeni ölüm kelimesine yüklediğimiz anlamdan kaynaklanıyor.Ayrıca şunu kesin bir dille söyleyebilirim ki Kur'an'da geçen cennet-cehennem-azap kavramları tamamen sembolik kavramlardır.Tanrı'nıon bildirileri varlıkların seviyelerine göre onların anlayacağı dilde ve basitlikte anlatılmaya çalışılmıştır.Dünya dediğimiz bu boyut ve 3.yoğunluk insanları felsefi bir boyuta sahip olmadığından ölüm ve ötesiyle ilgili kavramlar ancak bu şekilde anlatılabilir ve anlaşılabilirdi.Ama gerçek çok farklı;korkacağınız tek şey 3.yoğunluk devresini tekrar yaşamak olmalıdır,çünkü azap budur tekrar insan olarak aynı dünyaya gelmek ve aynı devreleri yaşamaktır,misyonunu tamamlayanları ise bekleyen ödülü ise muz ağaçları ve şarap akıtan nehirler olarak algılamak çok sığ bir tarif olur;onlar farklı bilinçte aşmış varlıklar olarak başka bir boyutta hayat bulacaklar ve bu boyutta hiç bir soru cevapsıuz değil,bilinmeyen diye bir kavram yok bu boyutun varlıklarının merak edeceği birşey olmayacak bütün yaratılışın ve varlığın sırrına erecekler,işte ödül de budur...



böle yazıları okuyunda aklımda daha fazla soru işareti oluşuyor arkadaşlar. yaratıcı çok büyükse ve herkeşi yapabiliyorsa neden dünyadaki yaşamımıza göre ödüllendirilmek ve cezalandırılmak olacak ölünce.. neden bu dünyayıda cennet gibi yaşayamıyoruz. bütün insanlar iyi olsa, hastalıklar, açlıklar olmasa, neden bir sınava tabi tutuluyoruz..

sana katılıyorum çünkü ceza ve ödüllendirilmek kesin bir dille ayrılmamalıdır. öldükten sonra bunların anlamları çok değişecektir. bizim duyduğumuz şeyler aslında hep simgelsel şeylerdir. zira mutluluk yemyeşil bir ağacın altında sonsuza dek uzanmak değildir diye düşünüyorum.. nereye kadar bir süre sonra sıkılırsın heralde
 

ThoTh

Banlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
31
Tepkime puanı
1
Yaş
38
Şuan dünyanın Kaos içinde olmasının nedeni semavi dinlerdir. Başta islam olmak üzere diğer semavi dinler de insanları uyutarak onları kul haline getirmişlerdir. İnsanlara burası önemli değil önemli olan öteki taraf cennet - cennet için çalışın diyerek insanlar uyutuluyor. Çünki bu dinlerin kullara ve kölelere ihtiyacı var. hele bazı dinler var. allah insanlara sesleniyor-

sizleri cehennemde yakıcağım - dilinizden asılıcaksınız - işkenceler görüceksiniz. Böyle işkencelerle insanlara seslenen varlık tanrı olamaz dimi. mantıkla düşünün

Değil tanrı o bir hiçtir. Çünki tanrı şiddet sevmez - tanrı insanları bağırarak korkutmaz. Tanrı korku filmlerini aratmayan işkenceler sunmaz kendi kutsal kitabında.

Oysa ki gerçek din insanı kısıtlamaz. Yaşadığı zaman insanın duygularını sömürmez.

Gerçek inanç insandan ne ister ?

1. Ruhsal Güçlerini anlamanı ve öğrenmeni ister
2. Kim olduğunu bilmeli ve dünyadaki görevini üstlenmeli ister

Kötü denilen insanları tekmeleyerek bunun yeri cehennem zaten dememeyi öğretir gerçek din. Kötü diye birşey yoktur oysa ki. Herşey sizin elinizde. Kötü diye gördüğünüz derin kuyuları kendiniz için iyi bir zirve yapa bilirsiniz.

Sadece kendinizi tanımanız lazım.

gerçek inanç insandan sadece kendi gelişmesini ve aydınlanmasını istemeli.
 

nogada

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Nis 2009
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
arkadaşlar intihar olayına ne diyorsunuz,kaderde gün belli ise eğer o kişinin intihar edip öleceğide belli o zaman,peki intihar enden günah bu durumda.Eğer o kişinin eceli geldiyse ölecek onu anlıyorum ve inanıyorum ama intiharda insan kendi kaderinimi kırıyo,gidişatınımı deiştiriyo,eğer öyleyse bu nasıl kader?
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Şuan dünyanın Kaos içinde olmasının nedeni semavi dinlerdir. Başta islam olmak üzere diğer semavi dinler de insanları uyutarak onları kul haline getirmişlerdir. İnsanlara burası önemli değil önemli olan öteki taraf cennet - cennet için çalışın diyerek insanlar uyutuluyor. Çünki bu dinlerin kullara ve kölelere ihtiyacı var. hele bazı dinler var. allah insanlara sesleniyor-

sizleri cehennemde yakıcağım - dilinizden asılıcaksınız - işkenceler görüceksiniz. Böyle işkencelerle insanlara seslenen varlık tanrı olamaz dimi. mantıkla düşünün

Değil tanrı o bir hiçtir. Çünki tanrı şiddet sevmez - tanrı insanları bağırarak korkutmaz. Tanrı korku filmlerini aratmayan işkenceler sunmaz kendi kutsal kitabında.

Oysa ki gerçek din insanı kısıtlamaz. Yaşadığı zaman insanın duygularını sömürmez.

Gerçek inanç insandan ne ister ?

1. Ruhsal Güçlerini anlamanı ve öğrenmeni ister
2. Kim olduğunu bilmeli ve dünyadaki görevini üstlenmeli ister

Kötü denilen insanları tekmeleyerek bunun yeri cehennem zaten dememeyi öğretir gerçek din. Kötü diye birşey yoktur oysa ki. Herşey sizin elinizde. Kötü diye gördüğünüz derin kuyuları kendiniz için iyi bir zirve yapa bilirsiniz.

Sadece kendinizi tanımanız lazım.

gerçek inanç insandan sadece kendi gelişmesini ve aydınlanmasını istemeli.
Siz semavi dinleri böyle nitelendirmekte elbette özgürsünüz. Fakat dikkat çekilmesi gereken husus semavi dinlerin yedi kat örtülü sembolik mesajlar vermesidir. Birinci itaat aynen orada yazılanları uygulayarak doğru yola erişmektir. İkinci bir itaat vardır ki onu da arif olan anlar, gizleri kaldırır ve yazıların arasında yazan gerçek yazıları görür, doğru yola öyle erişir. Bir de tam tersi vardır ki hiç birşey anlaşılmaz ve insan bocalar. Seçim dediğiniz gibi bize aittir.

arkadaşlar intihar olayına ne diyorsunuz,kaderde gün belli ise eğer o kişinin intihar edip öleceğide belli o zaman,peki intihar enden günah bu durumda.Eğer o kişinin eceli geldiyse ölecek onu anlıyorum ve inanıyorum ama intiharda insan kendi kaderinimi kırıyo,gidişatınımı deiştiriyo,eğer öyleyse bu nasıl kader?
İntihar suçtur. Kime ve neye karşı? Önce kendinize karşı bir suçtur. Diyeceksiniz ki çok acı çektim en son acıları bitirmek için de intihar ettim, aslında kendime suç değil iyilik ettim. Hayır tam aksine, kendinize en büyük saygısızlığı acizliği yakıştırarak savaş alanını terkeden komutan oldunuz. Benliğiniz sizin ordunuz, ruhunuz halkınız gibidir. Hepsine ihanet ettiniz. Bir de Allah katında suçtur ki bunu zaten biliyorsunuz. Kader meselesine gelince. İnsana dünya üstünde karışılmaz. Elbette ona bir yol verilir ama o yolda kapılar vardır, hangisini açıp içinde ne kadar kalacağına karışılmaz. İnsanı yüce kılan da budur. Peki size bu kadar büyük bir hak verilmişken sormazlar mı sen ne hakla intihar ettin?
 

nogada

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Nis 2009
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
İntihar suçtur. Kime ve neye karşı? Önce kendinize karşı bir suçtur. Diyeceksiniz ki çok acı çektim en son acıları bitirmek için de intihar ettim, aslında kendime suç değil iyilik ettim. Hayır tam aksine, kendinize en büyük saygısızlığı acizliği yakıştırarak savaş alanını terkeden komutan oldunuz. Benliğiniz sizin ordunuz, ruhunuz halkınız gibidir. Hepsine ihanet ettiniz. Bir de Allah katında suçtur ki bunu zaten biliyorsunuz. Kader meselesine gelince. İnsana dünya üstünde karışılmaz. Elbette ona bir yol verilir ama o yolda kapılar vardır, hangisini açıp içinde ne kadar kalacağına karışılmaz. İnsanı yüce kılan da budur. Peki size bu kadar büyük bir hak verilmişken sormazlar mı sen ne hakla intihar ettin?

Haklısın bende biliyorum ama demek istediğim şei bazı insanlar bilmiyo işte tabiki kendine saygısızlık başta ama demekki kader elimizde asıl olarak onu anlatmaya çalıştım ben.Aksini iddaa edenler var Yüce Allah bizi tamamen iradesi bırakmamış bunu anlamak gerek ilk olarak öyle deilmi kerdeşim...
 

Ninsun

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Mar 2009
Mesajlar
95
Tepkime puanı
2
Haklısın bende biliyorum ama demek istediğim şei bazı insanlar bilmiyo işte tabiki kendine saygısızlık başta ama demekki kader elimizde asıl olarak onu anlatmaya çalıştım ben.Aksini iddaa edenler var Yüce Allah bizi tamamen iradesi bırakmamış bunu anlamak gerek ilk olarak öyle deilmi kerdeşim...

Kader tümüyle elimizde değildir. Bir günde yirmi dört saat vardır ve siz bunun tamamını ayakta geçiremezsiniz, (belki birkaç gün, fakat bu durum sizin döngülerinize aykırı düşecektir ve vücudunuz ona göre tepki verecektir.), gününüzün bir kısmı uykuda geçer. Kader de bunun gibidir. Bir kısmı için çabalarsınız ama diğer bir kısmı içi yapabileceğiniz çok fazla şey yoktur. :)

Ayrıca, kullandığımız dili kurallarına uygun bir şekilde kullanalım.
İyi ve kaliteli forumlar dilerim.
 

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
267
Ölümden sonra varlığın olmasının kanıtı astral boyuttur ki astrale çıka bilenler bunu biliyorlardır.

Thoth kardeşimin de dediği gibi öldükten sonra ruh kaybolmaz astral bir boyutta kendini sürdürmeye devam eder..
 

asagnak

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
368
Tepkime puanı
7
Konum
evde
İş
iÅŸÅŸiz
Thoth kardeşimin de dediği gibi öldükten sonra ruh kaybolmaz astral bir boyutta kendini sürdürmeye devam eder..
Bu doğru olabilir ama ruh herzaman boyutlar arasında gezinmeyecek bir gün yaratana ulaşacaktır.Benim inancım ve görüşüm tabiki.
 

mistik_tarot

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2009
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
herşeyin bir sınav olduğunu hepimiz biliyoruz hayat bir oyun hepimize verilmiş oyunlar varr ve herkez sahneye çıktığında bu oyunun sonu geldiğini biliyo mantıklı düşündüğümüzde tartışmak yanlış olur herkeze sagyı duuyuyorum.bu konuyla alakalı ama nacizane fikrimi şu örnekle göstericem .![eimize baktığımızda parmaklarız 5 tane ve orda bile parmkalarını birleştirdiğimizde arapçayla allah yazısı var ondan gelen herşeye saygı duyarım kitapları herkez yazıyo sıradan insanlarda ordan grdüklerimle hareket etmem asla.bismillahirahmanirahim
 

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
Sizi boş yere yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?..(MÜMİNUN/115)
 

doki26

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Haz 2009
Mesajlar
13
Tepkime puanı
1
Kader tümüyle elimizde değildir. Bir günde yirmi dört saat vardır ve siz bunun tamamını ayakta geçiremezsiniz, (belki birkaç gün, fakat bu durum sizin döngülerinize aykırı düşecektir ve vücudunuz ona göre tepki verecektir.), gününüzün bir kısmı uykuda geçer. Kader de bunun gibidir. Bir kısmı için çabalarsınız ama diğer bir kısmı içi yapabileceğiniz çok fazla şey yoktur. :)
Dediğiniz doğrudur alıntı yaparak birazdaha konuyu açmak istedim.Yüce Allah(c.c) insanlara 2 şekilde kader bahşetmiştir.Birisi MUTLAK KADER diğeri ise DEĞİŞTİRİLEBİLİR KADER. Mutlak kader insanın değiştiremiceği kaderidir örneğin;bir insan ailesini seçemez dünyaya gelirken,ecel'ini değiştiremez yani ölüm günü ve saati mutlak kaderdir vb.Değiştirilebilinir kader ise insanların elindedir.Allah(cc) insanları iradeli varlıklar olarak yaratmıştır. Yaptığımız tüm davranışlar bizim elimizdedir iyi veya kötü. Öyle olmasaydı herşeyi kader olarak görür bizim suçumuz ne ? "Kaderimde varmış adamı öldürmüşüm Allah istemese izin vermezdi" diyerek cennet'e gitmek için istekde bulunurlardı. :)
 

BİRTSEN

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Eki 2009
Mesajlar
164
Tepkime puanı
5
ÖLÜM ÂNI


Bir kimsenin ölüm ânı, onun ölümden sonraki hayatı hakkında fikir verir. Çünkü Allah’a inanan kimseyle inanmayanın ölüm sırasındaki hali birbirinden çok farklıdır.

Mü’minler ölürken yanlarına melekler gelir:

“Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen Cennetle sevinin” diye onlara müjde verir.

Allah’ın kendisinden hoşnut olacağını ve kendisini bağışlayacağını duyan mü’min son derece mutlu olur. Bir an önce Allah’a kavuşmayı, Allah da ona kavuşmayı ister.

Ölmek üzere olan inançsız kimseye de işkence göreceği hatırlatılır. O da ölümden nefret eder ve Allah’a kavuşmayı istemez; esasen Allah da ona kavuşmayı istemez.

Melekler inançsız kimsenin yüzüne ve arkasına vurarak “Tadın bakalım yakıcı azabı” diye canını alırlar. İnançsız olarak ölenlerin pis kokusu gök ehlini rahatsız edecek kadar berbattır.


KABİR HAYATI


İnsan ölüp de kabre konduğu andan, kıyametin kopmasına kadar geçen zamana ‘kabir hayatı’ denir.

Kabir hayatının bir adım öncesi dünya, bir adım sonrası âhiret hayatıdır. Kabir hayatı, dünya ile âhiret arasında bir engel oluşturduğu için ona ‘berzah hayatı’ da denir.

Bir bakıma kabir, âhiret hayatının çeşitli duraklarının ilkidir.

Kabirdeki imtihanı kolayca veren, ondan sonraki menzilleri daha kolay geçer. Bu ilk imtihanı veremeyen kimsenin kabir hayatı son derece korkunçtur.


KABİRDEKİ SORGU


Kabre konan her insan, Münker ve Nekir melekleri tarafından hesaba çekilir. Bu sorgulama şöyle olur:

Defin işi bitip de eş, dost ve aile fertleri mezardan birer birer ayrılırken, kabirde yalnız başına kalan kimse onların ayak seslerini işitir.

O sırada biri Münker, diğeri Nekir diye anılan siyah tenli, mavi gözlü iki melek gelir; ölen kimseyi oturtur, Müslüman olup olmadığını anlamak için “Rabbin kim? Hangi dindensin?” diye sorarlar. Müslüman ise “Rabbim Allah; dinim İslâm” diye cevap verir.

Bir de Resûl-i Ekrem hakkında ne düşündüğünü öğrenmek isterler.

Mü’min, ölmeden önce de dilinden düşürmediği gibi, kelime-i şehâdet getirerek onun Allah’ın kulu ve Resûlü olduğunu söyler.

Melekler ona “Biz senin bunu söylediğini daha önce de biliyorduk” derler. Sonra kabri genişletilir ve pırıl pırıl aydınlatılır.

Ona Cehennemdeki yeri gösterilir: “Bak, senin yerin burasıydı. Allah Teâlâ burayı Cennette yüce bir makamla değiştirdi. O seni şu güzel yerinden kaldırıp yeniden diriltene kadar, burada gelin güvey uykusu gibi rahat uyu!” derler.

O Müslümanın kabrinden Cennete bir yol açılır. Cennetin burcu burcu kokularını duymaya başlar. Ona Cennet elbiseleri giydirilir. Gözünün gördüğü yere kadar kabri genişletilir.

O da yeniden diriltileceği kıyamet gününe kadar Cenâb-ı Mevlâ’nın kendisine sunacağı nimetler içinde ve sabah akşam Cennetteki yerini seyrederek rahat ve huzur içinde yaşar.

Kâfir veya Allah’a inanmış görünen kimse (münafık) ise, meleklerin sorularına cevap veremez.

Melekler ona, kendisinin durumunu daha önce de bildiklerini söyleyerek başına şiddetli bir şekilde vururlar. Onun feryadını insan ve cin dışındaki diğer varlıklar duyar.

Kabri daraltılır, kabrinden Cehenneme bir kapı açılır, Cehennemin alevlerini duymaya başlar. Sabah akşam Cehennemdeki yerine bakarak acılar içinde kıvranır.


KABİR AZABI


Peygamber Efendimiz dualarında kabir azabından Allah’a sığındı; Müslümanların da sığınmasını tavsiye etti ve bu konuda şöyle buyurdu:

Kabirlerinizde Deccâl fitnesine yakın bir imtihandan geçeceğinizi Allah bana bildirdi.

Ben hayatımda kabirden daha korkunç bir manzara görmedim.

Birbirinizi gömmeyi bırakmayacağınızı bilsem, kabir azabından bir miktar size de duyurması için Allah’a dua ederdim.


ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLME


Birgün kıyamet kopup dünya hayatı son bulacaktır.

Sadece Allah Teâlâ’nın bileceği bir süre geçtikten sonra, sûr’a ikinci defa üflenecektir.

O zaman gökten hayat veren bir su indirilecek, herkes âdetâ bitkiler gibi yeniden canlanacak, kemikleri bile çürümüş olan insanlar, Allah’ın izniyle hiç çürümeyecek olan kuyruk sokumundaki hardal tanesi kadar küçücük bir parçadan (acbü’z-zenebden) yeniden canlanacak, kabirlerinde dirilip kalkacaklardır.

O zaman insanlar dünyada bir gün veya daha az bir zaman kaldıklarını sanacak, Allah’a hamdederek mahşere doğru koşarcasına gideceklerdir.

Ne yazık ki, kendi yaratılışını unutanlar, “Çürümüş kemikleri kim diriltecek” diye hayretle sorarlar, öldükten sonra yeniden hayat bulacaklarına bir türlü inanmazlar. İşte onlar, ilk önce yaratanın yeniden dirilttiğini göreceklerdir.


MAHŞER


Allah Teâlâ, mahşer gününden söz ederken; “büyük gün,” “bütün insanların, âlemlerin Rabbi huzuruna çıkacağı gün” ifadelerini kullanmaktadır.

O gün, sûr sesini duyanların gözü dehşetle açılacak; o kimseler dört yana dağılmış çekirgeler gibi kabirlerinden fırlayacaklar ve kendilerini çağırana doğru koşacaklar.

İlk insandan son insana kadar herkes bir araya gelecek; o gün yer başka bir şekle büründüğü, dağlar toz gibi savrulduğu, bir çukur, bir tümsek bulunmadığı için; dümdüz, bembeyaz, hiç kimsenin tanıdık bir işarete rastlamadığı bir yerde bütün insanlar toplanacak.

İnsanlar mahşer yerinde, Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna,

- yalınayak,

- çıplak,

- ve sünnetsiz olarak çıkacaklar. Kapıldıkları dehşet, korku ve şaşkınlık yüzünden birbirlerine dönüp bakamayacaklar.

O dehşetli zamanda güneş insanları yakıp kavuracak, herkes günahı ölçüsünde tere batacak; kimi topuklarına, kimi dizlerine kadar, kimi beline, köprücük kemiklerine kadar, kimi de ağzına ve kulaklarına kadar tere gömülecektir.

Hiçbir gölgenin bulunmadığı o dehşetli günde, Allah Teâlâ bazı kimselere özel ikrâmda bulunacak; onları Arş’ının gölgesinde dinlendirecektir.

Bu bahtiyar insanlar:

- âdil devlet başkanları,

- temiz bir hayat içinde Rabbine kulluk ederek büyüyen gençler,

- kalbi mescidlere bağlı Müslümanlar,

- birbirlerini Allah için seven; buluşmaları da, ayrılmaları da Allah için olan insanlar,

- güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit adamlar,

- sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka verenler,

- tenhâda Allah’ı anıp gözyaşı dökenler olacaktır.


AMEL DEFTERİ


Mahşer gününde herkesin önüne, dünyada iken yaptığı bütün iyilik ve kötülükleri gösteren kitapları (amel defterleri) açılacak. Herkese:

“Oku kitabını! Bugün kendini sorgulayacak durumdasın” denecek.

İyilik yapmış olanın amel defteri sağ eline verilecek. O kimse, büyük bir sevinç içinde etrafındakilere “Bakınız şu kitabıma, alınız okuyunuz” diyecek. Onun hesabı kolay görülecek ve Cennetin yüksek yerinde, elini atınca koparacağı meyvelerin arasında, yiyip içerek mutlu bir hayat sürecek.

Defteri sol eline verilenler ise “Amanın, bu nasıl deftermiş! Yaptığım herşeyi küçük büyük demeden sayıp dökmüş. Keşke bana defterim verilmeseydi de hesabımı öğrenmeseydim. Keşke ölümle birlikte herşey bitmiş olsaydı” diye yanıp tutuşacak.


HESAP


Daha sonra insanlar, dünyada yaptıklarından dolayı Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda hesaba çekilecektir.

Ağızlar mühürlenip kapatıldığı için konuşamayacak, onun yerine eller ve ayaklar neler yaptığını bir bir anlatacak, kulaklar, gözler, deriler dile gelip herşeyi haber verecektir.

Elbette iman edip iyi işler yapan, Allah’ın emirlerini tutup yasaklarından sakınan biriyle, böyle olmayanlar hesaplaşmada bir tutulmayacaktır.

Peygamber Efendimizin anlattığına göre bu şöyle olacaktır:

Allah Teâlâ her bir insanla tercümansız konuşacaktır. O zaman insan sağ tarafına bakacak, âhirete gönderdiği iyilikleri görecek. Soluna bakacak, vaktiyle yaptığı kötü işleri görecek. Önüne bakacak, önünde sadece Cehennemi görecektir.

Cenâb-ı Mevlâ, kendilerinden memnun olduğu kullarının amel defterine şöyle bir bakmakla yetinecek, onları ayrıca hesaba çekmeyecektir. Zira hesaba çekilenler azap göreceklerdir.

Muhammed ümmetinden; büyü yapmayan, yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve sadece Rablerine güvenen yetmiş bin kişi hesaba çekilmeden Cennete girecektir.

Dünyada en küçük bir iyilik yapan, yaptığı iyiliğin karşılığını mutlaka görecek; en küçük kötülük yapan da bunun cezasını çekecektir.

Bu hesaplaşma sonunda kimsenin kimsede hakkı kalmayacak, hattâ boynuzsuz koyun bile, boynuzlu koyundan hakkını alacaktır.


MÎZAN


Hesap işi bittikten sonra, dünyada yapılan iyilik ve kötülüklerin ölçülüp tartılmasına sıra gelecektir. Allah Teâlâ kıyamet günü son derece doğru ve hassas teraziler kuracak, böylece kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmayacaktır. Bir hardal tanesi kadar bile olsa, iyi veya kötü herşey tartıya konacaktır.

Tartıda iyilikleri ağır gelenler kurtulacak, muradına erecek; iyilikleri hafif gelenler, derin bir mutsuzluğa gömülecek, bir uçurumun girdabına sürüklenecek ve şayet Allah’ın âyetlerini de inkâr etmişlerse sonsuza kadar Cehennemde kalacaklardır.

Dünyada yapılan ibadetler ve iyilikler mizanda ağır gelecektir.

Bazı iyilik ve ibadetler tartıda daha ağır çekecektir. Meselâ “Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm” zikri dilde hafif olmakla beraber Rahmân olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle olduğu için mizana konduğunda ağır gelecektir.

“Elhamdülillâh” diye Allah’ı zikretmek de mizanı sevapla dolduran bir ibadettir.

Ama terazide herşeyden daha ağır çeken, güzel ahlâk olacaktır.


SIRAT


Mahşerden sonra Cennete veya Cehenneme gidebilmek için sıratın üzerinden geçilecektir. Sırat, Cehennemin iki yakasına kurulmuş, Peygamber Efendimizin benzetmesiyle, kıldan ince, kılıçtan keskin bir köprüdür.

Mü’minler buraya gelince, peygamberler “Allahım selâmet ver, selâmet ver!” diye yalvaracaklardır.

Sırattan ilk defa Muhammed aleyhisselâm ile birlikte ümmeti geçecektir.

Allah’ın hoşnut olduğu kullar, bu köprüden, amellerinin derecesine uygun bir süratle kolayca geçip gideceklerdir.

Kimi göz kırpacak kadar bir zamanda,

kimi şimşek,

kimi rüzgâr hızıyla,

kimi kuş,

kimi iyi cins at ve deve süratiyle geçecektir.



Alıntı:M.Yaşar Kandemir
 

YasinLY

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Ocak 2010
Mesajlar
673
Tepkime puanı
54
Her canlı ölümü tadacaktır. Ben ölümden sonraki hayata inanırım. Mantıken bile buldum yani yoksa biz keyfiye mi yaratıldık diye. Bence tüm Müslümanlar cennete gidecek ama arındırılıp ta yani pak gidecek. Ve cennete temiz olarak girecek. Yüce Allah insanları cinleri diğer varlıkları aleme imtihan için yarattı ve imtihan sonrası da ölümden sonra ki hayattır.
 

Amethyst

Banlı Kullanıcı
Katılım
28 Şub 2010
Mesajlar
416
Tepkime puanı
3
Her canlı ölümü tadacaktır. Ben ölümden sonraki hayata inanırım. Mantıken bile buldum yani yoksa biz keyfiye mi yaratıldık diye. Bence tüm Müslümanlar cennete gidecek ama arındırılıp ta yani pak gidecek. Ve cennete temiz olarak girecek. Yüce Allah insanları cinleri diğer varlıkları aleme imtihan için yarattı ve imtihan sonrası da ölümden sonra ki hayattır.


"Bence tüm Müslümanlar cennete gidecek " dediniz ...peki diğerleri ? Yaradan TEK değil mi ? Bence siz çok yanlışsınız
 

YasinLY

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Ocak 2010
Mesajlar
673
Tepkime puanı
54
Ben İslam'a göre yorum yaptım Syn. Moderatörüm. Diğerleri Allah'a inanmıyorsa, yada Allah'a inanıp H.Z Muhammed'e inanmıyorsa yahut başka batıl dinlerdekiler cehennemde ebedi olarak kalacaktır. Kendi görüşüm.
 
Üst