zombie'ler

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
Zombilerin Sırrı Çözüldü

Harvard Üniversitesi´nden Wade Davis, Haiti ormanlarında ölçm tehlikesiyle karşılaşarak Voodoo rahipleriyle pazarlığa girişti ve sonuçta yaşayan ölü sanılan Zombilerin çok gizli bir ilaçla oluştuklarını keşfetti ve sonra olay genişledi, ta ki Japonya´daki folklorik bir balık yemeğine ulaşıncaya kadar...

1962'nin ilkbahar aylarında 40 yaşlarındaki bir adam Haiti'deki Albert Schweitzer Hastanesi'nin acil servisine hasta olarak geldi. Olayda, hastanın adı kayıtlara 30 Nisan´da saat 9.45'de Clairvius Narcisse olarak geçti. Hastanın şikayetleri ateş;, vücut ağrıları ve genel bir kırıklıktı. Durumu gittikce kötüleşti ve 2 Mayıs günü saat 01.15'de, bir tanesi Amerikalı olan iki hekim tarafından ölü ilan edildi. Kız kardeşi Angeline Narcisse yatağın başucunda bekliyordu ve ailesini ölümden haberdar etti. Ölü 20 saat boyunca morgta kaldı ve sonra cenazeye için hazırlandı ve 13 Mayıs 1962´de saat 10.00'da Clairvius Narcisse oturduğu şehir olan L'Estere'nin kuzeyindeki mezarlıkta toprağa verildi, 10 gün sonra da bir anıt tahtası mezarın üstüne kondu.

Aradan 18 yıl geçti, 1980 yılında bir adam L'Estere pazar meydanında Angelina Narcisse'ye yaklaştı. Kendini sadece en yakın aile üyeleri bildiği ölü olan erkek kardeşinin takma adı ile tanıttı. Adam Clairvius olduğunu iddia ediyor ve şunları anlatıyordu; Bir arsa kavgası yüzünden erkek kardeşi tarafından Zombi yapılmıştı. Mezarda canlandırıldıktan hemen sonra dövülmüş; ve bağlanmıştı. Ondan sonra bir grup erkek tarafından ülkenin kuzeyine götürülüp orada iki yıl boyunca başka zombilerle birlikte bir köle gibi çalışmıştı. Sonunda Zombilerin lideri ölmüş; ve bütün Zombiler onları liderlerine bağlayan o güçten kurtulmuşlar ve dağılmışlardı. Narcisse sonraki 16 sene ülkede dolaşmış; çünkü kinci erkek kardeşinden korkmuştu ancak erkek kardeşinin ölümünü duyduktan sonra eve dönme cesaretini bulmuştu.

Zombie astronotlara doğru...

Harvard Üniversitesi´nde Ethnobotany (Geleneksel uygarlıkların kullandıkları bitki bilimi) öğrencisi olan Wade Davis bu garip hikayeyi ilk defa 1982'nin bir kış akşamında duydu. Duyduğu yer de Manhattan'nin doğusundaki bir apartman dairesiydi. Hikayeyi anlatanlar ise dünyaca tanınan iki psikiyatristti: Dr. Nathan S. Kline, psikofarmakolijide bir öncü ve Dr. Heinz Lehman da Mc Gill Üniversite'sinin psikiyatri bölümünün eski başkanıydı. Kline ve Lehman'ın hikayenin gerçek olduğuna inandıkları ortadaydı. Onlara göre gizemli bir ilaç düzgün dozajda verildikten sonra kurbanının metabolik durumunu düşürebiliyor ve böylece kurban ölü görünüyordu. Ama gerçekten ölmemiş oluyor ve bir panzehir ile istenen zamanda hayata döndürülebiliyordu. İlacın tıbbi gücü inanılmazdı, her iki doktor da cerrahlıkta şu an elde olan narkoz olanaklarından çok daha güvenli bir imkan ortaya koyduğu için devrime neden olabileceğini söylüyorlardı. Gezegenler arası yolculuk hemen gündeme gelebilirdi çünkü astronotlar kış uykusu gibi bir duruma getirilebilirlerdi.

Ölümüne pazarlık başlıyor...

Davis hemen kararını verdi, işin ucunda çok ama çok büyük bir amaç vardı; Haiti'ye gidecek, orada bir Voodoo rahibinin güvenini kazanacak ve zehirin içeriğini, formülünü öğrenecekti. Ethnobotanist Richard Evans ile deneyimli bir maceracı olan Davis (yıllarını amazonların gizemini araştırmaya harcamıştı) ideal seçimdiler.Lehman ve Kline bağlantı kurabileceği kişilerin isimlerini verdiler. Bu isimlerin arasında Marcel Pierre'de bulunuyordu. Marcel Zombie zehirini yapabildiği söylenilen bir Voodoo rahibiydi. Aynı zamanda Voodoo din uzmanı olan Max Beauvoir'ın da ismi verilmişti. Ayrıca, Davis, Clairvius Narcissenin bir fotoğrafını da yanına aldı. Davis 4 kez Haiti'ye gitti ve orada sadece Zombie tozunu bulmakla kalmadı, aynı zamanda da Voodoo mistisizminin içine girmeyi de başardı. Bu konuda o kadar başarılıydı ki Zombiefication'u kültürel anlamıyla öğrenmişti. Yani Voodoo'nun, Haiti'nin tarihini yansıttığının farkına varmıştı. Bu kavram, orjinal Afrikalı insandan bugünkü başarılı bağımsızlık harekatına kadar uzanan bir içerikteydi. Bugünkü Voodoo kültürü Haiti'nin kırsal kesiminde gerçekten devlet gibidir. Aşağıda okuyacağınız seçme bölüm Davis'in "The Serpendant the Rainbow" adlı yeni çıkan kitabından alındı. Burada Zombie tozunu nasıl bulup analiz ettiği yazılı, yani biyolojik gizemin çözümü anlatılıyor. Hikaye Davis'in, New York'daki çok zengin kişilerin temsilcisi olarak Marcel Pierre'den sahte zehir tozu almasıyla hızlanıyor. Dolandırıldığını anladığında Beauvoir ile birlikte Pierre'nin hounfour'una (Voodoo tapınağı) dönüyor ve devamını ondan dinliyoruz;

"Max Beauvoir ile birlikte tapınağa girdiğimizde onlardan üç kişi sırtlarını tapınağın ibadet yerine dayamış, oturuyorlardı. Marcel, yüzünün büyük bir kısmını yine kapalıydı ve soğuk bakışları değişmemişti. Ona selam verdim. Bana yanında bir masanın yakınında yer açtı;

Eh” dedi.

Bir işe yaramadı” dedim. Beauvoir bir sigara yaktı ve benim söylediklerimi fısıldıyarak tekrarladı. Ben şunları ekledim;

”10 gün bekledim ve birşey olmadı”

Marcel inanmadı.

Senin zehirin yararsız” dedim. Sonra yanındaki iki arkadaşına bakıp neden bir sahtekarla birlikte olduklarını sordum. Bir tanesi bana doğru yürüdü. Beauvoir ona oturmasını işaret etti.Marcel kızardı ve ilk defa ağzından kelimeler fışkırdı. Bana defalarca yalancı dedikten sonra hiddetli bir şekilde ibadet yerine girdi ve hemen bir çantayla geri döndü; çantada bize ilk gün göstermiş; olduğu aynı beyaz aspirin şişesi vardı. Önümden geçerken çantayı elinden aldım, şişenin kapağını açtım ve onun görüş açısında kalarak elime toz döküyormuş gibi yaptım. Tenime değmemişti ama Marcel bunun böyle olduğuna inanıyordu. Zehiri inceliyormuş gibi yaptım ve ondan sonra yine şişeye geri döktüm. Şişenin kapağını kapadım, ona geri verdim ve ondan sonra elimi pantolonumda temizledim. Alaylı bir şekilde

Biçke tozu” dedim.

Marcel bir an sessiz kaldı ve yerine oturdu. Sinekler, yüzüne vuran, ışıkta büyük toz parçaları gibi aşağı ve yukarı uçuşuyorlardı. Önce bana sonra Beauvoir'a baktı ve sadece O artık ölmüş bir adam” dedi. Yavaşca ayağa kalktım ve Ne zaman öleceğimi söyle” dedim.

Marcel üstünlüğünü anladı;

Bir gün, bir hafta, bir ay, bir sene. Bu tozla temas ettiğin için öleceksin” dedi.

Derin bir nefes aldım ve ciğerlerime sıcak havanın inmesini hissettim. Sadece hileyi düşünüyordum;

Bana ne anlatmaya çalışıyorsun? Hepimiz bir gün öleceğiz” dedim.

İlk defa Marcel bembeyaz dişlerini göstererek güldü. Beauvoir'a doğru bakarak;

Bu beyaz adam çok cesur ama aynı zamanda çok aptal” dedi. Çok daha sonra kavanozun içindeki gerçek zehir olduğunu anlayacaktım. Kısa bir süre sonra para konusu Marcel'in öfkesini yeniden alevlendirmişti. Hazırladığı şeylerin kalitesini eleştirmek birşeydi ama harcamış olduğu parayı geri istemem ayrı meseleydi.

"Buradan canlı çıkmayacaksınız..."

O ana kadar kadınlarından bir kaç tanesi tapınağa dönmüştü. Yine ibadet yerine gitti ve bu sefer ufak siyah bir şişe ile döndü. Onu dikkatli, neredeyse saygılı bir şekilde masada aramıza yerleştirdi. Yüzü hala öfkeliydi ve alnından terler akıyordu. Bana bağırdı;

”Beyaz adam. Sen ve senin gibileri binlerce mil aşarak benim zehirimi alabilmek için geliyorsunuz. Şimdi de bana tozun iyi olmadığını söylüyorsun. Neden zamanımı harcıyorsun? Neden onurumuzu kırıyorsun?",Geziniyordu ve elleri havadaydı. Kadınları etrafında bir kordon oluşturmuşlardı. Birden durdu. Masayı göstererek Eğer iyi zehir yaptığına inanmıyorsanız bunu için ve buradan canlı cıkmıyacağınıza söz veriyorum” dedi.

Herkes bana bakıyordu. Beauvoir hiç bir şey yapamazdı. Marcel o kadar yaklaştı ki, nefesini hissedebiliyordum. Sessizlik inanılmazdı ve sadece ben bunu bozabilirdim. Sonunda yatıştırıcı bir sesle; Marcel, iyi veya kötü zehir yapman burada önemli değil. Yapabildiğini biliyorum. Bu nedenle binlerce mil geldim. Sana sadece söylemek istediğim bana verdiğin şeyin yararsız olmasıydı.” dedim. ayağa kalktım ve ellerimle yüzümü ovdum. Sözlerime şöyle devam ettim;”Belki sana göre verdiğim para çok ama benim arkamda olan adamlar için o kadar az ki eksikliğinin bile farkına varmayacaklar. Ama beni bu yararsız tozla geri gönderirsen gelecekte binlerce dolar kazanma imkanını kaybedersin.”Hepsi hayretler içersindeydi. Birden bir titreşim oluştu. Sonra herkes toparlandı ve bir dakika için nefeslerini tuttular. Bazıları parayı düşünüyordu, diğerleri ise hakareti. Marcel hiçbir şey söylemedi.Bunu düşün, ben yarın sabah dönerim” dedim.Beauvoir ile birlikte oradan kadınların arasından sanki bir dereyi geçiyormuş gibi çıktık.

Mezar açılıyor;

Ay ı****şı****ğı yok****tu ve bu****lut****lar yıl****dız****la****rı örtüyordu, sağır edici gök****gü****rül****tü****leri ve şim****şek pırıltıları arasında saat ge****ce ya****rı****sı****nı geç****erken biz Sa****int Marc'ın bir kaç mil ku****ze****yin****dey****dik. Beş ki****şiy****dik; Mar****cel, ben, a****sis****ta****nı Je****an ve Mar****cel'in kad****nı****la****rın****dan i****ki ta****ne****si. Yü****rü****ye****rek yo****ldan ayrıldık ve bir va****di****yi çap****raz bir şe****kil****de aştık. U****zun, ko****lay kı****rı****la****bi****len bit****ki****le****r a****ra****sın****dan ge****çi****yor****duk, çevre zi****fi****ri ka****ran****lık****tı. Bir el fe****ne****ri****miz var****dı a****ma so****luk ı****şı****ğı pek i****şe ya****ra****mı****yor****du. Mar****cel ön****deydi ve ga****rip bir ne****şey****le gü****lü****yor****du, ne****şesi****nin romdan kay****nak****lan****dı****ğı****na e****min****dim. Ar****ka****sın****da Ma****til****de gi****di****yor****du ve yü****rür****ken u****zun el****bi****se****si ar****ka****sın****da sür****tü****nü****yor****du. Ben on****la****rı ta****kip e****di****yor****dum ve di****ğer ka****dın, Mar****la e****li****mi tut****muştu. Je****an so****nun****cu****suy****du ve o****mu****zunun üs****tü****ne kürek i****le kaz****ma at****mıştı. Ku****ru bir te****pe****cik****tey****dik, et****ra****fı****mız****da dağlar var****dı, ha****va nem****liy****di ve her ta****raf küf ko****ku****yor****du. Yağ****mur başla****mak ü****ze****rey****di, ha****fif ı****şık****lar Mar****cel'in yü****züne göl****ge****ler vu****ru****yor****du, ge****ce ve gün****düz tak****tı****ğı ka****ra göz****lük****lerin****de i****ki ka****dı****nın göl****ge****le****ri****ni gö****re****bi****li****yor****dum. Ma****ri****e kır****mı****zı gi****yim****li, Mat****hil****de'nin****ki de be****yaz****dı, be****yaz ku****ma****şın i****çin****de ka****ra vü****cu****du par****lı****yor****du. U****zak****ta ge****çen a****ra****ba****la****rın ve kam****yon****la****rın ı****şık****la****rı köy****le****rin ça****tı****la****rı****nı sı****yı****rıp ge****çi****yor****du ve biz on****la****rın ö****lüle****rin****den bir ta****ne****si****ni çal****ma****ya gi****der****ken on****lar u****yu****yor****du. Me****zar i****sim****siz****di. Sa****de****ce top****rak****ta****ki bir çı****kın****tıy****dı. Kürekle kaz****amadık, sa****de****ce me****za****rın üze****rin****de****ki sı****kı top****ra****ğı sı****yırdık, kaz****ma ise par****ça****lan****dı. So****nun****da 1.5 m. de****rin****lik****te kü****rek me****za****ra ulaştı. Önce bir kaç kat yün gi****yim eşyası gördük a****ma bir za****man****lar par****lak o****lan renk****le****ri sol****muş****tu. On****dan son****ra tah****ta ta****bu****tun üs****tün****de de****mir****ler gö****zük****tü. Je****an yü****zü****nü kır****mı****zı ku****maşla ört****mek i****çin dur****du ve bü****tün vü****cu****du****na li****ni****ment sür****dü. Biz de ay****nı****sı****nı yap****tık. Je****an ta****bu****tun et****ra****fın****da****ki pis****li****ği dik****kat****li te****miz****le****di ve me****zar****dan o****la****bil****diğince u****zak ka****la****rak ko****lu****nu çu****ku****ra sokarak kürek****le ta****bu****tu kal****dır****ma****ya ça****lış****tı so****nun****da e****li****ni me****za****ra tamamiyle sok****tu ve bir ip bağ****la****dık****tan son****ra o****nu yu****ka****rı doğ****ru çekmeye başla****dı.

İnanılmaz korunma yöntemleri;

Me****zar kı****say****dı en faz****la bir metre u****zun****lu****ğun****da. Je****an, önce kapağın ka****lın tah****ta****sı****nı kır****dı, to****zun ve ö****lü****mün renk****le****ri****ne a****lış****mak bi****raz za****ma****nı****mı al****dı. On****dan son****ra kor****ku****yu his****set****tim, u****fak küçül****müş; bir ka****fa gör****düm, sa****rı diş****ler ü****ze****rin****de****ki ka****ra du****dak****lar ve bir****bi****ri****ne doğru ba****kan i****ki göz. Bir ço****cuk****tu, bir kız ço****cu****ğu, başındaki şap****ka hala sağ****lam****dı ama sert****leş****miş**** ve gri kah****ve****ren****gi bir renk al****mış****tı. Je****an ve Mar****cel, ta****bu****tun ü****ze****ri****ne bir çu****val ör****ter****ken ben de ta****but****tan me****za****ra doğ****ru yü****rü****düm. Ne****den bil****mi****yo****rum o a****çık çu****kur be****ni bü****yü****lü****yor****du. Mat****hil****de de hep ya****kın****ım****day****dı, be****ni bir ke****re al****nı****mı sil****mek i****çin dur****dur****du. Vü****cut****lar bu ik****lim****de çok ça****buk çü****rü****yor. Bu ço****cuk me****zar****da bir ay****dan faz****la kal****mış de****ğil****di. Je****an ta****bu****tu ka****fa****sı****nın ü****ze****ri****ne yer****leş****tir****di ve ya****vaş****ça va****di****den a****şa****ğı in****me****ye baş****la****dı. Ve aradan üç gün geçti son****ra Mar****cel be****ni de****rin bir va****di****ye gö****tür****dü ve o****ra****da çok vah****şi bir yı****kan****ma ri****tç****e****li yapıl****dı. Je****an bi****zim****le gel****di ve a****sis****ta****nı i****le bir****lik****te bir me****tal ız****ga****ra, bir gi****yim çu****va****lı, bir ha****van ve bir de tok****mak ta****şı****yor****du. Bü****yük bir ağaç ta****ra****fın****dan göl****ge****le****nen bir düz****lü****ğe gel****dik, ağaç pe****ri****şan bir hal****dey****di, dal****la****rı e****ğil****miş;**** ve san****ki bir çürümüş gi****bi gö****rü****nü****yor****du. Bu ço****rak top****rak****taki her****şe****y gi****bi bu da kes****kin ve siv****riy****di. Mar****cel göl****ge****de ye****ri****ni al****dı ve bazı garip şey****le****ri pa****ra çan****ta****sın****dan çı****kar****ma****ya baş****la****dı. Bir ça****na****ğın i****çin****den "Thun****ders****to****ne/Kut****sal Vo****o****do****o ta****şı" çı****kar****dı ve üze****ri****ne bir i****laç sür****dü sonra üs****tün****de bir kib****rit çakınca i****laç a****lev****len****di. Sağ ko****lu****nu i****çi****ne so****ka****rak ken****di de****ri****si****ni bu al****kol i****le yak****tı ve on****dan son****ra a****lev****le****ri he****pi****mi****zin ü****ze****ri****ne doğ****ru tut****tu. Bu****nu ya****par****ken ha****fif****ce kol****la****rı****mı****zın ek****lem yer****le****ri****ne vu****ru****yor****du ve büyük bir gay****ret****le e****ti****mi****zi o****vu****yor****du. Ze****hi****rin du****ma****nı****nı çek****me****ye****lim di****ye yüzü****mü****zü bir sa****ten ör****tü i****le ka****pat****tı, son o****la****rak dı****şar****da ka****lan vç****ücut bö****lüm****le****ri****mi****zi yağ****lı bir mad****de i****le kap****la****dı.

Formülün hammaddeleri ortaya çıkıyor...

Sa****bah Je****an'ın par****ma****ğı****nı ta****bu****ta so****kup ço****cu****ğun bütün vü****cu****du****nu gez****di****rdiği****ni sey****ret****miş****tim, bu****nu ya****par****ken e****li****ni men****ge****ne gi****bi kullanıyordu. İğ****renç ve çü****rük bir ko****ku or****ta****ya çık****mış****tı. Bü****yük bir kor****kuy****la me****zar****dan topladığı bazı ka****lın****tı****la****rı çı****kararak, dik****kat****li bir şe****kil****de bir ka****va****no****za yer****leş****tir****ti. Sonra ay****nı dik****kat****le yağ dam****la****yan el****le****riy****le on****la****rı ka****va****noz****dan çı****kar****dı ve ız****ga****ra****nın ya****nın****da ye****re koy****du. Çok sis****tem****li bir şe****kil****de di****ğer mad****de****le****ri çu****val****dan çı****kar****dı, ilk i****ki şe****yin ne ol****du****ğu****nu bil****mi****yor****dum. İ****ki ta****ne öl****ü ve mavi par****lak renk****li ker****ten****ke****le var****dı on****dan son****ra daha önce gör****müş ol****du****ğum ka****ra kur****ba****ğa****nın ce****se****di çık****tı. Kuru****tu****lup ye****re kon****muştu ve bu ne****den****le ta****nım****lan****ma****sı zor****du a****ma bü****yük****lü****ğün****den ve o****nun hak****kın****da duy****du****ğum bir kaç şey sa****ye****sin****de o****nun bir Bu****fo Ma****ri****nus ol****du****ğu****na ka****rar ver****dim. Bu kurbağa yer****li ve tro****pi****ka****ldir, Orta Amerika´ya özgündür, çok sık bu****lu****nur ve ze****hir****li****dir. Kur****ba****ğa****nın a****yak****la****rın****da Je****an'ın de****niz yı****la****nı de****di****ği bir****şey daha var****dı, Poly****cha****e****te so****lu****ca****nı****na ben****zi****yor****du. Kur****ba****ğa ve so****lu****can ö****zel bir şe****kil****de ha****zır****lan****mışlar****dı ve onları öl****dür****me****den ön****ce ka****bın i****çi****ne sok****muşlar****dı. Je****an bu****nun kur****ba****ğa****yı az****dır****dı****ğı****nı ve böy****le****ce ze****hi****rin et****ki****si****nin art****tı****ğı****nı an****lat****tı. Bu çok man****tık****lıy****dı çün****kü Bu****fo Ma****ri****nus'un ka****fa****sı****nın ar****ka****sın****da büyük çıkıntıların i****çin****de a****şa****ğı yu****ka****rı i****ki dü****zi****ne kim****ya****sal mad****de var****dır ve bu mad****de****ler hay****van sal****dı****rı****ya uğ****ra****yın****ca ve****ya kor****kar****sa çoğalırlar. Bit****ki****ler da****ha ba****sit****ti, bir ta****ne****si Al****biz****zi****a a****i****le****sin****den gel****mek****tey****di ve Ha****i****ti'de Tchatc****ha” di****ye ta****nım****la****nı****yor****du. Ge****nel****de göl****ge a****ğa****cı o****la****rak bü****tün ül****ke****de yetiştiriliyor****du. Di****ğe****ri ise Mucu****na tü****rün****den****di ve Po****is Grat****ter di****ye ta****nı****nı****yor****du, bu bit****ki****nin ö****zel****li****ği ü****ze****rin****de çok kötü ba****tan di****ken****le****ri ol****ma****sıdır, dikenler bat****tı****ğı an in****san****da te****ni****nin al****tın****da san****ki cam par****ça****la****rı var****mış gi****bi bir his u****yan****dı****rır. Je****an bu i****ki bitki tü****rünün bir kaç mey****ve****si****ni de ha****va****nın i****çi****ne koy****du, bitkilerin kim****ya****sal ya****pı****la****rın****dan pek bir****şey an****la****mı****yor****dum a****ma i****ki****si****nin de bak****la****gil****ler a****i****le****sin****den ol****ması be****ni çok şa****şırt****mış****tı. Bu bitki a****i****lesi ze****hirli bir çok cin****si bir****leş****ti****ri****yor****du.

Davis, ölüye ne olduğunu açıklamıyor...

Son mad****deler ise bir çift de****niz ba****lı****ğıy****dı, bir ta****ne****si za****rar****sız du****ru****yor****du ve bir de bir Kir****pi Ba****lı****ğı vardı, onu Mar****cel'in i****ba****det odasının du****va****rın****da gör****müş****tüm. Dik****ka****ti****mi genç a****sis****tan da****ğıt****tı, me****tal bir ren****deyle bir in****sanın ka****val ke****mi****ğinin u****cu****nu e****zi****yor**** ve par****ça****la****rı u****fak bir te****ne****ke ku****tu****ya ko****yu****yor****du. Je****an bu a****ra****da ta****ze ve ku****ru****tul****muş; hay****van****la****rı ız****ga****ra****nın üs****tü****ne ko****yup o****ra****da yağ****lı bir kı****va****ma ge****le****ne ka****dar kı****zar****tı****yor****du daha son****ra on****la****rı bir ha****va****nın i****çi****ne koy****du artık tüm mad****de****ler e****zil****me****ye ha****zır****dı ve kap****tan çı****kan du****ma****nın çürü****tü****cü sa****rı bir ren****gi var****dı. (Davis, bu noktadan sonra hazırlanan zehirin ölü küçük kızla ne ilgisi olduğunu açıklamıyor veya onun canlandırılıp canlandırılmadığını; bu bölüm özellikle atlanmış Ha****i****ti'den aldığım bir va****liz****le Pas****kal****ya´nın**** pa****zar sa****ba****hında New York Ken****nedy Havaalanı güm****rü****ğün****den geç****tim. Valizde ker****ten****ke****le, Poly****cha****o****te so****lu****canı, i****ki de****niz ba****lı****ğı ve çe****şit****li bü****yük ö****rüm****cek****ler**** vardı. Hep****si de al****kol içer****sin****de mu****ha****fa****za e****di****li****yor****du. Ayrıca ku****ru****tul****muş kur****ba****ğalar, çe****şit****li to****humlar, toz****lar i****le bü****yüye karşı kullanılan Vo****o****do****o toz****la****rı var****dı. Va****li****zin di****bin****de ise i****ki ka****val ke****mi****ği ve bir kur****bağanın ka****fa****ta****sı var****dı, bir başka va****liz****de ise çeşit****li bitkisel ör****nek****le****r ve ka****lın bir ku****ma****şın i****çin****de Bon****ga kur****ba****ğa****sı****nın can****lı****sı bu****lu****nu****yor****du. Güm****rük me****mu****ru ilk çan****ta****yı aç****tı ama bir kı****sa ba****kış****tan son****ra hiç****bir şey duy****mak da****hi is****te****me****di****ği****ni söy****le****di, kur****ba****ğa****yı ise gör****me****di bile.

Davis işe başlıyor...

Nat****han Kli****ne'i ha****va****a****la****nın****dan a****ra****dı****ğım****da ev****de kim****se yok****tu. Bu ne****den****le te****le-sek****re****te****ri****ne not bı****ra****kıp ilk u****çak****la Bos****ton'a git****tim ve Cam****brid****ge'e ha****va ka****ra****dık****tan son****ra var****dım ama bo****ta****nik müze****sin****de hiç kim****se yok****tu. Bü****ro****ma gir****di****ğim****de yor****gun****dum, va****li****zleri ma****sa****mın üs****tü****ne bı****rak****tım ve ı****şık****la****rı yak****ma****dan, kö****şe****ye as****mış ol****du****ğum ha****ma****ğa u****zan****dım. Bü****tün bir ül****ke****nin sem****bo****lü o****lan va****li****ze bak****mak çok zevk****liy****di. Söy****le****nen****le****re gö****re çok az şey****le bir çok şey el****de e****de****bi****len tek ül****ke Ha****i****ti'dir, te****ker****lek****ten a****yak****ka****bı ya****pı****lır, te****ne****ke****den trom****bon****lar, ça****mur ve yap****rak****tan köy ev****le****ri gibi... Mal****ze****me****ler o ka****dar azdır ki Ha****i****ti****li****ler dün****ya****la****rı****nı ha****yal güç****le****ri i****le do****na****tı****r****lar. E****ğer Zom****bi****e gize****mi çö****züle****cek**** ise va****li****zin i****çer****sin****de****ki mad****de****ler en ö****nem****li a****nah****tar****dılar. Kal****kıp va****li****zi bo****şalt****tım. Hep****si****ni ma****sa****nın ü****ze****ri****ne güzel****ce sı****ra****la****dım sonra e****li****me bir te****be****şir al****arak du****va****rın bir ta****ra****fı****nı ne****re****dey****se ta****ma****men kap****la****yan bir si****yah tah****ta****yı i****ki****ye böl****düm. Bir ta****raf****a Mar****cel'in bü****tün kul****lan****dı****ğ;ı mad****de****le****ri yaz****dım; İn****san ka****lın****tı****la****rı, i****ki bit****ki, de****niz so****lu****ca****nı, kur****ba****ğa, ker****ten****ke****le ve ba****lık. Sağ ta****raf****ta Cla****ir****vi****us Nar****cis****se'nin ö****lüm a****nın****da****ki be****lir****ti****le****ri yaz****dım: Ak****ci****ğer ö****de****mi, kusma i****le bir****lik****te ha****zım sorunları, ne****fes al****ma zor****lu****ğu, idrar zorlanması, çok şid****det****li ki****lo kay****bı ve yük****sek tan****si****yon ve son****ra da ma****vi****leşme ardından da ve felç. Narcisse ve kız kar****de****şi derinin ma****vi****ye dö****nüş****tü****ğünü ve bü****tün vü****cu****dun****da sı****zı his****se****ti****ği****ni söy****le****mişlerdi ama bu i****ki liste a****ra****sın****da bü****yük bir boşluk veya farklılık var****dı."

Zombiler dünyanın her yerinde;

Zom****bi****e ze****hi****rinin do****ğa****da çok bi****li****nen ze****hir****li mad****de****ler****den birini i****çer****di****ği****ni an****la****mak faz****la za****ma****nı****mı al****ma****dı; Mar****cel iki çe****şit ba****lık kul****lan****mış****tı. Bir ta****ne****si Di****o****donhy****ste****rix ailesinden Fo****u Fo****u, di****ğe****ri de Spho****er****vi****des Tes****tu****di****ne****us´lerden o****lan Cra****pa****ud de Mer ya**** da de****niz kur****ba****ğa****sı, bu****nu biz kir****pi ba****lı****ğı o****la****rak ta****nı****yo****ruz. Bu ba****lık teh****li****ke****ye düş****tü****ğü an büyük mik****tar****da su i****çer ve böy****le****ce kü****re şek****li****ni a****lır, bu ne****den****le sal****dı****ran**** bir başka balık o****nu yut****mak****la zor****lanır. İn****san böy****le pa****sif bir ko****ru****ma me****ka****niz****ma****sı****nın ge****rek****li ol****du****ğu****na i****na****na****mı****yor, her i****ki ya****ra****tık da bü****yük Pan****tro****pi****kal ba****lık a****i****le****si****ne a****ittir ve bun****la****rın ço****ğunun derilerinde, ka****ra****ci****ğer, yu****mur****ta****lık ve ba****ğır****sak****la****rın****da Tetro****dotok****sin var****dır, bu öl****dü****rü****cü ne****u****ro****tok****sin en ze****hir****li mad****de****le****rden bi****ridir. U****yuş****tu****ru****cu o****la****rak ko****ka****in****den 160.000 kez da****ha et****ki****li****yi****ci, ze****hir o****la****rak si****ya****nür****den 500 kez da****ha kuv****vet****lidir. Ö****lüm i****çin ye****ter****li doz bir top****lu iğne ba****şı ka****dar bile de****ğildir. Tet****ro****dok****si****nin in****san ta****ri****hin****de****ki ro****lü uy****gar****lı****ğın baş****lan****gı****cı****na ka****dar u****za****nı****yor, Mı****sır****lı****lar bu ze****hi****rin var****lı****ğı****nı 5.000 yıl ön****ce****den bi****li****yor****lar****dı. Kir****pi ba****lı****ğının res****mi Ti'nin (5. Ha****ne****da****nın fi****ra****vun****la****rın****dan bi****risi) me****za****rı ü****ze****rin****de gö****rü****le****bi****li****r. Kızıl De****ni****z´in kir****pi ba****lı****ğı, İn****cil´de yer alır, o****ra****da pul****suz ba****lık ye****me ya****sa****ğı kon****muş****tur. Çin'de bu ba****lı****ğın ze****hir****li ol****ma****sı Pent****sa****o Chin'de tanımlanır. Bu kitap ilk bü****yük i****laç ki****ta****bıy****dı ve tah****min****le****re gö****re ef****sa****ne****vi hüküm****dar Shun Nung (MÖ 2838 - 2698) za****ma****nın****da ya****zıl****mış****tı. Es****ki i****laç****lar hak****kın****da başka büyük bir ki****tap o****lan Punt****sa****o Kang Mu'da da (MS 1596) Man****da****rin kül****tü****rün****de mey****da****na ge****len çok sı****ra****dı****şı bir ge****lişme****den bah****se****di****liyor, tüm risk****le****re rağ****men 1596'da bu ba****lık ar****tık ö****zel bir ye****mek ol****muştu. Ger****çek****ten de do****ğu****da ve özellikle Ja****pon****ya'da kir****pi ba****lık****la****rı****na kar****şı o****lan ilgi ar****tık bir ge****le****nek ha****li****ne gel****di. Ni****te****kim çiğ bir va****zi****yet****te ke****sil****dik****ten son****ra et nis****pe****ten teh****li****ke****sizdir, da****mak ta****dı****nı bi****len****ler Chi****ri o****la****rak bilinen ye****me****ği ter****cih e****di****yor****lar. Bu ye****mek ze****hir****li ka****ra****ci****ğer, de****ri ve ba****ğır****sak bu****lu****nan bir ten****ce****re****den çı****ka****rıl****mış piş****miş et****ten o****lu****şu****yor. Chi****ri'yi se****ven****ler ken****di****le****ri****ni bu ne****den****le yüzden faz****la ö****lüm olayının a****ra****sı****nda yer alma teh****li****ke****si****ne a****tılı****yor****lar.

Japonların milli serveti, Zombi yapıcı mı?

Ja****pon****lar 4 çe****şit kir****pi ba****lı****ğın****dan hoş****la****nı****yorlar ve bun****lar i****çin çok yük****sek mik****tar****lar ö****de****me****ye ra****zı****lar. Hep****si de Fugu tü****rün****den ve hep****si****nin çok ze****hir****li ol****du****ğu da bi****li****ni****yor. Ne****den her****han****gi bi****ri böy****le bir ya****ra****tık****la Rus Ru****le****ti oy****na****ma****ya kalk****sın? Bu****nun ce****va****bı ga****yet ba****sit, Fu****gu ye****mek ve es****rar ka****rı****şı****mı o****lan mad****de****ler****den bi****risidir. Fu****gu ye****mek Ja****pon****lar i****çin en yük****sek es****te****tik deneydir, Fu****gu ah****çı****sı****nın en ö****nem****li gö****re****vi ze****hi****ri yok et****mek de****ğil sa****de****ce o****nu a****zalt****mak****tır. Bu****nu öy****le bir de****re****ce****ye ge****ti****rir ki, müş****te****ri daha son****ra****ki ne****şe****li fi****zik****sel et****ki****yi ya****şa****ya****bi****lsin. Bu et****ki****ler di****lin ve du****dak****la****rın sı****zı i****le u****yuş****ma****sı, bir hoş ı****sı his****si, de****ri****nin kı****zar****ma****sı yani ge****nel****de bir o****fo****ri du****ru****mu****dur. Bu etki yüzün****den ba****zı ki****şi****ler durma sı****nı****rı****nı bil****mi****yor****lar. Ka****nun ta****ra****fın****dan ta****ma****miy****le ya****sak****lan****mış ol****ma****sı****na rağ****men be****lir****li ah****çı****lar heves****li müş****te****ri****le****ri i****çin bu ze****hir****li ka****ra****ci****ğer****den ye****mek ha****zır****lı****yor****lar. Or****gan kay****na****tıl****dık****tan son****ra e****zi****li****yor ve on****dan son****ra yi****ne kay****na****tı****lı****yor, kay****na****ma ze****hi****rin ço****ğu gi****de****ne ka****dar de****vam et****ti****ri****li****yor. Ne ya****zık ki ah****çı****la****rın bazıları ken****di ye****mek****le****ri****ne kur****ban gi****di****yor****lar. Böy****le bir ye****mek 1975 yı****lın****da Mit****su****go****ra Ban****do VI****I****I'in ö****lü****mü****ne neden ol****muş****tu. Ban****do Ka****bu****ki ar****tis****tle****rin****den bi****risiy****di ve Ja****pon hü****kü****me****ti ta****ra****fın****dan mil****li ser****vet o****la****rak de****ğer****len****di****ri****li****yor****du. Bütün bu ye****me****ği yi****yen****ler gi****bi o da teh****li****ke****li ya****şa****yan****lar****dan bi****riy****di. Ye****mek o****la****rak çok meş****hur ol****du****ğu i****çin ve yük****sek sa****yı****da ka****za****lar ve ze****hir****len****me****ler mey****da****na gel****di****ği i****çin fu****gu ba****lı****ğı ye****te****rin****ce tıb****bi ve bi****o****tıb****bi yayında yer almıştır. Bu literatürü a****raş****tı****rır****ken he****men Nar****cis****se'nin semp****tom****la****rı ve zom****bi fe****no****men****le****ri a****ra****sın****da pa****ra****lel****likler gör****ülüyor.

Bilinçli ölüme doğru atılan adım;

B. W. Hals****te****ad ta****ra****fın****dan ya****zıl****mış; o****lan Po****i****so****no****us and Ve****no****mo****us Ma****ri****ne A****ni****mals of the World - Dçnyadaki zehirli deniz yaratıkları” ad****lı ki****tap****ta tet****ro****do****to****xin'in et****ki****le****ri hak****kın****da****ki a****çık****la****ma şudur; Semp****tom****lar şek****len ve baş****lan****gı****ç olarak ki****şi****ye ve a****lı****nan ze****hir mik****ta****rı****na bağlı ol****arak de****ği****şe****bi****li****yor****lar. Kı****rık****lık, sol****gun****luk, baş dön****me****si, du****dak****la****rın ve di****lin u****yuş****ma****sı ve ko****or****di****nas****yon bo****zuk****lu****ğu ar****tı****yor. Bu u****yuşma****yı in****san****lar iğ****ne bat****ma****sı gi****bi bir duy****gu o****la****rak ta****rif e****di****yor****lar, par****mak ve a****yak uç****la****rı****nda başlıyor ve on****dan son****ra ge****nel bir u****yu****şuk****lu****k or****ta****ya çıkıyor. Ba****zı o****lay****lar****da bu his bütün vücu****du kap****sıyor. İn****san****lar böy****le du****rum****lar****da yü****zü****yor****muş gi****bi bir his****se ka****pı****lı****yor****lar, er****ken be****lir****ti****ler faz****la tü****kü****rük üret****mek, çok ter****le****mek, a****şı****rı de****re****ce****de hal****siz****lik, baş ağrı****sı, vü****cut ı****sı****sı****nın nor****ma****lin****den dü****şük ol****ma****sı, yük****sel****miş kan ba****sın****cı ve hız****lı a****ma za****yıf a****tan bir na****bız****dır. Ba****zen de, or****ta****ya mi****de ve ba****ğır****sak has****ta****lık****la****rı çı****kıyor tabii mi****de bu****lan****tı****sı, kusma, is****hal ve mide ağrı****la****rıyla beraber. Göz****be****bek****le****ri baş****ta da****ra****lı****yor a****ma son****la****ra doğru ge****niş****li****yor. Ra****hat****sız****lık i****ler****le****dik****çe göz****ler sa****bit****le****şi****yor ve göz****be****bek****le****ri i****le say****dam ta****ba****ka****nın ref****leks****le****ri kayboluyor. Uyuşukluğun ilerlemesinden sonra nefes darlığı başlıyor, dudaklar, eller, ayaklar ve vücut morarıyor. Kas seğirmesi gittikce kötüleşiyor ve çok ağır bir felçle sonuçlanıyor. Felç ilk olarak boğaz ile gırtlakta başlıyor ve Aphagia'ya yol açıyor (Konuşma kabiliyetini kaybetmek). Kurbanın kasları uyuşuyor ve hareket edemiyor, son yaklaşırken gözler parlamaya başlıyor. Bazen komaya benzeyen bir duruma düşüyor ama genelde ayık kalıyor ve zihinsel güçler ölüm anına kadar çalışıyor.

Tabut çivilenirken ayağa kalktı...

Zombification ile tetrotoxination'ın arasında sadece kişisel semptonlar birbirine benzemiyor. Japon edebiyatında bu yaşayarak ölme” hakkında çok yazı bulunabilir. Japonyalı bir seyyar satıcı bir kaç arkadaşı ile birlikte chiri yedikten sonra kirpi balığı zehirlenmesinin klasik semptomlarını gösterdi. Hekimler sonunda pes ederek, adamın ölmüş olduğuna kanaat getirdiler. Ama hasta iyileşmiş ve zehirli yemeği yedikten 14 saat sonra hastaneden çıkmıştı. Koreli madenci ve oğlu Sphoeroides cinsinin yumurtalarını yemişler ve bir saat içersinde hastaneye kaldırılmışlardı. Baba ölümüne kadar tamamıyla kendindeydi. Oğlu iki saat boyunca hareket edemedi ama ondan sonra doğal yollardan iyileşti. Bu iki olay kirpi balık zehirlenmesini en ürkütücü yanlarını gösteriyor. Tetrodotoksin insanın uyuşukluğa sokuyor ve hareket edemiyorsunuz. Yaşam ile ölüm arasındaki bu sınır kesin değildir. Bunu deneyimli hekimler bile tam olarak ayırt edemiyorlar, Zombi araştırmasında bunun ne kadar önem taşıdığını belirtmek gereksiz. Bir şey kesin ve net olarak ortadadır; Tetrodotoksin insanı öyle bir duruma sokabiliyor ki canlı canlı gömülmek mümkün oluyor. Gerçekten de Japonya'da böyle bir olay meydana geldi. Fugu yedikten sonra ölmüş olan bir adam yedi gün sonra morgta kendine geldi. Başka bir Japon, yine Fugu yedikten sonra zehirlendi ve öldü ama tabutunun kapağı çivilenirken kendine geldi. Sonuç olağanüstüdür; Zombie fenomeninin temelinde folklorik ilaçların yani zehirlerin bulunduğu anlaşılıyor, adı geçen toksinler farmakolojik yeterlilikle ölüm görünümünü sağlayabiliyorlar. Clairvius Narcisse´ın gösterdiği tüm belirtiler tetrodotoksin zehirlenmesiyle denkti; eğer bunlar bilinmiyorsa Narcisse elbette ki korkutucu bir Zombie´ydi. Tüm göstergeler tüm olaylar sırasında, Narcisse´in bilincinin yerinde olduğu doğrultusundadır ve işte asıl korkutucu hatta dehşet verici olan da budur.

Laboratuardaki Zombie fare ve maymunlar;

Gelecek adım ileriye doğru; şimdilerde Zombie tozu laboratuarlarda hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde kullanılıyor. Davis, Nathan Kline ile birlikte bir ekip oluşturduktan bir hafta sonra bazı sonuçlara ulaştı; Bir farenin ağırlığının her 100 gramına karşın 5 mg toz kullanıldı, 30 dakika sonra fare tam anlamıyla bir hipotermia durumuna geçti yani ölü gibiydi, sonraki üç ila altı saat arasında gözlerinde kornea refleksi, acıya ve sese duyarlılık çok yetersiz veya zayıftı; altı ila dokuz saat içersinde ise, kesin komaya girdi ve artık her tür dış uyarıya cevap vermiyordu. EEG cihazı, merkezi sinir sisteminin çalışır durumda olduğunu gösteriyordu ama kalp hareketsizdi, başka hiçbir fiziksel bozukluk veya hasar görülmedi. Aynı deney, bir resus maymunu üzerinde de yapıldı ve aynı sonuçlara ulaşıldı. Bu ilk sonuçlar Davis´i memnun etmişti çünkü deneyler iddiaların doğru olduğunu kanıtlıyordu. Marcel Pierre´in tozu, farmakolojik aktif bileşimler içeriyor ve çok hızlı olarak kurbanın tüm metabolizmasını ölüm düzeyinde yavaşlatıyordu.

Davis henüz tatmin olmuş değil;

Davis bu sonuçlara ulaşmadan evvel, Zombi düşüncesini bir fikir olarak kabulleniyordu; Haiti´ye gitmeden önce kuşkuluydu, Haiti ve Haitililer hakkında hemen hiç bilgisi veya deneyimi yoktu, bu büyüleyici ülkenin ruhsal ritmi kesin ve etkileyiciydi ama Davis böylesine bir sürprizle karşılaşma beklentisinde değildi, üstelik Zombi gizemini çözümlemek gibi bir misyonu da edinmemişti ve hiç niyeti de yoktu, Zombie´lere inanmıyor ve duyduklarının yapılabileceğini kabul etmiyordu ama sonuç artık ortadaydı ve Davis şimdi kendisini ön yargılı olmakla suçluyordu. Zehirin formülüyle, literatürde yer alan olaylar Narcisse olayıyla kesin ilişkili görünüyorlar ama elde edilen ilk laboratuar sonuçları çok şeyi değiştirebilir ya da geliştirebilir elbette ki çok farklı sonuçlara doğru. Davis kendisini daima duyduğu ama hiç inanmadığı bir hayaletle aniden yüzyüze gelmiş gibi hissettiğini söylüyor ve son durumu özetliyor; "Bir şey eksik olduğu duygusuna kapılıyorum; tüm formül ölü gibi görünmenin oluşmasına neden oluyor; aynı olay Japonlar´da böyle fakat oradaki tek neden Fugu zehiri ama onlar Zombie olmuyorlar, sadece bir zehirlenme olayının kurbanı oluyorlar. Bir psikoaktif ilaç, tamamiyle kararsız bir potansiyel oluşturur; farmakologlar bir koşulu teşvik ederler yani ilaç bir amaca yönlendirilir fakat burada yöresel kültür veya psikolojik etkenler ve beklentiler göreceli olarak geçerlidir. Bireysel bir beklenti ya da inanç, istenen sonucu çevresel koşullara bağımlı olarak oluşturur aynen büyü olayındaki gibi yani fiziksel sonuçları veya bu olaydaki gibi sosyal sonuçları oluşturur, ki orada da ilaç alınmıştır. Örneğin Oregon´un kuzeybatısındaki ormanlarda halusinasyonlara neden olara bir çok doğal mantar türü belirlenmiştir. Birisi ormana gidip kasıtlı olarak mantarları midesine indirir ama bu kişinin niyeti bellidir genelde deneyimlidir yani alıştığı mest edici hoş bir sarhoşluğu aramaktadır, uyuşturucu alışkanlığı olanlarda olduğu gibi. Buna karşın dikkatsiz biri ormana gidip normal mantarları toplarken bilmeden böyle bir mantarı da toplayıp yiyebilir ama yer yemez soluğu hemen hastanede alır, mantar yine aynı mantardır ve değişmemiştir fakat iki insanda farklı sonuçlar oluşturmuştur. İşte anlatmak istediğim budur." Ama Zombie zehirinin sarhoş edici veya keyif verici olmadığı biliniyor ama mantar örneğindeki gibi potansiyeli belirsiz fakar var. Japon kurbanlar, bilinçlerini yitirmemiş ama kıpırdayamadan yatarlarken ailelerinin yas dualarını duyuyorlardı fakat onlar için o halde bile olanlar normaldi çünkü onlarca bu olay ölümün sosyal buyutundan başka bir şey değildi. Kuşkusuz ki, Haiti´nin projektif düşsel ve hayali kültür peyzajında, Narcisse beklentilerini, umut ve korkularını kendisiyle beraber önce mezara sonra da mezarın dışına taşıdı; şu veya bu şekilde; kısacası sonuç buydu. Zombie kültürünü daha iyi anlamak isteniyorsa muhakkak Voodoo alanına da girmek gerekiyor ama bu bir başka yazının konusu olabilir. Artık zaman lazım, acaba Davis ve ekibi, Zombie tozu deneyleriyle nereye ulaşacaklar? Kimbilir belki de, sonunda gezegenler arası yolculuğa Zombie astronotlar çıkacaklar.
alıntı
 

Baranov

Kayıtlı Üye
Katılım
25 May 2009
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
10 numara yazı tasarımı :) word de denemek lazım ;) abi bi paylasım yaparken bizi de düşünün ilk okulda sandım kendimi hecelemeye yeni başlamış gibi :) 15 dk dır okuyorum toplasan 50 cümle okuyamamışımdır... :smash:
 

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
267
İmla kurallarına uygun şekilde yazarsak daha güzel olur..
 

prensesaleyna24

Banlı Kullanıcı
Katılım
13 Mar 2014
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Konum
izmir
İş
7.sınıf öğrencisiyim
Logii elit üye haklı ben de okuyamadım saatler ister daha 3 satır anca okudum lütfen '' ***'' kullandığınız yerleri düzenleyebilir misiniz ?
 

Whısper

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ara 2008
Mesajlar
152
Tepkime puanı
9
Kesinlikle katılıyorum. kelimelerin harf aralarındaki yıldız ları hiç anlamış değilim neden varlar ?
 

Similar Threads

Üst