lviv angeles
Kayıtlı Üye
MEA CULPA =HATA BENDE
-SORUMLULUK VE GÜÇ-
Diyebilirsiniz ki bu ikisinin birbiriyle ilgisi nedir?
Şöyle açıklayayım elimden geldiğince..
Kendi hayatımızda -her ne oluyorsa olsun- sorumluluğu üzerimize alabildiğimiz ölçüde, değişim ve gelişime yönelik gücümüz artacaktır. Aksine, her başımıza gelenden birilerini ya da bir takım olayları sorumlu tutarsak “kurban” olmaktan öteye geçemedigimiz gibi, dış faktörleri değiştiremeyeceğimiz için de iyileşme ihtimali neredeyse imkansız gibidir. Bütün kontrolü elimizden çıkarıp karşıya teslim etmiş oluruz, gönüllü bir şekilde hem de..
Belki zor olan kendi üzerimize alma kısmıdır, evet; fakat ikinci adım çok daha kolay olacaktır emin olun. Madem ki kendimiz sorumluyuz, değiştirebilecek olan da bizizdir o zaman. Ne kadar muhtesem!
Önümüzün aydınlık olduğunu ve hayatta hicbirşeye “mahkum” olmadığımızı görmek..Heyhat! Ne özgürlük… Hataları görüp kabullenip kendimizi suçlamadan, hiçbirşeyin olduğu gibi kalmak zorunda olmadığını ve istediğimiz takdirde değiştirme gücüne sahip oldugumuzu farketmek..
Diğer durumda, dış faktörleri sorumlu tuttuğumuzda yani, belki kolaydır bunu yapmak ilk bakışta. “Bana böyle dedi/böyle yaptı o yüzden ilişkimiz bitti” veya “İlgilenmediler oysa ki elimdeki kitap cok iyiydi! Hep onların suçu.”, vs vs..Çoğaltın çoğaltabileceğiniz kadar..Altta yatan mesaj hep “ben sorumlu değilim”dir burada. Fakat ne yazık ki; bu durumları değiştirmek ve iyileştirmek imkansıza yakındır.
Bir kuyuda ışıksız kalmak gibi birsey..Bekle de birisi gelsin fener tutsun bizi çıkarsın hadi o kuyudan. Peki ya gelmezse ? İşte o zaman yandık, bir ömür birilerinin ya da birşeylerin kurbanı olarak yaşamayı seçtik demektir. Kimse kurtaramaz artık bundan sonra bizi..O kuyudan çıksak bile, düşecek başka kuyular bizi beklemektedir kaçınılmaz olarak..
İnce nokta şudur ki, sorumluluk alma eylemini kendinizi suçlamadan yapabilmekte bütün mesele..Diyelim ki bir hata yaptınız, kendinizce tabii. “Tamam olabilir, ben de bir insanım ve hata payım var herkesin olduğu gibi. Bundan sonra tekrarlamamaya çalışacağım.” İşte bu tam bir sorumluluk alma hali..Kendi içinde kabullenme, aksiyon ve en önemlisi güc barındırıyor. Olanları değiştirebilme ve iyileştirebilme gücü..
Bir de kendini suçlamaya bakalım; “Benim yüzümden oldu, gene batırdım. Zaten şu hayatta neyi becerdim ki!”…. Bu ise acımasız ve içsel yaralara neden olabilecek, enerjiyi aşağı çekecek bir “suçlama!”.. Kesinlikle sorumluluk alma değil. Güçsüz, pasif, depresif bir hal. Sonuç, elde var sıfır!
Yukarıda da bahsettiğim gibi sorumluluk alma, kabullenme ve aksiyon içeriyor. Enerji hala yüksek kalıyor, değiştirmek icin çaba gösterme istekliliği orada duruyor. Hiçbir zaman geri çekilme veya pes etme yok. Güç tamamen sizin elinizde işte o zaman. Yorumsuz ve yargısız kabullenme ilk adım, sonrası ise düzeltmek için neler yapılabileceği..Sonuç, artık herşey mümkün!
Tıpkı Mea Culpa Felsefesi’nin de dediği gibi;başınıza gelmiş ve gelecek herşeyin tek sorumlusunun kendiniz olduğu gerçeğiyle barışmayı reddettiğiniz her gün tedavi süreciniz gecikecek, ‘yeni bir eski geçmiş’ için her seferinde bir adım attığınızla kalacaksınız. Gerçek,düş artı zamandır.İnanmak için görmeyi beklemeyin.İnanın ki,görebilin.Dünyadaki en büyük ekonomik gerçek ‘mutluluk’tur.Ekonominin tanımı mutluluktan başka hiçbirşey değildir.Herzaman iyi bir ekonomist olun.Düşleyin.Düş var olan en gerçek şeydir..
Unutmayın, güç sizde!
ALINTI
Konu ile ilgili tavsiye kitap:TANRILAR OKULU/ Stefano D'anna
-SORUMLULUK VE GÜÇ-
Diyebilirsiniz ki bu ikisinin birbiriyle ilgisi nedir?
Şöyle açıklayayım elimden geldiğince..
Kendi hayatımızda -her ne oluyorsa olsun- sorumluluğu üzerimize alabildiğimiz ölçüde, değişim ve gelişime yönelik gücümüz artacaktır. Aksine, her başımıza gelenden birilerini ya da bir takım olayları sorumlu tutarsak “kurban” olmaktan öteye geçemedigimiz gibi, dış faktörleri değiştiremeyeceğimiz için de iyileşme ihtimali neredeyse imkansız gibidir. Bütün kontrolü elimizden çıkarıp karşıya teslim etmiş oluruz, gönüllü bir şekilde hem de..
Belki zor olan kendi üzerimize alma kısmıdır, evet; fakat ikinci adım çok daha kolay olacaktır emin olun. Madem ki kendimiz sorumluyuz, değiştirebilecek olan da bizizdir o zaman. Ne kadar muhtesem!
Önümüzün aydınlık olduğunu ve hayatta hicbirşeye “mahkum” olmadığımızı görmek..Heyhat! Ne özgürlük… Hataları görüp kabullenip kendimizi suçlamadan, hiçbirşeyin olduğu gibi kalmak zorunda olmadığını ve istediğimiz takdirde değiştirme gücüne sahip oldugumuzu farketmek..
Diğer durumda, dış faktörleri sorumlu tuttuğumuzda yani, belki kolaydır bunu yapmak ilk bakışta. “Bana böyle dedi/böyle yaptı o yüzden ilişkimiz bitti” veya “İlgilenmediler oysa ki elimdeki kitap cok iyiydi! Hep onların suçu.”, vs vs..Çoğaltın çoğaltabileceğiniz kadar..Altta yatan mesaj hep “ben sorumlu değilim”dir burada. Fakat ne yazık ki; bu durumları değiştirmek ve iyileştirmek imkansıza yakındır.
Bir kuyuda ışıksız kalmak gibi birsey..Bekle de birisi gelsin fener tutsun bizi çıkarsın hadi o kuyudan. Peki ya gelmezse ? İşte o zaman yandık, bir ömür birilerinin ya da birşeylerin kurbanı olarak yaşamayı seçtik demektir. Kimse kurtaramaz artık bundan sonra bizi..O kuyudan çıksak bile, düşecek başka kuyular bizi beklemektedir kaçınılmaz olarak..
İnce nokta şudur ki, sorumluluk alma eylemini kendinizi suçlamadan yapabilmekte bütün mesele..Diyelim ki bir hata yaptınız, kendinizce tabii. “Tamam olabilir, ben de bir insanım ve hata payım var herkesin olduğu gibi. Bundan sonra tekrarlamamaya çalışacağım.” İşte bu tam bir sorumluluk alma hali..Kendi içinde kabullenme, aksiyon ve en önemlisi güc barındırıyor. Olanları değiştirebilme ve iyileştirebilme gücü..
Bir de kendini suçlamaya bakalım; “Benim yüzümden oldu, gene batırdım. Zaten şu hayatta neyi becerdim ki!”…. Bu ise acımasız ve içsel yaralara neden olabilecek, enerjiyi aşağı çekecek bir “suçlama!”.. Kesinlikle sorumluluk alma değil. Güçsüz, pasif, depresif bir hal. Sonuç, elde var sıfır!
Yukarıda da bahsettiğim gibi sorumluluk alma, kabullenme ve aksiyon içeriyor. Enerji hala yüksek kalıyor, değiştirmek icin çaba gösterme istekliliği orada duruyor. Hiçbir zaman geri çekilme veya pes etme yok. Güç tamamen sizin elinizde işte o zaman. Yorumsuz ve yargısız kabullenme ilk adım, sonrası ise düzeltmek için neler yapılabileceği..Sonuç, artık herşey mümkün!
Tıpkı Mea Culpa Felsefesi’nin de dediği gibi;başınıza gelmiş ve gelecek herşeyin tek sorumlusunun kendiniz olduğu gerçeğiyle barışmayı reddettiğiniz her gün tedavi süreciniz gecikecek, ‘yeni bir eski geçmiş’ için her seferinde bir adım attığınızla kalacaksınız. Gerçek,düş artı zamandır.İnanmak için görmeyi beklemeyin.İnanın ki,görebilin.Dünyadaki en büyük ekonomik gerçek ‘mutluluk’tur.Ekonominin tanımı mutluluktan başka hiçbirşey değildir.Herzaman iyi bir ekonomist olun.Düşleyin.Düş var olan en gerçek şeydir..
Unutmayın, güç sizde!
ALINTI
Konu ile ilgili tavsiye kitap:TANRILAR OKULU/ Stefano D'anna