Levitasyon Nedir

Nazarlik

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Ocak 2012
Mesajlar
254
Tepkime puanı
17
İnsan doğduğunda çevresini tanımaya başladığı zaman bir takım tecrübeleride görerek öğrenir. Etrafında her canlının kısmen aynı ve farklı organlara sahip olduğunu ve benzer organların görevlerinin aynı olduğunu gözlemler. Yani bir sineğin ve kuşun ortak özelliklerinden biri de kanatlarının olmasıdır. ve ikiside uçabilir. Bir köpek veya kedi ise uçamaz. Çünkü onların kanatları yoktur. İnsan bu gözlemler altında gelişimini tamamladığı için kendisini kanadı olamayan bir canlı sınıfına kor ve uçamamayı bu andan itibaren bilinç altına kabul ettirir. Fakat insan yaratılmışların en farklısı olduğunu bilmelidir!


Peki nedir Levitasyon? Levitasyon insanın kendi öz enerjisini kullanarak -ki bu enerjiye düşünce gücü, ruh gücü, psişik enerji gibi isimler takılır- yer çekimine karşı koyması olayıdır. Yani bir insan isterse hem uçabilir hemde başka nesneleri uçurabilir. Eğer biz de küçükken annemizin, babamızın ve ya başka ebeveynlerimizin bu yeteneği kullandığını göreseydik muhtemelen beynimiz farklı şekilde şartlanacağı için, bu işe çok küçükken başlamanın etkisiylede bu gün rahat bir şekilde uçuyor olabilecektik. Bu saatten sonra uçmak mümkün müdür? Vallahi mümkündür fakat bu, beyninizi o şartlandırmadan ne kadar kurtarabileceğinize ve bu yetneğinizi ne kadar geliştrebileceğinize kalmış bir olaydır sadece. Kendinizi uçuramasanız bile en azından hafif nesneleri uçurma şansınız daha büyük olacaktır. Bu işe başlamak istiyorsanız şu iki şeye kusursuz biçimde sahip olmanız gerekmektedir. Birincisi inanç ve ikincisi ise sabırdır. Kimse ilk denemelerinden iyi sonuç alamayabilir. Ama süreklilik bu konu üzerinde farklı aşamaların nasıl kat edileceğini size gösterecektir. İşte bu süreklilikte sizin sabrınıza kalmıştır. Bilinç altınızda saf uçma isteği olmalıdır. Bu yeteneği başkalarına gösteriş olsun diye kazanma düşüncesi, sizin yetneklerinizi yok eden egonuzu besler ve bu yetenekler su yüzüne ya hiç çıkamaz ya da çok az bir miktarda çıkar.


Not: Her üstün yetneği olan insanı keramet sahibi sanmayın. Çünkü gerçek keramet sahipleri Ledün ilmine sahiptirler ve bu ilmin ilk derecesi bile insanın beşeri çalışmalarla elde edebileceği bir şey değildir. Geçmişten bu yana buna benzer bir çok insan yaşamış ve ÖLMÜŞTÜR. Bu tip insanların hiç biri peygamber ve ya Tanrı değildir, olamamışlardır. Yetenekleri ne olursa olsun hepsi birer beşerdir ve ölümlüdür.



alinti....
 

Nazarlik

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Ocak 2012
Mesajlar
254
Tepkime puanı
17
Kadim medeniyetler o zamandan beri bilim için kayıp olan bilgiye sahip miydiler? Kadim Mısırlılar piramitleri inşa etmelerine yardım eden – bugün unutulmuş – şaşırtıcı teknolojilere sahipler miydi?

Stonehenge’den Piramitler’e kadar kadim medeniyetlere ait birçok kalıntı gösteriyor ki anıtları için devasa taşlar kullanmışlar. Basit bir soru, niçin? Aynı yapılar daha kolay taşınan, bugün tuğlaları gibi küçük birimlerle daha kolay inşa edilemez miydi?

Yoksa kadimler bazıları tonlarca ağırlığında olan bu taşları kaldırma ve hareket ettirmek için bir yöntem mi biliyorlardı, onlar için iki kiloluk bir tuğlayı kaldırmak kadar kolay mıydı bu iş? Bazı araştırmanların ileri sürdüğüne göre kadimler levitasyon sanatında ustaydılar, sonikler veya bazı başka bilinmeyen yöntemler kullanarak yerçekimini alt edip dev kütleleri kolaylıkla hareket ettirebiliyorlar mıydı?

Ekli dosyayı görüntüle 2461

Mısır Piramitleri

Mısır piramitlerinin nasıl inşa edildikleri tam bin yıldır süren bir tartışmanın konusunu oluşturuyor. Gerçek şu ki hiç kimse gerçekten nasıl inşa edildiklerini bilmiyor. Bilim adamlarının günümüzdeki tahminine göre Büyük Piramit’i ipler, rampalar, tekerler, kaba kuvvet kullanarak inşa etmek için 4,000 ila 5,000 insan ve 20 yıllık çalışma gerekiyor.

Kuşkusuz gerçekten böyle de olmuş olabilir. Fakat 10. asra ait Arapların Herodot’u denen Arap tarihçisi Abul Hasan Ali Al Mesudi’nin kitabında çok ilginç bir pasaj bulunmaktadır. Al Mesudi, Mısır’da yerleşmeden önce kendi vaktinin bilinen dünyasının büyük bir kısmını gezmiş ve 30 ciltlik bir dünya tarihi kitabı yazmıştır. Mısır piramitlerinin büyüklüğü karşısında şaşırmış ve büyük taş blokların nasıl taşındığına dair yazmıştır. İlk olarak taşınacak taşın altına bir “majikal papirüs’ konurdu. Sonra taşa bir metalle vurulur ve taşın, iki tarafı demir çitlerle çevrili taş bir yol boyunca ilerlemesi sağlanırdı. Al Mesudi’ye göre taş yaklaşık 50 metre kadar yol aldıktan sonra yere konardı. Süreç taşın inşaatçıların istediği yere taşınmasına kadar devam ederdi.

Al Mesudi’nin bunları yazdığı sırada piramitlerin hali hazırda binlerce yıllık olduğunu düşünürsek, bu bilgiyi nereden aldığını merak ederiz. Acaba bu Mısır’da kuşaktan kuşağa aktarılan sözel bir tarih miydi? Hikayenin tuhaf ayrıntıları bu olasılığı akla getiriyor. Yoksa bu hikaye, devasa eserlerin karşısında bizim kadar büyülenen ve bu dev yapıları inşa etmek için majikal güçler gerektiğine inanan yetenekli bir öykücünün uydurması mı?

Diyelim ki hikaye doğru, ne türden levitasyon güçleri işin içindeydi? Taşa vurmak bu türden bir sonik levitasyonla sonuçlanan titreşimleri mi yaratmıştı? Yoksa taşların ve demirlerin yerleşimi bir manyetik levitasyon için miydi? Hangisi doğru olursa olsun, iki senaryo da bugün bizim için imkansız.

Diğer Şaşırtıcı Megalitler

Mısır piramitleri dev taş bloklar içeren tek kadim anıtlar değiller. Tam tersine. Dünyanın çeşitli yerlerindeki büyük tapınaklar ve eserler inanılmaz boyutlarda taş bileşenler içeriyorlar, ama bunların inşaatı hakkında çok az şey biliniyor.


Ekli dosyayı görüntüle 2462

Jüpiter Tapınağı: Lübnan Baalbek’teki bu tapınak beşeri bir yapıda kullanılmış en büyük taş blokları içeriyor. Her bloğun tahmini ağırlığı 1,000 ton. Bugün var olan süper vinçlerden hiçbiri bu taşları kaldıramaz! Fakat bu taşlar öyle kusursuz bir şekilde yerleştirilmişlerdir ki aralarına bir iğne bile sokamazsınız. Yakınlarda Hajar el Hibla (Hamile kadın) diye bilenen daha da büyük bir taş bile var. Bu taş ocakta terk edilmiş ve kullanılmamıştır. Fakat bu dikdörtgen taş blok bugüne kadar insan eliyle yapılmış en büyük taş olarak 1,2000 ton tutmaktadır. Bu kayayı yerinden kıpırdatmak için 16,000 insana ihtiyaç vardır, bu ağırlık yirminci asrın makine ve teknolojilerinin alt edemeyeceği bir ağırlık.
Bolivya’da yerden 4 metre yüksekteki Tiahuanaco platosunda Puerta del Sol (Güneş Kapısı) denen etkileyici bir anıt dikilmektedir. İnceden inceye oyulmuş olan bu kapı 10 ton ağırlığındadır ve buraya nasıl geldiği tam bir bilmecedir.
Bazen ‘Pasifik’in Machu Pichu’su’ denilen Nan Madol, Mikronezya Federal Devletleri’nin başşehri Pohnpei adasındaki kalıntıların ismidir. İ.Ö. 200 yıllarında inşa edilen bu kayıp şehir 6 metre uzunluğunda yarım metre çapında üst üste yığılmış taş kütüklerle yapılmıştır. Duvarların yüksekliği 12 metreyi bulurken, kalınlığı 6 metre kadardır. Bu taşların nasıl taşınıp yukarı nasıl kaldırıldıkları bir bilmece.
Bu çok farklı kadim kültürlerin dev taş blokları canlarının istediği gibi hareket ettirmelerini sağlayan sır neydi? Son sınırında bir deha, devasa miktarlarda köle kas gücü mü? Yoksa başka, daha gizemli bir yol mı vardı? Bu kültürlerin söz konusu eserlerin nasıl inşa edildiğine dair bir kayıt bırakmaması da başka bir mesele. Ne var ki neredeyse bu taşların olduğu bütün kültürlerde taşların akustik yollarla taşındığına dair efsaneler var. Ya büyücülerin şarkıları, ya da majikal bir demir çubuk bu sesi üretiyor, bazen de bu ses çanlarla, lirlerle, ıslıklarla, gonklarla yapılıyor.


Teozofist A.P. Sinnett, Büyük piramidin yapımıyla ilgili şunları söylüyordu:

“ Keops Piramidinin yapımında kullanılan taşların manipülasyonu, ancak ve ancak , daha sonraları insanların yitirdikleri belirli bir doğa bilgisinin bu işte kullanılmış olmasıyla açıklanabilir. Doğanın gizemiyle ilgili o bilginin Veli bekçileri , ağır cisimlerin fiili ağırlığını istedikleri gibi değiştirebilecek şekilde maddenin çekimini kontrol edebilirler ve daima da edebilmişlerdir."
Piramitlerin yapımını yöneten üstatlar , kullanılan taşları kısmen levite etmek şekliyle bu işlemi kolaylaştırmışlardı. Majik asalar... Üstatlara eski çağlarda , doğanın kudretini açığa çıkaran anahtarlar teslim edilirdi. Gizli kelimeler ve vibrasyonel motor... Dalga boyları ve dev granit blokların levitasyonu.”


alinti...
 

Nazarlik

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Ocak 2012
Mesajlar
254
Tepkime puanı
17

Görsel çalışma:

1-Vücudunuzu enerjiyle doldurun
2-Sonra hayali bedeninizin önünüzde durduğunu düşleyin
3-Enerjimizin bu hayali bedeni besleyip, desteklediğini onunla karıştığını hayal edin
4-Şimdi bu hayali bedeninizin yerden yükseldiğine odaklanın.
5-Hayali bedeniniz zihninizde yerden yükseldiğinde, onu bir dakika havada tutun.
6-Şimdi bedeninizi tekrar yere indirmeye odaklanın.
7-Dörtten altıya kadar olan çalışmaları yerinizden kıpırmadan birkaç sefer tekrarlayın.Daha sonra gözlerinizi açın.

Orman tekniği ile görsel çalışma:

1-Rahatlayın
2-Şimdi gözlerinizi kapatın ve çeşit çeşit bitkilerle dolu harika bir ormanın içinde olduğunuzu hayal edin.
3-Şimdi bu ormanda yürümeye başlayın.
4-Kısa bir süre sonra bir açıklığa geleceksiniz.Açıklığa doğru ilerleyin.
5-Şimdi enerjinizin hayalinizdeki sizle birlikte aktığını onu desteklediği, onunla bir olduğunu düşleyin
6-Şimdi hayalizdeki sizin havaya yükeldiğini, ağaçların tepelerine ulaştığını ve bir süre orada süzüldüğünü düşleyin.
7-Yanınızdaki ağaçın tepesinden bir yaprak koparın ve yere inmek için odaklanın.
8-Ağaçtan aldığınız yaprağı yere koyun ve 5. çalışmadaki gibi enerjinizi onunla birleştirin.
9-Şimdi yaprağı dokunmadan bel hızasına kadar kaldırın ve bir süre orada tutun
10-Yaprağı yeniden yere indirin.
11-Eğer ormanda kalıp çalışmaya devam etmek istiyorsanız yapabilirsiniz.Çıkmak isterseniz sadece gözlerinizi açın.

Küçük objelerle çalışma:

1-Vücudunuzu enerjiyle doldurun
2-Önünüze bir taş yerleştirin.
3-Gözlerinizle taşı ezberleyin ona odaklanın
4-Gözlerinizi kapatın ve önünüzde duran taşı hayal edin.
5-Şimdi enerjinizin taşla birlikte aktığını onu desteklediği, onunla bir olduğunu düşleyin
6-Taşı ona verdiğiniz enerjiyle havaya kaldırdığınızı, düşünce gücünüzle onu uçurduğunuzu hayal edin.
7-Düşünce gücünüzle taşı sağa, sola, öne, arkaya doğru hareket ettirin.
8-Şimdi taşı tekrar düşünce gücünüzle yavaşça yere indirin.
9-Gözlerinizi yavaşça açın.

Hazırlanma, açıklamalar:

Levitasyon ile ilişkilendirilen 3 çakramız vardır.1. çarka diye de bilinen kök çakramız(cinsel organ ile anüs arasında, omurga kökünde), 4. çarka diye de bilinen kalp çakramız ve 6. çarka diye de bilinen 3.göz çakramız.Bu 3 çakradan birini seçip üzerinde çalışmaya başlayın.Astral seyahat anında yoğun çarka aktivitesi gözlenir.Astral bedene yapılan baskı ile enerji-eterik beden açılır genişler ve çevreden saf enerji çekmeye başlar.Bu enerji çakralar tarafından toplanır ve kullanıbilecek hale getirilir.Çakra aktivitesi ne kadar yüksekse deneyimlenen astral seyahat olgusu o kadar uzun süreli ve canlı olur.Çoğu insan çakraları yetersiz kaldığı için yaptığı astral deneyimleri hatırlamaz ve hiç çıkmadığını sanar.Aynen astral seyahat örneğinde olduğu gibi levitasyon olgusunda da çakra aktivitesi aranan belki de tek şarttır.Levitasyon dahil pek çok olgunun temelini oluşturur.Psikokinezi’nin hangi dalına bakılırsa bakılsın çakra aktivitesi şarttır.Yalnız pek çok teknik işin sadece imajinasyon kısmını verir.Hazırlık aşamasını vermez.Bu yüzden onlar kısa bir heyecan ve göz boyamadan başka bir şey değildir.Bazen meditasyon kısmını bir tarafa bırakıp işin sırf teknik yönünü uygulayıp da başaran insanlar çıkabilir.Bu onlara çok güzel bir hediyedir çünkü bellidir ki o insan doğuştan fiziksel bir etkide bulunabilecek kadar enerji üretebilen çakra aktivitesine sahiptir.

Böyle olması bu olguların doğuştan bir gelen bir yetenek olduğunu düşünmenize yol açmasın.Her insanın 7 tane büyük çakrası vardır.Eğer onları güçlendirirseniz kapılar açılacaktır.

Yukarıda verilen teknikleri deneyebilirsiniz.Ama siz de biliyorsunuz ki hiçbir şey olmayacaktır.Ciddi bir hazırlık evresinden geçmek şarttır.Bu hazırlık evresi enerji dengesinin sağlanması ve çakraların aktive edilmesiyle ilgilidir.Çakraların aktive edilmesi için uygun bir meditasyon bulmalısınız.

Bir meditasyon:

Rahatsız edilmeyeceğiniz ve sessiz bir yere geçin.Rahat bir koltuğa yerleşin ve gözlerinizi kapatın.Tamamen gevşeyin.Kaslarınız kasılı olmasın.Ne kadar dikkat etseniz de özellikle yüz bölgesinde kaslarınız bir miktar kasılı durabilir.Bunların üzerinden bir daha geçin ve kendinizi rahat bırakın.Bir süre kendinize zaman ayırın.Önünüzdeki karanlığa bakın.Sessizliği deneyimleyin, kendinize kulak verin.Bunu yaptıktan sonra siz de belki fark etmişsinizdir zihniniz bir türlü durmuyordur.Devamlı düşünceler, sesler gelip geçiyordur.Hatta belki içinizden bir ses bir türlü durduramadığınız bir şarkıyı tekrar edip duruyordur.Merak etmeyin durumunuz vahim değil Derin ve sakince nefes alın ve bedeninize giren ve çıkan havaya dikkatinizi verin. İçeri girdiğini ve dışarı çıktığını hissedin.Tüm dikkatinizi ciğerlerinize ve nefes alma sürecine odaklayın. Bu basit eylem yüzeysel zihninizi kaplamak için yeterlidir. Zihni istila eden düşünceleri daha başlamadan ve güç kazanıp sizi meşgul etmeden önce kararlılıkla itin.

Nefes farkındalığı yüzeysel zihni kaplar ve sizin daha derin bir seviyede düşünebilmenizi sağlar.

Dikkatinizi ayaklarınıza verin.Zihinsel ellerinizle(kendi düşünceniz, hayali eller) enerjiyi ayaklarınızdan yukarı doğru, bacaklarınızdan geçirerek kök çakraya çekin. Enerjiyi kavradığınızı ve içinizden geçirerek çektiğinizi hayal edin. Aynen ellerinizle nefes farkındalığı, renk teneffüsü ve ciğerlerinize hava ve enerji çekerken yaptığınız gibi.

Not: Bunu yaparken ellerinizin bacaklarınızın içinde ve gövdenizin ön kısmının içinde olduğunu hayal etmeye çalışın.

Enerji arttırmada destek olması için nefes farkındalığını kullanın. Nefes alışta enerjiyi içinizden geçirerek çekin ve nefes verirken enerjiyi tutun. Bunu tekrar tekrar yapın, en az birkaç dakika kök çakraya enerji çekin. Bunu yaparken bir şeyler hissedebilir veya hissedemeyebilirsiniz. Eğer hissetmeseniz dahi bu egzersizle bir miktar enerji çekmişsinizdir. Çakralar zamanla ve kullanıldıkça geliştikçe içinizden geçen enerji miktarı artacaktır.

Ayaklardan yukarı bacaklardan geçip kök merkezine gelen yol, içinizden geçen enerji için doğal bir yoldur. Bu enerji çakralarınızı uyandıracak ve bu temel enerjiyi farklı türde bir enerjiye çevirecektir. Bu dönüşüme uğramış enerji seyyal bedenlere akacak ve onlara enerji yükleyecektir. Pratik yaparak bu enerjinin tam anlamıyla vücudunuzda titreştiğini ve içinizde dalgalandığını hissedebilirsiniz.

Çakralar fiziksel olmayan merkezlerdir, bu yüzden onları canlandırmak için fiziksel olmayan bir metoda ihtiyacınız vardır. Bu, farkındalığınızı çakra bölgesine odaklamak ve zihninizi çakrayı etkilemekle sağlanır. Çakrayı canlandırmak için bölgesel bir zihinsel açılma etkisine ihtiyacınız vardır. Hayali ellerinizle yaptığınız koparıp açma hareketi bunu sağlar. Farkındalık odağınızı çakra bölgesine yoğunlaştırmak ve ellerinizle zihinsel bir açma etkisi yaratmakla çakrayı doğrudan canlandırırsınız.

Not: Çakraları canlandırmadan önce yukarıdaki gibi enerji arttırma egzersizleri yapın. Her bir çakraya enerji çekerken ellerinize yardımcı olmak amacıyla nefes farkındalığını kullanın. Aşağıdaki tüm çakra canlandırma egzersizlerinde nefes alırken enerji çekin ve nefes verirken tutun.

1. Kök çakrası: Kök çakra enerjisini arttırın. Çakrayı açmak için ellerinizi kullanın. Kök çakranıza enerji çekin. Bu ilk adımı yedi kere tekrarlayın.

2. Dalak çakrası: Enerjiyi ayaklardan, kök çakra üzerinden yukarı dalak çakrasına çekin. Dalak çakrasını açın. Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin.

3. Güneş sinirağı çakrası: Enerjiyi ayaklardan, kök ve dalak çakrası üzerinden güneş sinirağı çakrasına çekin. Güneş sinirağı çakrasını açın. Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin.

4. Kalp çakrası: Enerjiyi ayaklardan, kök, dalak ve güneş sinirağı çakrası üzerinden kalp çakrasına çekin. Kalp çakrasını açın. Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin.

5. Boğaz çakrası: Enerjiyi ayaklardan, kök, dalak, güneş sinirağı ve kalp çakrası üzerinden boğaz çakrasına çekin. Boğaz çakrasını açın. Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin.

6. Alın çakrası: Enerjiyi ayaklardan, kök, dalak, güneş sinirağı, kalp ve boğaz çakrası üzerinden alın çakrasına çekin. Alın çakrasını açın. Bunu ayaklardan başlayarak üç kere tekrar edin.

7. Taç çakrası: Önceki aşamada olduğu gibi taç çakrasına enerji çekin. Taç çakrasını açın. Bu çakra diğerlerine göre çok daha büyüktür (Başın üst kısmının tamamı, saç çizgisinin üstü). Başınızın içinde geniş ve düz bir ekmek somunu olduğunu ve onu ellerinizle ortadan iki böldüğünüzü hayal edin. Veya kafa derinizin yırtılıp açıldığını düşünebilirsiniz. Bu süreci ayaklardan başlayarak iki kere tekrar edin.

Not: Egzersiz sırasınce kaslarınızı germemek için elinizden gelenin en iyisini yapın. Yine de çakralarınızı canlandırırken kaslarla ilgili olmayan hafif bir içsel kasılma hissedebilirsiniz. Bu, canlandırmaya tepki veren çakralara bağlı bezler ve sinir hücreleridir. Bu içsel kasılma normaldir.

Kök çakrası bir asıl çakradır, aynı zamanda aktif hale getirilmesi en önemli olan çakradır. Bu çakra kundalini enerjisinin giriş kapısıdır. Bu çakra yeterli açılmadığı sürece enerji diğer çakralara akamaz. En azından çakra çalışmasının ilk aşamalarında zamanınızın ve enerjinizin çoğunu kök çakranızı canlandırmaya çalışın.

Herhangi bir enerji çalışması sonrası eğer çakralarınızı kullanmayacaksanız, projeksiyonda olduğu gibi, onları kapamanız çok önemlidir.

Bu kapatma özellikle çakralardan kuvvetli hisler alıyorsanız önemlidir. Eğer çakralarınızı normal günlük faaliyetlerinizde açık bırakırsanız enerji akıtırsınız. Bu, halsizliğe ve hatta sağlık problemlerine neden olabilir.Onları kapamak için herhangi bir aktivite hissedilmeyene kadar süreci tersine döndürmektir. Zihinsel ellerinizin çakraları kapadığını ve enerjiyi geri ittirdiğini hissedin. Ne kadar çok aktivite hissederseniz onları kapamayı öğrenmek için o kadar çok zaman harcamalısınız. Eğer bunu yaptıktan sonra hala aktivite hissediyorsanız, yemek yeme ve fiziksel egzersiz kapanmalarına yardımcı olur.



alinti....
 

Çınar

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Ağu 2011
Mesajlar
139
Tepkime puanı
9
Konum
Sakarya
"Uçacağınıza saf bir düşünceyle inanın" kısmı duyduğum bir hikayeyi anımsattı, Hindistanda yaşayan bir çocuğun kopan elinin yerine yenisi çıkmıştı. Çocuğun en keyif aldığı şey kertenkelelerle oynamaktı. Bu oyunlar sırasında kertenkelelerin kopan kuyruğunun yerine yenisinin çıktığına defalarca şahit olmuştu. Çocuğun kendi eli koptuğunda ise yerine yeni bir el çıkacağını biliyordu. Çünkü öyle görmüştü, kopan organların yerine yenisi çıkar. :) Çıkmayacağına şartlanmamıştı henüz.

(Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar yitirilen uzuvların yerine yeni organların çıkmasına engel olan bir gen (p21) buldular. Denek fareler üzerinde gözlemlediler. Bu gen baskılandığı taktirde uzuv kaybı yaşayan kişilerin vücutlarının aynı organı üretebileceği teorik olarak ispatlandı. Psişikten bilim ve tıpa bağladım farkındayım, dipnot olsun istedim.)
 

striker

Kayıtlı Üye
Katılım
19 May 2012
Mesajlar
446
Tepkime puanı
19
teşekkürler çok etkileyici, beni aşan konular :)
ama sanırım hz mevlana bu ilme sahipti.
 

.Demeter.

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Ocak 2012
Mesajlar
166
Tepkime puanı
6
Konum
Ragnarok
İş
Dövmeci ve Ressam
teşekkürler çok etkileyici, beni aşan konular :)
ama sanırım hz mevlana bu ilme sahipti.

Böyle düşünmeniz size hiçbir yarar sağlamaz. Hz. Mevlana'nın üstünlüğü sadece düşünceleriydi. Düşünsel anlamda çok güçlü olmasıydı. Siz niye olamayasınız? :)
 

striker

Kayıtlı Üye
Katılım
19 May 2012
Mesajlar
446
Tepkime puanı
19
Böyle düşünmeniz size hiçbir yarar sağlamaz. Hz. Mevlana'nın üstünlüğü sadece düşünceleriydi. Düşünsel anlamda çok güçlü olmasıydı. Siz niye olamayasınız? :)

işte neden olamayacağımı açıklamışssınız :)
düşünsel anlamda çok üstün birisiydi.
ben öyle üstün birisi değilim :)
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
işte neden olamayacağımı açıklamışssınız :)
düşünsel anlamda çok üstün birisiydi.
ben öyle üstün birisi değilim :)

Farkındalığınızı arttırmak sizin elinizde kimse kimseye benzeyemez .Benzeyen kişilerde yeni akım üretemez .Hz. Mevlana gibi tarihe adını kazımış düşünürler ,bilgeler bu güçlere sahip olsalar bile nefislerini terbiye ettikleri için bunu kullanmak istemezler .Sadece zor anlarda onlara has mucize dediğimiz olaylar vardır .Ama hiç bir zaman övünmezler her mucizeyi Yaradana bağlarlar.Sevgiyle..
 

striker

Kayıtlı Üye
Katılım
19 May 2012
Mesajlar
446
Tepkime puanı
19
çok güzel yazmıssınız teşekkürler.
 
Üst