Güzellikleri Kendinize Çekin..

  • Konbuyu başlatan 43887
  • Başlangıç tarihi
4

43887

Etrafımızdaki canlı veya cansız herşey bir enerjiden oluşur. Göremesekte duyamasakda, her şeyin bir enerji frekansı vardır. Ruhumuz da bedenimiz de bir enerjidir ve telsiz anteni gibi etrafına enerji frekansları yayar ve çevresinden enerji frekansları alır.
Hızla akıp geçen zamanda yaşamımızdaki bazı şeyler rutin hale gelir. Çalışsanızda, evde otursanızda, hayatınızın rutini, üç aşağı beş yukarı hep benzer şeyleri yapmakla geçer. Haftaiçi genelde hep aynı saatlerde uyursunuz, aynı saatte evden çıkar, aynı trafiğe yakalanırsınız ve hatta kendinize özgü işaretleriniz bile vardır, ” Şu köprüyü geçince tıkanacak, bu ışıklardan sonra yavaş yavaş trafik akmaya başlayacak” gibi.
Bütün bu akış sizi robotlaştırır ve eksikliğini yavaş yavaş hissetmeye başladığınız duygulardan ve olgulardan uzaklaştırır.
Hayatınızda eksik olan, azalan birşeyi bulmak ve elde etmek için ne yaparsınız?
Bu sorunun cevabı Çinlilerin neredeyse atasözü olmuş olan, yaşam anlayışında gizlidir. Çinliler der ki ” parasız kaldığında mutlaka paranın olduğu ticaretin yapıldığı yerlerde (alışveriş merkezlerinde pazarlarda ) gez. Gez ki paranın enerjisi sana bulaşsın.”
Bizler aslında hiç anlamını bilmeden, bu deyişi hayatımızın her alanında kullanıyoruz. Dikkat edin, kendine bir eş yada sevgili bulan insanların büyük bir kısmı bu kişiyle ya bir düğünde, ya bir davette yada bir misafirlikte tanışmıştır. Gelinler, evlenmek isteyen arkadaşlarının adını neden ayağının altına yazar? O enerji onlara da bulaşsın diye. Yeni bir ihale, yeni bir proje, yeni bir kariyer etrafınızda hep işadamlarının veya iş kadınlarının olduğu bir ortamda size gelmiştir. Huzur, hep bir ormanda yürüyüş yaptığınızda ya da bir deniz kıyısında dolaştıktan sonra gelmiştir.
Bir şey azaldığında eksildiğinde ya da yok olduğunda Ego’nun talimatı ile Alfa frekansını kullanarak kabuğumuza çekiliriz. İçimizden hiç birşey yapmak gelmez. Enerjimiz düşer, bize keyif veren herşeyi, birden bire gereksiz birer aksesuar olarak görür ve uzaklaşırız. Bu, tamamen Standby (bekleme) modudur. Bu modda kaldığınız sürece televizyon yayınını gösteremezsiniz. Etrafınızdaki bütün televizyonlar açık olduğundan dizi, film belgesel, yarışma programı, diğer televizyonlardan akar gider. Peki Ya Siz ?
Bekleme modunda kalır durursunuz. Kazancınız sadece elektrikten yapmış olduğunuz tasarruftur.
Bu sebeple Çin felsefesine bir kere kulak verin. Eğer parasızlık çekiyorsanız, atlayın arabaya, metroya, paranın hızla el değiştirdiği çok paranın olduğu alışveriş merkezlerinde, kapalı çarşı gibi mekanlarda gezin. Paranın enerjisi size bulaşsın.
Sevgi arıyorsanız aşk arıyorsanız, aşkı sevgiyi bulan insanların olduğu yere gidin. Sahilde yürüyüş yapın, aşıkların gittiği tepedeki çay bahçesine yada deniz kenarında o hep yanından geçtiğiniz o güzel mekana uğrayın. Evde oturarak sevgiyi aşkı beklerseniz, bekleme modundaki televizyondan bir farkınız kalmaz. Eşinizle, sevgilinizle ilişkinizi pekiştirmek istiyorsanız, en başta söylediğim rutinden çıkın ve birlikte bir sabah kahvaltısı yapmaya gidin. Gittiğiniz yer sevgi koksun, güzellikler içinde olsun, mutlu ve rahat insanların olduğu yer olsun.
Her şey bir enerjidir. Neyin enerjisini yaşamak istiyorsanız o enerjinin yoğun olduğu mekanlarda bulunun. Sevgiyle
alıntı
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Kısaca algıyı açacak bir yazı olmuş.

Haydi sahile gidiyoruz . :driving:
 

kıvep

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
1,516
Tepkime puanı
30
Evet, nerde olursak o oluruz. Etrafımızdan etkileniyoruz. Hep iyi şeyler için demiş, iyi ortamlarda oursak o ortamın enerjisini alırızda peki ya kötü durumlarda, o negatifliğinde enerjisini almazmıyız. Bir türk atasözüde derki, körle yatan şaşı kalkar. Yani nerdeysek kimleysek o enerji üstümüze yapışıyor. :D
Ne diyeyim, yazıdaki gibi bol paranın olduğu, mutlu sevgililerin yaşadığı bir diyar bulup orda yaşamak ne güzel olurdu :)
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Kalabalıktan uzak şehir kirliliğinden sıyrlımış doğanın içinde var olmak en iyi enerji kaynağı aslında.Avm ler vs kalabalık kafeler tıklım tıklım dolu sahiller,nefret ederim.Şehirde yaşayıpta bunlarda uzak olmak herkesin mümkün kılacağı bir şey değil,ben severek yapıyorum :) Az insan çok huzur.En az 6-7 yıldır gündüz denize girmem mesela.Yanlız tenhalarda olmak ayrı mesele .Hayatımda son 2 yıldır tv var,onuda evde ses olsun diye açıp bakıyorum.Avm-lere mecburen alışverişe gittiğimde bitsinde gidiyim modundayım.İnsanların hislerini duygusal durumlarını öfke yada heyecanını hissedip etkilenen biriyim.Maruz kalmamak adına da işim biter bitmez kaçarım.Uzun uzadıya sıkılmadan saatlerce oturabileceğim yerler sadece doğanın içinde mümkün bunun dışında 2 saat şehirde vakit geçiremem biri şle yada bir işimde.Oraların enerjisi daha çok düşürüyor bence .
Dolayısıyla yukarıda anlaıtım teoride iyi gibi ama pratikte çok sıkıcı,en azından benim için.
 

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
Mekânların enerjisinden çok kişilerin enerjisi benim üstümde etkili oluyor.Biri karşımda gerginse ve ben o ortamda kalmak zorundaysam bi iki dakika sonra o kişiden daha da gergin hale geliyorum.Oktan çıkmaya hazır yay misali resmen.Çok kötü enerjiyi emen bir duygu.Yalnız başına mutlu olabilen herşeyi yalnız yapmaktanda büyük keyif nadir insanlardanım.Bunun yanında kendimi soyutlamıyorumda(nitekim kalabalık bir hayatım var) son derece aktif ,sosyal,eğlenceli biriyim ama çok farklı kişi enerjisini yakınımda istemem.Herşey tadında ve mesafeli güzel.
 

Parpsikolog

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Ağu 2013
Mesajlar
141
Tepkime puanı
13
Konum
Türkiye
Ben ormanı seviyorum orada bütün negatif enerjimi atıyorum, meditasyonumu genelde açık havada yapıyorum. Mekan gerçekten çok önemli :)
 

[XTR] Similar Threads

Ü
Cevaplar
0
Görüntüleme
898
Üye silindi 76175
Ü
Cevaplar
0
Görüntüleme
378
Üst