Doğada yaşamak

Selam arkadaşlar. bu sene üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Yazacaklarımı kaytar"mak olarak algılamanızı istemem aslında gayet iyi çalışıyorum ama sonunda mutlu olabilecek miyim? Bütün bu para kazanma gerekliliği, sisteme ayak uydurma olaylarından filan gerçekten bunaldım. Sürekli beton yığınları içinde yaşıyoruz. ve artık doğal şeyler yok gibi. Ve bu düzenin içine daha fazla girmeye çalışıyoruz. Acaba her şeyi bırakıp doğal ortamda yaşayan insanlar var mı çok merak ediyorum. Bu yazdığğım konular hakkında bana fikir verir misiniz? Gerçekten mutlu olabilecek miyim bu sahte dünyada merak ediyorum. Mutlu olan pek kimseyi tanımıyorum açıkçası. Bunun yeri burası olmayabilir ama aklıma başka bir yer gelmedi.

Şu belgeseli izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

http://m.youtube.com/watch?v=FXcOgjfl6Es

DUKHALAR HAKKINDA

Moğolistan'a Tuva'dan gelen, avlarını paylaşan, ormanlardan yemiş toplayan, doğayla uyumlu ortaklaşmacı bir toplum olan Dukhalar, Sayan Dağları'nda yaşayan ve nesli hızla tükenen rengeyikleriyle birlikte göçebe olarak yaşıyor. Ren geyiklerinin sütü ve peyniriyle, topladıkları yaban yemişleriyle beslenen bu topluluğun Türk dilini konuşması dikkat çekiyor. Şaman inançlarını sürdüren Dukhalar, doğa ile çok özel ilişkiler içindeler. Kirlenmesin diye nehirlerde ellerini biler yıkamıyorlar.
Alıntı.

Çok haklısın bu konuda, bakmakta vicdanen sorumlu olduğun birisi yoksa denemeye değer "mandırma filozofu" adlı film vardı durumu açıklar nitelikte

Eğer doğaya falan gideceksen yaşamak için bana da haber et.Hiç bilgisayar başından kalkmayan ben, bilgisayarımı bile bırakır gelirim o derece...

Şehir insanı olarak doğduk, şehir insanı olarakta öleceğiz
Doğada birgün bile yaşayamayız, dereden su içsek boğazımız şişer, rüzgarda derimiz çatlar. Elimiz kesilse yaralansak, filmlerdeki gibi gömleğimizden bi parca kopartıp sararar iyileşmeyiz, enfeksiyon kapar. Doğada sokak lambası yok, elektiriğe alışmış bu gözlerle göremeyiz, asfalta alışmışız, yamuk yolda yürüyemeyiz. Kısacası ölmemiz çok uzun sürmez,
Zaten yemek bulmak, odun kesmek, inek sağmak derken 2 güne güvenli barınaklarımız olan şehirlere kaçarız
Ama kamp yapma yanlısıyım tabi, teknolojik malzemelerimle güvenli olarak kısa süreliğine doğada tatil güzel
Yaşadığımız insan toplulukları, şehirler en güvenli ve yaşanabilir yer, bence toplumda bi yer edinmeye bak, mutlu olurmusun bilmem ama en azından yaşıyor olursun

İnto the wild filmi aklıma geldi .

Fikir çok güzel amalar gerçekten çok. Belki birileri ilk adımı atsa çoğu arkasından gelecek. Serdar Kılıç'ı takip etmeni öneririm.

Aslında şuan buna cesaretim yok biraz araştırma yapmayı düşünüyorum. Evet biz eski insanlar gibi doğaya ayak uyduramayız ve hemen hastalanırız. Buyüzden bir süre, bedenim doğaya alışana kadar şehre yakın bir yerde yaşama fikri iyi. Ailemin bu konuyu olumlu karşılamayacaklarına eminim onlar şehir insanları. Doğada yaşamak durumları da benim için şimdilik ne yazık ki hayal ama araştırmalarıma devam edeceğim. Verdiğiniz belgesele bakıyorum teşekkür ederim.

biard' Alıntı:

Selam arkadaşlar. bu sene üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Yazacaklarımı kaytar"mak olarak algılamanızı istemem aslında gayet iyi çalışıyorum ama sonunda mutlu olabilecek miyim? Bütün bu para kazanma gerekliliği, sisteme ayak uydurma olaylarından filan gerçekten bunaldım. Sürekli beton yığınları içinde yaşıyoruz. ve artık doğal şeyler yok gibi. Ve bu düzenin içine daha fazla girmeye çalışıyoruz. Acaba her şeyi bırakıp doğal ortamda yaşayan insanlar var mı çok merak ediyorum. Bu yazdığğım konular hakkında bana fikir verir misiniz? Gerçekten mutlu olabilecek miyim bu sahte dünyada merak ediyorum. Mutlu olan pek kimseyi tanımıyorum açıkçası. Bunun yeri burası olmayabilir ama aklıma başka bir yer gelmedi.

Genişletmek için tıkla ...

Yasal problemlerden dolayı evvela bir arazi satın almalısınız. Alacağınız arazi en azından temiz su kaynağı yakınlarında olacak. Bu araziye uzman yardımıyla bir taş ev yerleştirebilirsiniz. Bu ev alalede olmamalı temiz enerji ve doğadan verim almalı, ben kendim böyle bir ev yapabilirim mesela aldığım eğitimden dolayı. Ondan sonra solar enerji panelleri, aküler, yağmur suyu deposu ve arıtma sistemi kurmalısınız. Bu evde bir kümes kurmanız doğadan verim almak adına önemli. Evin önünde kışın yapraklarını döken, yazın gürleşen bir ağaç serisi ile ve bu ağaç serisi ile ev arasındaki yere mini bir bahçe sera kurmalısınız. Buradan eve geçireceğiniz menfezler size doğal ısı ve ev havasının sirkülasyonu için oksijen verecektir. Aynı zamanda evden 25-30 metre ileriye toprak altından yılan kallavi biçimde hava boruları geçireceksiniz, 30 metre ileriden hava bacasından alınan hava toprak altında gezerek standart bir dereceye ulaşacak evinize de bu standart ılık havayı yaz kış verecektir. Bu ve buna benzer bir kaç teknikle evde ne klima ne de çok soğuklar hariç bir şömineye gerek bırakmayacaktır.
Ok ve yay kullanma becerisi geliştirmelisiniz, buna müteakip bulunduğunuz coğrafyanın bitki örtüsü hakkında eğitim almalısınız. Bıçak, sapan gibi ateşsiz silahları kullanma becerisi edinmelisiniz. Acil durumlar için bir de ateşli silah ve mühimmat edinmelisiniz. Bu silahı söküp temizleyip takabilecek eğitimi almalısınız. SOnra avlanma, toplayıcılık (yumurta, bitki vs.) konusunda doğanın sürdürülebilirliğini bozmadan nasıl yapılır konusundaeğitim alacaksınız. Acil durumlar için mini bir telsiz istasyonu kurup bunu da kullanabileceğiniz bir eğitim alacaksınız. At veya 4x4 aracınız olmalı acil durumlarda yerleşim birimlerine ulaşabilmeniz için. Bu şekilde doğada kalır ve yaşarsınız hem de rahat rahat..

doğada yaşamak sana mutluluğu getirecek diye bir şart yok ki. doğa=mutluluk doğru değil. mutluluk senin içinde, dışarda arama.
chillout'un dediklerini zaten zenginler, o betonları inşa edenlerin çok çok büyük kısmı yapıyor.
Arsalar ucuz değil biliyorsun, ama bu büyük şehirlerde böyle. Mesela karadeniz'in veya ege'nin güzel bir şehrinde denize karşı bir arsayı çok makul bir fiyata alabilirsin. Yinede sıfırdan olmaz.

Şu doğayı rahat bırakalım artık,bizde çok meraklı değiliz beton metropollere ama gittiğimiz yeri mahfediyoruz işte...

Doğada yaşamak gerçekten güzel bir fikir ama yaşayacağımız doğa hayallerimizdeki gibi el değmemiş olabilecek mi?Günumüzde el değmemiş ve kirlenmemiş bir su kaynağına sahip yerleşim alanı olabilecek kapasiteye sahip yerler bulmak çok zor.Bu konuda bize büyük sorumluluklar düşüyor çevreyi temiz tutmak biraz da bizim elimizde ama ne yazık ki temiz bir doğa istiyoruz fakat temiz tutmak için hiçbir şey yapmıyoruz.Mesela kendi adıma konuşuyorum bitmiş pilleri çöpe atmıyorum biriktiriyorum pil geri dönüşüm kutuları olan yerlere atıyorum.Kızartma yağlarını lavabolara dökmek yerine bunlar için yapılmış birikim tanklarına gönderiyorum. Ama daha dikkat etmediğim çok şey var belkide..Emeklilik hayallerimde ekip biçebileceğim kendi ihtiyacımı idame ettirebileceğim küçük bir bahçesı olan ve denizinde avlanabileceğim sahil kenarı bir ev var .Aslında gönlümden geçen daha eldeğmemiş bir doğa olsada en azından gerçekleştirebileceğim hayaller kuruyorum .

Gördüğüm bir video geldi aklıma,bir alman bayan turist Türkiyeye tatile gelmişti baktı denizde çöpler var uzun bir sopaya bağlı fileli birşey aldı ve denizi temizlemeye başladı,şunu kabul etmek lazım ki doğayı gerçekten düşünen çok az insan var,biz insanlar doğa ortamını isteriz ama gerekliliğini yapmayız doğaya gidenimiz doğayı batırmadan gelmiyor önce doğayı sevmesini öğrenmeliyiz bu huzur ortamı aramaktan çok başka birşey,hazarın da dediği gibi bizde meraklı değiliz beton metropollere.
şimdi bu konuyu görünce aklıma bolu abant geldi,küçük bir tavsiyem olucak doğaya yerleşmek yerine doğa ortamında açılmış olan otellere vb. yerlere gidiniz onlar en azından müşteti çekelim diyerekten bulundukları ortamı temiz tutuyorlar.

Doğaya herkes duyarlı değil bununla birlikte doğada yaşamak isteyip tüm şehir olanaklarından ayrılmaktan vazgeçemeyenler çok.Gördüğümüz üzere.Doğa eşittir huzur yada mutluluk herkes için geçerli değil.Bana göre huzurun ta kendisi ona göre farklı.
Bana göre şehirde yaşamak kapitalizme köle olmaktan farkli değil.Şehirde alacağım bir evin masrafını istediğim bir yerde yeşilin içinde suyun kenarında alıcak olursam kralını yaparım
Mesele o ortamda yaşayıp yaşayamamak.Alışkanlıklardan vazgeçip geçememek.Zaten içinizde doğa sevgisini huzuru orda bulacağınız hissiyatını kaybettiyseniz mümkün değil yapamazsınız.Giderseniz de geri dönersiniz.Bu da iyi bir ders olur tecrübe adına.
Hevesle hayalleri iyi ayrıştırmak lazım.
Emekli olmayı beklemek istemiyorum,şartları bunun için düşünmeye bile başlamıştım bir süredir.Yalnız yaşamak bile orda zor değil bana göre.Tabi sizle aynı istekte olan bir can yoldaşı bulursanız oh ne ala..
Konuyu görünce dayanamadım.Eğer kısa zamanda olursa internet kesinlikle olmayacak En zor durumlar için telefon.
Huzuru doğru yerde arayın.Huzur istiyorum demekle ulaşılmıyor,önce onu nerde bulacağınıza karar verin sonrasında peşine düşün.
İyi forumlar.

selam arkadaşlar. cevaplarınız için teşekkür ederim. doğada yaşamaktansa doğayı korumak ve temiz tutmak için çalışmalar yapmak daha iyi olur ve beni daha çok mutlu eder diye düşündüm. sanırım bu konuda uğraşan dernekler var onlarla iletişim kurmaya çalışacağım. sevgiler.

albus' Alıntı:

doğada yaşamak sana mutluluğu getirecek diye bir şart yok ki. doğa=mutluluk doğru değil. mutluluk senin içinde, dışarda arama.
chillout'un dediklerini zaten zenginler, o betonları inşa edenlerin çok çok büyük kısmı yapıyor.
Arsalar ucuz değil biliyorsun, ama bu büyük şehirlerde böyle. Mesela karadeniz'in veya ege'nin güzel bir şehrinde denize karşı bir arsayı çok makul bir fiyata alabilirsin. Yinede sıfırdan olmaz.

Genişletmek için tıkla ...

Çok zengin olmaya gerek yok dediğimi yapmak için. Yaklaşık 90.000 TL ile dediğim şey yapılabilir.
Şehir dışındaki bir köye ve su kaynağına yakın (5 km uzaklık) arsa 1 dönüm - 10-15.000 TL
Üstündeki 1+1 ev (donanımlarla birlikte) - 70.000 TL
Bu evin, şehirden elektrik, doğalgaz ve su bağlantısı kullanmayacağını fatura vs. ödemeyeceğini de hesap edin. Evi o özelliklerle kurdum.

Bu rakam tabii ki daha uçuk da olabilir.
Arazi 2 dönüm ve suya çok yakın 100.000 TL
300 m2 dublex 3+1 ev prefabrik 100.000 TL
Bu eve yetecek solar ve rüzgar enerji sistemi 85.000 TL
Arazi ve ev güvenlik sistemi 50.000 TL
Nükleer, Kimyasal, Biyolojik korumalı 4 kişilik toprak altı sığınak 100.000 TL

Bu şekilde 435.000 TL'ye medeniyetten tamamen uzak ve kendi kendine kıyametvari şartlarda da olsa yetebilecek, kale gibi bir özel mülk sahibi de olabilirsin.

Dediğim gibi 90.000 TL'ye de gayet kendine yeterli, 2 kişinin hayatını idame ettirebileceği doğal yaşam alanı da kurulabilir.

Doğada yaşamayı bende isterim, renkleri, havası, rüzgarı bana tarifsiz bir mutluluk verir. Ama konu yaşamaksa, en idealin şehirler olduğunu düşündüm, toplumsal sorumluluklardan uzak, doğadaki özgürlüğü kim istemez ki? Ama doğaya gitsekte, şehiri yanımızda götürmüş oluyoruz prefabrik ev, teknolojik su enerji sistemleri vs. gene tek kişilik bi şehrin içinde yaşamış oluyoruz. Doğada yaşama işini 20 kişi yapsa, küçük bi şehir kurulmuş olur
Doğa güzel, huzurlu ama yaşaması çok zor.Şehirlerde sistem içinde köle olsakta insanın aldığı belli bi hizmet var. yiyecek gıdalarımız, giyeceklerimiz ayağımıza serilmiş, yollar, eğlence dinlenme yerleri vs dışında toplumsal can mal güvenliğini sağlama ve afetlerden koruma gibi özellikleri yüzünden şehir cazip geliyor.
Doğa çiçek böcek ağaç değil, fırtınası, rüzgarı, soğuğu ve karanlığıyla birde savaçcı yönü var, insanlar sürekli doğanın bu yönüyle mücadele ediyor. Bu yüzden şehirleri kurduk, günlerce süren yağmura tipiye fırtınaya karşı elimizden ne gelir ki? 5 gün süren bi tipide kapı önüne çıkamayız doğada, ben doğanın bu yıkıcı yönünü düşünüp yazdım, benim gözümde doğayı sevip sevmemek önemli değil, yaşayıp yaşayamamak konusu
Sn, Chillout. Dediği sistemle yaşanır ama

Ben her yaz yaylaya çıkarım, dedemlerin inekleri var o yüzden çıkarlar, yaklaşık 15-20 günüm geçer ve dönmek istemem.. Sabah 5 te kalkarım, sobayı yakarım, inekleri sağmaya yengeme yardıma giderim, sağılan sütün hemen bir miktarını sobanın üzerine koyarım, ki, süt içmeyi hiç sevmem ama pişerken kokusunu severim, öğleden sonra ormana gideriz mantar ve çilek toplarız inekleri salmak için çıkınca, dönüşte buz gibi çeşmeden su doldurup eve taşırız, peynirimizi yoğurdumuzu yaparız, harala gürele yemek telaşı başlar.. Akşam üstü hava çok soğur, sabahlarıda çok soğuktur..Çok güzel geçer oralarda günler ve dönmek isteyerek dönerim.. İleride mutlaka oralarda bir evim olacak diye umuyorum.. çünkü yaşlanmadan tükenmeden hareket kabiliyetimiz azalmadan bunu sürekli yapabilmeyi çok istiyorum..