Türkiye´de ilk defa kim ruh çağırdı..?

stargirl

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Şub 2009
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
İş
Thinking what the hell..
Türkiye’de ilk spiritiualizm deneyi, Bergama’da yapıldı. 1896 yılında yapılan bu deneyi gerçekleştiren kişinin adı, Zorluhanzade Avnullah Kazimi Beydir. Avnullah Bey, İstanbul’dan Bergama’ya gelmiş, orada öğretmen Emin Efendi ile tanışmıştı, iki aydın iyi anlaştılar. Çandarlılı Emin Efendi, Fransızca dersler veren sevilen bir adamdı. Avnullah Bey’in anlattığı ruh çağırma olayını dinledi ve kendisine gösterilmesini istedi. Bir gece. Belediye Başkanı Dericili Ali Ağa’nın evinde toplanıldı ve ruh çağırma celsesi yapıldı. Üç ayaklı çivisiz bir masa çeşitli hareketler yaptı ve masaya konan fincan, çeşitli harflere giderek, sorulan sorulara cevaplar verdi. Herkes, hayretler içinde kaldı ama Emin Efendi ikna olmamıştı. Allah’ın emri olan ruhun, bu gibi basit hareketlerle anlaşılamayacağını söylüyordu.

Olay, hemen duyuldu, ruhların davet edildiği ve gaipten haberler alındığı tüm Bergama’ya yayıldı ve Bergama’da herkes, bunu yapmak merakına düştü. Bu arada dedikodular da yayılıyordu. Bazıları, “Ölülerimizi rahatsız ediyorlar, Allah’ın işine karışıyorlar” derken, bazıları ise, “Halkın maneviyatı bozuluyor, hükümet aleyhine tertip hazırlamak için ölülerden haberler almak istiyorlar” diyorlardı. Olay sonunda, İstanbul’a saraya bildirildi. En küçük olaydan, hemen kuşkulanan saray, bu işe ön ayak olanların derhal tutuklanarak, istanbul’a yollanmalarım istedi. Böylece, Belediye Başkanı Ali Ağa, Katip Rasih Bey, Hafız Salim Efendi ve Polis Komiseri izzet Efendi tutuklanarak istanbul’a götürüldüler. Olayı duyan ve çok üzülen Avnullah Bey, arkadan İstanbul’a giderek, çözüm aradı. Kendisi, saraya yakın bir adam olduğu için sözü dinleniyordu. Yapılan işin, bir merak ve eğlence olduğunu anlattı. Sonuçta, tutuklular affedildiler. Kendilerine, beşer altınlık keseler verildi ve serbest bırakıldılar. Böylece, Bergamalılar, üç ayaklı masalar yüzünden doğan korku ve heyecandan da kurtulmuş oldular.

Avnullah Beyin yaptığı spiritizm celsesinin temelinde Fransız Ruhçu Allan Kardec’in spiritüalizm deneyleri yatıyordu. Avnullah Bey, inancını edindiği bilgi ile birleştirmiş ve istediği sonuçları almıştı. Bu olay, Türkiye’deki spiritüalizm çalışmalarının temelini oluşturuyordu ve ilk deneysel olaydı. Sonraki araştırmacılar ve deneyciler, bu noktadan yola çıktılar. Nitekim, 1930 yılında yayınlanan “İspiritizma Tecrübeleri/Ahretle Nasıl Konuşulur” adlı kitapta, Ragip Rıfkı adlı yazar Türk ruhçuluğunun temellerini atıyor ve şu kuralları belirliyordu:

l) Ruh ölümsüzdür.
2) Ölüm, bir dünyadan, diğerine geçiş aracıdır.
3) Öte dünyaya geçen insanların ruhları, daima çevremizde bulunurlar.
4) Bu ruhlar, her fırsatta bizimle ilişkiyi seçmek isterler.
5) Amaçları, bizi kötülüklerden korumak ve doğru yola yöneltmektir.
6) Geçmişte kalan gizli şeyleri söylerler ama geleceğe ve öte aleme ait bilgileri vermek iznine sahip değildirler.
7) Ruhlar, her şeyi görürler, yakınlarım kontrol ederler.
8) En Büyük Ruh (Ruhu Azam) denen bir makamın izni olmadan bir şey yapamazlar ve ilişki kuramazlar.”

Ragip Rıfkı’nın yazdığı bu kurallar, Kardec’in spiritüalizmi ile arkadan gelecek olan Dr. Bedri Ruhselman’ın Neo-Spiritüalizm’i arasında bir köprü oldu. Tabii arada daha birçok araştırmacı vardı. Avnullah Bey, Ragip Rıfkı ve diğerleri, Türkiye’de Doğu-Batı sentezinden çıkan yeni bir kavramı doğurdular. Ama, nedense 1896-1960 arasinda, kitleleri etkileyebilen, merak ve ilgi uyandıran bu konu, daha sonraki yıllarda, çağdaşlaşamadığı için, belli sınırların içinde mahkum kalacaktı. Fakat, kesin bir gerçek var ki, ruhlarla ilişki Bergama’da başlamıştı.

Kısacası erken dönem Osmanlı/Türk Ruhçuluğu ile ilgili birkaç kaynak buralardadır ama elbette ki konunun 1800 sonlarında Avrupa’da bir modaya dönüşmesi Osmanlı’lıyı da etkilemiştir, öyleyse bilmediğimiz muhakkak birçok olay daha yaşanmıştır. Bu arada Besim Ömer’in eğer dediği doğruysa ve Fransa’ya bizzat Sultan Abdülhamid tarafından gönderildiyse, Saray’ın spiritüalizma ile ilgilendiği anlaşılıyor. Büyük bir olasılıkla da 1896’da Avnullah Bey’in yönlendirmesiyle Bergama’da ruh çağıranların Saray tarafından affedilmelerinin bir nedeni de budur. Sonuç olarak anlaşılıyor ki, Kardec gerçekten etkili olmuş ve bu etki Osmanlı’ya kadar ulaşmış ve sonunda ortaya Ruhselman Efsanesi çıkmıştır...
 

auk__12

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Kas 2008
Mesajlar
121
Tepkime puanı
8
Bildiğim kadarıyla Ruhlar bedenden ayrıldıktan sonra Berzah alemine giderler.Kabirlerinde Mahşeri beklerler.Allahın izni olmaksızın Sevdiklerinin yanlarına gelemezler.Zaten ruh kabirinde ya azaptadır ya da ferahtadır.Ferahta olan ruh ;bunu bırakıp gelmek istemez.Azapta olan Ruh zaten gelemez.Bu ruhlarla ilgili bazı şeyler Biraz Eski Türk İnanışlarından günümüze gelenler.Eski Türklerde Atalar kültü vardı.Buna göre Bir kimse öldüğünde evine ocağına gelip zaman zaman onlara yardım ederlerdi.O yüzden Atalara büyük saygı duyulurdu.Benzer kültür öğeleri Kızıldereli kabilelerinde de Mevcut.Zaten çoğu durum;Kızılderililerinden Türk olduğunu kanıtlar nitelikte Neyse konu bu değildi Biraz aştım..:)
 

kıvep

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
1,516
Tepkime puanı
30
Hangi evde yapmışlar acaba, hala sağlamsa gitmek lazım...
 

Psişik

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Şub 2010
Mesajlar
93
Tepkime puanı
6
Çok ilginç bilgiler ama ruhların boyut değiştirdiğine inanıyorum.
Tekrar bu boyuta gelebilirler mi bilemem.
 

Allison

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Şub 2010
Mesajlar
27
Tepkime puanı
0
Psişik'e katılıyorum.Ruhlar boyut değiştiriyor. Sonuçta hepimiz yeniden bir doğuş inancına sahibiz.Bu doğuşun ölümle geldiğini biliyoruz ve fizik bilimindeki çalışmalarla paralel evrenler olayı ispatlandı.
 

kıvep

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
1,516
Tepkime puanı
30
Ruh ya da değil sonuçta gelen birşeyler var.
 

kıvep

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
1,516
Tepkime puanı
30
Bergama olmasının bir önemi olabilir mi???
 

Belladona

Banlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2010
Mesajlar
69
Tepkime puanı
1
Mizah yazarı olarak bilinen Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın ruh çağırma ve ruhçuluk üzerine çok fazla yazısı, çevirisi vardır. Çoğu romanının satır aralarında bazı fransızca çalışmaların tercümelerine rastlanır. 19.yy ruhçuluğunun izlerini sürmek ıçin merak edenler Hüseyin Rahmi'yi okuyabilir, hem eğlenip hem de bilgilenebilirler.
 

Nakşi

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Eyl 2010
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Belkısın tahtını Hz.Süleyman'a getiren cinler elbette ruh çağıranlarla dalga geçmek için masaları, eşyaları oynatırlar. Ruh Allah'ın izni olmadan nereye geliyor? Nasıl güç sarfediyor? Mantıklıca düşünmemiz lazım. Azaptan kurtulacak da ruh gelecek yanımıza... Ruhlar mertebelerine göre her gün, ayda, yılda ... vs olmak üzere dolaştırılırlar, refakatle. Kendi kendilerine değil. Zaten ölen günahkar ya da kafir ya da inançsızsa bırak dolaşmayı yan kabirlere bile bakacak zamanı olmaz azaptan. Azap sadece Ramazan ayında kaldırılır.
Serbest olan ruhlar; peygamberler,evliyalar, salihler, çocuklardır. Şehitlerin nasıl yaşadığını ancak Allah bilir, bilen bilir. Öldüklerinin farkındalar mı biz bilemeyiz, yaşadıkları kesin ama:)
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Kuran'da kabir azabı yoktur. Buda bir yorumdur. Yorumlarınıza dikkat edin bir daha uyarmayacağım. Sitemizde mezhepler politik olarak algılandığı için mezhep görüşlerine yer vermiyoruz, kaldı ki Kuran'da mezhep de yok.
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Kuran'da kabir azabı yoktur. Buda bir yorumdur. Yorumlarınıza dikkat edin bir daha uyarmayacağım. Sitemizde mezhepler politik olarak algılandığı için mezhep görüşlerine yer vermiyoruz, kaldı ki Kuran'da mezhep de yok.

Kabir azabı, veya ruh çağırılınca gelir mi gelmez mi ? Ben bunu bilmiyorum ama deneylere bakıp merak ettiklerim var;

Fincanla ruh çağırılması var ya, çocuklar hep yapar. Oyun gibi. Biz de yapmıştık, fincana duaları okuduktan sonra Fatih Sultan Mehmet'i davet ettik, ve o yazdı : Gelemez, o cennette diye.
Sonra komşu teyze rahmetli eşiyle konuşmak istedi ve o geldi , konuşturduk. O zamandan anımsadığım galiba peygamber, ulu kişi gibi insanların ruhlarından bildiğimiz her birine davet atmıstık ve hic biri gelmemişti ama diğer karakterler geldiler.

Şimdi onlara cin deniyor ve öyledir herhalde ama o zaman cin de olsalar başka bir şey de olsalar fincanda zaman gecirmek icin yine de bazı şahsiyetlerin kimliğini kullanamıyorlar gibi bir sonuç çıkardım; doğru mu ? Ya da ne ?
***
Ayrıca bir kaç arkadaşım ( Türk değiller) TR' e quija tahtasıyla gelmişler ve anlattıklarına göre bizim ruhlar maalesef Türkçe olduğunu sandıkları bir dilden başkasını anlamıyorlarmış.Onlar da Türkçe bilmedikleri için anlaşamamışlar.

Aynı şekilde ben yabancı bir sprituel okuyucu ziyaret ettim ve onun yardımcıları ? da türkçe karakterleri telaffuzda sıkıntı çektiler.

Aslında bizim ruh onların ruh değil tabii konu ama bu olabilir mi ? Yani her ruh / cin neydi ise yaşadığı / bulunduğu yörenin örf / adet / din/ diline mi tabiidir? Evrensellik ya da sınırları kaldırdığını varsaydığımız o diğer şeyler aslında yok mu ya da kuralları mı var ?

Uzun oldu ama meramımı örneklemeden anlatamayacağımı düşündüm:)

Teşekkürler
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Ruh çağırılmaz bir kere bunu herkes anlasın.
Sorunuzu doğru anladıysam diyorsunuz ki cinler dil olayına takılır mı? Hayır takılmaz. Onlar dünya dillerini değil kendi dillerini konuşurlar. Sizinle konuşacakları zaman bir tür çeviri yapılır. Takılmazlar dünyadaki dillere çünkü beyin vibrasyonlarınıza göre konuşursunuz onlarla. Bu arada evet kendi örfleri adetleri ve inançları vardır. Krallıkları, aşiretleri, toplulukları, aileleri vs. vs. vardır.
 

joseffb06

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Kas 2010
Mesajlar
130
Tepkime puanı
22
Ben orta okul ve lise yıllarında bu deneyimi yaşamıştım ilk başta çok ürkmüştüm daha sonra çağırmalarımızdada korkumu yenemedim.Allahtan başımıza kötü birşey gelmedi ama bu işin tehlikeli yanları olduğunu hep söylerler

Zaten bu işi bilen üstadlar ruh çağırmada gelenlerin ruh değil cin olduğunu söylerler.Ben şahsen bir cami hocasına sormuştum oda gelenin cin olduğunu söylemişti.
 

DreamDuality

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ara 2009
Mesajlar
1,067
Tepkime puanı
150
Bu yazıyı okumak beni sevindirdi.
Spiritüelizm adına diğerler ülkelerden çok geride olduğumuzu sanıyordum.

Benim de bu konuda birebir yaşadığım deneyimler var.
İki kişi ruh çağırırdık biz ve dediklerinin gerçekten olduğunu da gördük.
Sabah söylediği olay akşamına olurdu.
Ve bir yıl sonrasında onun söylediği yurtta kalmıştım üniv. okurken.

Bizde bu olay alışkanlık haline geldi.
Neredeyse hergün bu varlığı çağırır olmuştuk.
Sonrasında bunun zararlarını arkadaşım gördü.
Hayaller görmeye,korkmaya,psikolojisi bozulmaya başlamıştı.
Neredeyse akıl sağlığını yitiriyordu az daha.
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Ruh çağırılmaz bir kere bunu herkes anlasın.
Sorunuzu doğru anladıysam diyorsunuz ki cinler dil olayına takılır mı? Hayır takılmaz. Onlar dünya dillerini değil kendi dillerini konuşurlar. Sizinle konuşacakları zaman bir tür çeviri yapılır. Takılmazlar dünyadaki dillere çünkü beyin vibrasyonlarınıza göre konuşursunuz onlarla. Bu arada evet kendi örfleri adetleri ve inançları vardır. Krallıkları, aşiretleri, toplulukları, aileleri vs. vs. vardır.

*Fincanla yapılana hep ruh çağırmak deniyor, o yüzden deyime sadık kalmayı tercih ettim ,

** Evet, teşekkür ederim ,sorularımdan birisiydi ; dil, örf adet ve inançları hatta tarihleri hakkında merak ediyordum ve hala da ediyorum ama bu noktada fazlası için ders çalışmam lazım galiba, önerilere açığım :)

*** Ruh çağrılmaz dediniz ama o zaman ruhlardan haber getirip götüren medyumlar aslında kiminle irtibata geçiyorlar? ( Ya da diyelim ki onlar ruhlarla konuşmuyor başka varlıklarla konuşuyorlar, o zaman ruhlarla medyum arasında aracılık görevi üstlenmiş ayrıca başka varlıklar olasılığı mümkün mü ? )

Not : Bu konuda sorduğum için lütfen konuyla takıntılı olduğumu düşünmeyin, ne ruh ne de cin çağırma ya da sohbet etme ile aktif olarak ilgim var ama diğer yandan da bir şekilde hayatın içerisindeler ve yine bir şekilde karşılaşmalar oluyor. Sadece tanımak istiyorum. Teşekkürler.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Bu yazıyı okumak beni sevindirdi.
Spiritüelizm adına diğerler ülkelerden çok geride olduğumuzu sanıyordum.
Diğer ülkelerden kastınız batı ise her konuda olduğu gibi bu konuda da bize ilüzyon yaşattıkları için herkes böyle düşünüyor. Zaten kimse kusura bakmasın ama cadıcılık da bu yüzden moda. Oysa batıya dönüp baktığınızda maji tarihleri yoktur bile. İki adam akıllı ekol var biri Druid'ler (kalmadılar hepsi katledildi ve sırları örtüldü) hala varlarsa da sanırım varla yok olmak arasındadırlar ve Druidler hakkında aslında hiçbir şey bilinmez. İkincisi de Enochian ekolüdür. Bu ikisinin dışındakiler Haçlı Seferleriyle batıya götürülmüş, bize ve daha da doğuya ait bilgiler, ekoller ve sistemlerdir. Kendileri bunu karıştırıp çorba etmiş ve bir arpa boyu yol alamamışlardır. Batı majisi dediğinizde elinizde bir avuç kum vardır ve hiçbir işe yaramaz aslında. :) Ayrıca bayıda sadece insanın kendi enerji bedeni ve paranormal yetenekleri üzerine gidilmiş, bu konu çokça irdelenmiş ve ilerlenmiştir. Bu da parapsikolojiye olan hayranlıklarından değil, savaş ve yıkım güdüsüyle askeri ve istihbari alandaki gelişmeler için olmuştur. Yani diğer ülkelerle kendimizi kıyaslayacak olursak onlar hala kumda oynayan ana okulu çocukları biz ise yüksek lisans yapmaya uygun bir ortamda olan yüksek öğrencileriz. Ne Havas ne de Kabala'ya ne de bu toprakların kadim bilgilerine erişemezler. Unutmayın ki Kabala batıya ait değildir. Bu uzun uzun anlatılabilir çeşitlendirilebilir ama diğer ülkelerin kademeleri konusunda hiç yanılgıya düşmeyin diye anlattım bunları.

*** Ruh çağrılmaz dediniz ama o zaman ruhlardan haber getirip götüren medyumlar aslında kiminle irtibata geçiyorlar? ( Ya da diyelim ki onlar ruhlarla konuşmuyor başka varlıklarla konuşuyorlar, o zaman ruhlarla medyum arasında aracılık görevi üstlenmiş ayrıca başka varlıklar olasılığı mümkün mü ? )

Not : Bu konuda sorduğum için lütfen konuyla takıntılı olduğumu düşünmeyin, ne ruh ne de cin çağırma ya da sohbet etme ile aktif olarak ilgim var ama diğer yandan da bir şekilde hayatın içerisindeler ve yine bir şekilde karşılaşmalar oluyor. Sadece tanımak istiyorum. Teşekkürler.
Kimse ruhlardan haner getirip götürmez aslında. Öyle durumlar vardır ki, dediğiniz gibi başka aracılar devreye girer. Ama inanın bu durum o kadar nadirdir, o kadar zordur ki, özel izinler ve özel şartlar gerekir. Bu izinleri de insan gidip almaz. Bu iş devlet dairesi işi gibi değil çünkü.
Takıntılı olabilir veya olmayabilirsiniz, bilgi isteniyor, uygunsa biz de veririz, sorun yok.
Hayatın içindeler ve tanımak istiyorum diyorsunuz, o halde ben size şöyle bir öneride bulunayım; bedensiz veya bedenli olmak üzere sınıflandırdığımız varlıklarla görüşmelerde bir kaç püf nokta vardır.
-Amacınız nedir? Önce bunu belirleyin.
Amacınız sadece bilgi almak ve kişisel tekamülse zaten onlar gelir sizi bulur, yönlendirir. Bunlar cinler değildir.
-Ne tür bir varlıkla görüşmeniz sizin için daha uygundur?
Eğer gelişmiş bir majisyen değilseniz, sizden düşük varlıklarla görüşmeniz sizin için tehlikeli olur. Bunlar alt boyutlara ait varlıklar ve bazen cinlerdir. Unutmayın ki cinlerin çoğu küçük bir çocuktan daha az zeki olabilir. Yaşı yüzlerce yıl olsa da, akıl yaşı 5-6 olan bir varlıkla işiniz olmasın. Ya da 2. boyut varlığıdır devasa beyinsiz moron bir kaya kütlesi gibidir başınıza sarmayın.
-Bu anlattıklarım size bir şey ifade etmiyor mu?
Uzak durun bu işlerden. Önce teori sonra pratik.
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Hayatın içindeler ve tanımak istiyorum diyorsunuz, o halde ben size şöyle bir öneride bulunayım; bedensiz veya bedenli olmak üzere sınıflandırdığımız varlıklarla görüşmelerde bir kaç püf nokta vardır.
-Amacınız nedir? Önce bunu belirleyin.
Amacınız sadece bilgi almak ve kişisel tekamülse zaten onlar gelir sizi bulur, yönlendirir. Bunlar cinler değildir.
-Ne tür bir varlıkla görüşmeniz sizin için daha uygundur?
Eğer gelişmiş bir majisyen değilseniz, sizden düşük varlıklarla görüşmeniz sizin için tehlikeli olur. Bunlar alt boyutlara ait varlıklar ve bazen cinlerdir. Unutmayın ki cinlerin çoğu küçük bir çocuktan daha az zeki olabilir. Yaşı yüzlerce yıl olsa da, akıl yaşı 5-6 olan bir varlıkla işiniz olmasın. Ya da 2. boyut varlığıdır devasa beyinsiz moron bir kaya kütlesi gibidir başınıza sarmayın.
-Bu anlattıklarım size bir şey ifade etmiyor mu?
Uzak durun bu işlerden. Önce teori sonra pratik.

Açıklama ve öneriniz için teşekkür ederim. Bildiğim kadarı ile gelişmiş ya da değil majisyen değilim ve maji hakkında standart insanlardan fazlasını bilmiyorum hatta fal / büyü/ muska vs gibi günlük yaşantının parçası olmuş aksesuarlara ( terim yanlış ise özür dilerim ama kendi perspektifimi anlatmaya çalışıyorum) yönelik ilgisizlik ve bilgisizliğimle standart insanların bile gerisinde olduğuma eminim. Öte yandan en azından şu günlerde bahsettiğiniz olası korkunç varlıklarla herhangi bir yönde iletişime girme gibi bir arzum olmadığı için bu yönde bir çekincem ya da ürküntüm de yok. Ben onlarla görüşmek değil haklarında bilmek ve doğalarını anlamak istiyorum ve tabii iyileri ile kötüleri ile alemler arası ilişkiler tarihini de. Çünkü eminim var öyle bir şey. Sorunuz neden ? olabilir, yanıtım şimdilik ben de bilmiyorum olacaktır. Aslında bu noktada son cümlenizde bir şekilde buluşuyoruz;önce teorik sonra pratik;)


Yardım edecek misiniz ?
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Açıklama ve öneriniz için teşekkür ederim. Bildiğim kadarı ile gelişmiş ya da değil majisyen değilim ve maji hakkında standart insanlardan fazlasını bilmiyorum hatta fal / büyü/ muska vs gibi günlük yaşantının parçası olmuş aksesuarlara ( terim yanlış ise özür dilerim ama kendi perspektifimi anlatmaya çalışıyorum) yönelik ilgisizlik ve bilgisizliğimle standart insanların bile gerisinde olduğuma eminim. Öte yandan en azından şu günlerde bahsettiğiniz olası korkunç varlıklarla herhangi bir yönde iletişime girme gibi bir arzum olmadığı için bu yönde bir çekincem ya da ürküntüm de yok. Ben onlarla görüşmek değil haklarında bilmek ve doğalarını anlamak istiyorum ve tabii iyileri ile kötüleri ile alemler arası ilişkiler tarihini de. Çünkü eminim var öyle bir şey. Sorunuz neden ? olabilir, yanıtım şimdilik ben de bilmiyorum olacaktır. Aslında bu noktada son cümlenizde bir şekilde buluşuyoruz;önce teorik sonra pratik;)


Yardım edecek misiniz ?
Teorik bilgileri zaten farklı başlıklar altında sürekli veriyoruz. Özellikle öğrenmek istediğiniz bir şey varsa sorabilirsiniz. Sitede olmamak kaydıyla elbette. Araştırmadan gelen soruları yanıtlamıyoruz.
 

sorunmu

Banlı Kullanıcı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
142
Tepkime puanı
2
Anlatılanlar çok ürkütücü. İnsanın bir kere daha düşünmesi gerekiyor bu tür uygulamaların içine girmesi için.
sanırsam önce inanç daha sonra bu tür varlıklarla başadebilmek için güçlü bir irade gerekiyor.
Anladığım kadarı ile bu işe girersen çıkışın yok ve onlarla yaşamayı öğrenmek gerekecek kadar bir iradenenin olması lazım.Bu iş için iki ker düşünmek bile yetmez.
 
Üst