Eski Ahit'te yaratılış

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Eski Ahit , kutsal varedis sirasinda su’larin yaratilmadigi ve fakat var olarak kabul edildigi bir anlatim tarzina sahiptir.Yaratilis gunlerinin henuz baslamadigi an soyle tanimlanmaktaydi :

« Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu;

engin karanlıklarla kaplıydı.
Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu. »



Anlatima gore, Yaratis’i sirasinda Tanrı da ,"Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın";veya « Göğün altındaki sular bir yere toplansın ve kuru toprak görünsün » diye buyurdugunda,su’larin zaten var oldugundan yola ciktigini ortaya koymaktaydi. Su’larin yaratilmadigi,en basindan itibaren varoldugu ve hatta su’yun bir yaratici olarak gorundugu bu anlatim tarzi,benzer biçimde Kuran tarafindan da kullanilmistir.




Yok’tan varetme biçimli gunumuzun Yaratilis yorumlariyla uyusmayan bu metinsel ifadeler nedensiz degildir. Kutsal metinler Sumer-Akkad kaynaklarina dayaniyordu ve bize ulasan haliyle,eski Sumer-Akkad ilk yaratilis ilahileri de «Su » kavrami ile ifade edilen varlik-lar-in bulundugu bir noktadan basliyordu. Sumer baslangiç donemini tanimliyor gorunen ve yazinin ortaya çikisindan sonra kaydedilmis olmasi gereken bu eski ilahi soyle basliyordu :




«Adı yokken göğ'ün daha
Yer'in daha adı yokken
Babaları okyanustan
Anaları Tiamat kargaşasına
Sular akıp bir oluyordu. »



Tablet olarak bulunmus ve çozumlenmis erken Sumer ilahilerinin ,kendi tarihlerini baslattiklari bu nokta, en basta ,« Su » kavramiyla ifade edilen (kutsal) varlik-lar-in bulundugu nokta idi.Ilahide,’okyanus’ olarak çozumlenen Apsu veya Tiamat kelimeleri uzerinde durmustuk.Ifade tarzindan anlasiliyor ki, ‘gok’ ve ‘yer’ olarak ifade edilen kavramlar ortaya çiktiktan daha sonra,geriye donuk olarak yazilmis bu ilahide,Sumer atalari henuz yok’tan varetme anlamindaki bir ‘yaratma’ kavrayisina ulasilmis degildirler.Ilahi,su’larla ilgili olan iki kavramin bulundugu bu sartlari, gok ve yer’e henuz ad verilmemis oldugu bir ortam olarak tanimlamaktadir.Bu donemin ‘ad verme’, ’adlandirma’, ’siniflama’,’tanimlayarak var kilma’ biçimli kavramlari sureç içinde ‘yaratma’,’yoktan varetme’ anlamlarina dogru evrilecek ve eski ilahiler bu sekilde yorumlanarak yeni nesillere aktarilacaktir.Sumer tarihsel gelisimine gore,daha sonralari ‘yer’ ve ‘gok’,onlara ad verilerek olusturulmus,‘var edilmis’ti.Fakat yer ile gok birlikteydiler.Ilk kez Enlil,Yer’in Gok’ten,Gok’un de Yer’den ayrilmasini dusunup,bunu gerçeklestirmisti.Bu ayristirma,ilahide ayni zamanda Sumer ulkesinin yaratilmasi geregine baglaniyordu.Sumer tarihinde farkli donemleri anlatan bu ilahilerin Gok kavraminin simdi anlasilan haliyle gok ve Yer kavraminin da simdi anlasilan haliyle yer kavrami olmadigina isaret etmistik.

Bununla birlikte,her birisi farkli tarihsel asamalara denk dusen bu ilahilerin anlattiklari donemler geride kaldikca, ayrintilar giderek silinmis ;Sumer baslangiç tarihin anlatimlarinin anabasliklari birbirini takip eden bir surecin ifadeleri olarak ardarda siralanmaya baslanmisa benzemektedir.Eski Ahit ve Kuran’in su’larin yaratilmadigi bir yaratilis metnine sahip olmalarinin nedeni,onceki Sumer topluluklarinda gelisen dini inanç geleneginin devami olmalarindandir. Eski kutsal metinlere dayanan Eski Ahit,mantigina uygun olmasa bile, bu nedenlerle,sulari var kabul eden bir yaratilis metnini aktarmaktadir.




Eski Ahit’in yaratilis metninde var oldugundan yola cikilan su olgusuyla ,yokedis olarak anlatilan Tufan sirasinda yeniden karsilasiyoruz.Tanri,"Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım,çünkü onları yarattığıma pişman oldum » diyerek bir Tufan yapmak istediginde, onlari suda bogarak oldurmeyi benimseyecektir.Bir çok ayrintiyi açiklayan Tanri’nin insanlarla birlikte,hayvan,surungen ve kuslari da kapsayan Tufan cezasini uygularken,onlari neden mutlaka suda bogma yoluyla oldurmeyi tercih etmis olduguna iliskin bir aciklamasi bulunmamaktadir. Suda bogma yoluyla cezalandirma tercihinin anlamini,eski toplumu anlamaya calisarak,eski ceza biçimlerinin anlamlarini ortaya cikararak,cehennemin kaynar su motiflerini inceleyerek,vb. bizim ortaya cikarmamiz gerekmektedir.




Din bilginlerimizin pek ele almadigi ve yazili metin ile kutsal mantik arasi uyusmazlik yaratan bu kavramlarin Sumer kayitlarindaki baslangiç anlamlarini ortaya cikardigimiz olcude,eski toplumun yapisi ve isleyis duzeni berraklik kazanacaktir.Bu çaba,Kutsal kitaplarin metinsel dayanaklarinin dogrudan dogruya Sumer-Akkad kaynaklari oldugunun da açiklanmasini saglar.


Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı.
Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.

Tanrı, "Işık olsun" diye buyurdu ve ışık oldu.
Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
Işığa "Gündüz", karanlığa "Gece" adını verdi. Akşam oldu,
sabah oldu ve ilk gün oluştu.

Tanrı, "Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın" diye buyurdu. Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı. Tanrı kubbeye "Gök" adını verdi.
Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.

Tanrı, "Göğün altındaki sular bir yere toplansın ve kuru toprak görünsün" diye buyurdu ve öyle oldu. Kuru alana "Kara", toplanan sulara "Deniz" adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

Tanrı, "Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar ve türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin" diye buyurdu ve öyle oldu.
Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar ve tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.

Tanrı şöyle buyurdu: "Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin. " Ve öyle oldu.

Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı.
Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi.
Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.

Tanrı, "Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun" diye buyurdu. Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan bütün canlıları ve uçan varlıkları türlerine göre yarattı.
Bunun iyi olduğunu gördü. Tanrı, "Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın" diyerek onları kutsadı. Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.

Tanrı, "Yeryüzü türlü türlü canlı yaratıklar, evcil ve yabanıl hayvanlar, sürüngenler türetsin" diye buyurdu. Ve öyle oldu. Tanrı türlü türlü yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.

Tanrı, "İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım" dedi, "Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun. "

Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. Onları kutsadı ve, "Verimli olun, çoğalın" dedi, "Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.

İşte yeryüzünde tohum veren her otu ve tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak. »(Eski Ahit-Yaratilis)

Bu bolum,butunuyle eski Sumer ilahilerinin,zamanla bozulmus bir anlatimina dayanmaktadir.

Ote yandan yaratilis’ta ve Tufan’a anlatiminda «6 gun 6 gece » suren bir takvim degeri kullanilmis oldugundan bahsetmistik.Eskiden gunun 24 saat degil de,belki 15-16 saat surmus olabilecegi biçimindeki dusunceler,konuyu baska bir alana tasimaktir.10 saat veya 30 saat surmus olsa da ; veya Kuran’da tanrisal bir gun ‘bin yil gibi’ (Hac suresi) veya ‘ellibin yil’ olarak tanimlansa da, 6 gunluk bir takvimsel deger kullanilmis olma olgusu degismemektedir .Eski Ahit ve Kuran’in,6 Gun 6 gece takvim degerini kullanmasi,onun eski Sumer ilahilerine dayanmasindan ve bu ilahilerin de Sumer topluluklari arasi iliskileri yansitan ozellik tasimasindan oturudur.

Eski Ahit’in su’larin var kabul edildigi yaratilis aktarimi, Kuran’da da,yaklasik olarak

takip edilmistir :

« O(Tanri), hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, ars’ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır"

« O,(Tanri) hanginizin daha güzel davranacağı hususunda sizi imtihan etmek için gökleri ve yeri altı günde yarattı; ars’ı su üstünde idi. » (Hud Suresi,7.ayet).

Kuran,Eski Ahit’ten farkli olarak,butun canlilarin su’dan meydana getirildigini de soyler :

« Inkar edenler, gokler ve yer yapisikken onlari ayirdigimizi ve butun canlilari sudan meydana getirdigimizi bilmezler mi? »( Hud Enbiya)
 
Üst