Koşulsuz Sevgi

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
Hayatın iniş ve çıkışları vardır. Çoğumuz bu oyuna kapılır gideriz. İşler yolundayken kendimizi mutlu hissederiz, bozulunca üzülürüz. Yaşama bu tür bir yaklaşım güçsüz bir yaklaşım biçimidir. Dalgalarla sürüklenen dal parçası gibisin demektir. Akıntıya göre gidersin. Şu anda bir yönde gidiyorsun, bir sonraki anda başka bir yöne. Oysa yaşam oyununu iyi oynamanın yolu, tüm yargılardan olabildiğince kurtulmak ve hafiflemektir. Ve şöyle doğal bir duruşu gerektirir: “Başıma gelen her şey güzeldir. Kusurlu oluşumuz, yaptığımız yanlışlar ve onlardan aldığımız dersler yaşamımıza anlam katar..."
Başarılı olmak, daha çok şey yapmakla değil, daha çok şey olmakla ilgilidir. Aslında biz yaşamda istediğimiz yere varıyor değiliz, gerçekte olduğumuz şeyi gün yüzüne çıkarıyor ve onu madde dünyasına indiriyoruz.
Doğu Bilgeleri der ki; “Yaşamında sevmediğin, sinir olduğun ve sıkıntıya girdiğin şeylerin hepsi şu andaki sınıfında öğrenmen gereken dersleri içeren araçlardan başka bir şey değildir. Bu sınıfı geçmelisin ki bir sonrakine başlayabilesin.”
Özünde bütün insanlar iyidir. Saldırmak, suçlamak, yargılamak yerine koşulsuz sevgi ve anlayışa ulaşmayı hedef edindiğimizde, daha yüce ve aydınlanmış tepkiler vermek zorunda kalır, eskiden olduğu gibi davranmayı kendimize yakıştırmamaya başlarız. Yüreğinde gerçek sevgiyle karşılaşan hiçbir insan, yüreğinden uzak kalmaya dayanamaz. Işık girdiğinde, bütün gölgeler yok olur.

Değişim
Biz davranışlarımızı değiştirdiğimizde, insanlar da davranışlarını değiştirmek zorunda kalırlar... Kendini değiştirmek, enerjini ziyan edip karşındakini değiştirmeye çalışmaktan çok daha iyi sonuç verir... Koşulsuz sevginin ilk temel şartı, karşı tarafı suçlamaktan vazgeçip, değişimi kendinden başlatmaktır ki, bu günümüz modern terapi yöntemlerinin de temelini oluşturur.
Olaylara ve yaşananlara bizim bakış açımızın değişmesi, olay veya kişinin değişmesinden çok daha önemlidir. Öfkeyle hareket eden ya da sevgisiz davranın bir insanın, bunun hemen öncesinde bir acı yaşadığını göz ardı etmemek, onunla empati kurmak, kendini onun yerine koymak anlamına gelir. Öfke sergileyen insanların bunu yapmalarının nedeni, incinmiş olmalarıdır. Koşulsuz sevgi incinmiş insanlara daha çok sevgi ve merhamet duymayı, şefkatimizi onlardan esirgememeyi gerektirmez mi?

“Birini bencil buluyorsan, senin içinde de biraz bencillik olmalı.”
Yaşam yolculuğu, zayıf noktalarımızı bulmak, onları iyileştirmek, sonunda da evrenle uyumlu, yasalarla bütünleşen biri haline ulaşmak yolculuğundan başka ne olabilir ki? “Amacın kalıcı huzur ve özgürlükse, seçebileceğin tek yol budur.”

Koşulsuz Sevgi
Her olay ve insan bir sebeple ortaya çıkar. Rastlantı diye bir şey yoktur. Bilgeliğin anlamı, hayatımızdaki insanların bizlere birer ayna oluşudur. Hepsi bizim en parlak ve en karanlık yanlarımızı yansıtır.
Bir başkasının büyüklüğünü takdir edebilmek demek, o büyüklüğü kendi içinde görebilmek demektir.
İnsanların kendi tempolarında yürümelerine ve bizimleyken gerçek benliklerini sergileyecek kadar kendilerini güvende hissetmelerine izin vermeliyiz. Koşulsuz sevginin anlamı budur; Biz onlarla aynı düşüncede olmasak bile onları dilekleri, sevgileri, hayalleri ve yapmak istedikleri konusunda yüreklendirmek, o deneyimi yaşamalarına izin vermektir. “Güçlü bir düş insana umut verir.”
Unutmayalım ki bu gezegen, bizim daha iyi ya da daha kötü oluşumuza göre, da daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Onun gidişatında hepimizin rolü var. Bizler tüm eylemlerimiz hatta düşüncelerimizle aktif katılımcılarız. Bu evrensel gerçekleri inkar etmek ya da görmezden gelmek bize yarar sağlamaz. İnkar, gerçeği kabullenmenin acısından kurtulmak için kendine yalan söylemektir. Çünkü insanların yaşadığı en derin kişisel yenilgi, olabileceği kişiyle olduğu kişi arasındaki farktan kaynaklanır. “Dünlerin, bugünlerin içinde fazla zaman işgal etmesine izin verme.”
İç dünyanı ne kadar temizlersen, dış dünyan o kadar güzelleşir ve yaşamın amacı tüm pırıltısı ile açığa çıkar.

Yaşamın amacı nedir?
Yaşamın gerçek amacını bulan birine hiçbir hasım etkide bulunamaz. Nedir Yaşamın Amacı dersek ilginç yanıtlar bulabiliriz. Yaşamın amacı nedir, diye düşündüğümüzde; Neden yaşıyoruz? Biz kimiz? Ve bu gezegende ne yapmaya çalışıyoruz? Yetmiş veya seksen yıllık bir ömür; kendimizi, varoluşu ve evreni anlamak, onun yasalarını uygulamak için yeterli mi? gibi sorulara da yanıt arayan insanlar konumunda oluyoruz.
Dışarı bakan, rüya görür. İçeri bakan, uyanır Yaşamın amacı olgunlaşmak, genişlemek, büyümek, doğa yasalarını anlamaya ve uygulamaya çalışmak, özgürleşmek ve hedefe varmaktır. “Ben yaşamımın hedefini bilmiyorum ki.” demeyin; aslında iç varlığının derinliklerinde herkes hedefini bilir.
Hedefimiz; astrolojik doğum haritamızda da görüldüğü gibi doğarken hazırladığımız yaşam plânımızın gerçekleşmesidir. Yaşam plânımız önceden, yine bizim tarafımızdan tespit edilmiştir ve gerçekleşmek ister. İçinde bize ait mecburi dersler olduğu gibi ödüller, sevinçler ve yeni fırsatlar da vardır. Varoluşun ardı arkası kesilmez, dönüşümleri ve değişimleri, sanki kulağımıza evrenin en büyük sırrını fısıldar gibidir: “Kozmik süreç içindeki rolünü unutma. Sen bir enerji dönüştürücüsüsün. Ruhun senin aracılığınla her gün bir yenilenme yaratıyor ve tüm varoluşun değişimine sen de kendi ölçün kadar katkıda bulunuyorsun."
alıntı
 
Üst