Safran Çiçeği

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
Ekli dosyayı görüntüle 8279

Tahminen 3500 yıllık bir tarihi olan Safran, anavatanı Güneybatı Asya olan bir baharatken ilk yetiştirici ülkesi Yunanistan (Girit) olmuştur. Anavatanının Akdeniz'in adalarından olan Girit'in olduğu da tartışılırken, Orta Asya'nın da anavatanı olduğu söylenmektedir. Anadolu'ya ise Orta Asya'dan göç eden Türkler'in getirdiği Safran, Türkiye'de Safranbolu'nun adını veren ve hasatlarıyla ünlü bir çiçektir. Dünyanın en pahalı baharatlarından olan Safran'ın etimolojisi ise 12. yüzyıla ait Eski Fransızca terimi sayesinde Latince "Safranum" kelimesinden dile geçmiştir. Arapça'da sarı boya veren soğanlı bitki "Zafaran (Zaferan)" ve Farsça sarı yapraklı olan "Zarparan"ın da Safran'ın eski etimolojisinde önemli bir yere sahiptir.

Minos ya da Girit Uygarlığı ve Greko-Romen Uygarlığı'nda (Büyük İskender'in istilasıyla Yunan kültürünün Asya kültürleriyle harmanlanmasıyla doğmuş) ilk fresklerde görülen Safran Çiçeği, bir kadının ayağını tedavi ederken resmedilmiştir. Daha çok terapi amaçlı kullanılan Safran Çiçeği, Mısırlılar tarafından mide ağrıları ve iç kanamalar için lapa şeklinde vücuda sürülerek kullanılmıştır. Aynı zamanda başta Kleopatra olmak üzere banyo parfümü olarak kullanılan Safran, Antik Mısır'da yüksek zevk verdiğinden dolayı sevişme öncesi kadınlar tarafından da sıklıkla kullanılmıştır. Yunanlılar'da Hetaira veya Hetaerae olarak bilinen profesyonel ve yüksek eğitimli fahişelerin de Safran'ı hizmetleri sırasında kullandığı kanıtlanmıştır. Özellikle Antik Yunan ve Roma'da çok amaçlı kullanılan Safran kozmetik, parfüm, ilaç ve kraliyet elbiselerine mor renk vermesi amacıyla kullanılmıştır. Sümerler en çok tıbbi amaçla kullanırken , Eski İran'da da boya, parfüm ve ilaç olarak kullanılmıştır. Orta Doğu'da melankoli ilacı olarak çaylarda kullanılan Safran, ağır işçilerin güneş altında çalıştıktan sonra yıkanırken kullandığı bir tedavi ilacı olmuştur. Orta Doğu için afrodizyak etkisinden şüphe edilirken, Büyük İskender'in en sık kullandığı ilacı olduğundan dolayı büyük bir inanç aşılamış ve tedavi amacıyla asırlar boyunca uygulanmıştır. Doğu ve Güney Asya, Safra'nın doğum yeri olarak gösterilirken Budist kostümlerinin kumaş boyası ve melankoli tedavisi için kullanılmıştır. Yine de doğum yeri açısından muammada olan Safran, göçler sebebiyle sürekli taşınmış ve birçok kültüre de başka kültürlerden aktarmalı olarak gelmiştir.

Modern zamanlarda ise Safran ekimi Avrupa ve İngiltere'nin katkısıyla Afganistan'a yayılmış ve yoksulluk çeken çiftçilerin afyon üretimi için yasadışı bir gelir kaynağı olmuştur. Aynı zamanda Afganistan'ın yarı kurak ve güneşli ikliminden dolayı da Safran ekimine uygun olduğu tespit edilmiştir. İmparatorlukların yıkılmasıyla popülerliğini iyice kaybeden Safran'ın 12. hatta 13. yüzyılda Fransa'da yeniden ekilmesi, başta şövalyelerin kullanmasıyla tüccarlar tarafından pazarlanan en kazançlı bitki olmuştur. Bundan sonraysa deniz ticareti ve tüccarların başarısıyla günümüze dek gelen Safran mor taç yapraklı, maksimum dört sarı lif ve kırmızı lif bulunduran soğanlı bir bitkidir. Sadece ortasındaki sarı lifler boya, kozmetik, ilaç olarak kullanılabildiğinden yetiştirilmesi ve bakımı oldukça zordur. Kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilen Safran, az sayıdaki kıymetli liflerinden dolayı altınla boy ölçüşebilecek kadar değerlidir. Safran'ın sarı liflerini 1 kilogram kuru olarak elde etmek için tahmini 150 bin safran çiçeği gerekmektedir.

Lifleri kurutulduğunda resimdeki gibi bir baharat oluyor;

Ekli dosyayı görüntüle 8280

Alıntı
 
Üst